Türkmenistan ile Tacikistan dostluk ve işbirliği anlaşması imzalamayı ret ederken, Kırgızistan ile Tacikistan sınır ihtilafı konusunda Kazakistan‘ın yaptığı arabuluculuk teklifini kibarca geri çevirdi. Böylece zirve, bundan öncekiler gibi sonuçlandı. Yani elde var sıfır.
Kırgızistan’daki zirvenin sonuçları, Orta Asya‘daki beş cumhuriyetin bağımsızlıktan beri geçen 31 yıla rağmen -bırakın birleşmeyi- uluslararası alanda bir blok olarak ortak hareket etme konusunda bile bir arpa boyu yol alamadıklarını gösterdi.
Zaten birleşmek, hiçbir zaman onların gündeminde yoktu. Bunu dillendirenler, Türkiye’de yaşayan Türkistanlılar ve MHP kökenli Turan gönüllüleriydi.
Orta Asya’da birleşme konusu sadece hükümetlerin, yöneticilerin ve liderlerin değil, halkların da gündeminde yoktu, böyle bir şey akıllarından bile geçmiyordu.
Ara sıra toplantılarda bir araya geldiğimiz Orta Asyalı/Türkistanlı aydınlar, gazeteciler, akademisyenler ve öğrenciler, birleşme ihtimalinden söz ettiğimizde, buna şiddetle tepki gösteriyorlardı.
Aynı kökenden gelmelerine, küçük şive farklarıyla aynı dili konuşmalarına ve aynı inancı paylaşmalarına rağmen, birbirlerinden -en iyimser ifadeyle söylersek- hoşlanmıyorlardı.
Kazakların en sevmediği etnik grup, Uygurlar idi. 250 yıllık Rus sömürgesine rağmen hiçbir Kazak Ruslardan şikâyet etmezken, Alma-Ata’da karşılaştığım her Kazak, Uygurların kötülüklerini saya saya bitiremiyorlardı.
Şimdi ise Kırgızların öfkesi, sık sık sınır sorunu yaşadıkları diğer komşuları Taciklerin üzerine yoğunlaşmış durumda.
Orta Asya’da birbirleriyle sorunu olmayan iki komşu ülke Türkmenistan ile Özbekistan olsa da gündelik hayatta iki tarafın da birbirinden pek hazzetmediği, herkesin bildiği bir gerçek. Aşkabat’daki Tekeler, farklı aksanla Türkmence konuşan Ersarı Türkmenlerini Özbek diye küçümsüyor.
O yüzden Tat olarak bilinen Özbekler, Türkmenceye çok yakın bir lehçe ile konuşurken, Ersarı’ların müziğinde de Özbek etkisini açıkça görmek mümkün.
Kazakların en yakın olduğu etnik grup, Kırgızlar. Zaten bu iki halk, 20’nci yüzyılın başlarına kadar birbirleriyle iç içe yaşadıkları için tek bir halk olarak kabul ediliyordu.
Kazaklarla Kırgızlar arasındaki tek fark, şive farkı. Yoksa, geleneklerden kılık kıyafete, gündelik yaşamdan toplumsal kurallara kadar her şey hemen hemen aynı.
Buna rağmen, ne Kazaklar ne de Kırgızlar, -birbirlerini kardeş olarak kabul etseler de- günün birinde birleşmeyi ihtimal dahilinde görmüyorlar.
Orta Asya Ülkeleri, Çin ve Rusya gibi iki dev arasında sıkışmış olsa da güç birliği yapmayı şimdilik düşünmüyorlar. Tek yaptıkları, başları sıkıştığı an eski ağabeyleri Rusya’yı yardıma çağırmak.
Rusya’nın dünyaya meydan okuyarak Ukrayna’yı işgal etmesi ve Çin’in giderek kabaran iştahı, aslında Orta Asya devletleri arasındaki işbirliğini ve ortak hareket etme iradesini pekiştirmesi gerekirdi.
Ama olan, bunun tam tersi. Yani Türki soydaşlarımız, ortada böyle bir tehlike yokmuş gibi aralarındaki eski anlaşmazlıkları ısrarla sürdürüyorlar. Bunun elbette vahim sonuçları olacaktır.
İki geyik, pusuda bekleyen çitalara aldırmadan boynuzlarını birbirlerine geçirerek ölesiye kavga ediyorlar.
Biraz sonra çitalardan biri saklandığı çalılıkların arasından çıkarak geyiklerden birine arkadan saldırdığı halde, onlar birbirleriyle kavgalarını ısrarla sürdürüyorlar.Böylece iki geyik de çitalara yem oluyor.
Bir Türkmen ve bir Türkistanlı olarak benim korkum, günün birinde Orta Asya’nın Çin ile Rusya tarafından yutulması.
Kaynak : https://www.indyturk.com/node/537496/turkiyeden-sesler/orta-asyadaki-turk-cumhuriyetlerinin-birlemesi-hayal-mi?fbclid=IwAR2oe..