İstanbul’daki İbn Haldun Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler doktora öğrencisi Uygur Türkü Mevlan Tanrıkut Türkmenistan Devlet Başkanı Sardar Aydın Muhammedov ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından yapılan ortak basın açıklamasında dillendirdikleri “üç Güç” ‘un Uygurlar olduğunu bu ” 3 güç ile Ortak savaşmak anlaşmasının Çin’in talebi ile imzalandığını belirterek şöyle konuştu : ” bu 3 güçle savaş tamamen Uygurlara karşı bir söylem ve Uygur sorunu olduğu açıktır. iki ülke arasındaki yeni işbirliğinde bu noktaya özellikle yer verilmesi Çin Lideri Xi’nin ısrarlı talebidir. Çin, Uygur soykırımını eleştirerek tepki gösteren ve suçlayan batılı ülkelere karşı bir platform oluşturmak istemekte ve bu konuda Doğu Türkistan’in yakın komşuları ve Kardeşlerinin yaşadığı Türkmenistan gibi Orta Asya ülkelerine çok muhtaç durumdadır. Çin,Doğu Türkistan üzerinden tüm Türkistan’a yayılmak ve sömürgeleştirmek istemektedir. Türkistan Cumhuriyetlerinde yaşayan Soydaşlarımız Çin’in bu gizli amacını er geç anlayacaklarına inanıyorum.” sözleri ile değerlendirdi.
Çin’in Türkiye Büyükelçiliği’nin internet sitesinde yayınlanan basın açıklamasında şu bilgiler yer alıyor : ” , iki ülke arasındaki görüşmede Türkmenistan’dan Çin’e ithal edilen gaz miktarının artırılması ve iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin güçlendirilmesi gibi konuların da ele alındığı belirtildi. İki ülke arasında Çin- Türkistan Doğal Gaz Boru Hattı bulunmakta ve Türkmenistan, Çin’in en büyük doğal gaz tedarikçisi konumundadır. Türkmen gazı Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Uygur bölgesi üzerinden Çin Anakarasına taşınmaktadır. Türkmenistan Devlet Başkanı Sardar Aydın Muhammedov, iki günlüğüne Pekin’i ziyaret ederek çok sayıda Çinli liderle görüştü. Çinli liderler de babasının yerine geçen genç Cumhurbaşkanını büyük bir coşkuyla karşılamıştır.” ifadeleri yar almaktadır.
Çin, 1991’de Türkmenistan’ın bağımsızlığını tanıdı ve 2013’te stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Bu sefer Türkmenistan’ın yeni Cumhurbaşkanı tahta çıkıp Pekin’i ziyaret ettiğinde bu ilişkinin seviyesini daha da yükseltti ve Uygurları hedef alan sözde “üç Düşman Güç” ile mücadele söylemi yeniden vurgulandı