Son Dakika
Hamit Göktürk
Çin işgal yönetiminin Doğu Türkistan’daki baskı, zulüm ve etnik ayırımcılık uygulamalarına karşı Müslüman Uygur Türklerinin protesto ve karşılık hareketleri Kardeş Türkistan Cumhuriyetleri aydınlarının de ilgisini çekmektedir. Bu Aydınlar ezilen, ırkı aşağılamaya tabi tutulan dindaş,dildaş ve kardeşlerine karşı insani,milli ve dini hassasiyetlerini ve hemdertlık duygularını dile getirmektedirler.
Çin’in Müslüman Doğu Türkistan Türklerinin bağımsızlık hareketlerine Kardeş Halkların destek ve yardımlarını önlemek ve onların de katkısı ile Bu hareketi boğmak için kurduğu “Şanghay İşbirliği Örgütü” üyesi olan Türkistan Cumhuriyetleri yönetimlerinin ŞİÖ.’nde imza koyduğu yükümlülükleri gereği ve Çin’in günden güne artan siyasi,ekonomik ve askeri baskılarına ve dayatmalarına karşı koyamadıkları gözlenmektedir. Bu Cumhuriyet Hükümetlerinin yıllardan beri Doğu Türkistanlı Kardeşlerine karşı hiç te insanı olmayan ve Kardeşliğe hiç yakışmayan bazı olumsuz uygulamaları istemeyerek de olsa icra ettikleri biliniyor. Bu uygulamaların başında Çin’in takibinden kaçarak kendilerine sığınan Uygur Türkü Kardeşlerini Çin’e teslim etmeleri gelmekte. Türkistan Cumhuriyetleri yönetimlerinin bu insani olmayan uluslar arası anlaşmalara ve normlara aykırı tutumları Batı,İslam ve Türk dünyas ve Doğu Türkistan Türkleri tarafından üzüntü ile karşılanmakta ve şiddetle protesto edilmektedir.
Ancak, aynı tarih,kültür,din,dil ve değerleri ve ayni zamanda geçmişte benzer kaderleri paylaşan Bu Ülkelerin kardeş halkları Hükümetlerin aksine, Uygur Kardeşlerine her zaman kucak açmış,elem ve dertlerini paylaşmış ve yaralarına merhem olmayı her zaman sürdürmüşlerdir.
Çin’in sonu gelmez baskıları, bu ülkelerin ekonomilerini ele geçirme ve hakim olma art niyetleri, hatta semt pazarlarını dahi gasbetmekten çekinmeyen Çinli göçme ve seyyar sözde Tüccarlarının kendi piyasalarının iş imkanlarını ele geçirmede, Çin yönetiminin sınırsız desteği ve teşvik olarak verdiği bol sermaye ve diğer imkanları kullanmaktadır. Bu fiili durum, Hükümetlerin de teşviki ve zoru ile yaratılmaya çalışılan Çin sempatisi ve sevgisi yerini bir nev’i Hitaysöymezlik (Çinsevgisizliğine) bıraktığı görülmekte.
Birkaç yıl önce İstanbul’u ziyaret eden Kazakistanlı Kadınlar Kültür Topluluğu Başkanı Bir Kazak Ana’nın Maltepe Üniversitesinde yapılan “Uygurların Dünü,Bugünü ve Yarını” konulu toplantıda sarfettiği “ Hitaylar(Çinliler) bugün Uygur kardeşlerimizi yok edebilmek için bizim hükümetlerimizi kullanmaktadır. Çin, Uygur Kardeşlerimizi imha ettikten sonra sıranın bizlere yanı Kazaklara,Kırgizlara,Özbeklere,Türkmenlere ve Taciklere geleceğini çok iyi biliyoruz. Bu sinsi, ard niyetli ve düşmanca plana karşı çok dikkatlı ve hazırlıklı olmalıyız. Uygurlar bizim ve ülkelerimizin önünde bir set ve ileri karakol ve cephe durumundadırlar. Uygurlar, Çinli istilacılara karşı kendilerini korurken, aynı zamanda bizleri de korumuş olduklarının bilincinde olmalıyız. Uygur Kardeşlerimize her yönden yardım ve destek olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bizim onlara yaptığımız yardım ve destek, aynı zamanda kendimizi ve yurdumuzu korumuş olmaktır. ” Sözleri Kardeş halkların Çin tehlikesinin farkına varmaya başladıklarının çarpıcı örneklerinden biri olarak zihinlerde yer almıştır.
2 yıl önce Kirgisiztan’a yaptığım bir ziyaret esnasında, tanıştığım ve sohbet ettiğim bir çok Kirgiz Aydınından bu ve benzeri sözleri duymak bana gelecek için büyük bir umut vermiş ve büyük bir teselli olmuştu.
Çin, Doğu Türkistan’ı ve Uygur Türklerini batı’ya yanı Türkistan topraklarına karşı yönelmelerinin önünde bir set ve engel olarak görmektedir.Doğu Türkistan’i Müslümansız ve Türksüz hale getirerek ve Çin’e katarak hedefine ulaştığı taktirde, Batı Türkistan’a olan istila hareketlerine engelsizce ve kolayca başlayabileceklerdir.
