Bilindiği gibi 10 Ağustos 2018’de BM Soykırım Komitesi’nin 96. oturumu BM.lerin Cenevre’deki merkezinde toplanmış ve Çin’deki insan hakları durumu masaya yatırılmıştı. 30 Ağustos 2018’de komite, Çin hükümetinin “terörle mücadele” ve “aşırıcılığı ortadan kaldırmak” adına bir milyondan fazla Uygur’u süresiz olarak Çin tipi Toplama kamplarında gözaltında esir olarak tuttuğunu açıklayarak dünyayı şok eden özet raporunu yayınladı. Raporda, Çin hükümetine “yeniden eğitim” adını verdiği bu Kamplardaki yasa dışı gözaltıları derhal sonlandırması, gözaltına alınanları serbest bırakması ve yasadışı gözaltı tesislerinde tutulan Uygurların sayısını, kimliğini, gözaltı nedenlerini ve koşullarını açıklaması çağrısında bulunmuş ancak, Çin’in bu insanlık dışı uygulamalarını Soykırım olarak tanımlamamıştı.
BM.lerin Uygur Raporu Çin’in Uygur Soykırımının Dünya Gündeminde Yer Almasını Sağlamıştır
Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere yönelik insanlık suçları ile Çin’in Toplama/Ölüm kampı politikasının BM.Uygur raporu ile ilk kez gündeme getirilmesi Uygur Türkleri sorununun uluslararası basında yer kazanmasında temel ve itici gücü olmuştur. Ayrıca, 2021’den itibaren Uygur soykırımı, ABD ve Kanada dahil 11 ülke ve parlamentoları tanınmış olması de bir başka olumlu gelişme idi. Uzun süre Uygur raporunu açıklamaktan kaçınan BM İnsan Hakları Konseyi Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, uluslararası toplumun yoğun baskısı ile 31 Ağustos 2022’de görevinden ayrılmasına 17 dakika kala (23,43’te) açıklamak zorunda kaldı. BM.lerce Uygurlar hakkında yayınlanan bu ilk raporda ” Çin’in Uygurlara yönelik baskısının “insanlığa karşı suç teşkil edebileceği ihtimalinin çok güçlü olduğu” ifadesi yer aldı. Bu raporda, Uygurların toplama kamplarından serbest bırakılması ve bu kampların kapatılması konuları dikkat çekici ve net ifadelerle yar almıştı.
UAM.Müdürü İdris : Uygur Soykırımı Ezidi Katliamından daha Ağır ve Ciddi Niteliktedir
Washington merkezli Uygur Araştırma Merkezi müdürü Abdulhakim İdris ART Tv.daki bu programı Özgür Asya radyosuna şu sözlerle değerlendirdi : “Uygur soykırımı, Ezidi soykırımından çok daha ağır, ciddi ve trajiktir. Ayrıca, Uygur meselesini Ezidi meselesiyle mukayese edilmesi asla mümkün değildir. Çünkü Çin rejimi, Uygur soykırımını BM başta uluslararası toplumda gündemine getirmeye çalışan ülke, Kurum- kuruluş ve kişileri siyasi ve ekonomik gücünü kullanarak şantaj yapıyor ve onları ağır baskı altında tutuyor ve hatta cezalandırıyor. Bu nedenle Çin’in Uygur soykırımı konusundaki yalanlarla dolu propaganda gücü de bu alanda önemli rol oynuyor.
Çin’in nüfuzunun BM.lerde ortadan kaldırılması mevcut ortamda uzun sürebilecektir. Bu sorun başta bir çok sorunun hakkaniyetle ve adil şekilde çözüme kavuşturulması için Birleşmiş Milletlerin rolünün acil reform edilmesi gerekir. Bu konu ABD ve diğer Batı ülkeler başta uluslararası insan hakları örgütlerinin en güçlü girişimlerinden biri haline geldiğini gün geçtikçe daha açık ve net olarak görebiliyoruz.” ifadelerini kullandı.