Son Dakika
DÜNYA MÜSLÜMANLARININ HALİFESİ VE OSMANLI HAKANI SULTAN ABDULAZİZ HAN
Sedat Uyar-Dünya Bülteni / Tarih Servisi
Padişah adına hutbe okunması diğer İslam devletlerinde olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de saltanat alametlerinin başında gelirdi. Hutbede padişahın adının geçmesi, söz konusu yerin padişaha bağlı olduğunu gösterirdi. 19. yüzyılın son çeyreğinde, Osmanlı topraklarına mesafe olarak uzak olmasına rağmen bir çok Müslüman ülke ve topluluk, Osmanlı padişahına, halifeye bağlı olmayı tercih etmiş, bunu padişah adına hutbe okutup para bastırarak temin etmişlerdir.
Bugün Doğu Türkistan adını verdiğimiz Kaşgar Emirliği de Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’i “halife” olarak tanımış ve adına hutbe okutarak, para bastırmıştı. 1864–1869 yılları arasında Hoten, Urumçi ve Turfan’daki yerel beylikleri ortadan kaldırıp merkezi Kaşgar olan bağımsız bir devlet kurmayı başaran Yakup Bey, kurmuş olduğu bu devletin tanınması için 1870 yılında Osmanlı padişahı ve İslâm halifesi Sultan Abdülaziz’e bir heyet göndermiş, kendisinin ve ülkesinin İslâm halifesine tâbi olduğunu bildirmişti. Bununla beraber Yakup Bey camilerde halife Sultan Abdülaziz adına hutbe okutmuş ve yine Osmanlı padişahı adına para bastırmıştı. Osmanlı Devleti daha sonra Kaşgar Emirliğine top, tüfek ve askeri eğitim için piyâde, süvârî ile topçu muallimleri göndermiştir.
hutbe-yazisi
Kaşgar Emirliği, Sultan II. Abdülhamit tahta geçer geçmez bağlılıklarını yeni halifeye tekrardan sunmuştu. Bu belge de 1877 yılında Kaşgar Emirliği tarafından özel elçilikle İstanbul’a gönderilen Yakup Han’ın Bombay’dan hareket etmek üzere olduğu, Kaşgar’da Padişah II. Abdülhamit adına hutbe okutup para bastırıldığı belirtilmektedir.
Atüfetlü efendim hazretleri
Kaşgar emareti tarafından sefaret-i mahsusa ile dersaadet’e i’zam olunan Yakup Han’ın Bombay’dan hareket etmek üzere olduğu ve emaret-i müşarunileyha memalikinde hutbe ve sikkienin nam-ı nami-i cehab-ı Hilafet-penahi ile tezyin ve tenvir olunduğu ifadesine dair Bombay başşehberderliği canibinden vürud eden tahrirat mücerred manzur-ı ali buyurukmak için leffen arz u takdim kılındığı beyanıyla tezkire-i senaveri terkim olundu.
Ma’rüz-ı çaker-i kemineleridir ki
Reside-i dest-i ta’zim olan işbu tezkire-i şamiye-i Sadaret-penahileriyle tahrirat-ı ma’ruza meşmul-i lihaza-i şevket-ifaza-i canab-ı mülukane buyurulmuş ve tahrirat-ı mezkure savb-ı sami-i asafilerine iade kılınmış olmağla ol babda emr u ferman hazret-i veliyyü’l-emrindir.
http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=123069
BENZER HABERLER