Yaşadığı Fransa’dan ülkesine 2018’de ziyaret amacı ile giden Gülbahar Hativaci gözaltına alınarak 18 ay Çin tipi Nazi Toplama Kamplarında çeşitli baskı ve işkencelere maruz kalıyor. Fransa’da yaşayan eşi ve kızının çabaları ve Fransız hükümetinin girişimi ile kamptan kurtarıldı. Daha sonra kampta geçen hayatını konu alan ” Çin Kampından Nasıl Kurtuldum ? ” adı ile anıların yayınladı. Türkçe başta 10 dile çevrilerek yayınlandı. Kamp mağduru Hativacı (Hatiphacı Kızı) 13 Ekim’de “New Zürich” gazetesine verdiği raportajında ÇKP Lideri Xi’yi eleştirerek şöyle seslendi : ” Ey Xi Jingping sende utanma duygusu yok mu? Tüm Uygur tutsakları serbest derhal bırak!” dedi.
- Büyük ülkemize(Çin’e) teşekkür ediyoruz
- Sayın Başkan Xi Jinping’e teşekkür ediyoruz
- Çin Komünist Partisine(ÇKP’ne) teşekkür ediyoruz!
- Uygurca konuşmak kesinlikle yasaktır
- Dini vecibeleri yerine getirmek ve ibadet etmek yasaktır
- “Eğitim Merkezi(Toplama Kampı görevlilerinin emirlerini tartışmak ve karşı gelmek yasaktır.
- Tutukluların açlık grevi yapmaları yasaktır
- ÇKP’nin emirlerine karşı gelmek ve çiğnemek kesinlikle yasaktır.
Makale, Çin Gulaglarından kurtulan bir Uygur kadını olan Gülbahar Hativaçı’nın kampta başından geçen dramatik olayları etkili ve çarpıcı cümleler ile ortaya koyarak başlıyor.
Diğer Tutukluların Gözleri Önünde Zorla Tuvalet yapmaya Mecbur Edildim
55 yaşındaki Gülbahar Hativaji, ziyaret için geldiği ülkesinde tutuklandıktan günden itibaren 20 gün boyunca 10’dan fazla tutuklunun hapsedildiği bir hücrede el ve ayakları kelepçeli ve bağlı olarak tutuluyor. Tuvalete veya banyoya girmesine izin verilmiyor.
Gülbahar Hativacı bu durumu şu sözlerle anlatıyor : ” 01 Nisan 2017 benim için çok acı bir gündü. Tuvalete gitmeme ve ihtıyacımı gidermeye izin vermiyorlardı. Bir haftaya kadar bağırsaklarımı kontrol etmeye çalıştım. Bir hafta sonra dayanamadım ve kontrülümü kaybettim. yamadım.Aynı hüçrede birlikte kaldığımız 10 kadın tutuklunun ve güvenlik kamerası önünde sürekli ışık altında tuvaletimi yapmaya mecbur edildim. Bu çok utanç verici ve insanlık dışı bir durumdu. Bu utanç yüzünden saatlerce ağladım ve kendini aşağılanmış ve onurum zedelenmişti. Kamptan kurtularak Fransa’ya döndüğüme 3 yıl oldu. Ama ben hala Çin’in o lanetli toplama Kampının acı ve istirapların etkisi ve gölgesinden kurtulabilmiş değilim.
” Kaldığım bu Çin tipi Toplama Kamplarında Çin’in tutuklu esirlere yapılan baskı, zulüm ve işkenceler mağdurlan üzerinde ciddi zihinsel ve fiziksel hasara yol açıyordu, Genç insanlar fiziksil ve zihinsel melekelerini kaybediyorlardı. Bunları gördükçe kahroluyordum. Hala onların acı ve isitirabını yüreğimde hissediyor ve acı çekiyorum.
Tutuklular normal uykudan mahrum bırakılıyor ve uyumaları engelleniyordu. Bu yüzden uyku düzenim tamamen bozulmuştu. Uykularımda hala kendimin tutukulanarak Çin’e götürüldüğüm ve ölümle tehdit edildiğime dair kabuslar görüyorum. Daha sonra kan ter içinde korku içinde uykudan uyanıyorum.
Çin Başkanı Xi’ye Şunları Haykırmak İsterdim:
Makalenin son bölümünde kendisine yöneltilen “Çin başkanına bir mesaj iletebilme şansı yakalarsınız, ona neler söylerdiniz?” diye sorusunu ise şöyle cevaplandırıyor :
“Benim Çin Toplama Kampı Mağduru Çin’in baskı, zulüm ve çeşitli işkencelere maruz kalmış bir mazlum olarak ÇKP Lideri Xi’ye şunları haykırmak isterdim :
- ” Ey Xi Jingping,
- Senin bir kalbin yok mu ?
- Sende hiç mi Utanma ve arlanma duygusu yok ?
- Biz Uygurlara bu kadar insanlık dışı baskı, zulüm ve işkence yapmaktan utanmıyor musun?
- Haksız ve hukuksuz olarak kamplarda esir tuttuğun Tüm rehineleri derhal serbest bırak !