logo

trugen jacn

KATİL ESED’İN DEVRİLMESİ,ONUN SOYKIRIM VE ZULÜM ORTAĞI ÇİN’İ KORKUTUYOR MU ?

 Uygur Türkleri ata sözü ; “Katilning  Ortakı Karakçi =  Katilin Ortağı Gaspçi ”

ÇKP  Diktatoryasi 2011 yılında Suriye’de  başlayan özgürlük ayaklanmasını  kendisi gibi Katliamcı, Zorba ve Soykırımcı   Esed rejimini her platformda destekleyerek arka çıkmış ve  Esed’in zulüm ortağı olmuştur.  Çin, BMGK  Üyesi olarak  katil Esed  rejimi hakkında alınan tüm kararları veto etmiş  her türlü yaptırım oylamalarında daima   yanında yer almıştır.  Üstelik Esed’in kanlı rejimine   yardım ve yatırımlar yaparak destek olmuştur.  Ancak,  İran ya da Rusya gibi  iç savaşta Esed’in  Suriye halkına yönelik kanlı saldırılarına  doğrudan müdahil olmamış ve her zamanki sinsi ve iki yüzlülüğünü bir kez daha  ortaya koymuştur. Bu konuda Al-Jazere.com’da Sarah Shamim imzası ile yayınlanan ilginç  bir analizi  Mepanews,com’un Türkçe çevirisi  ile bilgilerinize sunuyoruz.(UYHAM) 

Çin ve Esed rejimi 'stratejik ortaklık' ilan etti

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

Çin geçen yıl Eylül ayında 19. Asya Oyunları’na ev sahipliği yaparken Devlet Başkanı Şİ Cinping, Beşar Esed’i doğudaki Hangzhou kentinde göl kenarındaki gösterişli bir konukevinde ağırladı.

Şi ve Esed görüşmeden çıktıklarında Çin ve Suriye “stratejik ortaklık” olarak adlandırdıkları bir anlaşma imzalamışlardı.

Bir yıldan biraz fazla bir süre sonra, Tahriru’ş Şam Heyeti (HTŞ) liderliğindeki muhalif grupların Pazar günü Suriye’nin başkenti Şam’ı ele geçirerek Rusya’ya kaçan Esed’i devirmesinin ardından bu ortaklık paramparça oldu.

O zamandan bu yana Çin, Suriye’deki hızlı değişimlere verdiği tepkide temkinli davrandı. Pazartesi günü Çin Dışişleri Bakanlığı, Suriye’de istikrarın yeniden tesis edilmesi için bir an önce “siyasi bir çözüm” bulunması gerektiğini söyledi.

Ancak analistler, bu ihtiyatlılığın Çin’in Suriye ile ilişkilerine daha geniş bir çerçevede nasıl yaklaştığını da gösterdiğini, Esed’in aniden devrilmesinin dünyanın ikinci büyük ekonomisini tam da Orta Doğu’daki ayak izini giderek genişletmeye çalıştığı bir dönemde etkilediğini söylüyor.

Peki Çin’in Suriye ile ilişkisi neydi ve bu ilişki Şam’daki yeni yönetimle nasıl olacak?

Suriye’de ne oldu?

Suriye savaşı 2011 yılında Esed’in kendi rejimine karşı yapılan protestoları bastırmasının ardından patlak verdi. Protestolar daha sonra birden fazla grubun dahil olduğu bir isyana dönüştü.

Rusya ve İran hükümetleri, Lübnan Hizbullah’ı ve bölgedeki İran’a bağlı diğer bazı gruplar Esed’i destekledi. Bu arada Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve çoğu Orta Doğu ülkesi Esed’i ve onun sivil halka ve siyasi muhalefete yönelik acımasız baskılarını eleştirdi.

27 Kasım 2024’te HTŞ öncülüğündeki muhalif gruplar Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib vilayetinden Halep’in batı kırsalına yönelik büyük bir saldırı başlattı. Muhalif savaşçılar üç gün içinde Suriye’nin ikinci büyük şehri Halep’i, bir haftadan biraz fazla bir süre sonra da Şam’ı ele geçirdiler.

Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov Pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada Esed’e Rusya’da sığınma hakkı verildiğini kaydetti.

Çin’in Esed ile ilişkisi nasıldı?

Resmi olarak Çin, Esed rejiminin çöküşünden bu yana Suriye’nin gelecekteki yönü  ve  taraf tutma konusunda çekingen davranıyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning Pazartesi günü düzenlediği olağan basın toplantısında “Suriye’nin geleceğine ve kaderine Suriye halkı karar vermeli ve ilgili tüm tarafların en kısa sürede istikrar ve düzeni yeniden tesis edecek siyasi bir çözüm bulmasını umuyoruz” dedi.

Ancak Çin, İran ve Rusya’nın aksine Suriye savaşına doğrudan askeri müdahalede bulunmamış olsa da, Esed görevdeyken Şam ve Pekin arasındaki ilişkiler oldukça samimiydi. Ve giderek daha da samimi bir hale geliyordu.

