Hadi, günümüzde her şey değişti, her işi siyaset belirliyor. Belirliyor da, Türk Dünyası’na “Aksakal” olarak belirlenen kişi Türk Dünyası’ndan habersiz ise ve Türk Dünyası’nın en mağdurları durumunda olan Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi üzen biri ise gönlümüz buna nasıl razı olacak?
Haziran 2018’de, eşi ile birlikte Çin ziyaretinde bulunan ve Çin Seddi’nde dalgalanan Komünist Çin bayrağı altında poz veren “Son Başbakan” Binali Yıldırım orada yaptığı açıklamalarda ve Youtube üzerinden yayın yapan Babala Tv’de Oğuzhan Uğur’un sorusuna cevap verirken şunları söylüyordu:
Efendim,anlamadım. Ne anlatıyor bu neyi savunuyor. https://t.co/9qv6XbXtIG
— Abdullah Başcı (@abdullahbasci) November 14, 2021
“Doğu Türkistan konusu çok hassas bir konu. Bizim bu konuda düşüncemiz çok açık ve net. Çin’in egemenliği, toprak bütünlüğü bizim için çok önemli. Doğu Türkistan’da soydaşlarımız, kardeşlerimiz var ama teröre bulaşırlarsa, toprak bütünlüğü, egemenlik haklarına açıkça karşı çıkarlarsa biz onlara olumlu bakmayız!”
Bir defa Çin Doğu Türkistan’da tam 72 yıldan beri işgalci durumda. Yani Doğu Türkistan “Çin’in toprak bütünlüğü” içinde değil. Orada Uygur ağırlıklı olmak üzere Kazak, Kırgız gibi milyonlarca Türk esaret altında ve işkence görüyor, soykırıma tabi tutuluyorlar. Onun için, siyaseten bile olsa “Çin’in toprak bütünlüğüne saygılıyız” cümlesinden nefret ediyorum.
Kaldı ki, Türkiye’nin son Başbakan’ı olarak gittiği Çin gezisinde Binal’i Yıldırım’ı götürüp şenlik – şamata içinde poz verdirdikleri yer de oldukça manidardır. O yer, Çin Seddi üzerinde bulunan Büyük Kapı’nın önüdür. Binali Yıldırım Başkanlığı’ndaki Türk heyetini orada geleneksel Çin kıyafetleri giyen kızlar karşıladı. Toplu fotoğraf çekilirken arkalarında duran askerlerin tuttukları flama oldukça dikkat çekici ve aynı zamanda da manidardır. Geleneksel kıyafetler içindeki kızlar ve askerler Çin’in Tang Hanedanlığı devrinin sembolleri ile donatılmışlardır. O mekân aynı zamanda, Göktürk Kağanlığı askerlerinin Çinlilere mağlup oldukları yerdir ve verilen mesaj açıktır.
Bürokrasi, diplomasi, Dışişleri heyeti, Türkiye’nin Çin’deki Büyükelçiliği bu tuzağa düşmemeli, Türkiye’nin son Başbakanı’nı böyle bir durumdan korumalı ve kurtarmalı, Başbakan da nereye ne için gittiğini, götürüldüğünü araştırıp ona göre tavır almalı idi. Tarih bilinci olmayan, gittikleri, görevlendirildikleri ülkelerin şuur altlarını okuyamayan bürokratlar ve siyasiler daima hata yaparlar.
İşte, Yapılan Hatalardan Biri Daha…
İstanbul’da yapılan Türk Devletleri Teşkilatı toplantısında, Karabağ zaferi dolayısı ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e “Türk Dünyası Ali Nişanı” verildi. Bunu da alkışlıyoruz da… Yalnız, işte o “dalar”, “amalar”, “fakatlar” yok mu? Hep hevesimiz kursağımızda kalıyor! Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında Gaspralı İsmail Bey’in “Dilde, işde, fikirde birlik” düsturundan da bahsetmişti. Ama verilen nişanın adına bakıyoruz, “Türk Dünyası Yüce Nişanı” diyecek yerde araya bir Arapça “Ali” sıkıştırılmış. Bununla kalınsa yine de iyi. Çünkü beterin de beteri var: Verilen nişanın İngilizce olarak hazırlanması da ne oluyor? Nişanda, “Supreme order of Turkic World” yazıyor ve hiçbir Türkçe kelime yok. Sulandırılmadan bir iş yapılamaz mı bu memlekette? İngilizce olarak hazırlanması da ne oluyor? Verilen nişan böylece daha mı değer kazanıyor yoksa değersizleşiyor mu?
Onun için diyorum ki, Türk bürokrasisi bu aşağılık kompleksinden kurtulmalı, Türkiye’de, Türk Dünyası’nda yapılan toplantılarda, verilecek ödül, nişan, plaketlerde Türkçe konuşulmalı, Türkçe yazılmalı, siyasiler de buna özenle dikkat etmelidirler. Keza, Türk Dünyası için seçilecek “Aksakal” da siyasi yönü ile öne çıkan biri yerine yıllarını bu ideale veren, Türk tarih bilinci ve kültürü ile yoğurulmuş, herkesin “İşte budur” diyeceği biri olmalıdır. Yanlıştan dönülmesini ve hayallerimizin gerçekleşmesi yolunda önemli bir adım olarak gördüğümüz Türk Devletleri Teşkilatı’nın siyasete kurban edilmemesini diliyorum.
KAYNAK : https://www.habererk.com/turk-devletleri-teskilati-iyi-de-hayallerimiz-sulandirilmasa-makale,8636.html