Son Dakika
İşgalci ÇKP.Faşist yönetimi 2 bin yıl önceye dayanan üç aşamalı aşağılık ve sinsi PAX-SİNİCA politikasını 21.yüzyılda Doğu Türkistan Türklerine harfiyen uygulamayı sürdürüyor. Uygur Türklerine yıllardan beri yapmadığ baskı zulüm ve envaiçeşit alçakça işkenceler bırakmazken, diğer kardeş,Kaderdaş Türk boylarına ilişmiyordu.Son 2 yıldan beri Kazak ve Kirgiz Türklerine de ayni baskıları yapmaya ve onları da Uygurlar gibi Çin Nazi Kamplarına hapsederek katletmeye başladı. ÇKP Faşist işgalcıların bu alçakça ” Böl-Parça-Birbirlerine Düşür ve zayıfı kullanarak güçlüyü yok et ” yönetimini bu kez bu ülkenin asil sahip ve sakinleri Tatar Türkü Kardeşlerimize de uygulamaya başladı. Çinli İşgalcıların bu kez Tatar Türklerini de tutuklayarak Çin Nazi Kamplarına hapsetmeye başladığı açıklandı.
Uygur Haber ve Araştırıma Merkezi (UYHAM)
URUMÇİ-KAZAN HATTI: TOPLAMA KAMPLARINDAKİ TATARLAR
Aslında Rusya Federasyonu Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynutdin’in Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşananlardan haberdar olmaması pek mümkün değildi, zira Rusça basında Doğu Türkistan’daki durumla ilgili birçok haber çıkmıştı. Rus basınının yayımladıklarının çoğu Batı medyasında çıkan haberlerin tercümesiydi. Ancak Doğu Türkistan’daki distopik gözetim rejimini en çarpıcı şekilde tasvir eden yazılardan biri Rus basını kaynaklıydı. 2018 yazında Doğu Türkistan’a seyahat eden ve anadilinin Rusça olduğunu bildiğimiz yazar adını gizlemişti. “10 Milyon Uygur için Toplama Kampı” başlığıyla Eylül ayında yayınlanan yazı, hala Doğu Türkistan’da yaşananları en detaylı şekilde ele alan birkaç tasvirden biridir. Rusya’da konuyla ilgili fazla ses getirmeyen birkaç aktivizm örneği de görüldü. 11 Kasım 2018’de Rusya vatandaşı Uygurlar Doğu Türkistan’daki durumla ilgili bir bildiri yayınladılar. Doğu Türkistan’daki toplama kampları ve teknolojik gözetim sistemi hakkında bilgi veren bildiri, Rusya vatandaşı Uygurların Çin’deki akrabalarıyla görüşemediklerini ve vize sorunları yaşadıklarını dile getirdi. Bu sorunların çözümü için Rusya Federasyonu Başkanı ve Dış İşleri Bakanlığı’na taleplerini ilettiler. 26 Aralık’ta bir grup Tatar aktivist Çin’in Uygurlar, Tatarlar, Kazaklar ve Kırgızlara yönelik politikasını protesto etmek için küçük bir eylem gerçekleştirdi. Ancak Çin Konsolosluğu önünde eylem yapma talepleri bir bahaneyle reddedilip, başka bir alana yönlendirildiler.
ÇİN BU KEZ KAZAN TATARLARINI DA HEDEF ALIYOR!
İşte şu an geldiğimiz noktada distopik bir gözetim rejimi kurulması ve bir milyondan fazla insanın toplama kamplarına kapatılması yanında en önemli politika değişikliklerinden biri Kazaklar, Kırgızlar ve sayıları çok daha az olan Tatarlar gibi Türk halklarının hepsinin Uygurlar’la aynı muameleye tabi tutulması. 2007’de Rusya ziyareti sırasında Hu Jintao Tataristan’a da gitmiş ve o zamanki cumhurbaşkanı Mintimer Şaymiyev’le buluşmuştu. Tataristan Cumhurbaşkanı Rustam Minnihanov ise 2014’te Çin’i ziyaret ettiğinde Urumçi’de Tatar toplumu ile de görüşmüştü. Ancak son iki üç yılda bütün bunlar bir anda değişti. 2000’lerde çok sayıda Çin vatandaşı Tatar eğitim almak için Tataristan’a gitmeye başlamıştı ve Hu Jintao da Kazan’ı ziyaret ettiğinde bu öğrencilerle bir araya gelmişti. Bugün geldiğimiz noktada ise Tataristan’da okumak Tatarlar için Doğu Türkistan’daki toplama kamplarına alınmak için en başta gelen sebeplerden biri haline gelmiş durumda.
Doğu Türkistan’da Tatarların tutuklanmaya başlamasıyla ilgili en ayrıntılı haber 13 Ağustos 2018’de Özgür Avrupa Radyosu’nun Tatar servisi (Azatlık Radiosı) tarafından “Tatarlar’a da giriştiler” başlığıyla verildi. Haberde Rusya’da vatandaşlık almak zor olduğundan Çin’e dönmek zorunda kalan Tatar ailelerinden haber alınamadığı ve Avustralya’daki Tatarlar’ın Doğu Türkistan’daki yakınlarıyla hiçbir şekilde haberleşemedikleri bildirildi. Avustralya’daki bir Tatar Urumçi’deki iki akrabasının da toplama kampına alındığını bildirmişti, ancak ne yazık ki isimlerini belirtmedi. Bu akrabalardan birinin Japonya’da okumuş olmasından dolayı mı kampa alındığını soruyordu. Kazan’da eğitim alan bütün öğrenciler sosyal medya hesaplarını kapatmışlardı ve önceki yıl Doğu Türkistan’ı ziyaret etmiş olan Rinat Nasırov da Urumçi’de ellerinde silahla dolaşan polis sayısındaki gözle görülür artış ve gözetim teknolojilerini açıklıyordu. Nasırov’un değindiği, birçok uzman tarafından teknolojik bir distopya olarak adlandırılan gözetim sistemlerindeki gelişmelerden Rusya’nın habersiz olmadığını biliyoruz. Zira korkutucu bir gelişme olarak Rusya’nın ve bazı Rus şirketlerinin Doğu Türkistan “laboratuvar”ındaki gelişmelerden etkilendikleri ve bunlardan faydalanmak istediklerini biliyoruz. Rusya’da şimdiden yüz tanıma sistemlerinin kullanılmaya başlanması bir yana, bu mevzuda başı çeken idari birimin Tataristan olması meseleyi doğrudan konumuzla ilgili kılıyor. 2018’in Kasımında Tataristan başkan yardımcısı, Kazan şehrinde yeni bir güvenlik modeli geliştirmek için Çinli şirketlerle temas halinde olduklarını duyurdu.
BENZER HABERLER