Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
Çin, Sözde Özerk Bölge Halk Kurultayı’nın 29 Mart’ta kabul ettiği ” Aşırı Dinciler ve Terörle Savaş” yasasını 01 Nisan 2017 itibaren tüm şiddeti ile icra etmeye koyulduğu bildiriliyor. İşgalci Çin yasanın yürürlüğe konduğu ilk gün yanı 01 Nisan 2017 günü, ÇKP.’ye bağlı Siyasi Danışma Konseyi Başkan Yardımcısı, Çin İslam Cemiyeti eski başkan Yardımcısı olan Uygur Türkleri tarafından ” Saray Mollası” olarak anılan Abdullatif Abdurrahim Damolla’yı 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 71 Yaşındaki Abdullatif Abdurrahim Damolla aynı zamanda Hoten şehir Merkez Camisi olan Narbağ Camisinin de imamı idi. Adı geçen yasa sözde Parlamento’da görüşülürken, Abdullatif Abdurrahim Damolla, 50 maddelik yönetmeliğin 9. Madde 9. Fıkrasındaki “Dini nikah kıydırmak ve nikahtan dini hukuk yolu ile boşanmak terör suçudur.” Maddesini yumuşak bir dille eleştirerek “dini nikah İslam’ın temel kuralıdır. Bu madde devletimiz ile Müslüman vatandaşların arasını açacaktır. Devletimizin güvenlik ve ebedi İstikrarını olumsuz etkileyecektir.” sözleri ile tepki gösterdiği için kendisi Jet hızı ile tutuklanmış ve ÇKP.nin emrindeki Çin Mahkemesince “Aşırı Dinci ve Terör Suçu” işlediği iddiası ile 3 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.
3 Yıl Hapis Cezasına Çarptırılan Saray Mollası Abdullatif Abdurrahim Damolla
Eğitim, ticaret,ziyaret ve diğer sebeplerle ile yurt dışında yaşayan,bulunduğu ülkeden yasal oturma izni alan Uygur Türkleri,ikamet belgelerine güvenerek ailesini görmek için memlekete gidenler Çin’e giriş yaptıkları Hava alanlarında hemen gözaltına alınarak sorgulanmakta ve pasaportlarına el konularak büyük bölümü hapsedilmektedir. 01- 05 Nisana tarihleri arasında Türkiye ve diğer ülkelerden dönen Uygur Türklerinden yaklaşık 30 kişi Urumçi havaalanı ve diğer sınır kapılarında tutuklanmışlardır. Tutuklananların arasında Türk vatandaşı olan Uygurlar da bulunmaktadır. Tutuklananların tamamı yeni uygulamaya konan “ Aşırı Dinciler ve Terörle Savaş” yasası sebep gösterilerek hapsedilmişlerdir. Sosyal medyada da eş zamanlı iz süren Çin polisleri, Çin mobil uygulaması QQ, wechat ( 微信) gibi uygulamalarda yazdıkları mesajlarda “İslam, Allah, Rabbim, iman, Kur’an, Namaz, Sünnet, sabır, Niyaz ve benzeri dini içerikli kelimeler veya Türkiye ve daha geçenlerde Stratejik ortak olarak ilan ettiği Suudi Arabistan’ın bayrağı ve bu ülkelere ait simgeleri ses ve görüntüleri suç delili olarak tanımlanmakta ve Müslüman Uugur gençleri gece baskınları ile evlerinden alıp götürülmektedir.
Çin yönetimi işgali altındaki Doğu Türkistan’ın genelinde 01 Nisan 2017 tarihinde bir genelge yayınlamış “Türkiye, Suudi Arabistan , Mısır ve diğer Müslüman ülkelerde dini eğitim almakta olan öğrencilerin ailelerince 20.05.2017 tarihine kadar ülkelerine dönmelerini temin etmeleri için Taahhütname imzalatmıştır. Çin bazı noktalı aileler diye tabir ettiği çok tehlikeli ve potansiyel suçlu olarak gördüğü yurt dışında öğrenim görenlerin anne- baba ve aile üyeleri tutuklanarak, onları şantaj olarak kullanmaktadır.Ayrıca, Çinli polis ve istihbarat elemanları yurt dışında eğitim görmekte olan öğrencileri direkt olarak kendileri arayıp “ Aileni bu zor ve kötü duruma düşüren sensin. Senin dininde cennet annelerin ayakları altında değil mi? Annenin serbest kalmasını istiyor isen, derhal geri dönerek bize teslim olmalısın ” tarzında onlara şantaj yapmakta ve tehditler savurmaktadır.
