logo

trugen jacn
16 Şubat 2014
Genel

Şeker Hastalığının Nedenleri

Daha bebeklikten ta ölünceye kadar, yani hayatın her safhasında insanlar şeker hastası olabilirler. Ama bir toplumda nasıl herkes gözlük kullanmaz veya verem olmazsa, herkes de şeker hastası olmaz. Bazı kişiler küçük yaşta, orta yaşta veya ihtiyarlıkta niçin şeker hastası oluyorlar? Bu sorunun cevabı bilinirse, herkes ona göre tedbirini alır, şeker olmamaya veya olduktan sonra ilerlemesini durdurmaya ve geçirmeye çalışır. Böylece yaşamını sağlıklı sürdürmeye gayret eder. Vücudumuzda şeker ayarlamasını yani kanda şekerin belirli bir seviyede kalmasını Pankreas bezi salgıladığı insülin hormonu ile idare eder. Pankreas bezi; yaşa, kiloya, yenilen gıda miktarına göre yeterli insülin salgılayarak, kandaki şeker seviyesini belirli sınırlar içinde bırakmaya çalışır. Şeker ayarlamasında en baş görev pankreas bezine düşmektedir. Şeker hastalığı, yani kanımızdaki şeker miktarının ayarlanamaması-pankreas bezinin yeterli miktar insülin verememesinden ileri gelir. Bu bezin, ömrün çeşitli dönemlerinde yeterli miktar insülin salgılamaması çeşitli nedenlerden olur, işte bu nedenler şeker meydana gelmesinde baş etkendirler. Bu etkenlerin önemlileri aşağıda verilmiştir.

PANKREAS BEZİNİN YORULMASI

     Vücudumuzda tüm salgı bezlerimiz, yaşımıza, çalışma durumumuza ve kilomuza göre günde yiyeceğimiz
belirli miktardaki gıdalara göre gelişmişlerdir. Her organımızın belirli bir kapasitesi ve gücü vardır,
bunun dışında yükle karşılaşınca zamansız bu organımız yorulur ve ihtiyarlar, pankreas bezi de yorulur ve
yeterli insülin veremez olur, böylece şeker hastalığı ortaya çıkar.
     Sağlıklı olabilmek için kusursuz işleyen ve birbiriyle uyumlu çalışan bir iç algı sistemine sahip olmak
gerekir. Bir tek salgı bezinin işleyişinde meydana gelen bozulma bütün bezlerin ve bedendeki tüm işlemlerin
dengesini etkiler. Tek bir salgı bezinin tedavisiyle uğraşmak boşuna zaman geçirmektir, hatta zararlıdır.
Dolayısıyla böyle bir tedavi yoktur ve olması mümkün değildir.
     Vücudumuz yediğimiz gıdaların çoğunu karaciğerde şekere yani glikoza dönüştürür. Üretilen şeker kısmen
karaciğerde depolanır, kısmen kana karışır. Pankreas tarafından üretilen insülin hormonu da kana karışır.
Kandaki şeker insülin ile birleştiğinde karbonhidratların 3.hazmı tamamlanmış olur. İnsülin, şekeri bütün vücut hücrelerine taşır. Hücrelere sinyal göndererek getirdiği şekerin hücrelere girmesine izin vermesini ister. Hücreler kapıları açar ve şekeri içine alır. Hücrelere giren şeker, hücrelerdeki enerji santrallerine gönderilir. Bu enerji santrallerinde şekerden, vücudun yapması gereken işler için enerji üretilir. Böylece karbonhidratların 4.hazmı da tamamlanmış olur. Öyleyse şeker hastalığı karbonhidratların 3.hazmının yetersizliği veya hiç olmaması ile bağlantılıdır.
     Birinci tip olan şeker dengesizliğinden başka bir şey değildir ve hastaların büyük çoğunluğu bu gruba
girer. Karışık yiyenler, katkılı yiyecekleri tüketenler, hidrojenize yağları kullananlar, yemekten sonra meyve
yiyenler ve su içenler yemeği az çiğneyenler, sık yiyenler, çok kahve içenler, önce devamlı olarak hazımsızlık
çekerler, sonrada şeker dengesizliği ile karşı karşıya kalırlar. Çünkü karışık yemekleri parçalanabilmek
için ihtiyaç duyduğu enzimler birbirine zıttır. Bu zıt enzimler birbirini yok ederek insülin ihtiyacını kat -kat artırır. Bu durumda kanda şekerin çoğalması insülin azlığı ile değil insülin ihtiyacının artmasıyla bağlantılıdır. Bazen sadece beslenmeyi düzeltmek bile şeker dengesini sağlamak için yeterli olmaktadır.
     2.Tip diyabet hastalarının ikinci grubunda ise pankreas, doğal insülini normal sınırlar içinde üretmeye
devam eder. İnsülin kandaki şekeri hücrelere getirir, şekeri tanıtarak girişine izin vermelerini ister. Hücreler
bazen kapıları açar ve şekeri içeri alır, ancak çoğunlukla ‘’hayır’’ cevabı vererek kapıları açmazlar. Bu
durumda şekerin hücrelere girişi azalır ve sonuçta şeker kanda birikip çoğalmaya başlar. Bu tip diyabet genellikle
40 yaş üzeri yetişkinlerde görülmekle beraber gençler arasında da gittikçe yaygınlaşmaktadır. Yapay
tatlandırıcı içeren katkılı yiyecekleri yiyenler ve içecekleri içenler, genetiği değiştirilmiş mısır, pirinç ve
buğday ürünlerini kullananlar, genellikle bu tip diyabette yakalanırlar. Bu yiyecek ve içeceklerin şekeri doğal
şeker olmadığı için, hücreler onu tanımaz veya düşman olarak görürler. Daha önce kullanılan domuz
kaynaklı doğal insülinin kuvveti de bu suni şekeri hücrelere sokmaya yetmez. Modern tıp bu diyabeti insüline
direnç olarak tanımlar ve bu tür hastalara yapay insülin kullandırır. Yapay insülin yapay şekeri içeri
almayan hücrelerin kapılarını kırar ve yapay şekeri hücrelerin içine sokar.
     Bu süreç devam ettikçe hastanın yapay insülin ihtiyacı zamanla artmaya başlar. Tedavi edilebilecek seviyeden çıkılıp, hastalığın kronikleşmesine sebep olunur. Bu yanlış tedavi yaklaşımları ve yan etkiler (yanlış
tedavi yan etkilerin yıkımları) bütün hastalıkların kronikleşmesinde ve diğer organlarında bozulup başka
hastalıklara kapı açmasında en büyük etkendir.
     Bu tür hastalıkların genel tedavisinden önce; kana karışıp vücuda ve organlara yayılarak var olan hastalıkları müzminleştiren, yeni hastalıkların oluşmasını kolaylaştıran, böylelikle organların düzenli çalışmasını
ve vücudun iyileşmesini engelleyen, kanser oluşumunu kolaylaştıran dengesi bozulmuş sevda, safra ve
balgam hıltlarını, toksinleri, zararlı yağları, çeşitli iltihapları ve ödemleri, rutubet ve gaz organlardan, damarlardan ve kandan temizlemek tedavinin başarı açısından çok önemlidir.

