logo

trugen jacn
11 Nisan 2014

TEHDİT ALTINDAKİ BİR KÜLTÜR VE MEDENİYET,DAHA DA GÜÇLENEREK ESKİ İHTİŞAMINA TEKRAR KAVUŞACAKTIR !

 

M.Azat

        Uygur Türklerinin kültür ve medeniyeti, Mao’nun 1966-1976 arası yürüttüğü Kültür Devriminden sonra , günümüzde ikinci kez  kapsamlı bir tahribata ve şiddetli  saldırılara   maruz kalmış bulunmaktadır.

         Bunları şöyle sıralayabiliriz ;

  1.  Kültür ve Medeniyetimizin sembolu Kaşgar’ın milli ve İslami  kimliğini yansıtan  tarihi kent yapıları  yıkılarak ortadan kaldırılması.
  2.  ,Tarihi kültür ve medeniyetimizi  aktaran ve  genç nesillerimize anlatan arkeolojik eserlerimizin ve özellikle Tarım bölgesindeki eski kültürümüzün nümüneleri olan ecdatlarımıza ait Mumyalar ve diğer bulguların  çalınması,  kaçırılması ve yok edilmeleri
  3. Doğu Türkistan’a Çin Şirketlerince  maksatlı olarak kurulan,hiçbir koruyucu tedbir alınmadan işletilen ağır sanayi tesisleri ve kimyasal üretimi yapan işletmeler.Bunların  çevreye yaydığı zehirli atıkların güzel Vatanımızın el değmemiş dağlarını,yaylalarını, ve akar sularımızı ve içme suyu  kaynaklarımızı  telafisi imkansız derecede kirletmeleri
  4. Su kaynaklarımızın git gide azalması, doğa şartlarının değişmesi ve  hava durumu ile mevsimlerin anormal  derecede bozulması
  5. Ülkemizde Milli kültür ve medeniyetimize ait izlerin yok edilmesi. Dağların,akar suların,şehirlerin  ve köylerimizin ve bütün yerleşim yerlerimizin adlarının   Çince olarak değiştirilmesi.Güzel Vatanımızın  Müslüman ve Türk izlerinin   silinmesine yönelik uygulamalar
  6. Müslüman Uygurların kimlikleri, pasaportları ve diğer belgelerinin Çince kayıt edilmesi.Pasaporttaki isimlerinin Çin fonetiğine göre  İngilizce yazılması.Hac ve umre için gideceklerin Müslüman olup olmadıkları konusunda yaşatılan sıkıntılar
  7. Müslüman Uygur Hanımlarının baş örtüleri ve kılık kıyafetleri  ile Müslüman Uygur erkeklerin bıyık ve sakal bırakmalarının yasaklanması
  8. Müslüman Uygur Çocuklarına 18.yaşını bitirmeden dini eğitim almalarının yasaklanması. Devletten maaş alanların Namaz ve oruç başta olmak üzere dini vecibelerini yerine getirmelerinin engellenmesi.Uymayanların işten atılması
  9. Uygur çocuklarının 4-5 yaşlarından itibaren dilinin Çince olması için yapılan çalışmalar. Uygur çocuklarından Çinli yaratılması amacı ile sadece Çin dilinin öğretilidiği   çocuk yuvası ve ana  Okullarına mecburi olarak gönderilmeleri.”Çift Dilli Maarif” safsatası ile  asimilasyon baskısının şiddetli bir şekilde sürdürülmesi
  10. Doğu Türkistan’a etnik Çinlilerin toplu halde göç ettirilmesi Uygurların merkezi Çin’e  gönderilerek  stratejik  olarak demografik asimilasyon yürütülmesi.
  11.  Müslüman Uygur Kadınlarına Planlı doğum kisvesi altında zorunlu ve vahşet derecesine varan yöntemlerde kurtaj yapılması
  12.  Müslüman Uygurlar  arasında Aids illetinin anormal bir şekilde çoğalması
  13. Uygur Türkçesinin eğitim öğretim,  ve basın yayın ve kültürel sahalardan gündelik hayattan tedrici  ve sinsice   kaldırılması
  14. Uygur Türklerinin şehirlerden uzaklaştırılması ve onların şehirlerden uzak ve alt yapısının olmadığı,  verimsiz ve ulaşımının olmadığı veya kısıtlı ve zor  olduğu  gelişmemiş kırsallarda zorla  iskana tabi tutulmaları
  15. Gündelik hayatta.Radyo Tv.yazılı basın,sinema,tiyatro ticari hayat ve sosyal ilişkilerde tedrici ve bilinçli olarak dil asimilasyonu uygulanması

       Yukarıda saydığımız hususlar, üst üste  ve  çok yönlü olarak Uygur Türklerinin kültür ve medeniyetini yok etmeye yönelik şiddetli bombardıman ve ağır saldırıların temel amilleridir.

       Uygur Türklerinin Vatanındaki  dağlar,Nehir ve ırmaklar,şehir,kasaba ve köylerin hemen hemen tamamının adları Çinceye dönüştürülse de ,dağların ve akarsuların şeklini  ve kendine özgü coğrafi  özelliklerini değiştirmeyi  hiçbir  güç ve zorba kuvvet şimdiye kadar başaramadı ve başaramayacaktır.