Yurt dışında dini eğitim alan öğrencilerin ailelerine Çocuklarının 20 Mayıs 2017’ye kadar kesin olarak geri getirmeleri konusunda İmzalattıkları Bildirim Formu(Ukturuşname = İhtarname=Taahhütname )
İstanbul’da Yaşayan bir çok Uygur Türkü aile çok sıkıntılı ve perişan durumda olup, büyük bir panik ve korku yaşamaktadırlar. Çünkü, Çin polisleri, Türkiye’de akrabaları olan aileleri Polis Merkezlerine celbederek “Türkiye’deki akrabalarınızın aile üyeleri ve isimlerini, ev, iş adresleri, telefon numaraları ve onların ekonomik durumları hakkındaki bilgileri bir hafta içinde bize teslim etmeniz ve yazdıklarınızın doğruluğunu imzanız ile onaylamalısınız.” şeklinde sıkıştırmaktadır. Çin, Müslüman Uygur Türklerinin ana vatanı Doğu Türkistan’ı bir kızıl cehenneme çevirmiş iken, eğitim,ticaret,ziyaret ve benzeri amaçlarla ülkemizde huzur içinde yaşayan Uygur Türklerine Türkiye’de de adeta bir cehenneme hayatı yaşatmaktadır.
Öte yandan “Aşırı Dincilik ve Terörle Savaş” yasasının Uygulanmasına yönelik yeni bir ” Aşırılık ve Terörle Mücadele ihbar Merkezleri” de kurmuş ve faaliyete geçirmiş bulunmaktadır. Bütün Çin vatandaşlarının bu yeni yasaya aykırı düşünce taşıyan ve bu yasa hükümlerine aykırı hareket edenlerin,yanı namaza kılanaların, Kur’an kerim bulunduran,okuyan,öğrenen,okuyanların.dini nikah kıydıranların, İslam dini içerikli her türlü eylem ve hareketlerin görüldüğü anda derhal bu ücretsiz hatlar kullanılarak herkesin ihbarda bulunması istenmektedir.Ayrıca, ihbarcılara verilecek maddi ödüller,tür ve miktarları ve buna ait duyuru ve reklamlar Çin resmi medyası ve sosyal medyasında sürekli ilan edilmektedir.
Çinin sosyal medyadaki dini aşırılığı ihbar etme portalı ve telefon numarası . sitenin adı Uygurca şöyle yazılmıştır: “Xinjiang internet Sitesi, yasadışı,kötü ve olumsuz haber ve bilgileri Bildirme ihbar Merkezi”
Türkiye’nin Çin’in Bu Uygulamalarına Sessiz ve Tepkisiz Kalması Uygur Türklerini Üzmektedir
Doğu Türkistan’da Çin tarafından yürürlüğe sokulan İslam’ı, Kuran ve sünneti tamamen inkar edici yasa ve onun getireceği akıbetlere karşı, Türkiye’de bizim çok güvendiğimiz İslami,Milliyetçi -Muhafazakar kalemlerin ve kesimlerin anlaşılımaz ve hayret uyandıran suskunluğu ve bu insanlık dışı islam karşıtı uygulamalara karşı biganeliği sürüyor. En azından Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı da hiç olmazsa bir açıklama yaparak kutsal islam dinine yapılan bu hakaret ve aşağılamaları kınamalı ve tepki göstermelidir. Çin’in , islamı değerleri Terör Suçu olarak görülmesinin kabul edilemez bir durum olduğunu özellikle belirtmeli ve bu çok tepki çeken yasaların geri çekilmesi ve uygulamaların derhal durdurulması yolunda talepte bulunmalıdır.
