logo

trugen jacn
12 Şubat 2014

Keşmir meselesinin çözümünde anahtar Çin’de mi?

34-Kesmir-uzerinde-catisma-1949-1941
Keşmir’e bitişik Aksay Çin’in kendisine ait olduğunu iddia eden Çin, Doğu Türkistan’dan Tibet’e buradan geçen bir yol inşa etti. İki taraf arasında tırmanan gerilim, iki ülke arasında 20 Ekim 1962’de askeri bir çatışmaya yol açtı. Bu da Aksay Çin üzerinde Hindistan’ın aleyhine tam bir Çin kontrolüyle neticelendi
Abdurrahman Aydın
Eski donanma subayı ve Halifax‘taki Dalhousie Üniversitesi’nde araştırma görevlisi Naim Sarfraz, 5 Şubat 2014’te The Express Tribune’de yayımlanan yazısında “Keşmir’in çözümü Pekin’de yatıyor” görüşünü savundu.
Sarfraz, Keşmir’deki ihtilafın üç tarafının -Hindistan, Pakistan ve Keşmir halkı- 60 seneden fazla bir süredir meseleye bir çözüm bulmayı başaramadığını söylüyor. Şimdi Çin’i müzakere masasına getirmek gerekiyor zira bulunabilecek herhangi bir çözüm, Çin’in dahli olmaksızın işe yaramayabilir. Safraz, Cammu-Keşmir bölgesindeki ihtilafın doğası ve tarihi sebebiyle bu kanaate vardı.
Birleşik Krallık Parlamentosu’nun, İngiliz Hindistanı’nı Hindistan ve Pakistan diye iki bağımsız sömürge olarak taksim eden 1947 Hindistan Bağımsızlık Kanunu, 562 prensliğin yöneticilerine Hindistan ya da Pakistan’a katılma hakkı tanıdı. Keşmir’in yöneticisi Hari Singh, büyük ölçüde Müslüman olan nüfusunun arzularının aksine devletini Hindistan’a katmayı seçti. Halk daha sonra kendisine karşı ayaklandı. Pakistan’daki aşiretlerden binlerce kişi, Müslüman kardeşlerine yardım etmek üzere Keşmir’e girdi. Hindistan da Singh’le 25 Ekim 1947’de Hindistan’a Katılım Belgesi’ni imzaladıktan sonra Srinagar’a asker gönderdi. Bu olayları takiben Hindistan ve Pakistan 1948’de ilk savaşlarını verdi.
Bağımsız Hindistan’ın ilk başbakanı Pandit Nehru, Keşmir’in büyük bölümündeki Hindistan idaresiyle yetinmeyerek Keşmir’e bitişik topraklar Aksay Çin’i de Hindistan’ın bir parçası ilan etti. Yaşamaya elverişli olmayan ama stratejik bu bölgenin kendisine ait olduğunu iddia eden Çin, Hindistan’ın iddiasını reddetti ve Aksay Çin bölgesinden geçerek Doğu Türkistan’dan Tibet’e giden bir yol inşa etti. İki taraf arasında tırmanan gerilim, iki ülke arasında 20 Ekim 1962’de askeri bir çatışmaya yol açtı. Bu da Aksay Çin üzerinde Hindistan’ın aleyhine tam bir Çin kontrolüyle neticelendi. Bugün ihtilaflı Keşmir bölgesinin yüzde 20’si Çin yönetimi altındadır.
Pakistan da Aksay Çin’in Keşmir’in bir parçası olduğunu iddia etti, bu da Çin’le biraz gerginliğe yol açtı. Ama 2 Mart 1963’te imzalanan anlaşmayla Pakistan, Çin’in Hunza’yı kendisine devretmesi karşılığında Aksay Çin toprakları üzerindeki iddiasından vazgeçti. Hindistan, tüm toprakların Hindistan’a ait olduğunu iddia ederek anlaşmayı reddetti.
Bugün Hindistan Cammu, Ladah ve Keşmir Vadisi’ni işgal ediyor, Pakistan bunu kabul etmiyor. Çin, Ladah’ta Aksay Çin’i işgal ediyor, Hindistan bunu kabul etmiyor. Pakistan da Azad Keşmir, Gilgit-Baltistan, Nagar ve Hunza’yı işgal ediyor, Hindistan bunu kabul etmiyor. Görüldüğü üzere Hindistan, Pakistan ve Çin, Keşmir’deki ihtilafın üç tarafıdır. Bununla birlikte Çin, bugüne kadar ihtilafın çözümüne dair görüşmelere katılmadı.