Pankreası Yoran Etmenler

     a. Oburluk:
     Bebek, çocuk, genç ve ihtiyar herkesin günde yiyeceği gıda miktarı belirlidir. Gıdaların fazlası fayda yerine
zarar getirir. Çok yedirmekle ne bebek çabuk büyür nede yaşlı kimse daha verimli çalışır. Yeterinden
çok yiyen kimseler daha dayanıksız olur ve sık – sık hastalanırlar. Nitekim kıtlık çeken ülkelerde, harp yıllarında ve fakir ülkelerde şeker hastası daha azdır. Şeker hastalığına halk arasında zengin hastalığı da denir,
zira zenginler daha kuvvetli olacağım düşüncesiyle çok yerler, bu fazla yeme onları hasta eder. Oburluk yani yeterinden fazla yeme, bebeklik, çocukluk ve gençlik çağında şeker hastalığının baş sebebidir. Herki yaşlarda görülecek şeker hastalığının da temelinde, küçük yaşlardaki oburluk yatar. Obur gençlerde pankreas bezi yorulur ve 40 – 50 yaşa varınca pankreas salgısı azalır ve şeker hastalığı ortaya çıkar. Pankreas bezinin gücü belirli miktar gıdaya yetecek kadardır. İhtiyaçtan fazla yiyecek yenildiğinde, pankreas bezi vakitsiz yorulur ve ihtiyarlar.
     Bu nedenle:
• Anneler bebek ve çocuklarını normalden fazla emzirmemeli ve beslememeli,
• Genç, olgun ve yaşlı kimselerde dengeli ve yeterli beslenmeye uymalı. Böylece nasıl ki otomobilde fazla benzin verilince boğulma olursa, insan vücudundaki organlarda boğulmadan çalıştırılmalıdır.
     b. Şişmanlık:
     Çeşitli hastalıkların ve bilhassa şekerin baş sebeplerinden biri de şişmanlıktır. Hangi yaşta olursa olsun şişmanlık çok zararlıdır. Şişman kimse boşuna sırtında yük taşır. Bu yük kalbi yorar, damarların hastalanmasına neden olur ve genellikle şişman kişilerin ömrü kısa olur. Şişmanlarda pankreas bezesi hem normal vücut ağırlığı ve hem de fazla olan ağırlık için insülin salgılamak zorundadır. Böylece pankreas bezi şişmanlarda çabuk yorulur, yıpranır ve insülin verimi azalır. İnsülin direnci gelişir. Bunun sonucu yaşamının herhangi bir döneminde şişman olan kimselerin ilerde erken şeker olması beklenebilir.
     Her ne sebeple olursa olsun küçüklükte, gençlikte ve ileri yaşlarda şişman olmamaya çalışmalıdır. Varsa fazla kilolar, gıdaları kısıtlayarak ve gerekli hareketleri yaparak giderilmelidir. Şişman kimseler asla ilaçlarla kilo vermemelidir, bu nevi su söktürücü veya yağ eritici ilaçlar o kimsede çeşitli rahatsızlıklar ve bu arada şeker hastalığına yol açmaktadırlar. Yemekleri kısıtlayarak kilo vermeye çalışmalıdır.
 
     c. İhtiyarlık:
     Kadın erkek herkes nihayet ihtiyarlayacaktır, mühim olan mesele doğumundan ölümüne kadar sağlıklı yaşayabilmektir. 50 yaşından sonra pankreas bezinin insülin verimi azalmaktadır. Diğer salgı bezlerimizde de durum böyledir.
 http://www.sekerhastaligi.com.tr/2014/02/seker-hastaliginin-nedenleri.html
Etiketler:
Share
1611 Kez Görüntülendi.