Son Dakika
Prof. Dr. Altan ÇETİN
” Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı (Turgut Uyar)”
Irak ve Suriye’de yaşanan son on yılların gelişmelerini P5 düzeni devletlerinin çıkar kapsamı içinde görmeden, Kürt kimliğinin bu çerçevede nasıl araçsallaştığını doğru okumadan bugün Suriye’de ABD’nin Kürtler demeyi tercih ettiği silahlı grupları güvenliğe almadan neden çekilip gitmeyeceğini anlamak zor olacaktır. İstikrarsızlaşan her ünite bölgemize bedel olarak dönüyor. Bugün yaşananların küresel ve bölgesel tamahlar çevresinde gerçekleştiği ortadadır.
Lakin ABD küresel Asya-Pasifik odaklı emperyal vizyonunda bölgedeki soğuk savaş devri aktörlerini korumak ve Çin ile rekabetinde kendini güvenceye almak, Rusya ise Avrasyacı emperyal siyaseti ile bölge ve küre çapındaki emellerini tahakkuk ettirmek için bölgesel fay hatları olan etnik, mezhepsel, sosyal, tarihi vs. tüm imkânları siyasetlerinde kullanmaktadırlar.
İşte Kürt kavramının değer ve haysiyeti de bu güçler açısından menfaatlerine karşılık geldiği kadardır. Bu manzara bölgede ilk defa mı yaşanmaktadır?
100 yıl önce Ermeni meselesinde yaşananlar ile bugün Kürtler bahane edilerek kurgulanan senaryolar bir isim değişikliği dışında dejavu dedirtecek benzerliklerle yaşanıyor. Ermeni meselesine dair Rusya, Çar Deli Petro devrinden beri bir dünya devleti yani küresel aktör olmak için sıcak denizlere inmek, güçlü devletleri ile yarışabilmek gayret etmiştir. Tıpkı Sovyetlerin yıkılmasından sonra Rusya’nın bugün çabaları benzeri o devirde de yaşanmıştı.
Bu süreçte bugün ABD’si yerine hala var olan ama en önde durmayan İngiltere idi. İngiltere, Ermeni Meselesi ‘ne müdahale etmek ve onu kendi lehine yönlendirmekle hem Rusya’nın elinden önemli bir kozu almış, hem de Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışabilmek için yeni ve önemli bir bahane bulmuş olacaktı. Çünkü, Ermenilerle ilk ilgilenen ve onları kendi çıkarları için ilk kullanan devlet Çarlık Rusyası olmuştur. Oysa bu durum İngiltere’nin Akdeniz’deki,
Ortadoğu’daki ve yolları buralardan geçen diğer sömürgeleri için ilerde tehdit yaratabilecek bir gidişat idi. Ayrıca Rusya, Balkanlar’da Sırp ve Slavları kullanarak yaptığı gibi, Doğu Anadolu’da da Ermenileri kullanarak sıcak denizlere inmeye çalışmaktadır. İngiltere böylece, batıda Balkanlı ulusları, doğuda ise Ermenileri kullanarak Basra Körfezi ve Akdeniz’e inmek isteyen Rusya ile kendi nüfuz bölgesi arasında tampon bir Ermeni devleti kurdurtarak, Ruslarla Ermenileri çarpıştırmak istiyordu. Aslında her iki devletin de amacı Ermenilerin
bağımsız bir devlet olmasını sağlamak değil, onları kendi nüfuzları altına alarak kullanmaktır. (Bkz. R. Tosun, Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı ve Mahiyeti,
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/258185)
Meseleyi bugün için düşünürseniz bölge ve küre düzeyindeki aktör davranışların pek değişmediği gibi, amaçlarına alet ettikleri grupların hali ve muhtemel akibeti de aşikârdır. Dün Türkler Ermenileri katlediyorlar deyip işlere müdahale hakkı bulanlar bugün de Türkler Kürtleri katl etmesin diye cümleler kuruyorlar. Bizimse akıllarımız bu gerçeği ıskalayarak ve tutularak Atlantik ve ya Avrasya
hülyaları arasında safsata gerekçelerle kutuplaşmış durumda.
Amerika, Rusya ve alayı bir mahut ve malum devletçiği kurmak için allem edip kallem ederken tanıdık taktiklerle bilindik stratejilerini tahakkuka çalışıyorlar.