Çin ve Esed Rejimi Arasında Stratejik Ortaklık 

Esed’in Hangzhou ziyareti, neredeyse yirmi yıl sonra  bu ülkeye yaptığı ilk resmi ziyaretti. Bu ziyaret sırasında Çin, Suriye liderinin dünyanın pek çok ülkesi tarafından dışlandığı bir dönemde, on yılı aşkın bir süredir devam eden savaşın ardından Suriye’nin yeniden inşası için Esed’e yardım sözü verdi.

Çin devlet medyasına göre Şi, Esed’e “İstikrarsızlık ve belirsizliklerle dolu uluslararası bir durumla karşı karşıya olan Çin, Suriye ile birlikte çalışmaya, birbirini sıkı bir şekilde desteklemeye, dostane işbirliğini teşvik etmeye ve uluslararası adalet ve hakkaniyeti ortaklaşa savunmaya devam etmeye isteklidir” dedi. Şi, iki ülke arasındaki ilişkilerin “uluslararası değişimlerin testine dayandığını” da sözlerine ekledi.

Çin’den Esed’e diplomatik kalkan

Çin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki (BMGK) veto yetkisini kullanarak Esed’i eleştiren karar tasarılarını 10 kez bloke etti. Bu sayı, BMGK’da Suriye savaşıyla ilgili önerilen 30 karar tasarısından sadece biri.

Örneğin Temmuz 2020’de Rusya ve Çin, Türkiye’den Suriye’ye yardım sevkiyatının genişletilmesini öngören bir karar tasarısını veto etti. Bu ülkeler veto gerekçelerini Suriye’nin egemenliğini ihlal ettiği ve yardımların Suriye makamları tarafından dağıtılması gerektiği şeklinde açıkladı. Geri kalan 13 üye kararın geçmesi yönünde oy kullandı.

Çin’in BM Büyükelçisi Zhang Jun, Suriye’ye yönelik tek taraflı yaptırımları ülkedeki insani durumu daha da kötüleştirmekle suçladı. Söz konusu yaptırımlar Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği tarafından uygulanıyor.

Eylül 2019’da Rusya ve Çin, Suriye’de isyancıların güçlü olduğu İdlib’de ateşkes çağrısında bulunan bir karar tasarısını  de veto etti.

Esed’in Suriye’sinde Çin parası

Ancak Çin, Suriye’de Rusya’nın yaptığından çok daha fazlasını yaptı. Son on yılda Çin, Esed rejimine verdiği desteğin bir göstergesi olarak Suriye’ye yaptığı mali yardımları arttırdı.

Aralık 2016’da Suriye hükümeti Halep şehrini geri alarak muhaliflere karşı bir zafer kazandı. Kıbrıs merkezli bağımsız risk ve kalkınma danışmanlık şirketi Operasyonel Analiz ve Araştırma Merkezi’ne (COAR) göre bu durum Çin’in yardım stratejisinde bir dönüm noktası oldu.

COAR raporlarına göre Çin’in Suriye’ye yaptığı yardım 2016’da yaklaşık 500.000 dolardan 2017’de 54 milyon dolara çıkarak 100 kat arttı. Ekim 2018’de Çin, Suriye’nin en büyük limanı olan Lazkiye’ye 800 elektrik jeneratörü hibe etti.

Pekin ayrıca Suriye petrol ve doğal gazına toplamda yaklaşık 3 milyar doları bulan büyük ve uzun vadeli yatırımlar yaptı.

2008 yılında Çin’in petrokimya şirketi Sinopec International Petroleum Exploration and Production Corporation, Kanada’nın Calgary merkezli Tanganyika Oil şirketini yaklaşık 2 milyar dolar değerinde bir anlaşmayla satın aldı. Tanganyika’nın Suriye ile bir üretim paylaşım anlaşması vardı ve Suriye’deki iki sahada işletme hisseleri bulunuyordu.

2009 yılında Çin’in devlete ait çok uluslu şirketi Sinochem, Suriye’de faaliyet gösteren İngiliz petrol ve doğal gaz arama şirketi Emerald Energy’yi 878 milyon dolara satın aldı. Ve 2010 yılında Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) Shell’in Suriye biriminin yüzde 35 hissesini almak için Shell ile bir anlaşma imzaladı.

Berlin merkezli The Syria Report’a göre, bu yılın başlarında Suriye Elektrik Bakanı Gassan el Zemil, Suriye’nin batı şehri Humus yakınlarında büyük bir fotovoltaik tesis inşa etmek üzere Çinli bir şirketle yaklaşık 40 milyon dolarlık bir sözleşme imzalandığını doğruladı.

Suriye de 2022 yılında Şi’nin Asya’yı Afrika, Avrupa ve Latin Amerika’ya bağlayan karayolları, limanlar ve demiryollarından oluşan Kuşak ve Yol Girişimi’ne (BRI) katıldı.

