Son Dakika
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)
Çin’in işgalindeki ana vatanları Doğu Türkistan’daki baskı, zulüm ,etnik ayırımcılık ve soykırım uygulamalarından kaçan ve dünyanın çeşitli ülkelerinde sığınmacı olarak yaşayan Uygur Türklerine yönelik sınır ötesi baskı, zulüm, tehdit ve şantaj uygulamaları Londra’da düzenlenen ” Çin’in Göç Eden Uygurlara Yönelik Sınır ötesi Baskılar ” konulu bilimsel bir seminerde gündeme getirilerek tartışıldı. Seminerde Çin yönetiminin diasporada yaşayan Uygurlara yönelik baskı, tehdit ve şantajları masaya yatırılarak tüm ayrıntılı olarak müzakere edildi.
Uygurlar Çin’in Baskı ve Zulmünü Anlatarak Ancak,Gündem Yaratabilirler
Seminerin 1. günündeki oturumuna Manchester Üniversitesi Öğretim üyesi Prof.Dr. David Tobin başkanlık etti ve açılış konuşmasında şöyle konuştu: Bu toplantının ilk amacı araştırmacılar, düşünürler ve politikacılar arasında bilgi alışverişinde bulunmaktır. Birçok araştırmacı, diğer araştırmacılarla fikir alışverişinde bulunmak için buradalar. Ancak ortak amaç, Çin’in Uygurlara karşı sınır ötesi baskı ve tehditleri konusunda en son araştırma bulgularını sunmak ve politikacıları bu konuda bilgi yönünden besleyerek onlara tedbirler konusunda katkı sağlamaktır. Bu seminere katılan bilim insanları ve araştırmacıların bu alanda aktif olarak ön saflarda yer almasından mutluluk duyduğunu belirtti. Burada yapılacak konuşmalar ve sunulacak bildirilerin sadece akademik araştırma konumunda kalmaması ve politikacıların alacakları önlemler konusunda onları bilimsel veriler sağlaması ve etkilemesi için önemli bir etkinliktir. Bilim ve araştırmaların politikacılar için güçlü etkileşimdir ve bunlara çok ihtiyacımız vardır. Genç araştırmacılara yeni araştırma sonuçlarını sunma ve gelecekteki araştırma kariyerlerini destekleme fırsatı vermektedir. Bu nedenle kendileri de Uygur kökenli olan Muattar İlkkut ve Alime Nirullah gibi yeni araştırmalar yapan genç Uygur araştırmacılarını bu konferansa davet edilmiştir.” şeklinde konuştu.
Prof.Dr.David Tobin konuşmasını şöyle sürdürdü : Ben yıllar önce Doğu Türkistan’a gittim ve bir süre bu ülkede kaldım. O yıllar daha Uygur soykırımı başlamamıştı. Uygurların hayatını yerinde görüp inceledim. Bugün onların soykırımla toptan yok edilme tehdidi ile karşı karşıya kalmasını üzülerek izliyoruz. Uygurlar başına gelenleri ve hayat hikayelerini anlatırlarsa ancak, Çin’in baskı zulüm ve soykırım cinayetleri ortaya çıkabilecek ve bu suretle insanlar ve uluslararası toplum bu konuda harekete geçirilebilecektir. Bizlerin görevi ise, Çin zulmünü ve Soykırım politikasını incelememiz mutlaka yapılması gereken bir görevdir ve bu yolla ancak, hükümeetlerin alacağı politik önlemlere gerekli bilgiler sağlayabiliriz.” dedi.
Çin’in Kanlı Kara Eli Dünyanın Yer Köşesine Uzanabiliyor
Seminerde konuşmacılar Çin’in kanlı kara elinin dünyanın her yerine uzandığını ve bunun sürgünde yaşayan Uygurlar üzerinde ciddi tehditler ve psikolojik baskılar oluşturduğunu belirttiler. Ayrıca, bu konunun sadece uluslararası insan hakları örgütlerinin çalışmaları ile değil, akademik olarak araştırılması ve bu önemli konunun uluslararası toplumun bilgisine sunularak bu konuda ilgili ülkelerin gerekli tedbirleri almalarının sağlanmasının önemi üzerindeki düşüncelerini açıkladılar.
