Dr.Nuri Türkel bu sözlerini Washington merkezli Bosh Enstitüsünün yayın organı “Katalist” adlı dergide ” Çin’in Yüksek Teknolojili Etnik Soykırım Uygulamaları ” başlığı ile yayınladığı yazısında dile getirdiği bildirildi.
ABD. Uluslararası Dini Özgürlükler Komitesi Başkanı Türkel yazısında özellikle ” Yüksek Teknolojili Etnik Soykırım” ifadesini niçin kullandığı hakkında durdu ve ” Çin’in Uygur bölgesinde yaşayan ve Çinli olmayan halklara yönelik soykırımın durdurulmasının aynı zamanda ABD ekonomisinin ve güvenliğinin korunması açısından da önemli olduğunu belirterek şöyle devam ettirdi : ” “ileri teknoloji soykırımı” konusuna ağırlık verilmesinin sebebini şöyle açıklıyor: “Çin’in son yüzyılda gerçekleştirdiği Uygur soykırımı ile 1940’lı yıllardaki Yahudi Soykırımı ve diğer büyük ölçekli soykırımlar arasındaki fark, Çin’in modern teknolojileri kullanarak Uygurlara soykırım yapmasıdır. İleri teknolojilı baskı ve zulüm demek bu insanlık suçunun gizli ve çok verimli sonuç alıcı bir şekilde işlenmesidir. Çin işgal yönetiminin Uygurlara yönelik topyekün ve genel anlamda uygulamaya başladığı baskı, zulüm ve toplu tutuklama kampanyasının başlamasının, yani etnik soykırımın üzerinden tam altı yıl geçti. Çin yönetiminin bu suç işleme kampanyasının günümüzde de devam ettirmesi bugün dünyanın en üzücü siyasi olgusu haline gelmiştir. Uygurların dramı Uygurların yeryüzünden toptan yok edilmesi ve silinmesiyle mi sona erecektir ?
Çin Uygurları Yok Ediyor,ABD ve Müttefikleri İse bu Cinayetleri Seyrediyor
Çin’in Uygur bölgesinde yaşayan ve etnik Çinili olmayan Türk halklarına yönelik soykırım cinayetlerine karşı ABD ve müttefiklerinin bir köşeden kayıtsızca seyretmeleri konusu ilk akla gelen soruları oluşturuyor. Komünist Çin’in bu şer planı, dünyaya uzanan kara eli, yalan ve hilelerle dolu propaganda yöntemleri ve dış politikada izlediği iki yüzlü yol ve yöntemlerini şu anda gören göz, engelleyecek el yok gibidir. Çin’in bu insanlık dışı uygulamalarını engelleyecek ve bu konuda gidilecek başka yol yok mudur ?
ABD ve müttefikleri bugün bir tehdit haline gelen Çin’i nasıl durduracaktır ? Çin Batı’nın insan hakları değerlerini yerle bir ediyor, tüm dünyanın gözü önünde Uygurları yok ediyor. Çin bununla da kalmıyor şer güçlerini etrafına topluyor. Onların da katkısı ile dünyayı batırıyor. otoriterliğin, tiranlığın, milliyetçiliğin ve emperyalizmin yolunu ısrarla sürdürüyor?
Uygar dünya, Çin işgal yönetiminin şövenizm içerikli bir tavırla Uygur erkeklerinın gururuna ve kadınların haysiyetine ve Uygur çocuklarının asimile edilmesine yönelik saldırılarına, Çinlileştirme uygulamalarına ve gençlerin Köle/İşçi olarak zorla çalıştırılması gibi ciddi insanlık suçlarını gerçekten durdurmak ve Uygurları kurtarmak için uluslararası düzeyde yeterince şey yapmadığını hep birlikte seyretmeyi sürdürüyoruz.