Birleşmiş Milletler, Hindistan’a mı Pakistan’a mı katılmayı seçmesi için Keşmir’de 1948’de bir halk oylaması yapılmasına karar verdi. BM Güvenlik Konseyi kararı gereği askerlerin Keşmir’den çekilmesi gerekirken iki ülkenin de askerlerini çekmemesi sebebiyle halk oylaması yapılamadı. Pakistan ve Hindistan arasında barış sağlanması için gösterilen uluslararası çabalar ve devlet başkanı seviyesine kadar çıkan çok sayıdaki ikili çaba herhangi bir sonuç vermedi. 1948 olaylarından sonra Pakistan, 1965 ve 1999’da iki kere daha askeri seçeneği denedi ama arzu ettiği sonucu elde edemedi. Hindistan ordusunun baskılarına karşı Keşmirlilerin isyanı on binlerce insanın ölümüne yol açtı; ama tüm bunlar Hindistan hükümetini ihtilafa barışçı bir çözüm bulunmasına yaklaştırmadı. Keşmir’de radikal grupların ortaya çıkışı da meseleyi daha da karmaşık hale getirdi.
Pakistan, Hindistan ve Keşmir halkı arasında daimi bir anlaşmaya varılamaması, Naim Sarfraz’ı Çin’in ihtilafın hallinde rol oynayabileceğini düşünmeye sevk ediyor. O, Çin’in katılımının ihtilafın hallindeki payının muazzam olacağını düşünüyor. Onun kanaati, masada kuvvetli bir dostun bulunmasının Pakistan’ın pozisyonunu kuvvetlendireceğidir. Ayrıca, Çin’in müzakerelerde bir taraf olarak mevcudiyeti, ihtilafın barışçı bir şekilde çözülmesi ihtimalini kuvvetlendirir. Çin’in bir tek masaya getirilmesi bile, Keşmirliler arasındaki derin hayal kırıklığı ve Hindistan ordusunun zulümlerinden kaynaklanan şiddeti azaltacaktır. Sarfraz, “Keşmir’in üçlü bir mesele olmasıyla, Keşmirliler terk edilmiş gibi görülmeksizin tüm ikili meselelerin Keşmir’le bağlantısı kopar. Ticaret canlanabilir, fakirlikten muzdarip bölgeye geniş çaplı refah gelebilir. Sir Creek, denizcilik hududu, gözaltına alınan balıkçılar ve daha kolay sınır kontrolleri gibi meselelerin çözümü de daha basit hale gelir” iddiasında bulunuyor.
BAY SARFRAZ HAKLI MI?
Çin’in, bölgede kalıcı barış sağlanması için bir çözüm bulunmasının şart olduğu bu girift meselenin bir parçası olduğu da doğrudur. Çin, Hindistan’dan farklı bir duruş sergiliyor ve Keşmir’i Hindistan’ın bir parçası olarak değil ayrı bir varlık olarak görüyor. Keşmir’i ayrı bir varlık olarak tasvir eden turistik haritalar neşrediyor. Ayrıca, Çin konsolosluk bölümü, Keşmir’in Hindistan kontrolündeki bölümünde yaşayan Keşmirlilere ayrı bir evrakta vize veriyor, pasaportlarına damga basmıyor. Çinlilere göre, Keşmir ihtilaflı bir bölge olduğu ve Keşmirliler Hindistan vatandaşı olarak değerlendirilmedikleri için onların Hindistan pasaportlarına vize verilmemesi gerekiyor. Çinli yetkililer, Kasım 2009’da ayrı belge üzerinde vize vermeye devam edeceklerini tekrarladılar.
Hâlihazırda uluslararası toplum genel olarak Keşmir meselesini göz ardı eder haldedir. Uluslararası toplum çoğu Batılı şirketin orada çıkarlarının bulunduğu, büyüyen bir ekonomik güç olan Hindistan’ın taleplerine boyun eğme eğiliminde. Uluslararası toplum, şimdiye kadar Pakistan’ın Keşmir ihtilafına kalıcı bir çözüm bulunması talebine yönelik somut bir alaka göstermedi.
