Son Dakika
1944’te Gulca merkezli Doğu Türkistan Cumhuriyetinin Kurucularından ve ilk Cumhurbaşkanı Ali Han Töre Saguni , yaşadığı devirde çok hareketli bir hayat yaşamıştır. Ömrü boyunca Rusların Batı Türkistan ve Çinlilerin Doğu Türkistan’dan defedilmesi ve Doğu Türkisan’in özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi içinde geçmiştir. Müslümanların, fikrî ve askerî yönden asimilasyon edilme tehlikesinin olduğu dönemde, o Türkistan özgürlük mücadelesinde askerlikten, Tebliğçiliğe ( İrşatçi /Vaiz) geleneksel Hekimlikten bir din adamı olarak pek çok sahada çok önemli roller üstlenmişti. En önemlisi ise, Türkistan Türklerinin bilgisizlikten kurtarılması ve Esarete karşı özgürlük ve bağımsızlıklarını elde etmesi savaşında öncü ve Lider olarak önemli hizmetlerde bulunmuştur. gzt.com haber Sitesinin Doğu Türkistan Cumhuriyetinin ilk ve son Cumhurbaşkanı Merhum Alihan Töre Saguni’nin hayatı ve mücadelesini anlatan bu önemli incelemesini bilgilerinize sunuyor ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.(UYHAM)
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)
BİR HEKİMBİR SİYASET ADAMI,BİR ASKER,BİN DİN ALİMİ VE BİR TARİHÇİ
Tüm bu kimlikleri bünyesinde barındıracak birikime sahip Alihan Töre, 91 yıl boyunca göçlerle, sürgünlerle, isyanlarla ve hapis cezalarıyla dolacak zorlu hayat yolculuğuna 21 Mart 1885’te, o zamanlar Türkistan topraklarında bulunan Tokmak şehrinde (bugünkü Kırgizistan sınırlarında) başladı. Türkistan’da gurbette yaşayan Özbek bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Töre, ilk eğitimini Nakşibendi tarikatına mensup molla babasından aldı. Bu temel eğitiminin ardından 1902’de, henüz 17 yaşında iken babası ve abisi ile birlikte hac görevini ifa etmek için Mekke’ye gitti. Babası Molla Şakirhan İşan tekrar Türkistan’a dönerek, Alihan Töre ve abisini, İslamî ilimleri tahsil edebilmeleri amacıyla Mekke’de bıraktı. Töre, 3 yıl süren tahsil hayatında İslamî ilimlerin yanında Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesini de ileri derecede öğrendi. Aynı zamanda siyasete ve askerî ilimlere duyduğu yakınlık da bu dönemde ortaya çıktı.
Vaazlarında Çarlık Rusyası’na karşı bir tutum sergilemesi ve bu konuda halkın bilinçlendirilmesi için çaba harcaması nedeniyle Rusya’nın kara listesindeki isimler arasında yerini aldı.
1916 yılında, 1. Dünya Savaşı sürerken çıkan halk isyanında yaptıklarıyla göze batan Alihan Töre, isyanın bastırılmasının ardından hakkında idam kararı alınan 347 kişinin içindeydi. Bu sebepten doğduğu topraklardan bir kez daha ayrılmak zorunda kaldı ve Doğu Türkistan’a göç etti. Burada halkını Rus ve Bolşevik güçlere karşı olan bilgisizlik ve bilinçsizliğinden ötürü çok müteessir olan Alihan Töre, bunu giderebilmek için çalışmalarda bulunmasına rağmen bir sonuca ulaşma ümidini yitirince tekrar memleketine dönmeye karar verdi. Rusya’da Ekim Devrimi’nin başarıya ulaşması ve Bolşeviklerin başa gelmesi sonrasında Türkistan üzerindeki baskı daha da artmıştı
Bu sebeple ülkesine döndüğünde iki yıl boyunca gizlendi ve bu süreçte Komünizmi detaylı şekilde araştırdı. Ancak açığa çıktığı tarihten itibaren defalarca hapse atıldı ve bir süre sonra bu baskıdan ötürü hiçbir iş yapamaz hale geldi. Bunun üzerine Tokmak’ta kaldığı müddetçe bir fayda sağlayamayacağını düşünerek her ne kadar önceki gidişlerinde umduğunu bulamamış olsa da yeniden Doğu Türkistan’a göç etmekte karar kıldı. Ve 1 Ocak 1931’de uzun ve çetrefilli bir yolculuğun ardından onu yerinden kımıldayamayacak hale getiren Sovyet rejiminden kurtuldu, Doğu Türkistan’ın Gulca iline ulaştı. Töre’nin buradaki dostları onu çok iyi karşıladı, gelişi şerefine ziyafetler verildi, pahalı ipeklerden giysiler hediye edildi. Ama Töre bu durumdan hiç memnun değildi zira burada gördüğü imkan bolluğu ona Türkistan’da sefalet süren soydaşlarını hatırlatıyordu.