       Uygur Türklerinin kimlik ve pasaportlarındaki  isimleri Çinli adlarını çağırıştıran ve dilin fonetiğine göre anlamsız  yad isimlerle değiştirilmiş olsa de ,MÜSLÜMAN Uygurlar,dini,dili,gelenek ve görenekleri kültür ve medeniyet Ve benzeri özelliklerinin hareket dairesi  her geçen gün daraltılmaktadır.Bu Millet tamamen itaat altına alınmış olsa de , İşgalciler bu halkın kendine has  olarak yaratılan yüz şeklini ve kendine özgü ırkı özelliklerini değiştiremediler.Teslim olan bireylerin  bükülemeyen ve kırılamayan milli ruhunu  teslim almak, ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir kudretin   başaramadığı ve  bundan sonra da başaramayacağı   tarihte subut bulmuş bir  hakikattır.

        Halkımız,tarihi boyunca  hiç olmadığı kadar,dikkatlı,birbirlerine sıkıca kenetlenmiş bütün gücü ile kutsal dinimizin ahkamlarına sarılmış bir seviyeye gelmiştir. Dini, tarihi  ve milli kültür  değerlerine hiç olmadığı kadar sahip  çıkmakta ve bütün bu değerleri çok çok  önemsemiş bir  ruhi olgunluğa  erişmiştir.  Mücehhez olduğu bu kutsal ruh ve imanla bütün boran ve çapkunlara(Fırtına ve tsunamilere)karşı  görkemli ve Uluğ Tanrı dağları  gibi  büyük bir metanet ve azimle hiç eğilip bükülmeden  aşılmaz bir kale gibi karşı koymakta ve direnmektedir.

          Yok olmaya yüz tutmuş bir çok kültür ve medeniyetin, tehdit altında iken,tekrar dirilip güçlendiğine ve eski ihtişamına kavuştuğuna  dair  tarihte onlarca örneğe rastlayabiliriz.

 Ben kahraman Milletimin bugünkü mücadelesini  düşündüğümde, Antraktıka’da yaşayan ve  şiddetli kış mevsiminde hayatta kalma mücadelesi veren Penguenler gözümün önünde canlanır.

     Antraktika’da yaşayan Penguenler  çok şiddetli geçen kış aylarında  bölgede 4 ay boyunca hiç yemeden açıkta ve şiddetli kar fırtınalarında hayat mücadelesi vererek baharı beklerler.

    Üzerindeki bütün canlıların soğuktan  yok olup gittiği bu kıtada,nasıl olur da Penguenler bu acımasız ve şiddetli  kış mevsiminde 4 ay hiç beslenmeden yaşayabilirler ?

         Penguenler binlerce kişilik koloni halinde bir yerde toplu halde yaşarlar. Güçlü olanları topluluk çemberinin en dışında,zayıf olanları ise çemberin iç kısımlarında yer alırlar. Çemberin dış kısmında bulunan Penguenler şiddetli  fırtınadan etkilenip yorularak zayıf düştüklerinde ,iç kısımlarda  olanlardan biri ile yer değiştirir.Bu Hayvanların  bir birlerine   çok yakın  ve sıkı  durmaları  bir birlerini  ısıtmaya ve bir birlerini soğuktan korumayı sağlar.Yumurtlayan ana Penguenler  kuluçkaya yatarken, yumurtalarını soğuk buz tabakasından korumak için arka pençelerinin üzerine alır ve göğüslerine sıkı sıkıya bastırırlar ve burada saklayarak ısıtırlar.Kuluçkaya yatan Penguen,çemberin tam ortasında yer alır ve diğerleri tarafından korunarak ısıtılmaya çalışılır. Susadıklarında altlarındaki buz tabakasının üzerine yağan kar tanelerini yiyerek susuzluğunu giderirler.Vücudunda yağ tabakasına dönüşen bu kar taneleri,eriyip yok olması ile kuluçkadaki penguen ölmüş bile olsa – 80C.nın altındaki soğukta   yine de bu yumurtalardan yeni Penguenler çıkmaya devam eder.Kış sona erip,buz tabakalarının erimesi ile hayatta kalan Penguen topluluğu ölen penguen cesetlerini arkalarında bırakıp yumurtadan yeni çıkan Penguen yavrularını de yanlarına alarak,denize doğru yol alırlar.Denize ulaşan Penguenler Yavrulara balık avlamayı öğretmekle işe  başlarlar.  Penguen sürüleri  Antaraktika’daki şiddetli kış  şartlarından bu şekilde kendilerini ve yeni dünya’ya gelen üyelerini korur ve böylece  umut ve özlemle bekledikleri bahar’a ulaşırlar.

       Bu kıt’a’daki  bütün canlıları  dondurarak yok eden doğal şartların ebedi sahibi Kadir-İ Mutlak,lutfu ve keremi ile    Penguenlerin bu çetin  kış şartlarında var olma savaşında onlara bu doğal ortama dayanma ve zorluklara   karşı koyma yöntemleri ile  direnme gücünü bahşetmiştir.

   Ben, Allah Taala’nın, yarattıklarından, hayvanlar içinden Penguen’leri, insanlar içinden de biz Müslüman Uygurlara yaşam savaşında        aynı metodu bahşettiğini düşünüyorum.

       Ben Sevgili Halkım için aynı çağrımı bir kez daha tekrarlıyorum  ;

   Her Kalem bir Meş’ale, her kürsü bir Mektep ve her aile bir kurgandır.

         Allah Taala’nın lutfu, keremi ve kudreti ile   Müslüman Uygurlar yok olmayacak ve inşallah  hiçbir zaman  de yok edilemeyecektir.

          Biz Uygurlar için BAHAR çok uzak değildir !

    Ben bir kere daha kahraman, Yılmaz  ve Yıkılmaz  Milletime dua ve selamlarımı  yolluyorum.

06.06.2009.
Uygur Türkçesinden aktaran:Hamit Göktürk

Etiketler: » »

Share
1481 Kez Görüntülendi.