BRI’ye katılmasından bu yana Suriye’deki yatırımlar yavaş ilerledi ve ABD’nin ikincil yaptırım tehdidiyle karşı karşıya kalan Çin, son yıllarda Suriye’deki bazı projelerinden çekildi.

Yine de Ekonomik Karmaşıklık Gözlemevi’ne göre Çin, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin ardından Suriye’nin en büyük üçüncü ithalat kaynağı. 2022 yılında Çin’in Suriye’ye ihracatı kumaş, demir ve lastik tekerlekler başta olmak üzere 424 milyon dolar olarak gerçekleşti. Suriye’nin Çin’e ihracatı ise sabun, zeytinyağı ve diğer bitkisel ürünlerle kıyaslandığında yok denecek kadar az.

Suriye’deki durum Çin’i nasıl etkileyecek?

Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’un Asya Pasifik Programı kıdemli araştırma görevlisi William Matthews Al Jazeera’ye yaptığı açıklamada, “Esed’in düşüşü Çin için diplomatik bir ortağın kaybı anlamına geliyor” diyor ve  ayrıca,“Çin’in bölgedeki genel yaklaşımı pragmatik bir angajman olmuştur”  ifadesini de kullanıyor.

Matthews, HTŞ’nin “Çin ile yakın bir ortak olarak çalışmak istemeyeceğini, ancak Çin’in büyük olasılıkla işbirliği fırsatları da dahil olmak üzere yeni hükümetle ilişkilerini sürdürmeye çalışacağını”  belirtiyor.

Matthews, Çin’in Afganistan’da Taliban ile olan ilişkisinin potansiyel bir karşılaştırma sağlayabileceğini ancak bunu kesin olarak söylemek için henüz çok erken olduğunu ifade ediyor.

Bu yılın  30 Ocak tarihinde  Şi’nin ÇKP yönetimi,  muhalif grubun 2021’de iktidarı ele geçirmesinden bu yana bir Taliban diplomatını resmen tanıyan ilk hükümet oldu. Hiçbir ülke Taliban liderliğindeki hükümeti resmen tanımazken, Pekin eski bir Taliban sözcüsü olan Bilal Karimi’yi Çin’in resmi elçisi olarak tanıdı. 2023 yılında birçok Çinli şirket Taliban hükümetiyle iş anlaşmaları imzaladı.

Uluslararası ve bağımsız bir Çin stratejisti olan Andrew Leung, “Çin’in Taliban ile iyi ilişkiler içinde olmaya devam etmesi” gerçeğinin, “HTŞ’nin Çin için kritik bir sorun teşkil etme ihtimalinin düşük olduğunu” gösterdiğini söyledi.

Hong Kong’da birçok üst düzey hükümet görevinde bulunmuş olan Leung  de şunları  ifade ediyor : “Gerçekten de Çin’in altyapı inşa etme kapasitesi savaşın yıkıma uğrattığı Orta Doğu’da rağbet görecektir.”

Ancak Çin’in bu yatırım talebine nasıl karşılık vereceği belirsiz.

Matthews, “Çin’in son yıllarda denizaşırı yatırımlar konusunda daha temkinli bir yaklaşım benimsediği göz önüne alındığında, Çin’in Suriye’de yeni yatırımlar yapması mümkün olsa da, bunlar muhtemelen istikrarsızlık riski ve daha uzun vadeli etki için potansiyel fırsatlara karşı kalibre edilecektir” dedi.

Esed’in düşüşünün Çin için bir zorluk teşkil ettiğini çünkü “Çin’in Orta Doğu bölgesinde ekonomik ve kalkınma ortağı olarak ve giderek artan bir şekilde teknoloji ve savunma gibi alanlarda artan çıkarları olduğunu” sözlerine ekledi.

Mart 2023’te Çin, Suudi Arabistan ve İran arasında diplomatik bir yumuşamaya aracılık etti. Yıllardır süregelen gerginliklerin ve 2016 yılında iki ülke arasındaki ilişkilerin resmen kesilmesinin ardından bu anlaşma sürpriz oldu.

Bu yılın Temmuz ayında Pekin, rakip Filistinli gruplar Hamas ve El Fetih’in yanı sıra 12 küçük Filistinli grubu ağırladı. Üç gün süren yoğun görüşmelerin ardından gruplar, İsrail’in Gazze’deki savaşı sona erdikten sonra Filistinlilerin Gazze üzerindeki kontrolünü sürdürmeyi amaçlayan bir “ulusal birlik” anlaşması imzaladı.

Matthews ayrıca,  “Çin için en önemli gerileme, Esed’in devrilmesinin, çatışmanın komşu ülkelere yayılması da dahil olmak üzere bölgesel istikrar açısından yarattığı risktir.”yorumunu da yapıyor.

Kaynak: Mepa News

Share
199 Kez Görüntülendi.