Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere yönelik baskı, zulüm işkenceler ile insanlık ve soykırım suçlarına ilişkin binlerce belge ve fotoğraf yayımlandı. İngiliz yayın kuruluşu BBC,başta olmak üzere batılı Ajanslar ve haber kaynaklarınca belgelenen ve medyaya servis edilen bu resim ve belgelerin bazıları şunlardır :
Çin’in Uygur bölgesinde varlığını daima inkar ettiği gizli kitlesel alıkoyma sistemine(Çin tipi Toplama Kamplarına) ait sızdırılan Karakas Belgeleri,Kaşgar Kona Şeher belgeleri olarak tanımlanan Çin arşivlerinden elde edilen binlerce fotoğraf ve diğer kanıtlar geçtiğimiz yıllarda BBC,tarafından medyaya servis edilmiştir. Bu resim ve diğer belgeler Toplama Kampları konusunda uzman olan Dr.Adrian Zenz başta diasporada yaşayan Uygur Uzmanlar ve insan hakları aktivistlerince aylaaraca süren çalışmalar sonucunda ayrıntılı olarak araştırılmış ve doğrulanarak rapor haline getirilerek yayınlanmıştır. Bu raporlarda Çin’in Nazi Tipi Toplama Kampları ile bu Kamplara toplu olarak hapsedilen Uygur ve diğer Türklere ilişkin önemli yeni ayrıntılar yer alıyor.
Bu raporlara göre, Çin hükümeti, Toplama Kampları ve toplu Tutuklama uygulamasının başladığı 2017’den bu yana Uygur bölgesinde inşa edilen kampların Çin’in iddia ettiği gibi sadece eğitim amaçlı olmadığı bu kampların Faşist lider Hitler’in 1940’lı yıllardaki Nazi Toplama kamplarından farksız olduğunu ortaya koymaktadır.
Uzmanlara göre belgeler, Uygur kimliği ve kültürünü yok etmeyi hedef alan bir politikaya yönelik en güçlü kanıtlardan bazılarını oluşturmaktadır.
Belgelerde Ocak-Temmuz 2018 ayları arasında polis tarafından tutuklanan 5 binden fazla Uygur Türkü’nün fotoğrafları yer alıyor. Beraberindeki diğer kanıtlara göre bu resimde sanık olarak suçlanan kişilerden en az 2 bin 884’ünün gözaltında tutulduğu bilgisi yer alıyor.
Fotoğraflarda, Çin’in “Yeniden eğitim kampı ve Gönüllü/istekli öğrenciler’ ” olduğu iddiası ile dünyayı aldatmaya çalıştığı bu kampların aslında birer Toplama kampı olduğu, fotoğrafların bazılarında, ellerinde coplarla tutukluları kontrol ve gözeten gardiyanların resimleri de göze çarpıyor.
Çin,Toplama Kamplarını Sürekli İnkar Ederek Dünyayı Aldatıyor
Bu kadar açık ve net belgeler ve resimlerin uluslararası medyada yer almasına rağmen, bu Devasa Kampların “Eğitim merkezleri” olduğu yalanları ile dünyayı bir kez daha kandırmaya çalışıyor. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Vınbin, BBC’nin gündeme getirdiği iddialarla ilgili soruya verdiği yanıtta şunları ifade ediyor : “Bahsettiğiniz, Çin karşıtı güçlerin Çin’i karalamaya yönelik çabalarının son örneğidir. Bunlar eski hilelerin tekrarından ibarettir. Dedikodu ve yalanları yayarak dünyanın vereceği hükmü gölgeleyemezler. Sincan’da istikrar ve refahın olduğu, orada yaşayanların da hayatlarından memnun ve mutlu olduğu gerçeğinin üzerini örtemezler.”
Gözaltına alınıyorlar
Rapora göre birçok kişi, sadece Müslüman olduklarına dair işaretlerden yola çıkılarak ya da Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeleri ziyaret ettikleri için gözaltı kamplarına yerleştiriliyor.belgeler
Fotoğraflar arasında 60 yaşındaki Tacigül Tahir adlı kadının yasadışı vaaz vermek suçlamasıyla Ekim 2017’de kampa yerleştirildiği bilgisi yer alıyor. Oğlunun içki veya sigara içmediği için kadının ‘güçlü dini eğilimlere’ sahip olduğu ifadesinin yer aldığı belgede, oğlunun da terör suçlamalarıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırıldığı belirtiliyor.
Fotoğraflarda en genç olarak gözüken Rahile Ömer’in, 15 yaşında gözaltında olduğu ifade edilirken, 73 yaşındaki Anihan Hamit’in kamptaki en yaşlı kişi olarak kayıtlara geçtiği bilgisi yer alıyor.
