logo

trugen jacn
01 Nisan 2019

ÇİN,UYGURLARDAN SONRA BU KEZ KAZAKLARA KARŞI DA SOYKIRIMA BAŞLADI

Çin’in İslama Karşı Büyüyen Savaşı: Şimdi Sıra Kazaklara Geliyor. Sadece Uygurlar değil, Doğu Türkistan dışındaki Müslümanlar da Çin’in baskı ve zulmüne uğruyor.

1_V0X_fGj9DHHWyiAHniRUfw

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi (UYHAM)

666

Zharqynbek Otan, karısı Shynar Kylysheva ve 6 yaşındaki oğulları ile 26 Şubat’ta Kazakistan’ın Almatı kentindeki evlerindeyken. (İzturgan Aldauyev / Washington Post)

Zharqynbek Otan, bazen gecenin ortasında, karısı Shynar Kylysheva ile paylaştığı yatağın yanında dikkatli bir şekilde dururken fark ediliyor. Kylysheva, kocasının hafızasını kaybettiğini ve düzenli aralıklarla Kazakistan’ın en büyük şehri olan Almatı sokaklarında başıboş dolaştığını söylüyor. Ailesi onu bulmayı başardığındaysa, onları tanımakta zorluk çekiyor ve eve geri dönmemekte diretiyor. 31 yaşında bir aşçı olan Otan, komşu ülke Çin’de çeşitli gözaltı/tutuklama biçimlerinde yaklaşık iki yıl geçirdi. Bu kampların arasında, Kazakistan’la 1100 millik ortak sınıra sahip, batı bölgesi Doğu Türkistan’da bulunan ve kötü şöhretleriyle ünlü devasa “yeniden eğitim” kampları da bulunuyor. Karısı, Zhaosu İlçesindeki kamptan serbest bırakılması için yorulmak bilmeden imza kampanyaları düzenledi. 2018 sonunda sınır ötesinden eve geri geldiğindeyse, çektiği işkencenin travmasını da beraberinde getirdi: Otan artık aynı adam değildi.

Otan’ınki gibi vakalar ülkenin bu bölümünde yaygın. Bu vakalar, Pekin yönetiminin Müslüman azınlıklara yönelik baskıcı yaklaşımında dikkate değer bir değişimi temsil ediyor. Çin, Müslüman vatandaşlarının dilini ve inancını onlarca yıldır asimile ediyor. Ancak yakın zamana kadar bu girişim büyük ölçüde Çin’in kendi sınırları içinde kalmıştı. Şimdiyse bu asimilasyon faaliyeti Çin ve Kazak vatandaşlarının, ülkeleri arasında uzun süre serbestçe git-gel yaptıkları, sınırın diğer taraflarındakilerle birbirine karıştığı, evlendiği ve çalıştıkları akıcı bölgeyi de içerir hale geldi.

Baskı rejimine yakalanan binlerce Kazak için de söz konusu olduğu gibi, Otan da bir Kazak vatandaşıyla evli olan ve yasal bir biçimde Kazakistan’da ikamet eden bir Çinli. 2016 yılının sonlarında Kazak vatandaşlığı için gerekli belgeleri almak üzere Çin’e gitti. Çinli yetkililer onu tutukladı, pasaportuna el koydu ve Ocak 2017’de onu kampa gönderdi. Otan, kampta birlikte yaşadığı ve Han (Çin’in en büyük etnik grubu) kökeninden farklı etnik kimliklere sahip insanların Pekin yönetimini korkuttuğunu ifade etti. Bu yerlerdeki mahkûmlara Türk kökenli anadillerini bırakmaları ve İslam’ın zahir ibadetlerinden vazgeçmeleri öğretiliyor. Çin, şimdi aynı hevesle Kazakları takip ediyor. Aileleri parçalıyor, sürekli genişleyen kamp sisteminde yeniden-eğitime göndermek için Kazakistan’ın egemenliğini ihlal ediyor.

