Son Dakika
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
Disney tarafından çekilen ve geçen günlerde gösterime giren filmine Dünyanın her yerinden boykotlar yükseliyor. Hem filmin bugün Çin Komünist Partisi’nin soykırım uyguladığı Doğu Türkistan topraklarında çekilmesi hem de başröldeki oyuncunun Hong Kong’daki demokrasi taraftarlarına karşılık polise destek vermesi nedeniyle Mulan filmi gündemde. Filmin yapımcısı Disney, 1997 yılında İtalyan yönetmen Martin Scorsese tarafından çekilen Dalai Lama’nın çocukluğunu anlatan Kundun filminin kefaretini Komünist Diktaya hala ödemeye devam ettiğini ortaya koyuyor. . Kısacası, kendisini rehin almış eli kanlı bir katilin elinden medet ummanın, psikolojik terimi ile Stockholm Sendromu’nun sinema yapımcılarındaki yansımasını gösteriyor.
Komünist ÇKP Dikta, Doğu Türkistan’da Uygurlara soykırım yapmaya devam ederken, Tibet’te İç Moğolistan’da ve Hong Kong’da da insan haklarına aykırı politikaları hız kesmeden uyguluyor. Bir yandan her türlü zulmü işlerken diğer yandan dünyaya hiç kimseye baskı ve zulüm yapmadığı yalanını anlatmaya devam ediyor. Kendi yarattığı propaganda canavarını beslemek için de en ileri teknolojiyi kullanmaya devam ediyor. Pekin hükümeti, komünist propanganda canavarının yanında Hollywood dünyasını da para ile satın alıp kurşun asker haline dönüştürüyor. Bunun neticesinde de Hollywood ne Doğu Türkistan’daki soykırımı ne de Hong Kong’daki baskıları görüyor ne de yeni bir ‘Tibet’te 7 yıl’ filmi çekebiliyor.
Mulan, Disyen tarafından çekilip kendi yayın platformu Disney+ ‘da gösterime sokuluyor. Yayına girdiği andan beri dünyanın her yerinden demokrasi ve insan hakları taraftarlarının yoğun protestolarına neden oluyor. Ancak, sinema sektörünün yakın tarihi yapımcıların Çin’e teslim olduğuna dair bütün işaretleri barındırıyor. Filmin yapımcısı Disney, Komünist Dikta’ya yaklaşık çeyrek asır önce teslim oluyor. 1997 yılında Kundun filmini çektikten sonra bir anda Pekin hükümetinin saldırısına maruz kalan Disney yöneticileri, Çin pazarında tutunabilmek için defalarca özür diliyor. Hatta Disney’in o dönemki CEO’su ‘Bu aptalca bir hataydı’ diye açıklama yapıyor. Komünist diktanın kapısında el pençe divan uzun süre bekledikten sonra 2016 yılında Şangay’daki Disneyland’ın açılması ile o pazarda önemli bir yer edindi Disney şirketi.
Ancak, Komünist yönetimin ondan istediği kefaletin tamamı daha ödenmemiş ki, Mulan filmini tamamen Çin’in propaganda mekanizması temelinde çekip yayına sokuyor Disney. Filmi çekerken, Amerikan yönetiminin bile ‘orada soykırım işleniyor, milyonlarca insan toplama kamplarına gönderiliyor’ diye dünyaya ilan ettiği Doğu Türkistan topraklarını tercih ediyor. Filmin jeneriğinde de Müslüman Uygurlar, Kazaklar ve diğer Türk topluluklarına nazi yöntemi işkenceleri uygulayan Doğu Türkistan’daki Komünist Partisi’nin yöneticilerine de teşekkür ediyor. Yani Komünist diktanın eli kanlı paralarına ne kadar bağlı olduğunu itiraf ediyor. Filmin çekildiği Doğu Türkistan’ın Turpan bölgesinde daha önce görev yapan Parti sekteri Zhu Hailon’un insan hakları ihlalleri nedeniyle ABD tarafından yaptırım uygulanan Komünist yöneticilerden biri olduğunu, Disney’in kimlerle işbirliği yaptığını göstermesi açısından not etmek gerekiyor.
Pekin hükümetinin Hollywood üzerindeki etkisi bakımından Mulan en son örneği teşkil ediyor. Geriye dönüp bakıldığında beyaz perdenin her köşesinin kızıl renkle çizildiğini görülüyor. Amerika Merkezli Pen America tarafından hazırlanan ‘Hollywood tarafından çekildi, Pekin tarafından sansürlendi’ raporu Komünist diktanın sinema sektöründeki etkilerini anlatıyor. Rapora göre Çin, Hollywood’u 3T, yani Tibet, Tayvan ve Tiananmen ile Doğu Türkistan’daki hadiseleri gözardı etmesi için satın alıyor. Bir yandan Komünist yönetim karşıtı Red Corner ve Tibette 7 Yıl gibi filmleri yapanları ve oyuncuları kara listeye alırken diğer yandan da Wanda isimli şirket üzerinden bütün filmlere tasallut oluyor. Para ile filmlerin yapımlarına ortak olurken içeriklerini istediği gibi kontrol etme hakkını elde ediyor. Örnek olarak Tom Cruise’un başrölünde oynadığı ve 20 yıl sonra devam filmi çekilen Top Gun filminde başroldeki oyuncunun ceketindeki Japonya ve Tayvan bayraklarını dahi kaldırtıyor.
Nazilerin, 2. Dünya savaşı sırasında Yahudilere yaptığı soykırımı anlatan yüzlerce film çeken Hollywood yapımcıları anlaşıldığı kadarıyla ‘bir daha asla’ sözlerini Pekin yönetiminin kanlı paraları ile unutuyor. Ne, zorla kısırlaştırılan kadınları, ne anne ve babalarından koparılıp komünist yurtlarına yerleştirilen çocukları, ne toplama kamplarında işkence gören milyonları, ne fabrikalarda köle gibi çalıştırılanları görüyor artık beyaz perdenin, kızıl zincirleri gönüllü olarak boyunlarına geçirmiş yapımcıları ve yöneticileri. Onlar ‘bir avuç kanlı dolar’ın peşinde artık.
BENZER HABERLER