Son Dakika
İsmail KAHRAMAN
Türkistan coğrafyasında, Rus ve Çin işgalini ve soykırımını yerinde araştırıp belgeselini çektik. Atalar diyarı kültür ve gönül coğrafyamıza vefa borcumuzu ödemek için uzun araştırmalar yapıp, bölgede çekimler yaparken büyük tehlikeler atlattık. Atalar diyarımıza hizmet ederek, tarihe not düştük. Belgeseli izleyip, görüş ve önerilerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz.
Orta Asya değil Türkistan
Bize Orta Asya olarak öğretilse de atalar diyarımızın adı Türkistan’dır. Ural Dağları’ndan Hazar Denizi’ne, Türkistan gönül coğrafyası olarak kültür ve medeniyet tarihimizde çok önemli yeri olan Tataristan’dan Doğu Türkistan’a ata yurdumuz olan Altay ve Tanrı Dağları Bölgesi, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan ve Doğu Türkistan gönül coğrafyamızda Ruslar ve Çinliler tarafından asırlardan beri yapılan soy kırım, işgal ve mezalimin belgeselini çektik. Devri Alem Belgesel TV Programı www.devrialem.tv olarak tarihe not düşüp, zamana noterlik yaptık.
İlim Kültür ve Tarih Araştırmaları Merkezi İKTAV Belgesel Yayıncılık www.iktav.com olarak yıllardan beri birçok ülke ve bölgede araştırmalar yaptık. Türkistan coğrafyasında yaptığımız araştırmalar ve belgesel çekimleri ile ilgili Gebze Gazetesi www.gebzegazetesi.com da yazılar yayınladık. O yazılardan birini bugün sizlerle paylaşıyoruz.
Kazakistan’da Toplu Şehitliklerde Belgesel Çektik
Kızıl Çin ve Komünist Rusya’nın Kazaklar ve Uygur Türklerine yaptığı zulmü, vahşet ve soykırımı, Tanrı Dağları eteğinde Lavar ve Koram’da araştırıp belgeselini çekiyoruz.
Kazakistan’da belgesel çekimlerimize devam ediyoruz. Almatı şehrine 100 km mesafede Altın Elbiseli Adam mezarının bulunduğu Esik bölgesine çok yakın Lavar ve Koram Köyleri 100 yıl önce büyük vahşet ve mezalimlerin yaşandığı yerler. Bölgede komünist ve Çarlık Rus yönetimi tarafından öldürülen çok sayıda Kazak ve Uygur Türk’üne ait toplu şehitlik var.
Bu bölgede yaşayan Kazak ve Uygurlar, Doğu Türkistan bölgesinde Kızıl Çin soykırımından kaçıp Kazakistan’a sığınan insanlar. Birinci Dünya Harbi’nde bu bölgeden Osmanlı Devleti’ne karşı savaşmak üzere Ruslar tarafından kurulan Türkistan Orduları için asker toplanır. Osmanlıya karşı savaşmak istemeyen Uygur ve Kazaklar toplu olarak öldürülür, soykırım ve mezalime tabi tutulurlar ve idam edilirler. Bu toplu mezarlar yeni ortaya çıkmakta.
Tanrı Dağları’nda Hüzünlü Yolculuk
Almatı’dan kiraladığım taksinin biraz Türkçe bilen ve Uygur Türkü olan şoförü ile Kazakistan’ın, İpek Yolu üzerinde Çin işgali altındaki Doğu Türkistan sınırına çok yakın Yedisu Bölgesine doğru yola çıkıyoruz.
Zirveleri karlarla kaplı Tanrı Dağları ve sonbaharın tüm renklerinin göz ve gönül ziyafeti sunduğu ağaçlı yollardan geçerek, Lavar Bölgesine geliyoruz. Önce Uygur Türklerine ait Komünist Çin işgaline direnen bir kahraman yiğidin anıt mezarını ziyaret ediyoruz. Daha sonra Lavar Köyü’ne geliyoruz. Komünist Ruslar tarafından şehit edilen toplu şehitlik ve anıtın bulunduğu kapıyı bizlere bir Ahıska Türkü açıyor. Toplu şehitlikte Fatih’a okuyup belgesel çekimleri yapıyoruz. Toplu mezar çok geniş bir alanı kapsıyor. Öldürülen binlerce kişi bu bölgeye gömülmüş. 100 yıl sonra, 2018 yılında yapılan anıtta, vahşet ve soykırım yansıtılmış toplu mezarda Fatiha okuyoruz.
Türkistan’ın İkinci Buhara’sı, Koram Köyü’ndeyiz
Lavar’dan Koram’a gitmek üzere yola çıkıyoruz. Koram Köyü, komünist Ruslar tarafından büyük vahşet yapılan yer. Koram, bölgede ikinci Buhara olarak biliniyor. Yeni metotlarla eğitim verilen okulun 1890’larda kurulan, eğitim ve bilim yuvası tarihi camiyi ziyaret ediyoruz. Uygur Türkleri tarafından yayınlanan gazetenin bayan yazarı ile tanışıyoruz. Bize kitabını hediye ediyor.
Koram Köyü Gaspıralı İsmail’in “dilde, fikirde, işte birlik” fikrinin Kazakistan’da ilk uygulandığı bölge, dini ve fenni ilimlerin birlikte okutulduğu okulun baş alimi komünistler tarafından tutuklanır. 2000 öğrenci ve din bilginine komünistler, hocanız sizlerle görüşecek anlaşacağız diye haber gönderirler. Hocalar ve öğrenciler toplanınca toplu olarak öldürülüp Koram Köyü’ne gömülür.
Binlerce öğrenci ve hocanın toplu olarak gömüldüğü toplu mezar üzerine köylüler anıt yapar. 80 yaşındaki emekli öğretmen buraya sahip çıkıp korumakta, evinin bir bölümünü müze yapıp resimler yaparak vatan dediği Doğu Türkistan’ı resimlerde yaşatmakta. Kendisinden bölge ile ilgili bilgi alıyorum.
Koram ve Lavar Bölgesi ile ilgili tarihi bir araştırma
Koram ve Lavar Bölgelerinde Komünist Ruslar tarafından yapılan vahşet ve soykırım ile ilgili çok önemli bir araştırmayı sizlerle paylaşıyorum.
Kazakistan Almatı Yedisu Bölgesi
Çin’den Avrupa’ya tarihi İpekyolu üzerinde önemli bir konuma sahip Yedisu bölgesi, günümüzde Kazakistan’ın Güney Doğu parçası olan bir bölgedir. İsmini, Karatal, İli, Bien, Aksu, Lepsi, Baskan ve Sarkand olmak üzere yedi ana nehirden almıştır. Yedisu Bölgesi, büyük bir bölümü Kazakistan’da Almatı eyaleti içinde, Güney ve Güney Doğu’sundaki kenar bölgeleri ise Kırgızistan ile Çin işgali altında bugün Uygur Özerk Bölgesi adı ile anılan Doğu Türkistan sınırları içindedir. Bu bölge Kazakistan’ın en güzel tarih kültür ve doğal güzelliklere sahip turizm cenneti olarak bilinmekte.
Kazakistan’da en büyük Çarlık Rus katliamı bu bölgede yapılmıştır. Almatı’da yaşayan, ismi bizde saklı Uygur tarihçi yazarın yaptığı araştırma ve yazdığı yazılar tüm gerçekleri ortaya koymaktadır.
Uygur tarihçinin kaleminden Kazakistan Yedisu Bölgesi’nde Komünist Rus vahşeti ve soykırımı:
“(…) Açıkçası bir çoklarınız 1918 yılının Mayıs-Haziran aylarında Kazakistan’ın Almatı vilayeti Jetisu bölgesinde meydana gelen o korkunç faciayı önceden duymuş olabilirsiniz. Fakat bu kanlı dram hakkındaki gerçeği biz ancak Kazakistan bağımsızlığını kazandıktan sonra öğrenebildik: Arşivler açıldı, bu faciaya şahit olanların, onların torunlarının hatıraları yazıldı.
Benim çocukluk zamanımda da Kazak ve Uygurlar tarafından ‘Atu’ (vurmak) olarak adlandırılan bu hadiseler hakkında elimde cani E. Muraev ve onun kızıl muhafız birimlerinin fotoğrafları bulunmakta. Ben dikkatlice Jetisu bölgesinde binlerce insanları katleden o canȋ Muraev ve askerlerin yüzüne bakmaya çalışıyorum. İlk bakışta, onlar sıradan insanlar gibi, birden Muraev’in fotoğrafının altına farkında olmadan “kasap”, “yam-yam” kelimelerini yazıverdim. Bu ise 48 Kızıl Ordu askerlerine ait toplu çekilmiş bir fotoğraf, ortasında onların canavar komutanı. Fotoğraf Mayıs 1918’de Verni (Almatı) şehrinde çekilmiş, askerlerin sağ tarafında bir top bulunmakta. Birçok Kızıl Ordu askerleri kılıçlarını havaya kaldırmak suretiyle poz vermişler. Bu fotoğrafta bile o canilerin insanları korkutmak istedikleri belli. Resimde bir kadını görünce şaşırdım. Rahibe kılığında bir kadındı, gözlerinin içine uzun uzun baktım… Tabii ki, anlıyorum, bu Kızıl Ordu askerlerinin birçok kadın, çocuk, yaşlı ve erkeklerin öldürülmesinde yer aldıklarını. Ve kendime şu soruyu soruyorum: “Nasıl bunlar masum insanları öldürebilirler, kadınların ırzlarına geçebilirler!”
