Son Dakika
Gülçin KARABAĞ( Medyascope Yazarı ve Tv.Programcısı)
Çin’in Uygur Özerk Bölgesi olarak adlandırdığı Doğu Türkistan’dan ’nden göç ederek sürgünde yaşayan Uygur Türkleri hâlâ Çin korkusu İçinde Yaşıyorlar.
Fransız Haber Ajansı(AFP) ‘da yer alan haberde ana vatanlarının dışında yaşamaya başlamış ve hatta Batı ülkelerinin pasaportuna sahip olan Uygur Türkleri hâlâ “Çin devletinin sürdürdüğü sınır ötesi ve küresel sindirme ve korkutma politikasından” korunamadıklarını söylüyor ve endişe duyuyorlar.
Çin devletinin, Uygur Özerk Bölgesi dışında yaşayan Uygur Türklerini telefonlarına mesaj ya da sesli mesaj atarak ya da ülkelerinde yaşayan akrabaları üzerinden şantaj ve tehdit ettiğini söylüyorlar. Haberde, Çin’in yurtdışına gidebilmiş kişilerin de peşini bırakmamasının yarattığı korkuyla Uygur Türkleri’nin haklarını savunan aktivistleri susturma ve muhbirliği artırma amacı taşıdığı belirtiliyor.
Uygur Türkü ve diğer Müslüman azınlık gruplara mensup yaklaşık bir milyon insanın Çin’in “eğitim merkezleri” adını verdiği kamplarda zorla tutulduğuna dair birçok haber yapıldı. Çin devleti bu kamplarda Çince eğitimi, meslek edindirme ve İslami aşırılıkla mücadeleye yönelik eğitimler verdiği iddiasında ama kampların eğitim merkezinden ziyade insanların zorla tutulduğu çalışma kampı ya da cezaevi benzeri yerler olduğu iddiası çok daha kuvvetli.
Bölgenin dışına çıkmayı başaran hatta denizaşırı uzak bölgelere gidip güvenli ülkelere yerleşen Uygur Türkleri dahi, kendilerinin ve ailelerinin uzaktan rahatsız edildiklerini anlatıyor.
“Aile ve Yakınların için bir talihsizlik kaynağı olma”
Kanada’da yaşayan Guly Mahsut, Çin polisi tarafından yollanan, ülkesindeki ailesinin tehdit edildiğiyle ilgili mesaj bombardımanından sonra intihara meyilli bir psikolojik duruma geldiğini ve hastaneye yatırıldığını söyledi. Mahsut’a yollanan mesajlardan biri şöyle: “Daha fazla işbirliğine yatkın olmalısın. Toksun’daki(turfan’in İlçesi) akrabaların ve ailen için bir talihsizlik kaynağı olma. Ailenle ilgili daha düşünceli olmalısın.”
37 yaşındaki kadın, basın ve sosyal medya ortamlarında Çin otoritesine karşı açıkça konuştuğu ve yurtdışında faaliyet gösteren Uygur Türklerinin kurduğu STK.ların faaliyetlerine katıldığı ve onlara yardım ettiği için hedefte olduğunu söylüyor. Bu süreçte kendisine, akrabalarından da Çin devlet otoritesiyle işbirliği yapması yönünde mesajlar gelmiş.
Mahsut, AFP’nin röportaj yaptığı çok sayıda sürgün Uygur Türkü’nden yalnızca biri. Sürgündeki Uygurlar dört farklı kıtada yaşıyor ve Çin devletinin kendilerini yazılı ya da sesli mesajla rahatsız ettiğini ve tehditte bulunduğunu söylüyorlar.
Çin devleti bu sistematik çabayla Uygur Türkleri diyasporasına gizlice girmeyi, topluluk içerisinde muhbirlik faaliyetlerini arttırmayı, güvensizlik yaymayı ve Çin rejimine yönelik eleştirileri bastırmayı amaçladığı düşünülüyor.
2017 yılında Avustralya’ya gidip mülteci statüsü alan Şir Muhammad Hasan, kendisini güvende hissediyordu. Avustralya’ya geldikten bir yıl sonra telefonuna mesajlar gelmeye başladı. Hasan’ın söylediğine göre, ilk mesaj “Ailenin zaten seni araştırdığımızı söylediğini tahmin ediyorum.” şeklindeydi.
Şir Muhammad Hasan kendisine gelen mesajları gösteriyor. Bu mesajı diğerleri takip etti. Mesajlar altı ay boyunca sürdü ve sonra mesajların tekrar ne zaman başlayacağını bilmeyen Hasan’ı endişe içerisinde bırakarak birdenbire kesildi.
