Son Dakika
Uygur Haber ve Araştırma Merkezi (UYHAM)
Konya merkezli Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde “Türkiye-Çin ilişkilerinde Doğu Türkistan Sorunu ” konulu bir konferans gerçekleştirildi.Konferans, 10 Kasım 2015 Salı günü adıgeçen Üniversitenin Sosyal ve İnsani Bilimler Fakültesi Konferans salonunda Ankara Üniversitesi DTC.Fakültesi öğretim üyesi ve Dünya Uygur Kurultayı Yürütme Kurulu Başkan yardımcısı Doç.Dr.Erkin Emet tarafından verildi.Konferans’a aynı Fakültenin Tarih Bölüm Başkanı Prof.Dr.Kemal Özcan, ADAT Topluluğu danışmanı ve öğretim üyesi Doç.Dr.Birol Mercan, Tarih Bölüm Başkan Yrd.sı Yrd.Doç.Dr.Yakup Kaya Doç.Dr.Bekir Biçer ve Fakülte Sekreteri Şenol Metin ve Türk dünyası ile ilgili çalışmaları ile tanınan Yrd.Doç.Zahide Ay ile Akademik Düşünce Ve Araştırma Topluluğu(ADAT) Başkanı Hüseyin Şahin ,yöneticileri ile kalabalık bir öğrenci topluluğu katıldı.
Konferans, Ulu önder Atatürk’ün ölüm yıldönümü dolayisiyle kendisine ve şehitlerimize saygı ve dualar edilmesi ve İstiklal marşı okunması ile başladı.Açılış konuşmasını yapan ADTA Topluluğu Başkanı Hüseyin Şahin’in özetle şunları söyledi ” Akademik Düşünce Ve Araştırma Topluluğu olarak, ilk konferansimizi kalbımızın kanayan yarası yürek yaramız kadim ata yurdumuz bugün Uygur Türkü Kardeşlerimizin Vatanı mazlum Doğu Türkistan’a tahsis ettik.ADTA Topluluğu olarak; mazlum Türk-İslam diyarlarının sorunlarını sürekli olarak akademik bir şekilde ele alacacağız ve bilimsel olarak dile getireceğiz.Biz medya’dan Doğu Türkistan konusunu izlemeye çalışıyoruz.Ancak, gerçekler ve doğruların manfaatlara kurban edildiği günümüz dünyasında, o mazlum diyarımız Doğu Türkistan’dan gelen ve aynı zamanda bir bilim inisanı olan sayın Doç.Dr.Erkin Emet Hocamızdan bizzat dinleyeceğiz ve gerçek durumu öğrenmeye çalışacağız. Mazlum ve mağdurlarla dayanışmak onların dertleri ile dertlenmek ecdatalarımıızdan bize intikal eden ve inancımızın de gereği olan ulvi bir mirastır.Kendisine teşekkür ederiz.”şeklinde konuştu.
Daha sonra kürsüye davet edilen Doç.Dr.Erkin Emet kendisini bu konferans için davet eden ve mazlum Doğu Türkistan Türklerinin sorunlarını gündeme getirilmesini sağlayan Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğü ile Akademik Düşünce veAraştırma Düşünce Topluluğu’na teşekkür ederek konferansına başladı ve özetle şunları söyledi , “Bugün siyasi tarihimizin son yıllarına damgasını vuran büyük dava,siyaset ve fikir adamı merhum Necmettin Erbakan Hocamızın adını taşıyan bir üinversitede konuşmak benim için gerçekten bir onur ve şans olmuştur.Merhum Erbakan Hocamız.Merhum Liderimizin İsa Yusuf Alptekin’in yakın dostu,söhbetdaşı ve komşusu idi. TBMM.’de Doğu Türkistan davasını ilk gündeme getiren bir büyüğümüzdür.Kendisini rahmet vee minnetle anıyorum. Büyük Türkistan sorunu 19.yüzyılın ikinci yarısında bu toprakların Çarlık Rusyası ve Çinliler tarafından işgal ve istilası ile başlamıştır. Ancak,bugün batı Türkistan Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuşmuştur.1877’de başlayan Doğu Türkistan’daki Çin işgal ve zulmü günümüze kadar daha şiddetlenerek devam etmektedir.Doğu Türkistan davası 1950’lı yılların başlarında “Vatan İçin Vatan’dan Ayılarak Türkiye’ye Hicret eden”Liderlerimiz Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin tarafından temelleri atılmıştır.60 yıldan beri bu dava her zaman Türk