İÇİNDEN ÇIKILMAZ BİR MESELE : DOĞU TÜRKİSTAN
7 Kasım 1944 günü ilk kurşun seslerinin duyulduğu Gulca’da bağımsızlık savaşı başladı ve aynı gün valilik binası alındı. İlerleyen günlerde cereyan eden çatışmalarda gelen başarı neticesinde 12 Kasım 1944’te Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruldu. Alihan Töre ise bu devletin cumhurbaşkanı seçildi. Töre devlet işlerini yürütürken hem idarî hem de askerî işlerde daima İslam’ın hükümlerini esas aldı ve bu tavırdan hiçbir şekilde taviz vermedi. Bununla birlikte devletin kuruluşunun ilk gününden itibaren savaşın devam ediyor olmasına aldırış etmeden halkı eğitmek ve yaşam standartlarını iyileştirmek adına çalışmalara başladı, kurumlar oluşturdu. Ancak 1945 yılında, 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan gelişmeler ve Rus-Çin ilişkisinin düzelmesi sonucu Rusya’dan Doğu Türkistan’a gelen askerî yardımlar kesildi. Doğu Türkistan halkının savaş için yeterli imkanlara sahip olmamasından ötürü Ekim 1945’te Çin ile müzakereler başladı. Alihan Töre müzakereler sonucu bağımsızlığın kazanılmış olması şartını diretiyordu. Bilakis Çin ise bağımsızlığı vermeme konusunda kararlıydı. Bu belirsizliğin uzaması halkın direncini zayıflatırken ülke içindeki kimilerinin de tepkisine yol açıyordu. Nitekim tam bu dönemde Alihan Töre’nin Özbek asıllı olduğu ve Doğu Türkistan halkını, soydaşlarından birinin yönetmesi gerektiği söylentileri dolaşmaya başladı. Bununla birlikte Sovyet Rusya da açıkça Çin yanlısı bir politika izlemeye başlamıştı. Alihan Töre, 13 Haziran 1946’da mevcut durumu görüşmek bahanesiyle Rus Konsolosluğu’na çağırıldı. Konsolosluğa giden Töre orada alıkonuldu ve onun ağzından oğluna endişelenilmesi gereken bir durum olmadığına dair bir mektup yazıldı. Lakin geçen zaman içinde Alihan Töre’nin kaçırıldığı ortaya çıktı ve yeni bir hükümet kuruldu. Bir süre sonra da Alihan Töre’nin ailesinden olanlar bu hükümetten uzaklaştırıldı.Töre’nin gidişinin ardından hükümet Çin yanlılarının eline geçti ve Komünist Parti lideri Mao Zedang’ın ordusu 20 Ekim 1949’da Doğu Türkistan’ı hakimiyeti altına aldı.
Kaçırılan Alihan Töre ise bir süre bekletilip halkın tepkisi ölçüldü ve büyük bir kitlesel hareket oluşmayınca Özbekistan’ın başkenti Taşkent’e götürüldü. Burada yıllarca farklı isimlerle kamufle edildi ve KGB yetkililerince kontrol altında tutuldu. Hayatının geri kalan dönemi siyasetten uzak şekilde Taşkent’teki evinde kitap yazarak, talebe yetiştirerek ve kitap tercüme ederek sürdürdü. Rus ve Çin emperyalizmine karşı sürdürdüğü ömrü, 28 Şubat 1976’da vefatıyla son buldu.
Kaynak : https://www.gzt.com/mecra/emperyalizmin-karsisinda-direnisci-bir-lim-alihan-tore-3615704
BENZER HABERLER