Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
Mısırdaki 100 den fazla Piramitlerin çoğu Eski Krallık Dönemi’nden Orta Krallık Dönemi’ne kadar firavunların mezarı için inşa edilmiştir. Pramit için kullanılan her bir taşın ağırlığı 20 tondur.Misir Piramitleri dünyanın 7 harikası içindeki en gözdesidir. Firavunların bu dünyaya kazandırdığı harikalar bugün Arkeologlar ve dünya turistlerini kendine çekerken, o Piramit taşları altında kalan milyonlarca kölenin kemik kalıntıları hakkında düşünen pek fazla insan yoktur.
Çin Seddi, UNESCO tarafından dünya miras listesine alınmş ve dünyanın yeni 7 harikasından biri olarak kabul edilmiştir. Çin Seddi,Kral Çin Şi Huang tarafından M.Ö. 221 yılında daha önceki krallıkların yaptırdığı duvarları birleştirerek tamamlamış ve bugünkü Çin Seddini vucuda getirmiştir. Bu sed, bilindiği gibi Kuzeyde yaşayan akıncı Türkleri durdurmak amacı ile yapılmıştır. 3 bin km.lık bu duvarın insanlığın yararı ve dünyanın gelişmesi veya kültürlerin buluşup kaynaşması için hiçbir katkısı bulunmamaktadır. Çin adı,O kral Çin şi huang’dan gelmektedir.Çin tarihi tezkerelerine göre,Çin Şi Huang döneminde Çin Seddi yapımında ölen Çinli köle işçinin sayısı 10 milyon olarak tahmin edilmektedir. Bugün,Çin Seddi Çin’in en büyük turist çekim merkezlerinden biridir.Bu duvarlar altında 10 milyon Çinli emekçinin kemikleri olduğunu düşünen ise pek yoktur.6000 kilometrelik Çin Seddi ( bugün ancak 2500 kilometresi ayaktadır) Çalışan Çin halkının tarihi eseri olarak Çin okullarında tarih dersi olarak okutulmaktadır.
Mısır Firavunları gibi,Çin kralı Çin Şi Huang de, en çok Çinli öldüren Kral olarak tarihe geçmesine rağmen,Çin devletinin adı bile onun soy adından alınmıştır.
Çin yönetimi, 03 Ağustos 2015.tarihinde Pekin’de bulunan Tiyan’eamen meydanında büyük bir askeri geçit resmi ve büyük törenler ile katılmadığı ve hiç de katkısının olmadığı 2.dünya savaşındaki “zaferinin” 70. Yılını kutlamıştır.02 Eylül 1945 tarihinde ABD.Kuuvvetlerinin Missouri Zırhlısınin güvertesinde düzenlenen Japonya’nın teslimiyet töreninde Japonya’nın teslim belgesini imzalayan müttefikler arasında Çin’i temsilen Milliyetçi Çin generalı Orgeneral Hsu Yung-Ch’ang de bulunmakata idi. Bugün Milliyetçi Çin Tayvan’da ayrı bir devlet olarak yaşamakatadır. Ancak,tüm Çin topraklarında Japonya’ya karşı savaşı organize eden ve 35 milyon Çinlinin ölümü pahasına ülkeyi savunan Milliyetçi Çin partisi Tayvan’da oturup,Pekin’deki görkemli ve şaşalı kutlamaları televizyondan şaşkınlık içinde seyrederken,Japon işgal ordusu ile hiçbir zaman karşı karşıya gelmeyen Çin komünist parti 2.dünya savaşı zaferinin 70.yıl dönümünü kendine mal ederek,kendisi gibi diktatörlükle idare edilen ülkelerden gelen dostları ile kutlamaktadır.
Tarih, her zaman gücün, başarının yanında yer almıştır. Özgürlük, Adalet, hakkaniyet, dürüstlük, vicdan,doğruluk,erdem…kelimeleri, o değerlere erişemeyenlerin sloganı ola gelmiştir.O değerlere erişenler beraberinde güç ve iktidara erişmişlerdir.Yavaş-yavaş arzuladıkları ve bedel ödeyerek elde ettikleri o değerler kaybolmuş,ellerinde tutmaya en çok önem verdikleri güç ve iktidar olmuştur.Her şey gücün etrafında döner.Tüm gezegenler en güçlü olan güneş etrafında dönmüyor mu? Tarih, insanoğlu, gezegenler…gücün emrine girmişlerdir.Güce taparlar. İslam peygamberi Hz.Muhammed(SA.)insanoğlunu güce tapmaktan, gücün kölesi olmaktan kurtarmak ve Allah’in adalet ve merhametini iletmek için görevlendirilmiştir. Ne yazık ki, Bugünkü Müslüman dünyası da bu gücün tahakkümünde ve yörüngesinde dir.
Güç, devasa bir dozer gibi insanlar topluluğunu, bilhassa Müslüman topluluğunu ezip geçmektedir. Dozer bizi ezerek üzerimizden geçerken,biz can çekişerek en son hamlemizle bir birimizin boğazını sıkmakla uğraşmaktayız.Bu durum biz Uygur toplumunda daha belirgin,daha net ve daha acı verici boyutlardadır. Sürekli hareket ve çarpışma halindeki güçler arasında nasıl ayakta kalabiliriz ? Nasıl karanlık tünelden ışığa doğru topluca yürümeyi sürdürebiliriz? Düşünmeliyiz. Hiç uykuya dalmadan tekrar-tekrar düşünmeliyiz!
Tefekkür kabiliyeti olan Uygur aydınlarının büyük bir bölümü, blok halinde boyunduruğundan hoşlanan öküz haline dönüşmüş durumdadır. Çin’in işgal tarihi boyunca Doğu Türkistan’da tek ve kesin olarak başardığı nokta, bugünkü Uygur aydınlarını çıkar ve parayla satın almada gösterdiği cömertlik olmuştur. Şehirlerdeki varoşlarda ve kırsal kesimlerde sıkışıp kalan Uygur kitleler savunmasız bir şekilde, Çin’in amansız ve sonu gelmez siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel saldırılarına maruz kalmaktadır. Bu duruma ise, uluslar arası toplum ve Dünya ülkeleri ise (doğası gereği) güçten yana tavır almaktadır.
Dünya’da başarmış toplumlar vardır. Onların toplum yapısı,milli karakter,devlet yönetimi,eğitim ve toplumsal ahlak bakımından sürekli kendini geliştiren ve yenileyen halklardır. Güç,refah ve şans onlardan yanadır.Başarısız toplumların başarısızlıkları dış güçlerin etkisinden fazla, kendi beceriksizliğinden kaynaklanmaktadır.Biz Uygurlar başarı yolu kesin çizgiler ile akamete uğratılmış ve önü kesilmiş bir toplumuz.Tarih te,güç de ve şans ta şimdilik bizden yana değildir.Halkımızın en şansız ve olumsuz yönü ise, işgal altında olmaktan ziyade,organize olma şartlarının tamamen ortadan kaldırılmış olmasıdır.Organize olmayan toplum barış dönemlerinde yem saçıldığında gelip toplu karın doyuran,yem bittiğinde uçup giden kuşlara,kargaşa dönemlerinde aniden yağan sağanak yağmurdan oluşan ve köy-mahalliyi yıkıp,yutan sele benziyor.Bu durumdan yararlanma imkanı ise, sıfırdır.
İçimizde düşünen beyinler hiç te az değildir.Ancak derin,geniş,stratejik,geçmiş ve geleceği kapsayan olgunlukta düşünebilen tefekkür sahipleri çok azdır. Doğru düşünceler ile halkın buluşmasını engelleyen göze görünmez cehalet perdesi en büyük tehlikeyi oluşturmaktadır. Uygur toplumu, Çin esaret zinciri,kendimizden kaynaklanan,aydınlanmaya engel teşkil eden cehalet zinciri ve milli ruhumuzu sarmış olan umutsuzluk zinciri tarafından sarmalanmış ve bağlanmış durumdadır. Durum kritiktir.Milli varlığımız , toplumsal şuur ve hayatımız en tehlikeli anlarını yaşamaktadır.
Tarih şöyle başarıları da yazmıştır. Yanı,Karanlık içinde yolunu kaybetmiş toplumu kurtarmak için yüreğini çıkarıp meşale yaparak,o meşale ışığında kendi toplumunu aydınlığa çıkaran Danko’ları da yazmıştır.Danko da bir başarı öyküsüdür.Uygur Türklerinin bugün böyle benzer Danko’ lara çok acil ihtiyacı bulunmaktadır.
Biz Uygur Türkleri, Millet olarak dünya üzerinden silinip yok olursak,(Allah Korusun) tarih diğer yok olan Milletler gibi, bizi de unutur. Ancak kurtulmayı başarabilirsek bizi tekrar hatırlar ve tarihler de bu başarımızı yazar.
Not: Danko: Rus halk masal kahramanıdır; Yüreğini meşale yapıp yakarak,onun ışığında Halkını karanlık tayga ormanlığından kurtaran halk kahramandır.Toplum Danko sayesinde ve onun Liderliğinde aydınlığa çıkıp bol yiyecekler, çeşitli meyveler ve bol suya kavuşurlar. Yüreğini halkı için çıkarıp onu yakan ve onun ışığında halkını selamete çıkaran Danko yorgunluk ve halsizlikten yıkılır. Onun kurtardığı halkı ise, yerde yatan Kahramanı Danko’yu çiğneyerek ve üzerinden yürüyerek ışığa, içecek ve yiyeceklere koşar.Kendi topluluğunun ayakları altında ezilen Kahraman Danko ise, halkının ayakları altında ezilerek ölür. Danko tarafından kurtarılan Rus halkı ise, , Danko diye birinin olduğunu hatırlamaz bile.Onu zamanla unuturlar.
Etiketler: Dünya » Eğitim » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale AnalizBENZER HABERLER