logo

trugen jacn
25 Haziran 2020

DR.ALPEREN : ÇİN,DİNİ,MİLLİ VE SİYASİ KİMLİĞİ ÇOK GÜÇLÜ UYGURLARI ASSİMİLEYE ZORLUYOR

İsparta-Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi ve Pekin Üniversitesi Misafir öğretim üyesi olarak ta çalışan ve Çin üzerinde yaptığı araştırmaları ile tanınan Dr.Ümit Alparen Çinvirsü Covid-19 salgınının Çin’in Batı ile olan İlişkilerine Etkisi ve Türkiye ” başlıklı inceleme yazısı ile ilgili olarak Özgür Asya radyosuna konuştu.

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Dr.Ümit Alperen Doğu Türkistan’daki mevcut durum ile ilgili olarak ; ” Çin,dini, Milli ve siyasi kimliği çok güçlü olan Uygur Türklerini maslaştırmak ve kültürleri ile birlikte yaşamak yerine günümüzde onları Asimile ederek toptan yok etmek istiyor. Çin’in bu uygulamaları etnik güvensizlik ile tehdit duygusunu arttırarak sorunları çözmek yerine gerginlikleri daha da arttırır.Bu konuda Türkiye’nin yapması gerekenler ile bu konuda atacağı adımlar çok önemlidir.” dedi.

Dr.Alperen bu konudaki Açıklamalarını Şöyle Sürdürdü ;

Türkiye,Avrupa’nın Üretim Üssü Haline Gelebilir

Çin için Avrupa,Kuzey Afrika ve orta doğu ülkeleri önemli bir pazar. Düşük işçi ücretleri başta diğer bazı uygun avantajlar nedeniyle dünyanın bir üretim üssü haline gelen Çin, Çinvirüsü salgını sebebiyle bu önemini kaybediyor. Zaten bir çok küresel Firmalar üretimini başka ülkelere kaydırmaya başlamış bulunuyor.Türkiye, Avrupa,Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yakın olması nedeniyle geleceğin üretim üssü olma rölüne aday ülke olarak öne çıkıyor.Çin’in üretimdeki bu önderlik rölünü Türkiye üstlenebilir.Türkiye’nin bu saklı gücü de Ankara’nın uygulayacağı stratejilere bağlı. Demokrasi,insan haklarını koruyan kanunlar ve diğer Yasalar bu konuda Türkiye için büyük avantajlar olarak batı’nin ve Doğu’nun cazibe merkezi olabilir. Türkiye’nin batı ile Doğu’daki güç merkezleri arasında yürüteceği adil ve dengeli siyaset, bağımsız ve güçlü diplaması geleneği Türkiye’ye bu konuda büyük ayrıcaklalar ve fırsatlar yaratabilir. Son 20 yıldır yürütülen temiz bir sicile sahip Türk dış politikası ve diplomasisi bunun için olumlu bir ölçü olarak alınabilir. Demokrasi,insan hakları ve hukuka saygı prensipleri etrafında şekillenen ve icra edilen Türk dış politikası ve bu konudaki deneyimler Türkiye’nin Çin ile gelecekteki ilişkileri için de sağlam bir ölçüt olabileceğini göstermektedir.

Uygur Sorunu Çin-Türkiye İlişkilerinde çok Önemli Bir Mesele

Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin Çin arasında şekillenmesi beklenen ticari rekabetin iki ülke arasındaki siyasi ilişkilere de yansıyabileceğini ayrıca Uygur sorunun ilişkilerin belirlenmesi ve seyri noktasında kilit rol oynayacağını ifade eden Dr.Alperen şöyle konuştu ; ” Türkiye’nin Doğu Türkisan’da yaşayan Uygurlar,Kazaklar ve diğer Müslüman azınlık olarak tanımlanan Türkler ile olan tarihi,dini,kültürel ve diğer noktalardaki ortak birlikteliği ve geçmişi bu Soydaşlarımızın karşı karşıya bulunduğu mevcut insani kriz ve sorunların bir an önce çözüme kavuşturulmasını gerektiren en önemli amillirin başında gelmektedir. Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler noktasında uluslar arası boyutta temel teşkil eden ve tüm ülkeleri hukuki olarak bağlayan anlaşmalar ve belgelerde ifade edilen hususlara riayet edilmemesi ve Türklerin uğradıkları baskı zulüm ve diğer aykırı ve son derece kötü uygulamalar iki ülke arasındaki ilişkilerde gölge düşürmektedir. Doğu Türkistan,Tibet ve en son olarak Hong Kong meselesi insan hakları ve hukuk meselinde küresel mücadelenin temel ve ana unsurları haline gelmişt bulunuyor.

Türkiye.Doğu Türkistan Meselesinde Etkin Rol Almalı

Türkiye’nin günümüzde uluslar arası bir insani sorun haline gelen Doğu Türkistan meselesinde etkin rol alması gerektiğini vurgulayan Dr.Alperen açıklamalarını şu sözlerler sonlandırdı ; Türkiye yönetimi Çin’in idaresi altındaki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar meselesinin çözüme kavuşturulması çabalarında etkin rol üstlenmeli ve daha aktif olmalıdır. Pekin yönetimi de dini,milli ve siyasi kimliği çok güçlü olan Uygurları asimile ederek zorla dönüştürmek yerine onların etnik kimliklerini korumak şartı ile onları entegre etme ve uyum içinde bir arada yaşama yolunu tercih etmeli ve seçmelidir. Çin’in bölgede uyguladığı aşırı Çin Milliyetçiliğini temel alan ayırımcı politikaları Türk – Çin toplumları arasında etnik güvensizliği ve tehdit duygusunu daha da güçlendirir. Bu durum ise sorunun çözümüne yardımcı olmanın aksine etnik gerginliklerin fitilini ateşler. Bu konuda Türkiye’nin yapacağı görevlerin ve alacağı rollerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. ” şeklinde konuştu.

Etiketler: » » » » » » »
Share
521 Kez Görüntülendi.