Dünya Uygur Kongresi, “28 Temmuz Yerken Katliamı”nın dokuzuncu yıldönümünde, dünyanın dört bir yanından Uygurları 28 Temmuz 2014’te Yerken Elishku-Khangdi köylerinde yaşanan kanlı katliamı anmaya çağırdı. 27 Temmuz’da Kongre’nin internet sitesinde İngilizce olarak Çin hükümetinin şimdiye kadar medyadan gizlediği “28 Temmuz Yerken Elizhu Katliamı”nın Çin’de sürmekte olan soykırımın önemli bir parçası olduğuna dair bir açıklama yayınlandı. Uygur bölgesi. Açıklamada, Uygur tarihindeki bu tür katliamların hatırlanmasının, Uygurların karşı karşıya olduğu soykırım durumunun dünyaya duyurulması açısından büyük önem taşıdığı belirtildi.

Dünya Uygur Kongresi Başkanı Sang Jesus yaptığı açıklamada, “Her yıl farklı katliamlarda ölenleri anıyoruz ama Yerkan katliamı bunlar arasında en ciddi katliamlardan biridir. Uluslararası toplum, Doğu Türkistan’da yaşanan mezalime ve soykırıma dikkat çekmeye devam ediyor. “Bu katliamlar bağımsız kuruluşlar tarafından soruşturulmalı” dediği aktarıldı.

28 Temmuz’da Dünya Uygur Kongresi, 28 Temmuz 2014’te Yerken İlçesi köylerinde meydana gelen kanlı çatışmayı ve bu çatışmada şehit olan Uygurları anmak için Uygurların yaşadığı bazı batı ülkelerinde bir protesto eylemi düzenledi.

Almanya’nın Münih kentindeki protestoya öncülük eden Dünya Uygur Kongresi Başkanı Sang Isa radyomuza verdiği röportajda “28 Temmuz Yerken Elishku Katliamı”nın anılmasının soykırımın yayınlanmasında büyük önem taşıdığını söyledi. Uygurların durumunu dünyaya

28 Temmuz 2014’te Yerken İlçesine bağlı İlihu ve Khandi köylerinde kanlı bir çatışma çıktığı ve Çin hükümetinin olayı helikopter ve drone’larla bastırdığı ortaya çıktı.

O dönemde Çinli yetkililer bu olayda 59’u “isyancı”, 37’si sivil olmak üzere 96 kişinin öldüğünü açıklamıştı. Ancak sosyal medyadaki katliamla ilgili haberler, Çin ordusunun çok sayıda masum sivili katletmek için helikopterler ve insansız hava araçları kullandığını iddia etti.

Radyomuz, Ramazan ayının son günlerinden biri olan 28 Temmuz 2014’te Elişku köyü kadınlarının bir evde toplanıp geceyi geçirdiklerini bildirdi. Olayı öğrenen köylü kadroları ve Çin silahlı polisi eve baskın düzenleyerek kadınları vurarak kaçırdı. Ölenlerin eşleri ve yakınları cesetleri karakola taşıyarak polisten cevap isteyince, polis onlara ateş açtı. Sonuç olarak, yerel halk ayaklanıp protesto ettiğinde, protestoların yayılacağından korkan Çin hükümeti, polisi ve orduyu akan kanı bastırmak için kullandı.

Dünya Uygur Kongresi Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı İlşat Hasan, Çin hükümeti tarafından sürekli saklanan “28 Temmuz Yerkan Katliamı”nda öldürülen Uygurların sayısı bilinmemekle birlikte “5 Nisan” olduğunu söyledi. Bu katliamın 1990’daki Barin Devrimi”, 1997’deki “5 Şubat Yining Katliamı” 2009’daki “5 Temmuz Urumçi Katliamı” ve 2009’daki “5 Temmuz Urumçi Katliamı” Uygur soykırımının önemli delilleridir.

Elşat Hasan Bey de Yerkan’da halkın katledilme sebebini ve o dönemdeki durumu anlattı.

2009’daki “5 Temmuz Urumçi Katliamı”ndan sonra Çin hükümetinin Uygurlara karşı etnik baskı, dini inançlar ve Uygur kimliğinin yitirilmesi gibi giderek artan baskıcı politikalarının, Uygurların Ekan Elishku-Khangdi köylerinde yaşamasına neden olduğunu söyledi. ayaklanıp Çin hükümetini protesto etmek için. . Ancak Çin hükümeti kanlı baskılarla “28 Temmuz Katliamı”na neden olmuştur.

İlşat Hasan Bey ayrıca Çin hükümetinin “28 Temmuz Yerkeng katliamında” öldürülen Uygurların sayısını şimdiye kadar dünyadan sakladığını söyledi.

Elşat Hasan Bey yaptığı konuşmada, sosyal medyada katliamla ilgili bilgi verdiği için ‘isyan’la suçlanan ve hapse atılan Ababekrim Mamet olayını ve kendisini ‘kaplan sandalyeye’ bağlı halde gösteren fotoğrafın ’28 Temmuz’ olduğunu aktardı. katliamın sembolü haline gelen görüntülerden biri haline geldiğini kaydetti.

Çin hükümeti 28 Temmuz 2014 katliamı haberlerini 9 yıldır gizliyor. O sırada olayın detaylarını ortaya çıkaran Urumçili 21 yaşındaki Yerkanlı genç, Mamet’i “olayla ilgili dedikodu yaymak” ve “yabancılara mesaj göndermek” suçlamasıyla kaçırdı.

2019 yılında ilk kez 2019 yılında Ababekri Mamet’in babası ve kız kardeşi Zohra Hanım radyomuzun Uygurca bölümü tarafından röportaj yapılmıştır. Ababekri Mamet verdikleri ifadede, 6 Ağustos 2014’te Urumçi’de ulusal güvenlik görevlileri tarafından kaçırılarak önce televizyonda gösterilerek işkenceye maruz kaldıktan sonra 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı.