ÇKP İşgal yönetiminin Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere karşı topyekün yok etme savaşının merkezinde ve bu Savaşının savunma hatlarının en önlerinde Uygur kadınları mücadele etmektedir. Bugün bir Uygur kadını olmak, halkımızın özgür, bağımsız ve insanlık onuruna uygun bir şekilde yaşayacağı bir gelecek için cesurca mücadele etmek ve bitmeyen bir umudu yaşatmaktır.
Peki, Günümüzde Uygur Kadınlarımız Hangi zorluklar karşısında Nasıl Mücadele Veriyorlar ?
- Bugün Kız kardeşlerimiz, annelerimiz, kızlarımız, kadınlarımız ve eşlerimiz Çin’in asimilasyon ve soykırım cinayetlerini bir an önce tamamlayabilmek için onları etnik Han Çinlisi erkeklerle evlenmeye zorlamasına karşı kendi kimliklerini ve insanı haklarını korumak için verilen amansız bir mücadelenin ön saflarında bulmaktadır.
- Çin’in Uygur kadınlarını Çinli erkeklerle zorla evlendirilmesinin amacı, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi; ÇKP Lideri Xi Jingping’in sızdırılan ” Kaşgar Kona Şehir ve Karakaş gizli belgelerindeki ” Uygurların soyunu kırmak – Köklerini Kurutmak-Uygurları ana dili başta tüm etnik kimliklerinden ebedi Olarak koparmak.” şeklindeki talimatlarını harfiyen uygulamak içindir.
- Uygur kadınları günümüzde İşgalci Çin’in milli kimliğimizi, kişiliğimizi, tarihi mirasımızı silmek ve asimilasyon ve soykırımı suçlarını kesin olarak durdurmak için cesurca ve olağanüstü ve bir direniş sergilemektedir.
- Çin’in tüm dünyaya “Kardeş Aile Akrabalık Programı” adı ile pazarladığı bir diğer baskı uygulaması şöyle; Kocaların sudan sebeplerle tutuklanarak Çin toplama kamplarına hapsedilen Uygur ailelerin evlerine işgal yönetimi eliyle etnik Çinli devlet memurları yardım kisvesi altında yerleştirilmekte ve böylece kutsal aile mahremiyeti ihlal edilmektedir.
- Etnik Çinler zorla yerleştirildikleri Uygur evlerindeki kadınlar, çocuklar ve aile bireylerini sürekli gözeterek kontrol etmektedir. Uygur kadınları Çinlilerin istismarına maruz kalmaktadır.
- Uygur kadınları etnik Çinlilerin bu alçakça ve sistematik saldırılarına maruz kalmakta kendi hanesinde yaşadığı bu psikolojik ve fiziksel işkenceden dolayı travama yaşamaktadırlar.
Çin Uygur Aileleri Zorla Dağıtarak yok Ediyor
Çinli işgalciler Toplumun temel kurumu olan aileleri zorla dağıtıyor. Evin ebeveyinlerini çeşitli bahanelerle toplama kamplarına kapatıyor. Geleceğimizin teminatı ve canlarımız olan ve ortada kalan yavrularımızı bizden zorla koparıyor. Onları merkezi Çin’e kaçırarak Çinli ailelerine evlatlık olarak veriliyor. Ana ve babaları yaşayan ve sağ olan Uygur çocukları Çinli ailelerinin yanında tam bir Çinli gibi yetiştirilmek için yurtlara yerleştiriliyor. Yani hem ailelerinden koparılıyorlar. Bir daha asla çıkamayacakları ÇKP, hapishanelerinde dinleri, dilleri ve kültürlerinden koparılarak Çinli gibi büyütülüyorlar. ÇKP Uygur kadınlarına bu en büyük acıyı yaşatıyor.
Uygur kadınlarının karşı karşıya kaldığı bütün bu baskı ve zulmü dışında Keyfi gözaltılarla tutuklanarak Toplama kampları ve hapishanelere kapatılıyorlar .Zorla Köle/İşçi olarak zorla çalıştırılıyorlar. Cinsel taciz ve tecavüz, zorla kısırlaştırma, tıbbi deneylere tabi tutuluyorlar. Özetli Uygur kadınları 21’inci yüzyılda insanlık değerlerinden dışlanarak insanlık ailesinin üyeliğinden tan çıkarılmaya çalışılıyor.
Peki, bütün bu baskı ve zulümler altında iken, Uygur kadını olmak ne sizce demektir ?
- Bu zorluklar karşısında Uygur kadını olmak, zulme karşı dimdik durmak, geleneklerimizi ve kültürümüzü Çin’in soykırımına karşı korumak demektir.
- Uygur kadını, Uygur dini ve milli kimliğinin koruyucusudur.
- Uygur kadını, dinimizin, dilimizin ve vatanımızın yaşadığı bir evdir.
- Uygur kadını, kendisine karşı uygulanan baskı, zulüm, haksızlık ve ahlaksızlığa karşı boyun eğmeyen Müslüman Uygur Türklerinin milli direncidir, köküdür ve temelidir.
Bizler Bu toplantımızda Uygur kadınlarının direncini ve cesaretini onurlandırmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Uygur kadınlarının mücadelesi hepimizin mücadelesidir.
Hepinize sormak isterim: Uygur kadını yoksa, Uygur milleti var olabilir mi?
Bu yüzden Uygur kadınların sesini yükseltmek, onların sevinçlerini ve acılarını dünyayla paylaşmak, onurlu ve özgürce yaşamak için verdikleri mücadeleye destek olmak hepimizin görevidir.
Dilerim ki bu gün, yani Dünya Kadınlar Günü, her bir Uygur kadının içinde yatan daha onurlu, özgür ve daha parlak bir gelecekte yaşama mücadelesine ilham versin.
Birlikte, kararlılık ve umutla birleşerek, Uygur kadınlarının cesaretinden güç alarak geleceğimiz için mücadelemize devam edelim.
Onların ışığı bize yol gösteriyor, bu ışık, tüm mazlumlar ve Uygurlar için özgürlük ve adalete giden yolu aydınlatıyor.
Bugün buradaki tüm misafirlerimiz: bize desteklerinizle bizlerle dayanışmanız içinde olmanızı ; acımızı ve umudumuzu paylaştığınız için sizlere gönülden teşekkür ediyorum.
Uygur Türkü Kardeşlerim: Bir Uygur kadınıyla karşılaştığınızda veya konuştuğunuzda, Uygur kadınlarının derin acılarını ve dik durmak için gösterdikleri inanılmaz cesareti hatırlamanızı ve unutmamanızı rica ediyorum.
Unutmayın, Uygur kadınları yoksa Uygur Türkleri var Olabilir mi ?
Uygur Türkü Kızkardeşlerim: Ben dahil bu toplantıdaki birisi size ne kadar teşekkür etse azdır. Mücadelemizi zarafet ve azimle yürüten Uygur kadınlarının cesareti bizim umudumuzdur, yolumuzu aydınlatan ışığımızdır.
İnşallah hep birlikte Uygur Türklerinin hakkı olan bir geleceğe, kadınlarımızın mücadelesiyle, ulaşacağız.
Katkılarınız katılımlarınız için hepinize teşekkür ederim.”