Dünya Uygur Hareketi İcra Direktörü Ruşen Abbas, 5 Temmuz Urumçi Katliamı’nın yıldönümünde Doğu Türkistan’ın uğradığı zulümle alakalı yazı kaleme aldı. Abbas, yazısında şunları söyledi:
“Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun 1949 yılında şimdiki adı Sincan Uygur Özerk Bölgesi olan Doğu Türkistan’a girip bölgeyi işgal etmesinden bu yana Uygurlar sürekli korku ve baskı altında yaşamış, trajedilerle dolu bir geçmişleri olmuştur. Bölgede bugüne kadar yapılan son büyük çaplı gösterinin acımasızca bastırıldığı 5 Temmuz 2009 Urumçi Katliamı, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) Uygur halkını ortadan kaldırmayı amaçlayan ve halen devam etmekte olan soykırımının habercisiydi.
Urumçi’deki 5 Temmuz protestosunu ateşleyen trajedi dokuz gün önce; Uygurların anavatanından 3,000 kilometre uzakta, Çin’in Shaoguan şehrinde, 26 Haziran 2009 tarihinde meydana geldi. O gün, Kaşgar Şehrinden zorla çalıştırılmak üzere getirilen genç Uygur erkek ve kadınlar, Xuri Oyuncak Fabrikasında çalışan Han Çinli işçiler tarafından vahşice kovalanmış, dövülmüş ve öldürülmüştü. Saldırı, Uygur erkeklerin Han kadınlarına saldırdığına dair asılsız söylentilerden kaynaklanıyordu. O geceye ait görüntüler ve kayıtlar hala aklımdan çıkmıyor – Uygurların cesetleri kanlar içinde yol kenarına bırakılırken, olayları izleyenler “Nasıl hala ölmediler?” diye hayret ediyordu! Günümüzde Shaoguan Katliamı olarak bilinen bu olay, Uygurlara yönelik soykırımı başlattı.
Çin hükümetinin Shaoguan Katliamı’na tepkisi gerçeği çarpıtmak oldu. Yetkililer bunu “çok normal bir olay” olarak göstermeye çalıştı, ölen ve yaralanan kişi sayısını ciddi şekilde azalttı ve polisin neden saatler sonra geldiğine dair komik bir açıklama yaptı. Bu bariz soykırım haberi, Uygurların uzun süredir kendi topraklarında ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü Uygur bölgesine de yayıldı.
5 Temmuz’da, başta öğrenciler olmak üzere Uygurlar sokaklara döküldü ve Shaoguan olayının tam olarak soruşturulması talebiyle barışçıl bir protesto düzenleyerek Çin bayrağını göndere çekti.
Umutları ve bedenleri silahlı polis ve askerler tarafından ezildi.
Şiddet patlak verdi ve hem Han Çinlileri hem de Uygurlar hayatını kaybetti. Uygurlara yönelik silah sesleri gece boyunca devam etti ve Urumçi’nin bir zamanlar cıvıl cıvıl olan sokakları kan gölüne döndü. Birçok kişi Çin ordusunun cesetleri yol kenarından topladığına ve her türlü kanıtı sildiğine tanık oldu.
İnternet, telefon hatları ve elektrik kesildi. ÇKP, tüm Uygur protestocuları “ayrılıkçı” olarak göstererek ve onların meşru şikayetlerinden hiç bahsetmeyerek propagandasını sürdürdü.
Sonraki günlerde polis Uygurların evlerini kapı kapı dolaşarak binlerce Uygur erkeğini tutukladı. Tiananmen Meydanı Katliamı sırasındaki cesur Tank Adam figürü gibi, Uygur kadınlar da 7 Temmuz 2009’da Çin askeri birliklerinin önünde dimdik durarak kocalarının, erkek kardeşlerinin ve oğullarının nerede olduğunu sordular. Aynı gün, satır, pala, balta, sopa ve küreklerle silahlanmış binlerce Han Çinlisi bulabildikleri her Uygur’a saldırdı ve öldürdü. Çin ordusu onlar saldırıları gerçekleştirirken arkalarında durdu. O yaz kaç kişinin hayatını kaybettiğini ya da sonrasında kaç kişinin kaybolduğunu kimse kesin olarak bilmiyor.
Uluslararası toplumun kararlı bir şekilde hareket etmesinin ve Doğu Türkistan’daki vahşete karşı durmasının zamanı gelmiştir. Özgür dünya, ÇKP’nin devam eden soykırımını sona erdirmek için diplomatik ve ekonomik baskı gibi mevcut stratejileri kullanmalıdır. Haksız yere gözaltında tutulan herkes derhal serbest bırakılmalıdır. Çocuklar aileleri ile yeniden bir araya getirilmelidir. Uygurlar özgürce hareket edebilmeli ve “aşırıcılıkla” suçlanmadan inançlarına göre ibadet edebilmelidir. Devlet destekli kölelik kaldırılmalıdır. Uygurlar zorla evlendirilmekten, zorla kısırlaştırılmaktan, zorla kürtajdan ve zorla organlarının alınmasından korunmalıdır.
Dünya, tarihin dehşetine karşı net insan hakları standartları belirlemişken, neden Uygurlar için bir araya gelmekte zorlanıyoruz? Özgür dünya, geleceğimizi tehdit eden soykırımı nasıl görmezden gelebilir?
Adalet ve hesap verebilirlik için şimdi sesimizi yükseltmeliyiz. Aksi takdirde, geriye kalan tek ses pişmanlık olacaktır.
Kaynak : “https://www.tamgaturk.com/dogu-turkistan-zulmunun-soykirima-evrilisi-5-temmuz-urumci-katliami/74640/