Çin’in sadece Müslüman Uygur Türklerine değil,tüm Müslümanların inançlarına büyük bir saldırı başlatmıştır. Türkiye’de Yeni Akit Gazetesi konu ile yakından ve ciddi ilgilenmekte ve Doğu Türkistan haber ve yazılarını sürekli yer vererek gündemde tutmaya gayret göstermektedir. Ayrıca Karar gazetesi,Dünya Bülteni ve İslah Haber ve diğer bir çok haber siteleri Doğu Türkistan meselesine sayfalarında yer vererek destek olmaktadırlar.Allah kendilerinden razı olsun. Ancak, Türk medyası, genel olarak Çin’in yürürlüğe koyduğu bu İslam karşıtı ve tüm Müslümanları aşağılayan yasalarını haber olarak bile vermemiştir. Türkiye’de binlerce köşe yazarlarımız her gün her konuda fikir ve düşüncelerini yazarak dile getirmektedir. Bu binlerce yazarlarımızdan sadece ve sadece Karar Gazetesi köşe yazarı Hakan Albayrak “Çin Yönetimine Açık Mektup” ( 01.04.2017. karar gazetesi) yazısı ile Çin’e tepkisini dile getirmiştir. Sayın Hakan Albayrak, Türkiye’de Çin Ejderhasının karşısında haktan yana tavır alabilecek ve cephe açabilecek insanların duyarlı yiğit ve cesur yazarların olduğunu göstermiştir. Çin’in insanlık tarihinde görülmemiş bu vahşet derecesinde İslam dini karşıtı ve Hitler Almanyasının Nazı uygulamalarından beter icraatları karşısında büyük şok yaşayan ve ne yapacaklarını şaşırmış, moralleri çökmüş, gecelerini Allah’ Taala’ya yalvararak göz yaşları içinde dua eden ve uykusuz sabahlayan Diasporadaki Uygurlar için bu yazı büyük bir teselli ve moral kaynağı olmuştur.
Çin’in bu insanlık dışı yasa ve uygulamalarına karşı bir yazıyı de Doğu Türkistan konusunda yazdığı yazılarından yakinen tanıdığımız gazeteci yazar sayın Osman Atalay Beg olmuştur.
Bu yazılardan dolayı çok sevinen Uygur Türkleri bu yazıları yaşadıkları ülkelerin dillerine tercüme ederek yayınılamış vee büyük teselli bulmuşlar ve sosyal medyada geniş paylaşmalar yapmışlardır. Sayın Hakan Albayrak ile Sayın Osman Atalay’ın yazıları Uygur Türkçesi ile Arapça ve İngilizce dillerine çevrilerek neşredilmiştir.
ABD’de bir sokak köpeği yaralanırken, Türkiye’nin tüm TV, gazeteleri haber yapıyor, gündeme getiriyor. Bunu yapan Türk medyası, Çin’in İslam dinine, Kur’ana, İslam kültürüne açtığı top yekun savaşa karşı, bu savaşın ilk hedefi olan Doğu Türkistan Türklerini bekleyen tehlikeye karşı ses çıkarmaması çok, ama çok üzücüdür.
Pekin komünist yönetiminin Uygur toplumunu toptan imha etme girişimini bir çok duyarsız Müslümanlar, bu Çinliler ile Doğu Türkistanlılar arasındaki problemdir, diye düşünebilir. Ancak bu defa Çin’ in yaptığı, İslam’a, Kur’ana, Peygamberin sünnetine, İslam kültür ve medeniyetine karaşı açılmış olan topyekün savaşı, yasal duruma getirmesidir. Çin’in “Dini aşırılıkla savaş” yasasının bir maddesinde, çocuklarına dini çağrıştıran isim koymak terör suçu olduğu net yazılmaktadır. Durum şunu gösteriyor ki, bundan sonra kuranda zikredilen her hangi bir isim Uygur çocuklara isim olarak koyulması suç haline gelmştir. Mesele sadece Müslüman Uygurların elindeki kuranı çekip almakla bitmiyor. İslam bütün dünya Müslümanlarının ortak değeridir. Doğu Türkistanlılara yapılan haksızlıkları önlemek için değil, İslam’a yapılan saldırı karşısında Müslüman dünyasının, en azından Türk insanının ses çıkarmaması çok üzücüdür.
Doğu Türkistan’da İslam’a Karşı Savaş Açılırken, Türkiye’nin Böyle suskun Kalmasını Beklemezdik. Biz Uygurlar kendimizi Türk ve Müslüman olarak tanımlıyor isek, Türkiye’ni ve İslam dünyasını Çinin karşısında diplomatik sıkıntıya sokmak için değil, Allah bizi Türk ve Müslüman olarak yarattığı içindir. Bu nokta herkes tarafından bilinmeli diye düşünüyorum.
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Edebiyat » Eğitim » Ekonomi » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Kültür Sanat » Makale Analiz » Ordular ve Silahlar » Sanat » SiyasetBENZER HABERLER