Keşmir, küresel boyutları olan bir meseledir. Dünyanın en büyük ordularından bazılarına sahip olan üç nükleer dev, Keşmir’de bir araya geldi. Bunların her birinin Keşmir’de iddiaları ve hisseleri var. Keşmir meselesinde öne çıkan hareketin tarafları olarak hem Hindistan hem de Pakistan’dan zaman zaman yapılan açıklamalara rağmen henüz büyük bir adım atılmış değil ve hiçbir somut gelişme meydana gelmiyor.
Çin’in, dünya çapında giderek daha fazla nüfuz kazandığı için ileriye doğru önemli bir adım atılmasına yardımcı olabileceği doğrudur. Aynı zamanda o, dünyanın en uzun süreli imparatorluklarından bazılarıyla uzun bir tarihe ve büyük diplomasi tecrübesine sahiptir. Yine de Çin, Keşmir’i Hindistan’dan ayrı bir varlık olarak kabul etmesine rağmen meseleye daha fazla müdahil olmak istemedi. Bu da ona, meselede sahip olmak istediği kontrolü kazandırdı.
Hindistan, Çin’in Aksay Çin üzerindeki iddialarını kabul etmese de Keşmir’in genel statüsü müzakerelerine Çin’in katılımını arzu etmiyor. Cevap verilmesi gereken soru, Çin’i görüşme masasına kimin getireceğidir. Bu, muhtemelen Pakistanlılar için arzu edilen bir şeydir. Ama Pakistan, Çin bu yönde bir teşebbüste bulunmak istemezse onu görüşme masasına getirmeye cesaret edemez.
Bölge konusundaki uzmanlar, Hindistan’ın ihtilafa ikili müzakerelerle bir çözüm bulunmasına odaklanılması şeklindeki duruşu üzerinde dururlar (Hindistan bu görüşmelerden hiçbir şey çıkmayacağını ve statükoyu koruyacağını çok iyi bilir). Uzmanlara göre, Pakistan ise hep bir muhatap aramıştır ve Çin bu konuda en iyi adaydır. Ama bu safhada bu, sadece Pakistan’ın bir hayali olarak kalıyor.
Sözde özgür dünyanın Keşmir halkının sıkıntılarına sırtını dönmesiyle meselenin uluslararası bir hal almasından arzu edilen sonucu alamayan Pakistanlılar şimdi de Çin’in ihtilafa müdahil olmasını diliyorlar. Çin, Keşmir’i ayrı bir varlık olarak düşünse de bu hassas meseleye karışmakta herhangi bir fayda görmüyor. Onlar Keşmir’den kendi paylarını aldılar. Çin, bununla mutmain olmuş görünüyor. Hem Hindistan hem de Çin, o toprak parçasının Çin’de kalacağının farkında. Ayrıca Çin, Tibet’te Çin idaresi konusunda Hindistan’ın desteğini kazandıktan sonra Keşmir’de isyan olaylarını desteklemeyi durdurdu. Çin bu ihtilafa müdahil olmayacak ve kendisini riske etmeyecek, Keşmir ihtilafının halli konusunda Pakistan’ı aktif bir şekilde destekleyerek Japonya, Vietnam ve diğerlerini aktif bir şekilde desteklemesi için Hindistan’a gerekçe vermeyecektir. Bunun dışında, Çin ve Hindistan, aralarındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması sözü verdi. Çin’in bu kârlı iktisadi ilişkiyi tehlikeye sokmak için pek sebebi yok. Burada Sarfraz’ın Keşmir ihtilafının çözümünde Çin’in katılımı konusundaki düşüncelerinin inanılması zor olduğunu söylemek kâfidir. Çin bu safhada kendisini sonucu belirsiz siyasi çekişmelerin içine atmak yerine dünya ekonomisindeki ağırlığını arttırarak kendisini kuvvetlendirmekten yanadır.

http://www.dunyabulteni.net/haber-analiz/289343/kesmir-meselesinin-cozumunde-anahtar-cinde-mi

Etiketler:
Share
2748 Kez Görüntülendi.