logo

trugen jacn
25 Nisan 2014

Ölüm cezasıyla doğanlar

EMİN PAZARCI
emin.pazarci@aksam.com.tr

Dün, birkaç gazetemizde küçük bir haber vardı. Motosikletiyle kırmızı ışıkta geçtiği için arkadan vurularak öldürülen gençten bahsediliyordu. Olay, Doğu Türkistan’ın Kelpin Kasabası’nda gerçekleşmişti.
Aslında Çin polisi olağan bir uygulama yapmıştı. Öldürülen bir Uygur Türküydü. Yıllar boyunca katledilen 35 milyondan sadece biriydi.

BU YAZIYI SPİKERDEN DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Motosiklete açılan ateşle yaralanan iki genç de cezaevine konulmuştu. Çünkü onlar da kırmızı ışıkta geçen bir motorda bulunmak gibi büyük bir suç işlemişlerdi! Sonuçta onları da aynı akıbet bekliyordu. Ya ölecekler ya da sakat kalacaklardı.
Hür dünya ise, her zaman yaptığı gibi yine gözlerini kapattı. Uygur dramını bir defa daha görmezlikten geldi.

***

Kaşgar’da kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin 1949’da işgali ile birlikte, o topraklarda her Uygur “ölüm cezası” ile doğuyor. Kiminin cezası infaz ediliyor. Kimi de o cezanın ağırlığı altında bir ömür boyu korku ve baskılar içinde kıvranıyor.
Hatta daha doğmadan o cezaya çaptırılanlar da var. Bir Doğu Türkistanlı kadın plan dışı hamile kalmayagörsün. Hamileliğinin son günü olsa dahi, kendisini kürtaj masasında buluyor.
Çinliler, 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin Uygur’u katlettiler.
1952-1957 yıllarında bu rakam 3 milyon 509 bine yükseldi.
Kıyım, her geçen yıl daha da arttı. 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bini buldu.
1961’den 1965’e kadar da 13 milyon 300 bin Uygur Türkü, ya Çin Ordusu tarafından katledildi ya da kıtlık sonucu hayatını kaybetti.
1965’ten bu yana sürdürülen sistemli
katliamlar sonunda ise, rakam 35 milyon gibi inanılmaz bir sayıya ulaştı.
Uygurların nasıl katledildiklerine gelince…
Doğu Türkistan’ın merhum lideri İsa Yusuf Alptekin’in Türkiye’de yayımlanan kitaplarında ayrıtlılarıyla bahsediliyor. Kimi iki ayaklarından iki ayrı öküze bağlanarak bedenleri parçalanarak katledildi. Kimisi öldüresiye dövülerek kar üzerinde ölüme terk edildi. Kimileri de aç bırakılarak bebekleri yiyecek duruma getirildi. Kurşunlananlar, işkenceler altında ve zindanlarda yok olan hayatlar da cabası.

***

Çin’de yaşayan bir Uygur’un hiçbir değeri yoktur…
Polis isterse keyfi olarak evine girebilir, üzerini arayabilir, sorguyla çekebilir. Çinliler, Uygurlara nefretle bakabilme hakkına sahiptir. Taksiciler ve otobüs şoförleri Uygurları araçlarına almayabilir. Hatta alışveriş merkezlerinde bir dükkan sahibi, mikrofondan anonsta bulunabilir:
-Çevrede bir Uygur var, dikkat edin.
Bütün bunlar, Çin yönetiminin uyguladığı politikaların sonucu.
Çinlilerin, Sincan (kazanılmış topraklar) adını koyduğu Doğu Türkistan, adeta serbest bir zulüm, katliam ve asimilasyon bölgesi. Uygurların toprakları, evleri, istimlak bahanesiyle bedavaya ellerinden alınıyor, gruplar halinde başka bölgelere sürülüyorlar. Yerlerine de Han Çinlileri getiriliyor.
Tepki gösteremiyorlar, çünkü boyunlarında “idam fermanları” asılı. Yaşamak, ayakta kalmak zorundalar. Tepki gösterenlerin akıbetlerini biliyorlar.
1998’de Kulca Şehri’nde Kadir Gecesi Kuran okuyan kadınları topladılar. “Onlar suç işlemedi” diye karakolun etrafında toplananların önüne üçünün cesedini attılar.
2003’ten itibaren, genç kızları Orta Çin’deki Şogun’a ve Guangdong’a “zorunlu işçi” olarak götürdüler. Çoğunu fabrika yöneticileri ve başka erkeklere peşkeş çektiler. Onları korumak isteyen nişanlıları ve sevgililerini katlettiler.
2009’da Guangdong’da Uygurların çalıştığı oyuncak fabrikasını bastılar. 500’den fazla çalışanı katlettiler. Olayı protesto etmek için 5 Temmuz’da Urumçi’de sokaklara dökülenleri kitlesel katliama uğrattılar. Çinliler, 140 kişinin öldüğünü açıkladılar. Resmi olmayan kaynaklar ise, ölü sayısının 3.000 olduğu iddiasında.
7 Temmuz günü Hualin Bölgesi’nde, Devlet Televizyonu’nun kışkırtmasıyla Çinlilerce öldürülenlerin sayısı en az 70. O gün Urumçi Han Tengri Camisi’ni de yakmak istediler.
Ve bütün bunlar hepimizin, dünyanın gözleri önünde oldu.
Her fırsatta önümüze örnek olarak koyulan o sözde “medeni” dünyadan Türkiye’deki twitter engellemesine gösterilen tepkinin binde biri bile yükselmedi. Sene 2014, şimdi de kırmızı ışıkta geçen gençler arkalarından kurşunlanıyor. Yine tepki yok, yine suskunluk hâkim ve ben insanlığımdan utanıyorum.
http://www.aksam.com.tr/yazarlar/emin-pazarci/olum-cezasiyla-doganlar-c2/haber-301445

Etiketler: » »
Share
1571 Kez Görüntülendi.