“Şu yazdıklarımı bir hayal ediniz : Sabah 2:30’da çocuklarınız ve yeni sahiplendiğiniz köpeğinizle derin bir uykuya dalmışken, aniden evinizin kapısı çalınıyor. Hitler’in iktidarda olduğu 1939’un o günlerinde kapı zilleri henüz icat edilmemişti. Siz kendi ana dilinizden başka dil bilmiyorsunuz. Ancak askeri üniformalarının kollarında ‘SS’ rozetleri olan dört adam Almanca bağırarak sizi hapishane gibi görünen bir yere sürükledi. Burada yaklaşık yüz kişiyle birlikte yıkanmak zorundaydınız. Sonra size zehirli bir koku çarpar. Bu hayatının son gecesi. Hayatınızın son dakikalarında, tam olarak neyi yanlış yaptığınız konusunda kafanız karışır. Yahudi olmanız gerçeğinden başka bir şey değildi. Hatırlıyor musun? Bu, 1939’dan 1945’e kadar olan 6 yıllık dönemde altı milyon Yahudi’nin başına gelen ve toptan soykırımla yok edilmiş olan HOLOKOST(Yahudi Soykırımı)’dır.
Neredeyse bir asır sonra, sanki o sahne dünyanın bilinmeyen bir yerindeki bilinmeyen ve pek de tanınmayan bir halkın; Uygurlar için sahneleniyor. Uygurların günümüzdeki gerçekleri Yahudilere yapılanların bire bir aynıdır. Uygurların kim olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Onlar, Asya’nın merkezinde Türkistan’in Doğusunda binlerce yıldan beri bu topraklarda yaşayan ve Türkçe konuşan ve resmi rakamlara göre nüfusları 11-12 milyon arasında olduğu söylenen Türk Irkından olan Müslüman bir Türk Gurubudur! ”
ABD.merkezli Northeastern Üniversitesi öğretim üyesi ve Uluslararası ilişkiler Uzmanı ve Araştırmacısı olan Dr. Andrei Volfson, Çin’in dünya barışına yönelik tehditleri ile işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman Türklere yönelik baskı, zulüm ile işlediği İnsanlık ve etnik Soykırım suçları ile bu insanlık suçlarının nasıl durdurulacağını konu aldığı yazısında : ” Dünya, 21. yüzyılın zalim Firavunu Çin’i durdurabilecek bir Hazreti Musa beklemektedir.” açıklamasında bulundu.
Yazar Andrey Wolfson, makalesinde Çin halkının de aynı şekilde ÇKP Despotizminin otoriter, zorba yönetim altında ezildiğini, kendilerine nasıl zulmedildiğini anlatmaktadır. Ayrıca, 1984 romanına atıfta bulunarak, Holokost (toptan katliamala) ile yok edilmek istenen ve dini inançları yasaklanan ve etnik kültürleri ellerinden alınan Uygurların günümüzdeki dramatik durumunu gözleri önüne sererek Çin’in Uygur soykırımına bir kez daha dikkati çekiyor.
Araştırmacı yazar Andrei Volfson, makalesinde Hitler’in 2. Dünya Savaşı sırasındaki Yahudilere yönelik soykırım uygulamaları (Holokost) ile günümüzde Çin’in Uygurlara karşı Uygur Holokost’u arasındaki benzerlikler, paralellikler, şu anda Uygur Holokost’unu yakından gözlemleyen ve inceleyen bir Akademisyen olarak kendisinin ve diğer bu konuda araştırmalar yapan uzman ve Akademisyenler için bir ilgi noktası haline geldiğine özellikle dikkati çekiyor.
Dr. Andrei Volfson, bir süre önce kaleme aldığı ve geçtiğimiz hafta ” Dünya İşleri Konseyi ” adlı bir STK.nun Kurumsal web sitesinde yayınlanan makalesinde şunları yazıyor :
Çin, George Orwell’in 1984 Romanını Günümüzde Tekrarlıyor
“George Orwell’in ‘1984’ romanındaki ‘Büyük Birader’in ülkesi gibi, Uygur bölgesinde da dünyanın en sıkı kontrol edilen ülkelerinden biridir. Uygurların ana vatanındaki durum çok gergin ve burası Asya’nın iç kesimlerinde çok sıkı ve sürekli yüksek gözetim altında tutulan bir bölge. Dış dünyadan insanların ve özellikle medyanın burayı ziyaret etmesi neredeyse tamamen imkansız. Bunun nedeni, Çin hükümetinin basın özgürlüğünü engellemesi, sosyal medya ve internet kullanımını kesin bir şekilde yasaklamasıdır. Bu durum bölgenin yerel halkı olan Uygurların gerçekleri ve doğruları söyleyerek dünyaya duyurmalarını imkansız kılmaktadır.
İngiliz yazar George Orwell, 1949’da yayınlanan romanı 1984’de ülkeyi sıkı bir şekilde kontrol eden tek parti hükümetinin otoriter, zalim ve şiddet içeren yönetimini anlatır. Yazara göre hikaye 1984 yılında geçiyor ve romandaki olay yazarın o dönemdeki hayalının vizyonunu anlatıyor. Yazar makalesinde bu romanda İngiltere’nin Büyük Okyanus’un bir süper eyaleti haline geleceğinden ve tüm ülkenin tek parti tarafından yönetileceğinden bahsetmiştir. Büyük Biradere(Ağabey) olarak anılan despot iktidarın İnsanların kişisel düşüncelerine ve ideolojilerine kadar müdahale ettiğini ve kendilerine nasıl zarar verdiğini anlatır. Romanda adı geçen “ağabey” aynı zamanda partinin lideri ve kendisine tapınılmasından hoşlanan bir diktatördür.