666
Atajurt Eriktileri ofisinde, Çin’de tutulan Kazaklar hakkında bilgi içeren bir pano. Atajurt, Almatı’da yer alan ve Doğu Türkistan’da kaybolmuş akrabaları olan ailelere yardım eden bir halk örgütü. (İzturgan Aldauyev / Washington Post)
Doğu Türkistan’da ne kadar kişinin gözaltında tutulduğu tam olarak belli değil. Ancak Dışişleri Bakanlığı, 2017’den bu yana 800.000 ila 2 milyon kişinin gözaltına alındığını tahmin ediyor. Pekin başlangıçta yeniden eğitim kamplarının varlığını reddederken 2017’den beri kampların radikal İslamcılık ve terörizmle mücadele etmek için gerekli olduğunu savunmaya başladı. Çin devleti, öncelikli olarak Çin’deki Müslümanların en büyük kısmını teşkil eden ve Türk olan Uygurları hedef alıyor. Ancak Kırgızlar, Huiler ve giderek artan bir şekilde diğer Müslüman azınlıklar da -hem Kazakistan vatandaşları hem de Kazak kökenli Çin vatandaşları- kapsamı genişleyen kuşatmaya yakalanmış durumdalar.
Nottingham Üniversitesinde kıdemli bir araştırma görevlisi ve Doğu Türkistan uzmanı olan Rian Thum, uzun zamandır Çin devleti tarafından Komünist Parti yönetimini kabul eden “örnek bir Müslüman grup” olarak görülen Kazakların, Uygurlarla birlikte kamplara sürülmesinin kendisini şaşırttığını söyledi. Doğu Türkistan’da yaşayan yaklaşık 1,5 milyon Kazak var, bu durum onları Uygurlardan sonra bölgedeki ikinci en büyük Müslüman grup yapıyor. Thum, Kazaklara karşı takınılan sert tutumun -Uygurlara karşı olduğu gibi- “İslamofobi ve ırkçılığın karışımı” bir yaklaşım tarafından motive edildiğini söylüyor. Thum’a göre güvensizlik, Uygurlarla kültürel benzerliği olan her etnik gruba karşı yayıldı. “Eğer Çinli olmayan Müslüman bir çoğunluk iseniz, grubunuz Komünist Parti tarafından bir tehdit olarak görülüyor.”
Doğu Türkistan’da neler olduğuna dair ayrıntılı bilgi bulmak zor. Bölge kamera takip sistemi, dijital cihazların ve sahibinin lokasyonunu takip eden kimliklerin düzenli taramaya tabi tutulması sebebiyle “distopik” bir polis devletine dönüşmüş durumda. Tutuklamadan kaçıp Doğu Türkistan’dan ayrılmayı başaranlarsa, (kendilerinin yerine) diğer aile fertlerinin tutuklanmaması için maruz kaldıkları işkenceler hakkında sessiz kalmalarının söylendiği ifade ediyor. Ancak Kazakistan’da eski tutuklular ve Doğu Türkistan’da akrabaları olan kişilerle 60 kadar görüşme yaptıktan sonra, bölgeden korkunç bir görüntünün ortaya çıktığını görüyorum.
Çin’in Doğu Türkistan üzerindeki baskısının veya bu baskının yayılmasının birden fazla sebebi var. 2009’da Doğu Türkistan’da yaşanan ayaklanmalarda çoğu Han kökeninden olan 200 kişinin hayatını kaybetmesi olaylar için bir kırılma noktası oldu. Sonraki yıllarda Uygurların terör saldırıları bölgedeki güvenlik sorununu tırmandırdı ve radikallikle mücadele adı altında Pekin’in hızlı bir şekilde misilleme yapmasına yol açtı.