Çin’in Çiğnediği Uygur İnsan Haklarını Dile Getirmek ve Durdurmak Uluslararası Toplum İçin Vicdanı ve Yasal Bir Sorumluluktur
Nuri Türkel yazısında insan hakları ve din özgürlüğünün korunmasının ekonomiden ve ulusal güvenlikten asla ayrı tutulamayacağını belirterek, şöyle devam ediyor : ” Uygurların insan hakları ve din özgürlüğünü dile getirmenin dünya toplumu için vicdani ve yasal bir yükümlülüktür. Şu anda sadece on ülke Çin’in Uygurlara Karşı işlediği insan hakları ihilallerinin insanlık ve soykırım suçu olduğunu açıklayarak bu yükümlülüğünü söz ile olsa yerine getirmiştir. ÇKP gibi soykırımcı bir rejime karşı insan hakları ve din özgürlüğünden bahsetmeden hiçbir ülke ekonomisini ve ulusal güvenliğini koruyamaz.”
Çin, ABD ve Batılı ülkelerden çaldığı teknoloji ile Batılı ülkelere üstünlük sağlamaya çalışıyor ve bugün bu teknolojileri Batılı insani değerleri ihlal etmek ve Uygurlara ve Uygurlara karşı soykırım yapmak için kullanıyor.
Amerika Birleşik Devletleri dünyanın en gelişmiş demokratik ülkesidir, ancak Amerika Birleşik Devletleri kendisiyle gurur duymakla yetinmemeli Çin’i hafife alarak küçümsememelidir. Çin’in ABD topraklarına gönderdiği casus balonu aslında ABD’ye güçlü bir uyarı olmuştur. Uygurların bugün karşı karşıya kaldığı soykırım ve köle işçiliği aslında Çin’in aşırı milliyetçiliğini açıkça ortaya koymaktadır. ÇKP rejiminin günümüzde otoriter ve baskın tutumu ile insanlık suçlarını normalleştirmesinin ve hatta bunu dünyanın geri kalanına yaymasının bir başlangıcıdır. Uygur dünya Çin’in bu saldırgan tutumu karşısında çok uyanık olmalıdır. Ama Çin, “Bir Kuşak Bir Yol” başta diğer tuzakları ve asılsız propagandasıyla dünyayı aldatmaya ve bu yalanlarına inandırmaya çalışmaktadır.
Dünya Çin’in Uygurlara Yönelik İnsan Hakları İhlallerini İnsanlık Suçu Olarak Kabul ediyor,Ancak,Durdurmak İçin Bir Şeyler Yapmıyor
Uluslararası hukuk uzmanları ve birçok Batılı ülkenin hükümetleri, Çin’deki insan hakları ihlallerinin soykırım ve insanlığa karşı suç teşkil ettiğine inanıyor ve bunun açıkça deklare ediyor. Ancak,Çin’den bu insanlık suçlarının hesabını sormuyor ve bu konuda hiç bir girişimde de bulunmuyor. henüz verilmemiştir. Bugün, Çin’in Uygur soykırımının yedinci yılı ancak, uluslararası toplumun buna tepkisi hâlâ çok yavaş ve çok ta cılız durumda. insan haklarına ve din özgürlüğüne saygı göstermenin sadece ahlaki bir sorumluluk değil, aynı zamanda ABD’nin ekonomisini ve güvenliğini korumak için de önemli olduğu kesindir. Olaylara Sadece ekonomik ve güvenlik meseleleri noktasından bakmak , insan hakları ve din hürriyetlerini önemsememek, bugün Uygurların maruz kaldığı soykırımın temel nedenini oluşturmaktadır. ABD ve müttefikleri, ekonomi ve güvenlik uğruna insan haklarını ve din özgürlüğünü bir kenara koyma yanlışına artık bir son vermelidir. ” cümleleri ile yazısına son veriyor.
Catalist Dergisi
“Catalyst” dergisi, ABD. eski Başkanı George W. Bush tarafından kurulan ve “insan haklarını ve demokrasiyi geliştirmenin Amerikan değerlerini savunmak anlamına geldiğini” savunan bir çevrimiçi yayındır. Bu çevrimiçi yayında ilk kez Çin’in Uygur katliamı hakkında bir makale yayınlaması ayrı bir önem taşımaktadır.