Bugün Uygurların yaşadıkları 1932’de Alman Büyük İmparatorluğu ve Nazi Lider Adolf Hitler’in yükselişi sırasında Almanya’da yaşananlara büyük oranda benzediğini göstermektedir. Küresel ekonomik krizin ardından Adolf Hitler’in yol ve diğer alt yapı yatırımları yaparak ve Alman ordusunu yeniden inşa ederek ekonomik krizin aşılmasında büyük ilerleme kaydetmiştir. Ancak, bütün bu gelişmeler Yahudilerin katledilmesi pahasına gerçekleşti de bir gerçektir
Holokost ile Çin’in Uygur Soykırımı Arasında Büyük Benzerlikler Var
Yazar Çin’in Uygur soykırımını Çin’in mevcut uluslararası nüfuzuna, ekonomik ve askeri gücüne bağlayarak şunları yazıyor ;
Yahudi Holokost ile Çin’in Uygur soykırımı ayrı ayrı rejimlerce değişik zaman ve mekanlarda gerçekleştirilmiştir ve tamamen karşılaştırmak ve aynı olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak, uygulamaları arasında (her ikisi arasında) bir çok yönden büyük benzerlikler bulunmaktadır.
Bu iki katliam/Soykırım, zaman olarak 80 yıl arayla ve coğrafi uzaklık olarak 6 bin kilometreden fazla bir birlerinden uzakta olmasına rağmen, Çin’in kendisinden olmayan başka bir küçük Milleti ; Uygur ulusuna karşı büyük bir şiddet uygulaması Çin rejiminin uygulamalarının Naziler ile aynı şekilde IRKI AYIRIIMCILIKTIR.
Devlet düzeyinden bakıldığında en iğrenç olanı ise, bu soykırımda Çin yönetimi devlet gücünü kullanması ve çeşitli biçimlerde Uygur soykırım için devlet ve halkın bazen açık bazen de gizli çeşitli şekilde işbirliğiyle gerçekleştirmiş olmasıdır.
Bugün Uygurların yaşadıklarına bakıldığında 1932’de ” Büyük Rich İmparatorluğu” ve Adolf Hitler’in yükselişi sırasında Almanya’da yaşananlara çok benzediği görülmektedir. Küresel ekonomik krizin ardından Adolf Hitler’in yol yaparak ve Alman ordusunu yeniden inşa ederek ekonomik krizin aşılmasında büyük ilerleme kaydettiğini, ancak bunun Yahudilerin katledilmesi pahasına gerçekleştiğine de dikkat çekmek istiyorum.
Uygurlar, Diğer Bölgelerine Yerleştirilerek Soykırımdan Kurtulabilir
Çin’in etnik soykırımı ile yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Uygurları kurtarmak ve Uygurları etnik olarak egemen bir bölgeye yerleştirmek için hükümetler arası örgütlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve Batı’nın siyasi nüfuzunun kullanılması gerekir ve bunlar çok önemlidir. Çin’in düşman olarak tanımladığı etnik grupları ( Uygurlar, Kazaklar ve Kırgızlar) yok etmek yerine, bölgede Çinliler ve Uygurlar arasında daha fazla etnik çatışmayı önlemek için onları Orta Asya’daki komşu ülkelere yerleştirilmeleri ve Çin’in de bundan fayda sağlayacağına inanıyorum. Böylece Uygur halkı Türkistan’in diğer ülkelerine göç ederek ve dost ülkelerde soydaşları ile kardeşçe yaşayarak Çin’in soykırımından ve yıkımından ancak, böyle kurtulabileceklerini düşünüyorum.
Yazar, Uygur soykırımının mevcut durumu hakkında şu yorumunu de paylaşıyor : ” Çin’in Uygur soykırımı ile etnik çatışmaları diplomasi yoluyla çözmeyi istemek, Adolf Hitler, Idi Amin, Pol Pot veya Jefferson Davis’ten onların da işlediği azınlık katliamını durdurmasını istemekle aynı şeydir. Çin gibi aşırı tutucu,şöven ve muhafazakar bir ülke, Martin Luther King veya Gandhi gibi aktivistlerin güçlerini barışçıl yollarla elde etmelerine asla izin vermeyecektir.
“Bugün, Çin Halk Cumhuriyeti’nin hızla yükselen bir güç ve ve Xi Jinping’in Çin Komünist Partisi’nin zirvesinde ve tek söz sahibi konumundadır.
Savaş sonrasında Hitler’in soykırımının ve onun ideolojisinin bedelini ödeyenler vardır. Çinli Komünist yöneticiler de ileride NAZİ’ler gibi bu Uygur soykırımının bedelini mutlaka ödeyecekleri kesindir.
Andrei Volfson Yazısını Şu çarpıcı Cümlelerle sonlandırıyor :
” Tarihteki benzer soykırımlardan dersler alınabilir ve deneyimler eğer uygulanabilirse Uygurlar tarihteki en büyük küresel yardıma erişebilen göçmen gruplarından biri haline gelecektir. Ancak, bu zor planı gerçekleştirmek için “21.Yüzyılın Zalim Firavunu Çin’i Durdurmak İçin tekrar “21. yüzyılın Müslüman Musa’sının” ortaya çıkmasını beklemek gerekmektedir. ”