Ancak hali hazırda devam eden terörizmle “halk mücadelesi”, daha çok stratejik önemi ve yükselen Han milliyetçiliğinin yarattığı tansiyonla alakalı. Doğu Türkistan’ın batıdaki konumu, onu Pekin’in trilyon dolarlık modern “ipek yolu” küresel altyapı projesi için hayati bir başlangıç noktası haline getiriyor. Çin hükûmeti ekonomik beklentilerine herhangi bir şekilde zarar verebilecek huzursuzluk ya da kanunsuzlukları ortadan kaldırmak istiyor. Yükselen milliyetçilik, aynı zamanda, azınlıkların zorla kültürel asimilasyonu konusunda daha agresif girişimlere ve tüm dinlere -özellikle de İslam’a- karşı derin bir itimatsızlığa yol açtı. Yeniden-eğitim kampları sistemi bir dereceye kadar Müslüman azınlıkların Pan-Çinli kimliğini benimsemelerini, Çince öğrenmelerini, Komünist Parti şarkılarını ezberlemelerini ve domuz eti yemelerini sağlamak için bir girişim. Dinler, özellikle de İslam, bu Çin kimliğine aykırı olarak görülüyor ve yetkililer, İslam’ı “Çinlileştirme” ve “sosyalizm ile uyumlu hale getirme” gerekliliği hakkında aleni ifadelerde bulunuyorlar. Bununla birlikte, bu çabalar, “aşırı” bir insan mühendisliği projesi şeklini almıştır.
Doğu Türkistan’daki bir eğitim kampında 15 ay geçiren ve Kazak kökenli bir Çin vatandaşı olan Gulzira Auelkhankyzy: “Kazakistan’da yaşadığım için bir hain olduğumu söylediler” dedi. Auelkhankyzy bir terzi olarak çalışıyordu ve Kazakistan vatandaşlığı için Çin pasaportunu terk eden kocasıyla, yasal olarak Kazakistan’da ikamet ediyordu. Çin vatandaşı olan iki çocuğu ise dedeleriyle birlikte Doğu Türkistan’da kalıyordu. Auelkhankyzy onları Kazakistan’da yaşamaları için getirirken Çin’de gözaltına alındı. Gözaltında tutulduğu sırada, yurtdışındaki bağlantıları hakkında sorguya çekildiğini ve Kazakistan’da geçirdiği vakitten dolayı casuslukla suçlandığını söyledi. Serbest bırakıldıktan sonraysa Çince öğrenmeye ve sefalet içinde yaşamaya zorlandı. Çinli yetkililer, Auelkhankyzy’nin bir Doğu Türkistan fabrikasında (eldiven üretiminde) çalışmak üzere ayda 88 dolarlık bir sözleşme imzalamasını talep etti. Ocak ayında Kazakistan’a dönmesine izin verilmeden önce orada üç ay çalıştı. Şimdiyse, çocukları Doğu Türkistan’da kalmış olmasına rağmen, kocasıyla bir araya gelmiş durumda. Auelkhankyzy, birlikte tutuklu kaldığı kadınları hala düşündüğünü söyledi. “Birçoğumuz anneydik, çocuklarımızı hiç göremedik ve sıklıkla onlarla kimin ilgilendiğini merak ettik” dedi. “Doğu Türkistan kimsesiz çocuklar ülkesi oldu.”
Etnik Kazaklar, daha önce, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Avrasya’ya yayılmış olan Kazak diasporasının atalarının ana vatanı olarak konumlanan Kazakistan ile Çin arasında daha kolay hareket ediyordu.Yaklaşık 200.000 Çin vatandaşı Kazakistan vatandaşı oldu, bu sayede 18 milyonluk ülkenin 1991’de bağımsızlığını kazanmasından sonra orada yaşayabildi. Ancak sınır ötesi bağlar Çin’dekiler için bir sorun haline geldi ve şüpheyle görülmelerini sağladı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yayınladığı bir rapora göre, yurtdışı bağlantıları olmak artık cezai bir suç sayılıyor. Doğu Türkistan’daki yetkililer Kazakistan’ın da aralarında bulunduğu 26 “hassas bölge” ile bağı bulunanları hedef alıyor. Amerikalı bir yazar olan ve tutukluların ve ailelerinin ifadelerini belgeleyen bir proje olan Doğu Türkistan Mağdurları Veri tabanını yöneten Gene Bunin, Çin’deki birçok Kazak’ın yurtdışıyla güçlü bağlantıları olduğunu söyledi. “Kazakları da hedef tahtasına koymadan Doğu Türkistan’da bir baskı yapamazsınız, aksi takdirde haberler dünyaya olması gerektiğinden daha fazla yayılır.”