Belgeler arasında üst düzey yetkililerin gizli konuşmaları, polis kitapçıkları, personel bilgileri ve 20 binden fazla Uygur Türkü için gözaltı ayrıntıları yer alıyor.
Raporda, polis protokolünde yer alan, kampların tüm bölgelerinde silahlı memurların, gözetleme kulelerinde makineli tüfeklerin ve keskin nişancı tüfeklerinin konumlandırılması bilgisinin, kaçmaya çalışanlar için ‘vur-öldür’ politikasının varlığını açıkladığına işaret ediliyor.
Çin’in sistematik hak ihlalleri
Çin, son yıllarda Uygur Türkleri ve diğer azınlık mensuplarını hedef alan sistematik hak ihlallerine ilişkin iddialar nedeniyle uluslararası kamuoyunda eleştirilere hedef oluyor.
Türkiye’nin de yer aldığı BM üyesi 43 ülke, 21 Ekim 2021’de New York’ta düzenlenen BM İnsan Hakları Komitesi Toplantısı’ndaki ortak açıklamada, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde 1 milyondan fazla kişinin ‘yeniden eğitim merkezi’ adı verilen siyasi kamplarda alıkonulduğundan, işkence, kötü muamele, insanlık dışı ve aşağılayıcı cezalandırma, zorla kısırlaştırma, cinsel şiddet ve çocukları ailelerinden ayırma gibi yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerine maruz kalmasından duydukları endişeyi dile getirmişti.
Açıklamada, bölgede din ve inanç özgürlüğüyle seyahat, toplantı ve ifade özgürlükleri üzerinde kısıtlamalar bulunduğu ve yaygın kullanılan elektronik izleme teknolojilerinin orantısız şekilde Uygurları ve diğer azınlık mensuplarını hedef aldığı belirtilmişti.
Pekin yönetiminin hukukun üstünlüğü ilkesine ve insan haklarını koruma konusundaki ulusal ve uluslararası yükümlülüklerine uyması gerektiği vurgulanan açıklamada, “Çin’e, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri ve ofisi de dahil bağımsız gözlemcilere Sincan’a hızlı, anlamlı ve serbest erişim sağlama çağrısı yapıyoruz” denmişti.
Çin, Sincan’da kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermezken, kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin vermişti.
Zorla çalıştırma
Öte yandan çok sayıda Uygur Türkü’nün bölgedeki fabrikalarda zorla çalıştırıldığı iddia edilmiş, Sincan’daki bazı işletmeler, ‘zorla çalıştırma’ yoluyla üretim yapıldığına dair iddiaların hedefi olmuştu.
ABD Kongresi, Aralık 2021’de Çin’in Uygur Türkleriyle diğer etnik ve dini azınlıkların zorla çalıştırılması yoluyla ürettiği malların ABD’ye ithalatının yasaklanmasını öngören yasayı kabul etmişti.
Washington yönetimi, iddialara konu olan işletmelere ve onlarla çalışan şirketlere yaptırım kararları almıştı.
Pekin yönetiminin sözcüleriyse zorla çalıştırma iddialarını ‘Çin-karşıtı güçler tarafından uydurulmuş yalanlar’ olarak nitelemiş, ülkedeki insan hakları durumunun gerçeğe aykırı olarak karalanmaya çalışıldığını öne sürmüştü.
Çin’in Doğu Türkistan’daki İnsanlık ve Soykırım Suçları ve Buna Karşı Alınan önlemler
- ABD.başta 10 batılı ülke Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar ve diğer Müslüman Türklere yönelik insan hakları ihilallerini “İnsanlığa Karşı İşlenmeş bir Suç ve Etnik Soykırım ” olarak kabul ve ilan etmiştir.
- 2021’de Londra Toplanan Bağımsız Uygur Mahkemesi içlerinde İşkenceci Bir Çin polisinin de içinde bulunduğu 100’e Çin’in Toplama Kampı mağdur ve tanıkları, Uzmanlar ve insan hakları Savunucularının yer aldığı mağdur ve tanıkları dinledi .Mahkeme son karar açıklamasında Çin’in Uygurlara yönelik ağır insan hakları ihlallerini İnsanlık ve Soykırım suçu olarak kabul ve hükmetti.
- ABD. İngiltere başta bir çok batılı ülkeler Çin’in Uygurlara karşı insan hakları ihlalleri sebebiyle çeşitli yaptırım kararları aldılar.
- Türkiye’de bir Araştırma Şerketinin kamu oyu araştırmasında her 3 AKP üyesinden birisi iktidarın Çin’in Uygur Türklerine yönelik İnsanlık suçları ile soykırım uygulamalarına yeterince tepki göstermediği görüşünde olduğu bildirildi.