kamu oyunun bir şekilde meşgul etmiş ve ülkemizin gündemindedir. Çin’in asırlara dayanan bir Doğu Türkistan ve Türk dünyası politikası vardır. Çin kendi Çinli vatandaşlarına aş ve iş imkanı sağlamak için enerji kaynakları başta üretim için gereken hammaddelere muhtaçtır.Türkiye jeostratejik ve politik olarak dünyanın çok önemli kavşak,belirleyici ve kritik noktasında yer almaktadır. Ülkemizin Uluslararası ilişkiler açısında Çin’i Doğu Türkistan’daki etnik assimilasyon ve soykırım konusunda caydırıcı koz ve imkanlara sahıp olduğunu düşünüyorum.Ama maalesef Türkiye’mizin bir Doğu Türkistan politikası yoktur.Doğu Türkistan’da bir katliam vuku bulduğunda veya bombalar patlayıp insanlar öldürüldüğünde kamu oyunun baskıları ile duygusal ve anlık olarak gündeme gelmektedir. Türkiye Doğu Türkistan sorunu konusunda Çin karşısında çekingen ve günü kurtaran bir politika izlemiştir.Türkiye’miz insan hakları ve evrensel hukuk çerçevesinde Doğu Türkistan sorununu,diger Soydaş ve dindaş ülkeler ve müttefiki olduğu devletleri de yanına alarak uluslar arası platformlara taşıyabilir. Bu konuda STK.larımız başta kurum ve kuruluşlarımızın bu konudaki hassasiyetlerini ve çalışmalarını çok önemsiyoruz.Üniversitelerimizin akademik ve bilimsel olarak bugün olduğu gibi Doğu Türkistan konusunu sürekli olarak gündeme getirmesi çok önemlidir.Nitekim,05 Temmuz 2009 Urumçi Katliamında ülkemiz genelinde Çin’in katliamlarına gösterilen şiddetli tepki ve protesto eylemleri hükümetimizi harekete geçirmiştir.Zamanın başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan 09 Temmuz 2009’da Roma’da katıldığı G20 Zirvesinde “Urumçi’de olanlar adete soykırımıdır” çıkışı ile tarihe not düşmüş ve soykırım ilk kez bir Türk devlet adamının bizzat ağzından tescillenmiştir. Türkiye’miz Doğu Türkistan konusunu tarihi kardeşlik,insan hakları çerçevesinde olduğu kadar bir uluslararası sorun ve insanlık meselesi olarak uluslararası toplumun gündemine getirmelidir,diye düşünüyorum.”şeklinde konuştu.
Konferans’ta 23 Eylul 2014’de Çin yönetimi tarafından ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Uygur Demokrasi ve Hukuk Hareketi Lideri ve Uygurların Vicdanı Bilim insanı Doç.Dr.İlham Tohtı’nin çalışmaları hakakında de bilgi veren Doç.Emet şunları ifade etti,” Doç.Dr.Tohtı,Çin anayasası ve Özerk bölge yasalarında Uygur Türklerine verildiği iddia edilen temel hak ve hukukun uygulamada da verilmesini,bölgeye zorla getirilip yerleştilien etnik Çinli göçmenlere tanınan devlet imkanlarının Uygur Türklerine de tanınmasını ve Çin vatandaşları arasında adil ve eşit davranılmasını talep etti.Bunu talep ederken hiç bir şekilde yasadışı yol,yöntem ve şiddet yoluna baş vurmadı.Fikirlerini ifade ederek,yazıya dökerek yasalara uygur bir şekilde, Çinli aydınlara ve kamu oyuna Çince olarak anlattı. O Doğu Türkistan sorununun Çin kamu oyuna ve aydın ve elitlerine anlatılmak sureti ile çözüme kavuşturulabileceğine inanmıştı. Bu çok masumane ve olağan bir hareketi Çin yönetimi “Bölücülük ve Vatanı Parçalama” olarak tanımladı ve kendisini müebbet hapisle cezalandırdı.Çin’in hak ve hukuk anlayışının ne kadar adaletsiz ve dengesiz olduğu bu uygulama ile kanıtlanmıştır.Dr.Tohtı Uygurların vicdanı ve modren çağımızın bir özgürlük savaşçısıdır.O,kendisini Milletinin hak ve hukukunu temin etme yolunda feda etmiş bir kaharamandır.Onu asla unutmayacağız.”dedi.