AFP, bu ya da benzeri mesajları kimin yolladığını doğrulamanın herhangi bir yolunu bulamadı. Mesajlar Hong Kong’tan aktif olmayan şifreli WhatsApp hesaplarından ya da kaynakları saklanmış sahte numaralardan atılmış.
Çin Yönetimi Sınıraşan Baskılarını Reddediyor
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hua Chunying, gözleri korkutulmuş sürgün Uygur Türkleri’nin iddialarının temelsiz olduğunu ve Çin’i lekelemeye ve iftira atmaya çalışan “profesyonel eleştirilerle” bağlantılı kanıtlara dayandığını iddia etti. Fakat dikkat çekici bir biçimde, yurtdışındaki Uygur Türkleri’nin çoğu konuyla ilgili benzer kanıtlar sunuyor. Anlatılanlara göre, ülke dışındaki Uygur Türkleri’nin Sincan’daki ailelerine ulaşılıyor ve güvenlik güçlerinden olduğunu iddia eden kişiler ailelerden alışılmadık taleplerde bulunuyor.
Çin Yönetiminin Dünyadaki Muhbirler Ağı
Uygur Türkü aktivist Arslan Hidayat Çin’in kendisini direkt hedef almadığını ama Facebook sayfası Çin’in resmi hackerleri tarafından hacklendiğini ve kendisinin çevrimdışı bombardımana tabu tutulduğunu söylüyor. Çin’in muhbirler ağı yaratma çabası da diaspora Uygur Türkleri arasında uyuşmazlık ve güvensizlik yaratıyor.
Çin Yönetiminden Uygurlara Tehdit : Sizi her an bulabiliriz”
Çin’deki etnik gruplar arasındaki ilişkiler uzmanı, Melbourne La Trobe Üniversitesi Profesörü James Leipold, bu korkutmanın sistematik ve metodolojik olduğunu belirtti ve “Çin Komünist Partisi’nin parti devleti bazı durumlarda diğer ülke vatandaşlarının ilişkilerine müdahale ederek devletlerin egemenliğini ihlal ediyor. Denizaşırı bağlantıları olan Uygur Türklerinin Çin tarafından potansiyel risk olarak görüldüğünü de ifade ediyor.
Çin otoritesinin yurtdışına çıkanlardan beklentisi, gittikleri yerlerde Uygur Özerk Bölgesi ve azınlıklarla ilgili diğer meselelerde sessiz kalmaları, lobi faaliyetlerine katılmamaları ve açıklama yapmamaları, Çin büyükelçilikleri ya da konsoloslukları için sorun teşkil etmemeleridir.
AFP’nin Haberinde benzer olayların yalnızca Uygur Türkleri’nin başına gelmediği, Tibetliler’in, ÇKP karşıtı Çinli politik muhaliflerin, Tayvanlı aktivistlerin de benzer diğer gurupların da bu olayları yaşadığı kaydediliyor.
Uygur Türkleri Kendileri İçin hiçbir yerin güvenli olmadığını düşünüyor
Son yıllarda Tayland ve Mısır yönetimleri ülkelerinde yasal olarak bulunan veya sığınma hakkı isteyen Uygur Türkleri’ni Çin’e teslim etti. Ama Yeni Zelanda ve Finlandiya gibi demokratik ülkelerde durum farklı.
Şahabaddin Abddulgafur Yeni Zelanda vatandaşı olmasına rağmen, 78 yaşındaki annesinin toplama kampında tutulduğunu ve bu durumdan endişeli olduğunu ve bu yüzden AFP’ye açıkça konuşmaktan çekindiğini söyledi.
43 yaşındaki bir diğer Uygur Türkü ise, AFP’yle röportajında Yeni Zelanda hükümetinin kendisini koruyup koruyamayacağını bilmediğini söylerken, diğer Uygur Türkleri ile nasıl bir araya geldiklerinin detaylarını vermek istemedi ve kendisilerine Çin’den yollanan tehdit mesajlarını gösterdi. Mesajdan birinde şu cümleler vardı : “Seni her yerde ve her zaman bulabiliriz. Zaten biz Yeni Zelanda’dayız.”
Helsinki’de yaşayan 35 yaşındaki Halmurat Uyghur ise, kendisine gelen mesajlarla ilgili Finlandiya polisine defalarca başvurduğunu ve hiçbir sonuç alamadığını söyledi. Uyghur “Kendimi güvende hissetmiyorum. Daha sonra ne olacağını kim bilebilir” dedi.
Kaynak : medyascope.tv-uygur-turkleri-cinden-tehdit-mesajlari-aliyor/?f
BENZER HABERLER