logo

trugen jacn

İNSAN HAKLARI ÖRGÜTÜ : UYGUR ÇOCUKLARININ SOYKIRIMINDAN ÇİN LİDERİ Xİ SORUMLUDUR !

İsveç merkezli bir Uygur

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

Doğu Türkistanlı Uygur Türkü Aktivist Bahtiyar Ömer  öncülüğünde   İsveç’te yaşayan bir gurup Uygur aydını tarafından  İşgalci Çin’in Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere yönelik insanlık suçları ile etnik Soykırım cinayetlerini  tesbit, kayıt ve uluslararası topluma duyurmak amacı ile kurulan İsveç merkezli bir Uygur  İnsan Hakları Örgütü(Svenska Uyghur Kommitten-SUK)  19 Ağustos 2004’te yayınladığı son raporunda  Uygur Çocuklarının ailelerinden koparılarak  onları Çinliye Dönüştürme Kamp/Okullarında asimilasyona tabi tutması  ve onlara insanlık dışı acımasız tarzda  istismarda bulunmak suçlarından ÇKP Genel Sekreteri ve Çin diktatörü Şi Cinping’in doğrudan sorumlu olduğunu açıkladı.  

Uygur  İnsan Hakları Örgütü(SUK) tarafından açıklanan raporun ana başlıkları şöyle ;

  •  Çin Komünist Partisi (ÇKP) rejiminin işgalindeki Doğu Türkiistan’da yaşayan Türk aileler özellikle ve bilinçli olarak dağıtılmış ve  kimsesiz olarak ortada kalan ve yaklaşık bir milyon olarak tahmin edilen Türk  çocukları İşgal rejimi otoritelerince  zorla  kaçırılan ve Dönüştürme kamplarında Çinliye dönüştürülen  çocukların asimilasyonundan ve kaçırılmasından  KP Genel Sekreteri ve Çin Diktatörü Xi Jingping  dorudan doğruya sorumludur.
  •  Uygar  toplumlarda  bakıma muhtaç çocuklara devlet sahiplenir ve onları himaye eder. Onlara insanı olarak yaklaşım  ilgi ve şafkat göstermesi gerekir. Ancak, Çin işgal rejimi   ailelerinden zorla kopardıkları bu Türk çocuklarını   Türk ve Müslüman oldukları için ayırımcılığa tabi tutarak   insanlık suçu işlemektedir.
  • Çin işgal rejimi  Uygur aileleri zorla dağıtarak ailelerin kimsesiz ve himayeye muhtaç çocukların güvenlikliklerini sağlamak, ilgi ve şafkat  ile  içinde büyümelerini sağlayarak topluma yararlı birer kişiler olarak yetişmelerini sağlamak yerine  onlara  amansız ve acımasız  etnik ve ideolojik telkinler dayatmalarla psikolojik  baskı uygulamaktadır.
  •  Aileleri Çin tipi Nazi Kamplarında  esir  veya Çin zindanlarında hapiste tutulan  bu kimsesiz çocukların  organlarını çalarak canlı organ ticaretinde  kullanmaktadır.
  • Onlara  Okul/Kamplarda organ toplamada dönür olarak kullanmakta,  çeşitli baskı ve işkenceler yapmaktadır. Bunlardan en acımasız olanları ise,  aç  ve susuz bırakarak cezalandırmaktır.
  • Uygur çocukları  zorla  Köle/İşçi olarak çalıştırma programına tabi tutuluyor. Onların Çocuklukları çalınıyor ve kimlikleri sistematik olarak silmeye çalışmaktadır.
  •  Çin işgal rejiminin Uygur çocuklarına yönelik bu acımasız ve vahşi zulümleri ve  etnik dönüşüm uygulamaları Çin’in  Doğu Türkistan’daki işgalinin  kalıcı  ve sömürgeleştirmesi için   daha geniş soykırımın  öncelikli  bir parçasıdır,Bu durum ise vicdanı ve insani  olarak trajik ve yürek burkan bir gerçekliktir.
  • Çin Lideri Şi Cinping  aynı zamanda milyonlarca Uygur kadının zorla kısırlaştırılması  verilen kotaya göre hamile kalan yüzbinlerce  Uygur Kadınlarını zorla kürtaja tabi tutarak etnik soykırım  suçu de işlemektedir.
  • Çin Lideri Şi, daha ana karnında iken zorla öldürülen  milyonlarca doğmamış Uygur çocuğu sistematik olarak  yok etmek suçundan da sorumludur.
  • ÇKP İşgal rejiminin bu korkunç stratejisi sadece bir insan hakları ihlali  olmadığı  açıktır. Aynı zamanda  Uygur nesillerine  doğma ve dünyayı görme fırsatı dahi vermeden  yok etmeye yönelik  ileriye dönük sistematik bir  soykırım  girişimdir.
  • ÇKP işgal rejiminin  bu insanlık dışı uygulamaları, bütün bir ulusu yok etmek, bir halkı yeryüzünden silmek için  önceden planlanmış bir çabanın pilot uygulamasıdır.

Çin’in bu Acımasız Etnik Soykırımına Karşı Dünyanın Sessizliği Şok Edici

SUK açıklamasında ayrıca uluslararası toplumun  ÇKP İşgal rejiminin Uygurlara yönelik etnik soykırım suçlarına  kayıtsız ve sessiz kalmasının  şok edici olarak nitelendirerek şu çağrıda da bulundu :  ” Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Türk/Uygur  Çocuklarının kaçırması  kaçırılan bu masum  çocukların hayal bile edilemeyecek acılara katlanması kabul edilebilecek bir durum asla değildir. 21.yüzyılda ÇKP İşgal rejiminin bu insanlık dışı cinayetlerini  uygar   dünyanın  kayıtsızca  izlemesi,tepki göstermemesi  ve  bu vahşetin durdurulması noktasında  yeterli adımları atmaktan kaçınması da bir insanlık faciası olarak tariihe geçmiştir. Uluslarrarası toplumun  Çin’in bu acımasız vahşi soykırım uygulamalarına karşı duyarsızlığı  ancak  ahlaki bir başarısızlık olarak nitelendirilebilir. Uluslararası toplumun  sarsıcı boyutlardaki bu  ahlaki  başarısızlığı gerçekten düşündürücüdür.

Uygur dünyanın onurlu bireyleri olarak kendimize şu soruyu sormalıyız: Küresel bir toplum olarak, en savunmasızlarından başlayarak bütün bir halkın sistematik bir şekilde yok edilmesine nasıl göz yumabiliriz?”

“Acımasız bir rejimin amansız soykırım kampanyasının hedefi haline gelen bu kaçırılmış  bu masum Uygur çocuklar, sempatimizden daha fazlasını hak ediyor. Onlar, baskılarına karşı duran bir dünyayı, bütün bir  toplumun ve onun kültürün silinmesini kabul etmeyi reddeden bir dünyayı hak ediyorlar.

Bu konuda uluslararası toplumun harekete geçme zamanı çoktan gelmiştir. Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’daki  bu  acımasız vahşetini  gerçekten ele almanın tek yolu, uluslararası toplumun Çin’in Uygurlara ve diğer Türk halklarına yönelik soykırımını ve Doğu Türkistan’ın Çin tarafından zorla işgal edilmiş bir ülke olduğu gerçeğini kabul ve  tanımasından geçmektedir.

KAYNAK : https://twitter.com/SUyghurCommitte/status/1825214493284073681?t=QJhx

Share
713 Kez Görüntülendi.