Daha sonra soru-cevap faslına geçildi.Öğrencilerin bu konudakı soruları cevaplandırılması ile konferans sona erdi.
Daha sonra sahneye gelen ADTA Başkanı Hüseyin Şahin keşekkür konuşması yaptı ve bu etkinliğin anısına Doç.Dr.Erkin Emet’e plaket takdim etti.
Doç.Dr.Birol Mercan : Doğu Türkistan Kalbimizin Doğusu’dur.
Uygur Haber ve Araştırma Merkezi’ne bu etkinlik ile ile değerlendirmelerde bulunan Akademik Düşünce Araştırma Topluluğu(ADTA) Danışmanı ve N.Erbakan Üniversitesi, Sosyal ve İnsanı Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç.Dr.Sayın Birol Mercan şunları ifade etti,” Tarihte ecdatlarımızın ve günümüzde Uygur Türkü Kardeşlerimizin ana vatanı Doğu Türkistan’daki dramı yakinen takip ediyor ve bu durumdan çok istirap duyuyoruz.Kardeşlerimiz tarihi ana vatanlarında temel insan haklarından yoksun,ayırımcı ve dışlayıcı ve assimilasyon amaçlı uygulamalar ile karşı karşıya bulunmakatadır.Biz bu durumu geleceğimin teminatı ülkemizin atideki sahipleri olan genç öğrencilerimize bir kez daha duyurmak, hatırılatmak ve bilgilenmelerini sağlamak amacı ile o topraklardan gelen ve aynı zamanda bir bilim insanı olan Doç.Dr.Erkin Emet’i davet ederek bu konferansı düzenledik. Konferans çok güzel ve başarılı geçmiştir.Kendilerine teşekkür ediyoruz.Bugün yakın çevremizde,dünyanın bir çok bölgesinde ve özellikle Doğu Türkistan’da bir insanlık dramı yaşanıyor.Bu dramı gündeme getirmek bağlamında ortak noktamız, öncelikli olarak insan olmamızdan ileri gelmektedir.Bizim inancımızda ve örfümüzde mazlumun kimiliği sorulmaz.Mazlum kim olursa olsun,Allah’ın yarattığı bir kul’dur ve onun emanetidir.Yapılan baskı ve zulumlere tepki ve takip noktasında bu algı’ya maalesef pek uyulmadığını üzülerek görüyoruz.Farklı coğrafyalar ve farklı etnik kökenden gelen insanlara farklı muamele ve tepki gösteriliyor.Bu algılama çok yanlıştır ve inancımıza da aykırıdır. Filistin ve Arakan’da olan zülme tepki gösteren bir kısım Kardeşlerimiz maalesef Doğu Türkistan’a veya Karabağ’a sessiz kalıyorlar.Doğu Türkistan,Kerkük veya Güney Azerbaycan’daki Kardeşlerimize yapılarlara tepki veren bir kısım kardeşlerimiz ise,diğer coğrafyalardaki İnsanalarımıza aynı tepkiyi gösteremiyorlar. Halbuki,bunların hepsi bizim insanlarımız ve bizim kardeşlerimizidir.Burada farklı muamele yapılmasının doğru olmadığı, inanç noktasından da ele alındığında da bunun uygun olmadığını düşünüyorum.Doğu Türkistan,Keşmir,Arakan,Karabağ bizim kalbimizin Doğusu. Aynı şekilde Filistin,Suriye Irak veya yakın bölgelerede acı çeken istirap içinde kıvranan kardeşlerimiz iseKalbimizin batısı durumundadır.Türk-İslam dünyasının ve insanlığın temel meselesinin ele alınması noktasında adil olunması ve aynı tepkilerin eşit şekilde gösterilmesinin örf ve inançlarımızın gereği olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » Haber » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER