Son Dakika
İngiltere ve Fransa Birleşik Donanmasının 1.dünya savaşı tüm şiddeti ile devam ederken,1915-1916 yılları arasında Çanakkale Boğazı’ndan geçerek Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u işgal etmek ve daha sonrası Çarlık Rusya’sına yardım amacı ile Türkiye’ye saldırmıştır. İtilaf Devletlerinin bu saldırı planı Türkiye Türklerinin “Çanakkale Ruhu” olarak tanımlanan güçlü bir iman, olağanüstü bir cesaret ve kahramanlık örneği sergileyen savunma duvarına çarparak kesin bir yenilgi ile sonuçlanmıştı. Çanakkale Zaferi Osmanlı’nın başkentini ve Türkiye’yi kesin bir yenilgiden kurtarmıştır.
Çanakkale deniz Savaşları 1916 yaz aylarına kadar devam etmiş ise de sonuçta de İtilaf Devletleri’nin yenilgisi ve saldırılarına son vermesi ile sonuçlanmıştır. Çanakkale Savunmasında yüzbinlerce Türk Askeri açlık, yokluk ve savaş araç ve malzemelerinin yetersizliğine karşı kendisinden onlarca kat daha güçlü itilaf güçlerine karşı olağanüstü bir cesaret ve kahramanlık örnekleri göstererek savaşmıştır. Yüzbinlerce şehit ondan daha fazlası yaralı olmasına rağmen “Çanakkale Ruhu” olarak tanımlanan bu büyük zafer Türk Milletinin kahramanlık ruhunu, yani vatanını ve namusunu koruma azminin bir yansıması olarak tarihe altın harflerle kazınmıştır.
Uygur Türklerinde De “Çanakkale Ruhu ” Var mıydı ?
Türk Milleti ve onun bağrından çıkmış Türk Ordusunun kazandığı Çanakkale deniz ve Kara Savaşlarının muhteşem zaferlerini ve aziz şehitlerimizi bir kez rahmetle anarken, aklımıza ilk gelen ” Peki Uygurlarda da Çanakkale ruhu var mıydı? ” sorusu gelmektedir. Uygur Türklerinde de Çanakkale’de yüzbinlerce insanın feda edilmesi pahasına elde edilen gelen kahramanlık ruhu, yani vatanı ve namusunu koruma ruhu ve azmi ne kadar mevcuttu ?
Doğu Türkistan Türklerinde ” Çanakkale Ruhu ” olarak tanımlanan bu ruh, ilk Çin istilasından(1759) 6 yıl sonra 1765’da Doğu Türkistan’in Aksu Vilayetine Uçturfan ilçesinde ortaya çıkmıştır. Şunu söyleyebilirim ki, Doğu Türkistan Türklerinin işgalcilere karşı mücadele tarihinde Uçturfan Savunması kadar başka bir örneği yoktur. Uçturfan Halkı özgürlük ve bağımsızlığın sembolü olarak tarihe geçen Çanakkale kahramanları gibi işgalcilere karşı tüm yokluklar ve imkansızlıklara rağmen kahramanca direnmiş ve mücadele etmiştir.
Şanlı Uçturfan Direnişi Nasıl Başladı ?
1759 yılında, Mançu İmparatorluğu’nun Doğu Türkistan’ı işgal etmesinden 6 yıl sonra, Uçturpan halkı 14 Şubat 1765’te Uçturfanlı olan Rahmetullah ve İsmetullah Beg Kardeşlerin önderliğinde Mançur Çin işgalci Güçlerine karşı büyük bir savaş başlatmıştır. Uçturfan kenti direnişin başlasından yaklaşık bir ay sonra Mart ayında Kuzey’deki İli bölgesi başta diğer bölgelerden takviye alan 10 bir kişilik Mançu-Çin İşgal Ordusuna olağanüstü bir karşı direniş göstermiş ve kahramanca savaşmıştır. Kalabalık ve güçlü Manuçur-Çin İşgal birliklerine karşı dışarıdan hiç bir yardım almadan kahramanca karşı koyan yaşlı-genç, kadın-erkek tüm Uçturfan halkı hep birlikte Uçturfan Kalesini olağanüstü cesaret örnekleri sergileyerek kahramanca savunmuş ve kendilerine saldıran İstila Ordusu dafalarca püskürtmeyi başarmışlardır. İşgalci Çin Ordusundan kale duvarlarını aşarak Türklerin savunmasını kırmak isteyen askerlerinin üzerine Kale duvarları üzerinden taşlar atıyor, kızgın yağ döküyorlar, yukarıya tırmananları kılıç darbeleri ile yok ediyorlardı.
Uçturfan Direnişi Tarihinin En Uzun Savunma Savaşıdır
Uçturpan savunması Doğu Türkistan savaş tarihindeki en uzun savunma savaşlarından biridir. Sayıları kendilerinden onlarca kat daha fazla olan düşman topları bile onları onların inançlarını bastıramamış ve yok edememiştir. Hatta Uçturfan Mücahitleri birkaç kez Kaleden çıkarak düşmana saldırmışlardı. Yaklaşık 6 ay boyunca düşman Utturpan duvarını aşamamış ve kenti de ele geçirememiş ve büyük bir yenilgiye uğramıştır.
Bu yenilgiye çok öfkelenen Mançu-Çin İmparatoru Qianlong İşgalci Çin Kuvvetlerinin Komutanına kesin olarak ele geçirmelerini ve aldıktan sonra da şehri yerle bir etmelerini emretmiştir. Ayrıca o yıllarda 20 bin olarak tahmin edilen Uçturfan halkının başka yerlere sürgün edilmesini ve 13 yaşın üzerindeki tüm erkeklerin katledilmesi talimatını de vermiştir. Üçturfan şehrini canları pahasına savunan halk, yiyeceklerinin tükenmesi susuzluk ve kıtlık ve salgın hastalıklarla boğuşurken, kentlerini ölümüne savunmuş ve savaşmaktan asla pes etmemiştir.
İşgalci Çin, Şanlı Uçturfan Direnişini Hainlerin Yardımı ile ancak, Kırabilmiştir
Bu durum karşısında İşgalci düşman Uçturfan kentini ele geçiremeyeceğini anlayınca bu kez Çin’in geleneksel fesat politikasını devreye sokmuş, Kaleden devşirdiği hainleri satın alma yöntemini kullanmış Uçturfan halkının birlik ve beraberliğini bozarak ve sonunda hainlerin ve teslim olanların yardımıyla 15 Ağustos 1765’te şehre girmiş ve silahsız sivil halka karşı büyük bir genel katliam gerçekleştirmiştir. Ancak bazı kadın Direnişçiler ve kızlar Tanrı dağlarının zirvelerine çıkarak direnişi sürdürmüşlerdir. Bu şanlı direnişin öncüleri olan aynı aileden akraba 7 kız (Halk Tarafından 7 kızlarım olarak anılmaktadır)Kardeşler yüksek tepelere çıkarak İşgalci Çin güçlerine büyük bir zayiat verdirmişlerdir. Yiyecekleri tükenen ve yorgun düşen Kahraman kızlar düşmanın eline sağ düşerek iffetlerinin kirletilmemesi için bir Yar’ın(Tepenin) üzerinde çıkarak boşluğa kendilerini uçurumdan atarak şahadet yolunu seçmişlerdir.
Uçturfan Kenti Tamamen Yıkılarak Yok Ediliyor
Tanrı dağlarının kuzeyindeki Cungarya bölgesine sürgün edilen bölge halkının kadın ve kızları Çin İşgal Kuvvetlerinin Komuta merkezi olan Gulca şehrine götürülerek Mançu- Çin işgal güçlerine eş ve köle olarak verilmiştir. Geride kalan yaşlılar ve çocuklar ise, çeşitli işkencelerle katledilmişlerdir. Sürgün edilenlerden 10 binden fazla Uygur ise Çin işgal Kuvvetlerine yiyecek temin etmeleri için tarım yapmaları için kırsal bölgelere zorla götürülmüştür. Bu binlerce Uçturfan’lı Uygur Cungarya bölgesinin ıssız ancak verimli topraklarında tarım ve hayvancılıkla uğraşarak bölgeye yermişlerdir.
Çin işgal güçlerinin katliamı sonucu Uçturfan’da kimse kalmamış ve kent ıssız bir harabeye dönmüştür. Bunun üzerine Mançu İmparatorluğu kente Tarım bölgesinin Turfan, Kaşgar Yarkent,Hoten başta diğer şehirlerinde yaşayan Uygurları zorla göç ettirerek Uçturfan’a yerleştirmişlerdir. Günümüzde bu şehre yerleşenlerin kurdukları köyler ve yerleşim yerleri Kaşgar, Yarkent ve Uçturfan’daki köylerinin adlarını taşımaktadır.
Uçturfan Halkının Şanlı Direnişi Türkistan’da Bir İlk !
Doğu Türkistan tarihinde Çin işgalci güçlerinin bazı bölgeleri kısa sürede kolayca ele geçirdiklerine rastlanılmıştır. Ancak, Uçturfan’daki bu aylar süren kahramanca direniş Türkistan tarihinde Rus ve Çin işgalcilerine karşı gösterilen kahramanca ilk direniştir. Böyle bir direniş tarihte Orta Asya’nın diğer bölgelerinde bile görülmemiştir.
Doğu Türkistan tarihinde 2. Çin Mançu istilası olarak bilinen 1877 yılında Zhou Zongtang komutasındaki Mançu İmparatorluğu’nun Çin birlikleri Doğu Türkistan’ı ikinci kez işgal ettiğinde Yakub Beg düşmana fazla direnmemiş, 40 – 80 bin kişilik ordusunun tamamını işgalcilere karşı harekete geçirmemiş ve kararlı bir şekilde savaşmamıştır. Osmanlı devlitene bağlı Kaşgariya(Doğu Türkistan)Devletinin hükümdarı Atalık Gazi Bedevlet Çin casuslarınca Korla’da zelirlenerek öldürüşmüştir. Bunun yerine Yakup Beg’in oğulları iktidar için kendi aralarında savaşa başlamış Yakup Han ile birlikte Batır Türkistan’dan Doğu Türkistan’a gelen ve devletinin önemli yerlerinda görevlendirilen Pargana Beyleri ile ile Doğu Türkistan asıllı olmayan Yöneticiler ülkeyi terk ederek kaçmışlardır. Hükümdar Yakup Han Bedevlet’in Çin işgaline karşı pasif kalması büyük bir hata olmuştur. Yakub Bey’in bu kadar kalabalık ordusu olmasına rağmen, düşmana karşı koymaması ve sonuna kadar mücadele etmemesi Doğu Türkistan’ı özgürlük ve bağımsızlık nimetinden mahrum bırakmıştır. İşgalçi Düşman Çin,bu fırsatı çok iyi değerlendirmiş ve kısa sürede Doğu Türkistan’ı işgal etmeyi başarmıştır.
Uçturfan Direnişi Kurtuluş Mücadelesinde İlham Kaynağı ve Bir Örnektir !
Uçturfan Halkının şanlı ve kahramanca direnişi ve gösterdiği cesaret ve kahramanlık örneği Doğu Türkistan Türklerine değerli bir ilham kaynağı olarak tarihe geçmiştir. İşgalci Çin’in Uçturfan katliamından sonra da Uygurlar İstilacılara karşı direnişten, özgürlük ve bağımsızlık ideallerinden asla vaz geçmemiştir. Uçturfan Halkı bütün bir halk olarak düşmana teslim olma yolunu asla seçmediler ve teslim olmayı bir zillet olarak kabul ettiler.
Çanakkale Zaferinin 109.yılında tüm şehitlerimizi rahmet ve minnet ile bir kez daha yad ediyorum.
” ÇANAKKALE RUHU ASLA ÖLMEMELİ VE YOLUMUZU AYDINLATMAYA DEVAM
ETMELİDİR !”
NOT : Sayın Dr.Nebican Tursun’un sosyal medyadaki bu değerli Uygurca yazısı Türkiye Türkçesine tarafımdan aktırılarak yayınlanmıştır.
BENZER HABERLER