Son Dakika
Necat KACAN
Dünya, tarihte birçok hikayeye ve insanlık dramlarına ev sahipliği yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Ancak bazı duraklar vardır ki, insanlık adına geçilmesi gereken birer dönemeç olmaktan çok uzaktır. İşte Doğu Türkistan, bu durağın adeta donmuş bir tablosunu sunar bize. Vicdanın, ahlakın ve bütün var oluş gayelerinin satıldığı bu dünya durağında, Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri tek başına beklemenin acısını yaşar.
Doğu Türkistan, tarih boyunca zengin kültürü, tarihi ve medeniyetiyle öne çıkan kadim bir Türk yurdu ve bir bölge olmuştur. Ancak, son yıllarda bu coğrafyanın toprakları, insan hakları ihlalleri, zulüm ve asimilasyon politikaları ile sarsılmaktadır. Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri, insan hakları ihlalleri, kitlesel gözaltılar, zorla çalıştırma kampları ve fiziki ve kültürel asimilasyon uygulamalarına maruz kalmaktadır. Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri, öz ata topraklarında kendilerini adeta bir yabancı gibi hissetmeye başlamış, kültürel değerleri ve milli kimlikleri tehdit altına girmiştir.
Dünya, bu hüzünlü bekleyişe sessiz kalmış, politikalar ve çıkarlar adına gözlerini kapatmıştır. Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri, kendi varlıklarını koruma mücadelesini verirken, dünya onların çığlıklarına sağır kalmıştır. Vicdanın, ahlakın ve insan haklarının ne kadar değerli olduğunu söyleyenler, Doğu Türkistan’da yaşananları görmezden gelmiş, bu insanlık trajedisine karşı kayıtsız ve sessiz kalmayı sürdürmektedir.
Doğu Türkistanlı Türkleri, bu bekleyişte yalnızdırlar. Buna rağmen kendi kimliğine, diline, kültürüne ve inancına sıkı sıkıya sarılıyor. Zorbalığa ve asimilasyona rağmen ayakta kalma mücadelesi vermektedirler. Doğu Türkistan Türkleri bütün bir millet olarak , insanlığın uğramadığı ve şimdiye kadar hiç geçmediği bir durağın bekleyişinde direnişini sürdürmektedir.
Bu hüzünlü bekleyiş, insan hakları savunucularının, dünya liderlerinin ve her bir vicdan sahibinin sorumluluk alması gereken bir meseledir.
Doğu Türkistanlı Türklerinin yaşadığı baskı, zulüm ve etnik asimilasyona karşı zulme karşı durmak, insan haklarına saygı göstermek ve bu durumu gündemde tutmak hepimizin insani, vicdanı, milli ve dini sorumluluğudur.
Unutmayalım ki, insanlık adına geçilmesi gereken bir durağın hüzünlü bekleyişi, vicdanlarımızı sarsmalı ve bu zulme karşı durma çağrısı yapmalıdır.
Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri, yalnız değildir ve insanlık, bu bekleyişe duyarsız kalamaz.
2024 yılının bu ilk gününde, her bir vicdanın, ahlakın ve insan haklarının ön planda tutulduğu bir dünya dileğiyle…
Kaynak : Sayın yazarın Sosyal medya paylaşımı
BENZER HABERLER