DOĞU TÜRKİSTAN’DA ÇİN ESARETİNDEKİ TÜRKLERİN AHİ

İlyas ÖZDEMİR

Korona virüsü her planları alt üst etmeye yetti.. İnsanlardan sonra ekonomi de zarar görmeye başladı. Tüm planlar, hesaplar, projeler, tahminler değişti. Dünya Sağlık Örgütünden sonra ABD Sağlık Bakanlığı da acil durum ilan etti. Yatırımcılar güvenli liman arıyorlar. En büyük tüketici olan Çin’den gelecek talebin azalması Brent petrolü 56 dolara düşürdü. Bu tablo etkisini 1 ay daha sürdürecek olursa, fiyatın 50 doların altına ineceği belirtiliyor. Bizim gibi enerjiye bağımlı ülkeler için son derece güzel bir gelişme.

Korona virüsü her virüsün etkilendiği gruplar gibi önce hastalığa karşı mücadele gücü zayıf yaşlıları öldürdü. Değişikliğe uğrayarak hızla yayılmaya başladı. Ölü sayısı 400’lere ulaştı 20 bin kişi hastalığa bulaştı. Rakamlar her gün artıyor. Virüsü yok edecek aşının en erken 1 yılda oluşturulacağı açıklanıyor. Hayvanlardan insanlara sıçrayabilen virüs daha önce bu tür bir virüsle hiç mücadele edilmemiş olmasından yararlanarak bağışıklık sistemini çökertiyor.

Çin’de ortaya çıkan virüsün bulaşmaması için Çin’i Dünya dışlıyor. Uçak seferleri ile siparişler iptal ediliyor. Çinlileri hiçbir ülke kabul etmiyor. Sattığı mallara karşı karantina uygulamasına geçiliyor.

Bu tablo dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip olan Çin’de ortaya çıkan ölümcül virüs dünyaya korkunç bir mesaj verdi. Devasa görünen ülkelerin kolunu kanadını kırmak için, ne top ne tank, ne füze gerekiyor. Biyolojik saldırıya cevap verilemiyor. Mikroplarla zor tespit edilebilen bir virüs 21’nci yüzyılda zirve yapan teknolojiyi saf dışı bırakarak insan oğlunun ne kadar aciz olduğunu gözler önüne seriyor. Yapay zeka, robotlar ve buna benzer yenilikçi teknolojilerle övünenler bir ülke virüsün hakkından gelemiyor. İlahi gücün varlığını ve büyüklüğünü buradan anlamalıyız. Bir ülkede bir virüs çıkıyor, ortalık yangın yerine dönüyor. Her ne kadar askeri güç, silah gücü falan önemli olsa da biyolojik güç de ülkeler için önemlidir. Bu noktada çalışmalar yapılması gerekiyor…

Çinliler büyük bir virüse açık davetiye çıkaran iğrenç bir yemek kültürüne sahiptirler. Asırlardır vahşi hayvanları canlı canlı yiyorlar, bizim adını bile bilmediğimiz deniz canlılarını yiyorlar.. köpek, yarasa ve bu tür hayvanları yedikleri de bilinmektedir..

Çin, Müslüman Uygur Türklerine uyguladığı zulmün cezasını mı çekiyor? Bu bela yüzünden mi başlarına geldi acaba ? diye düşünmeden de edemiyor insan!

Bu salgına karşı mutlaka bir çözüm bulunacaktır ama çok ağır bir bedel ödenecek. Çin vatandaşlarına bulaşıcı virüs yüzünden dünya kapıları kapanıyor. Amerika bu işten yakasını sıyıramayacak gibi görünüyor. Çin’de varlığını sürdüren dev şirketlerin yediği darbeden olumsuz etkilenecek. Yatırımlar ertelenecek, ekonomileri küçülecek, işsizlik artacak, sosyal olaylar patlak verecek, sağlık harcamaları tavan yapacak, ilaç şirketleri uçuşa geçecek.

Tüm bunlar yaşanırken bu olaylardan bizde, diğer ülkelerde ders çıkarmaları gerekiyor.. Hiçbir şey sahipsiz değil.. Her konuda tedbirlerin alınması gerekiyor.. hangi ülkenin başına ne geleceği belli olmuyor.. Bununla birlikte mazlum insanlara ve hayvanlara eziyet eden ülkelerin son hallerini hep birlikte gördük.. bu ülkelere ve insanlara yakışmaz.. Çine bu sıkıntılı zamanında ilk maskeyi gönderen, yardım çağrılarına cevap veren bir ülkeyiz.. Bu da bizim ne kadar duyarlı ve vefalı bir millet olduğumuzun bir göstergesidir..

Biz yine Çinlilerin Uygur Türklerine uyguladığı zulmü unutmayalım ve yetkililerimiz bu konuyu kendilerine Devlet dili ile anlatsınlar, biz tüm iyi niyetimizle felaketten zarar gören insanların azınlıkta olmasını dileyelim.. Ülkemize zarar gelmemesi için yetkililerimiz, görevliler gerekli tedbirleri alarak azami dikkatli olmaları gerekmektedir..

Allah ülkemizi her türlü felaketlerden muhafaza eylesin.. Bizi kimseye muhtaç etmesin.. Birlik ve beraberliğimizi daim eylesin..

Tüm okuyucularımıza ve takipçilerimize sevgi ve saygılarımı sunarım..

KAYNAK : http://karadenizhaber.com.tr/yazar-uygur-turklerinin-ahI-202.html?fbclid=