Kendim bu soruya cevap bulmak ve katliamların yapıldığı o korkunç zamanı anlamak istiyorum. Muraev takımı, yerel Kızıl Ordu muhafızlar ile beraber 21 Nisan 1918’de küçük Almatı köyünü ele geçirerek yüze yakın Rus-Kazak katletti. Muraev eşkıyaları sırasıyla Sofya, Nadejdinskiy İliyskiy köylerini ele geçirdiler ve orada da acımasızca kadın ve yaşlı insanları katlettiler. Kazakların yaşadıkları köylerde Rus-Kazaklarının Nisan ayındaki ayaklanmasını destekledikleri gerekçesi ile katliam yaptılar. Böylelikle Jetisu’da Kızıl Ordu muhafızların başlattıkları acımasız terör dehşetine kapıldı ve bölgede iç savaş başladı. Daha sonra Muraev Kızıl Ordu muhafızları, Uygur köyleri üzerinden devam ettiler. İlk uğradıkları yol üzerindeki yerleşim yeri Janaşar oldu. 1883 yılında kurulan Janaşar köyü, Jetisu bölgesindeki en güzel yerdi. Bu köyde yaklaşık 660 aile yaşardı. Janaşar, Uygur edebiyatının tanınan şairi Ömer Muhammed’in doğduğu yerdi.
Janaşar köyünü işgal eden Muraev eşkıyaları, halkı miting yapacağız diye meydana topladılar. Toplanan halkı nehir kenarına sürdüler ve makineli tüfek ile üzerine ateş açtılar. İnsanlar birbirlerinin üzerlerine düşüyorlardı. Kızıl Ordu Muhafızları yaklaşık 860 masum insanı öldürdüler. Muraev eşkiyaları köye geri dönerek kalan kadın ve kızların ırzlarına geçtiler. Cansız insanların yakınında gece geçirdikten sonra Taştıkarı köyüne doğru gittiler. Canavarlar bu köyün 750 ahalisini katlettiler; insanları kurşuna dizdiler, yaralı olanları kılıçla kestiler, kadınların ırzlarına geçtiler. Sonraki yerleşim yeri Taşkensaz köyü oldu, orada eşkıyalar tarafından 1000’e yakın insanı katlettiler, aralarında çok sayıda yaşlı insan da vardı. Eşkıyalar, ünlü devrimci komünist Abdullah Rozıbakiyev’in köyü olan Kikbay köyüne de saldırdılar, orada 1000’e yakın insanı katlettiler, kurtulan insanlar kendi evlerini terk ederek Kuldja’ya kaçtılar. Lavar köyünde Muraev Kızıl Ordu Muhafızları yine miting yapacağız diye civar köylerden halkı toplayarak yaklaşık üç bine yakın insanı katlettiler. Onlar bu köyü büyük bir mezarlığa çevirdiler.
Koram köyü uzun yıllar boyunca Kazakistan’ın güneyindeki din eğitimi merkezlerinden biri olarak bilinirdi. O yıllarda, Koram köyüne ikinci Buhara derlerdi. Köyde 900 aile yaşardı ve nüfusu yedi binin üzerindeydi. Burada çömlekçilik, demircilik, marangozluk gibi birçok zanaat gelişmiş durumdaydı. Orta Asya’nın en ünlü medreselerinden biri faaliyetine devam etmekte olup orada okuyan her milletten talebeleri bulunmakta ve dini ilimlerin yanı sıra Arapça, Farsça gibi diller ve fen bilimleri de okutulmaktaydı. Medresede herkes tarafından bilinen ve hürmet edilen eğitimci, bilim adamı İmam Savut Ahun ders verirdi. O bölgede sadece Uygurların değil Kazaklarında hürmet, saygı gösterdiği bilim adamlarından biriydi. Onun yakın arkadaşı Kazak Tamır Cumahan, Uygur köylerindeki katliamlardan haber aldıktan sonra eşkıyaların gelmesinden önce imama Koram’ı terk etmesini söyler, ama imam böyle bir kötü zamanda kendi köylülerinin yanında kalacağını söyler. Muraev Kızıl Ordu Muhafızları çarşı yakınına tüm erkek ahaliyi toplayıp makineli tüfek ile ateş ederek katleder. Eşkıyalar kadınların ırzlarına geçerler ve köyde önüne gelen herkesi katlederler. İmamın torunu Patigül (Fatmagül) anlattığına göre, Muraev eşkıyalarının zulümlerini görünce imam kendisini en son öldürmelerini diler ve canavarlar hemşerilerini katlederken imam Yasin-i Şerif okumaya devam eder. Kızıl Ordu Muhafızları, bütün erkekleri öldürüldükten sonra imama işkence ederek öldürmüşler ve imamın cansız bedeniyle alay etmişlerdi
Türkistan’da Rus ve Çin Soykırımı Belgeseli
(Kaynak: Gebze Gazetesi www.gebzegazetesi.com İsmail Kahraman-Belgeselcinin Not Defteri)
BENZER HABERLER