Sayın Dr.Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı- Ankara/Türkiye
“Zati-aliniz grup toplantısında yaptığınız konuşma ile iftiralara, iftiracılara karşı uygun ve yerinde bir üslupla cevap vererek, bizim yalnız olmadığımızı gösterdiniz. Yüreğimizin sesi oldunuz, feryadımıza tercüman oldunuz.
Sizin bu duruşunuz ve sizin dava arkadaşlarınızın güçlü alkışları bize manen moral vermiş, milli mücadelemize güç katmıştır. Konuşmanızın aradan on gün geçmiş olmasına rağmen hala kamuoyunda yorumlanıyor olması ve Filistin Büyükelçiliği yetkililerinin açıklama yapma ihtiyacı duyması sizin siyasi arenada etki ve gücünüzü ortaya koymaktadır.
Çinli yetkililerin; sizin Uygurlara destek içeren konuşmanızın tek bir cümlesini dahi Doğu Türkistan’daki halkımıza iletmeyecekleri bir gerçektir. Ancak yurt dışında yaşayan bir milyondan fazla Uygur, sizin bu sözlerinizin her bir kelimesini nakış gibi yüreklerine nakşettiler. Sizin masum, mazlum, mağdur Uygurlara verdiğiniz destek, ceza kamplarında yaşayan yüzbinlerce soydaşımızın kalplerine ulaşacak ve onların direniş ruhunu ayakta tutacaktır. Sizin her bir sözünüz bizim geleceğe ümitle bakmamızı sağlayacaktır.
Üç kuruş para karşılığı konuşan Mahmut Abbas’ın, Çin’deki Uygur soykırımını örtbas etmeye çalışması şüphesiz Çinli yetkilileri sevindirmiş olsa da, Çin’deki insan hakları ihlallerinin üstünü örtmeye yetmeyecektir. Çünkü Uygurlara yönelik baskı ve zulümler, soykırıma yönelik emirler tüm dünya tarafından bilinmektedir.
Sizin yaptığınız bu açıklama, Çinli yetkilileri ve onların Türkiye’deki temsilcilerini şüphesiz üzecektir. Çin’den menfaatlenen siyasiler ve iş insanları hep birlikte çevrenizi kuşatacak, daha makul bir yaklaşım tavsiyesi ile sizin Çin’e yönelik üslubunuzu yumuşatmaya çalışacaklardır. Ancak zati-alinizin Türklük meselesinde dün olduğu gibi her zaman dik duruş sergilemeye devam edeceğinize inanıyoruz.
Ve bu inançla sizin çıktığınız o sahnede, konuştuğunuz o mikrofonda kamuoyuna seslenmek istiyorum: Çin; terörist olduğumuz için değil, baskı ve zulme boyun eğmediğimiz için halkımıza soykırım uygulamaktadır… Çin, aşırı dinci olduğumuz için değil, Müslüman olduğumuz için, ateist olmayı ret ettiğimiz için halkımıza soykırım uygulamaktadır… Çin; Çinlileşmediğimiz için, Türk milletine mensup olduğumuz için, milli kimliğimizi korumaya çalıştığımız için halkımıza soykırım uygulamaktadır…. Çin; halkımızın kıblesi Pekin değil, “Mekke” ve “İstanbul” olduğu için, halkımıza soykırım uygulamaktadır…
Doğu Türkistan’da 1949 yılındaki işgalden bu yana devam eden soykırım politikası bugün daha açık ve daha farklı biçimde hür dünyanın gözü önünde devam etmektedir. 21. yüzyılda halkımıza reva görülen katliamlar, belki sayımızı azaltacaktır ancak, sizler gibi destekçilerimiz oldukça milli ruhumuzdaki bağımsızlık ve erkinlik ateşini söndüremeyecektir…
Asırlardır olduğu gibi, Allah’ın izni ile ve nesilden nesile, ecdatların ruhuyla aşılanan “bağımsız ve özgür yaşama irademizle” bu baskı ve zulmün üstesinden gelme mücadelemizde her zaman yanımızda yer alacağınıza inanıyoruz.
“Dağlar hareket edebilir, hatta güneş batıdan doğup doğudan da batabilir”; ama Uygurlar asla Çinli olmayacaktır… Aziz vatanımız Türkiye’ye gelme imkanı bulabilirsem, şüphesiz Uygur halkının minnet ve şükranlarını bizzat makamınızda arz etmek isterim.
Rabia Kadir Kimdir ?
Doğu Türkistan’da 1947 yılında dünyaya geldi. 1980’lı yıllarda başlatılan ekonomide liberalleşme uygulamalarından yararlanarak ticarete atıldı ve zengin bir iş kadını haline geldi. Öz halkına yaptığı sosyal yardım çalışmalarını hazmedemeyen Çin yönetimi devlet sırrını açıkladığı iftirası ile 1998 yılında tutuklayarak 15 yıl hapis cezasına çarptırdı ve bütün mal varlığına el koydu. 1998-2005 yılları arasında Çin zindanlarında hapis yattı. ABD. başta batılı ülkelerin Çin nezdindeki girişimleri ile 2005 yılında serbest bırakıldı. Eşi ve çocuklarının yaşadığı ABD’ye gelerek yerleşti. 2005-20017 yılları arasında Dünya Uygur Kurultayının Genel Başkanı olarak Doğu Türkistan davasının uluslararası bir mesele haline getirilmesi çalışmalarında büyük çabalar gösterdi. En son 2016 yılında olmak üzere 3 kez Türkiye’ye geldi ancak giriş yapmasına izin verilmedi. İstanbul Atatürk hava alanındaki bir Otelde bir süre misafir edildikten sonra geldiği ABD’ne geri yolladı.