Daha sonra Müetter İlikut,Nyrola Elima ve Runi Steenberg hazırladıkları bildirilerini sundular. Uzmanlar konuşmalarında Çin’in baskı, zulüm ve işkencelerinin sadece işgalindeki Doğu Türkistan’la sınırlı olmadığını onun tehdit ve şanajlarının tüm dünyaya uzandığını belirterek ” Çin’in deniz aşırı baskı, tehdit ve şantaj uygulamalarının tesbitinde karşılaşılan zorluklar ve bu baskıların önlenmesine yönelik tedbirler ve uygulanacak politikalar için bilimsel tedbir ve verilerin bilimsel olarak ele alınmasının önemi ve bu konudaki bilgilerin temini raporlanması gibi konuların önemini dile getirdiler.
Daha sonra görüşlerini açıklayan Laura Murphy, Dr. Adrian Zenz, Alice Anderson, Dylan Ryan başta diğer uzmar ve araştırmacılar Çin’in Uygurları zorla Köle/İşçi olarak çalıştırması ve sınır aşan baskı ve tehditlerinin uluslararası sermayeye bağımlı hale geldiğini belirttiler ve bunları önlemek için alınacak yasal tedbirler için yasalar çıkarılması ve buna göre yeni politikalar uygulanması hakkındaki düşüncelerini tartışarak ortaya koydular. Ayrıca, Çin’in sınır ötesi tehdit ve baskılarının önlenmesi için mutlaka özel yasalar ve tedbirler alınması gerektiği belirttiler.
Öğleden sonraki oturumda Samuel Dunning, Almanya’dan bir antropolog ve Uygurbilimcisi olan Dr. Rooney Stenberg, Timothy Grose ve Rana Rafahi gibi araştırmacılar, konuştular. Bu oturumda konuşan uzmanlar dünyanın artık Uygur soykırımını unuttuğu bir süreçte Çin’in ulus ötesi baskısına ilişkin bu seminerin önemini üzerinde durdular. Çin’in sınır aşan baskı ve tehditlerinin Uygurlarla sınırlı olmadığını Tibetliler, Hong Konglular ve Tunganlara (Çinli Müslüman Hui’ler) da yapıldığını belirttiler. Çin’in bu sınır aşan tehdit ve baskılarının diaspora Uygurları üzerindeki etkileri hakkında da durdular. ÇKP’nin Çinli olmayan diğer etnik halklara yönelik Çinlileştirme politikasının Çin dışında nasıl uygulandığını tartıştılar.
Alman Uygurbilimci Dr.Steenberg böylesi toplantıların çok değerli ve önemli olduğunu konunun Araştırmacılar uzmanlar,Akademisyenler,Siyasetçiler Ve Gazetecilerin birlikte olduğu bir ortamda tartışalmasının özel önem atfettiğini de açıkladı.
Çin’in Sınır aşan Baskıları ile İlgili Geniş Kapsamlı Rapor Hazırlanıyor
Seminerin Yöneticisi ve Manchester Üniversitesi Öğretim üyesi Prof.Dr.David Tobingen Uygur Araştırmacı Nirullah Alima ile birlikte ” Çin’in Sınır aşan Baskı ve Tehditlerine Maruz Kalan Diaspora Uygurları” konulu büyük bir rapor üzerinde çalıştıklarını belirtti ve şunları söyledi : ” Bu yılın Temmuz ayında Sheffield Üniversitesi olarak yurtdışındaki Uygurların yaşamı ve kültürüna tanıtan bir etkinlik düzenleyeceğiz. Bu etkinlikte yurt dışında yaşayan Uygurların yaşamları ve hikayeleri film, dans, müzik vb. kültürel olarak gösterilecektir. Uzun vadeli hedefimiz, Çin’in insan hakları meseleleriyle ilgilenen eleştirel akademisyenlerle birlikte çalışmak ve politikacılara alacağı önlemler konusunda raporlar hazırlayarak suretiyle bilgi yönünden katkı sağlamaktır. Bu konuda Sheffield Üniversitesi’nde özel bir bir araştırma merkezi kurmakyı düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.
BENZER HABERLER