Uygurlar Soykırıma Uğruyorlar
Tam burada başka bir körlüğümüz akla takılıyor. Aynı akıl tutulması Uygurlar konusunda da yaşanıyor. Bir kutup Uygur Türkleri kültür kürtajına uğruyor, insan hakları yerlerde diye feveran ederken öte kutup durun yahu bunlar Amerikalıların kışkırttığı Daeş kılıklı herifler; Çin’in müdahalesi Uygulara değil teröre şeklinde değerlendiriliyor.
Orhun Abidelerinden beri sömürgecinin oyunu değişmedi:
“Akılsız hakanlar tahta oturmuş şüphesiz, kötü hakanlar tahta oturmuş şüphesiz. Kumandanları da akılsız imişler şüphesiz, kötü imişler şüphesiz. Beyleri, halkı itaatkâr olmadığı için, Çin halkı hilekâr ve sahtekar olduğu için, beylerle halkı karşılıklı kışkırttığı için, Türk halkı kurduğu devleti elden çıkarıvermiş.’ Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş.”
Uygur Sorunu Bir Zihniyet Meselesi
Burada genel manada Çin adıyla muayyen bir isimden ziyade bir zihniyeti okumak ve görmek gerekir.
Biz neden Uygur Türküne kendi kafamızla, aklımızla bakamıyoruz? Stalin dün milyonları katlederken de Alman işbirlikçisi diyerek bunu yapıyordu. Bugün Atlantik veya Avrasya, nereden bakarsanız bakın insanı göremiyorsanız, Uygur Türkü’nün sadece Müslüman olduğu ve bir kimlik davası peşinde olduğu için bu yazgıya mahkûm olduğunu okuyamıyorsanız, Uyguların içine sızmış olması muhtemel her türlü aşırılığı göze sokarak bunlar bahanesiyle büyük çoğunluğu yok sayma taktiğinizi, başka yerlerde olduğu gibi, burada da uygulayarak siyasi çıkar kovalıyorsanız körsünüz, idraksizsiniz, zalimsiniz demektir. Arakan’da, Filistin’de, Hocalı’da Bosna’da ne olduysa Doğu
Türkistan’da da olan odur. Biliriz ki Uygur ne ABD için dosttur, ne Rusya ve Çin için makbul. Hepsi çıkarlarına göre itibar eder ve bu kadar alaka gösterirler.
Dejavular tarih boyu.
Dün Ermeni, bugün Kürt yarın başka bir unsurlar kavga ettirilerek küresel amaçlar uğruna kanamaya devam edeceğiz. Rusya ve Çin’in Daeş içindeki Çeçen ve Uygur gibi unsurları bahane ederek kendi topraklarında bunlara karşı her türlü davranışlarını meşrulaştırmaları ve bizlerinde içimizden buna taraftarlar çıkarmamız pire için yorgan yakmaya alkış tutmak olmuyor mu? Neticede Uygur’un Amerikancısı da Çincisi de yozlaşmıştır. Uygur Türk’ü derken de zaten maksat bunlar değildir; bu tiplerin ne yanar döner çıkar adamları olduklarını da iyi biliriz. Büyük resimde mazlumiyet var ve biz o sessiz çığlığa
tarafız.
Emperyalizm “Savaşçı” Kürt’ü?!” neden “Terörist Müslüman”a karşı destekliyor gözüküyorsa, “Müslüman Uygur’a” da aynı sebeple taraf gözükür yahut “terörist” diyerek ezer.
Mesele fayda perspektifinde nerede bulunduğunuzdur. Sonuçta kırılan biz kazanan onlar.
Emperyalizmin Amerikan tipine karşı çıkıp Çin tipini amalara, Rus tipini fakatlara, Fransız tarzını lakinlere, İngiliz şeklini şöyle kilere sarmalamak adil ve makul bir bakışa sahip olunmadığını gösterir.
Dengelere eyvallah ama taraf olmaya yamuk bakılmalı…
Tam burada akla takılan bir şiir; “Hâlbuki korkulacak hiç bir şey ortalıkta ve her şey naylondandı o kadar ”
Kaynak : tasam.org/Files/Icerik/File/k%C3%B6rlk_pdf_fa9cf263-cc2a-4835-a735-7614cd0ef678.pdf
BENZER HABERLER