Son aylarda Çin’in Doğu Türkistan’da meydana gelen protestolar ve şiddet olaylarını bahane ederek sözde Terörle savaş adı altında yürüttüğü devlet terörü politikası Türkistan aydınlarının dikkatini bölgeye bir kez daha çekmelerine sebep olmuştur. Medya’da yer alan çeşitli makale,yorum ve analizlerle olayları kendi açılarından el alarak çözümler noktasında fikirlerini ortaya koymaktadırlar.Doğu Türkistan’da Çin’in uyguladığı devlet terörü temelli operasyonların bu ülkelerde gündem oluşturması, bu ülke aydınlarının kendi geleceklerinden derin endişe duyduklarını de ortaya koymaktadır.
ABD’den yayın yapan Hür Asya Radyosuna konuşan Kazakistanlı gazeteci ve siyasi analizci Galim Agigiov son olayları ve Çin’in operasyonlarını şöyle yorumlamaktadır : “ Doğu Türkistan’da son aylarda meydana gelen kanlı şiddet olaylarının esas nedeni, Çin Hükümetinin uyguladığı hatalı politikanın bir sonucudur. Çin’in son operasyonlarını Uygurları topyekün sindirmek için yaptıkları açık ve bilinen bir gerçek. Ben şunu ümit ederdim ; Çin yönetimi Uygurlara kendilerini doğru ve açık olarak anlatmalı idi. Çin’de yaşayan çeşitli milletlerin,Çin’in bir zenginliği olduğunu,Uygurların de bu zenginliklerden biri olduğuna inandırması gerekirdi. Bu sağlandığı takdirde,Doğu Türkistan’in ilerici temsilcileri ile Pekin arasında bir yakınlaşmanın kendiliğinden ortaya çıkacağı mümkün olabilirdi. O zaman terör tehlikesi ortadan kalkmış olurdu. Bu konuda hata ve suçun büyük bölümü Çin yönetiminin politika ve uygulamalarında yatmaktadır. Eğer Uygurlara karşı adil olmayan uygulamalar ve bastırma hareketleri bu şekilde devam edecek olursa, Uygurlar zaten hiçbir hak ve imkana sahip olamadıkları ve geleceklerinden ümitsiz oldukları için korkusuzca yeni şiddet olaylarına girişebilirler. Çin mevcut baskı ve bastırma hareketlerini bir devlet politikası olarak aynen sürdürür ve Uygurların tahammülünü ve dayanma sınırlarını zorlarsa, o zaman Uygurlar bir anda “Tavşan’dan Arslan’a” dönüşür. Uygurlar bir birleri ile sıkıca kenetlenerek Çin yönetimi ile tekrar topyekün mücadeleye başlayabilirler.”
Bişkek’te Rusça yayınlanan “Santral Asya”gazetesinde Daria Podolskaya ve Mahinur Niyazova’nın ortaklaşa kaleme aldıkları “Uyguristan Bağımsız mi Oluyor? Kırgizistan Tehditlere Hazır mi ? Bu Tehditler Kimden “ adlı haber analizde Tacikistan’da Horug ve Doğu Türkistan’daki Urumçi olaylarının dünya’nın dikkatini Ukrayna’dan Orta Asya’ya çevirdiğini belirterek “ Afganistan’dan ABD.Liderliğindeki Müttefik güçlerin çekilmesinden sonra Merkezi Asya bölgesinde güvenlik sorunun ön plana çıkacağını” dile getirmişlerdir.
Rusya Fenler Akademisi,Uzakdoğu Enstitüsü’nün Baş Araştırmacısı Yakof Beergir Uygurların Pakistan,Afganistan ve merkezi Asya’daki bazı devletlerdeki radikal İslami guruplardan etkilenmiş olabileceklerini belirttikten sonra görüşünü şöyle sürdürüyor . “ Bu konuda başka amilleri de hesaba katmak gerekir. Doğu Türkistan doğal kaynaklar bakımından çok zengin olmasına rağmen,bu kaynaklardan sadece etnik Çinliler yararlanmakta,bu zenginliklerin esas sahibi Uygurlar ise bu paylaşımdan dışlanmaktadır. Uygur Öğrenciler arasında yapılan bir ankette onların kendilerini etnik Çinlilerle eşit hak ve hukuka sahip Çin vatandaşları olarak görmediklerinin ortaya çıkmıştır. Çin Lideri Şi’nin kendisinin kurduğu ve direkt kendisinden emir aldığı 7 veya 9 özel gurup ile çalıştığını, bu tam yetkili ve bağımsız gurupların iç güvenliği sağlamak ve yönetmekle görevli olduklarını, bu bağımsız gurupların ülke genelinde büyük bir istikrarsızlığı tesbit ve rapor ettiklerini belirtti. Araştırmacı Beeergir; Ülkede istikrar sağlanmadan hiçbir reform hareketini gerçekleştirmenin mümkün olmadığını de sözlerine ekledi.
BENZER HABERLER