Kamp sisteminin etnik yıkımının tam bir hesabını yapmak mümkün değilDoğu Türkistan’da akrabaları kaybolan ailelere yardım eden Almatı merkezli taban örgütü “Atajurt Eriktileri” bana, Çin’de tutuklanan 10.000’den fazla Kazak belgelediklerini aktardı. Gene Bunin başkanlığındaki mağdur veri tabanı, geçtiğimiz yıl yaklaşık yarısı Kazaklardan olmak üzere 3000 civarı ifade topladı, ancak bu rakam tahmini toplamın sadece küçük bir kısmını temsil ediyor. Kazak hükümeti, son yıllarda Çin’de 29 vatandaşlarının gözaltına alındığını söyleyerek, yalnızca kendi vatandaşlarına ilişkin davalar hakkında kamuoyuna açıklamada bulundu. Bunlardan 15’i serbest bırakıldı; ancak hükümet, konuyu yargısız gözaltı yerine bürokratik bir hata olarak niteledi. Kazak asıllı olan ve kamplara gönderilen binlerce Çin vatandaşı için- Kazakistan’da daimî ikameti olanlar bile- geriye dönüş için çok az yol mevcut. Otan’ın ve Auelkhankyzy’nin durumlarıysa istisnalardan birkaçı.
Kamplar en aşırı tutuklama şekli olsa bile hapse atılan, ev hapsine alınan ​​veya Çin’e girdiklerinde pasaportlarına el konulan ve şimdi de gitmelerine izin verilmeyen Kazaklar da mevcut. Oral Zhanabil, (Kazakistan’da yaşayan bir Çin vatandaşı olan) babası Turan Mukhametkan’ın Eylül 2017’de emeklilik parasını almak için Doğu Türkistan’a giderken gözaltına alındığını söyledi. Zhanabil, babasının tutuklanmasının resmi nedenini bilmiyor. Yaklaşık bir yıl geçtikten sonra Mukhametkan, ocak ayında ev hapsine aktarıldı, hala Çin’den çıkamamış durumda.
Diğer davalar, Kazakistan’ın Pekin’le olan ilişkisine oldukça değer veren otokrat Kazak hükümeti için siyasi açıdan daha hassastır. Kazak vatandaşı eski bir Doğu Türkistan memuru olan Askar Azatbek, Aralık 2017’de, sınırda bulunan serbest ticaret bölgesi Khorgos’un Kazakistan tarafından alındı. Azatbek, Çin tarafından iki araba gelip onları gözaltına aldığında bir arkadaşıyla birlikteydi. Arkadaşı serbest bırakıldı, ancak Azatbek Çin’e götürüldü ve yakınları o zamandan beri onunla temasa geçemedi.
Bir kampta çalışan ve yasadışı olarak Nisan 2018’de Kazakistan’a geçen Kazak asıllı Çin vatandaşı olan Sayragul Sauytbay, Kazak hükûmeti için başka bir diplomatik baş ağrısı. Sauytbay sığınma talep etmeye çalıştı ve kampların iç işleyişine dair bilgisi olduğunu söyledi ancak başvurusu iki kez Kazakistan hükümeti tarafından reddedildi. Sauytbay, ocak ayında Foreign Policy dergisi için röportaj verirken Çinli yetkililerin Doğu Türkistan’daki akrabalarını tehdit ederek onun sessiz kalmasını sağlamaya çalıştığını söyledi. Kazakistan yönetiminin Pekin tarafından iadesi için yapılan baskıya boyun eğip yakın bir zamanda onu geri göndermesinden korkuyordu.
Bu davalar, Kazak hükûmeti için diplomatik bir mayın tarlası anlamına geliyor. Çin, Kazakistan’ın en büyük yatırımcılarından biri ve modern ipek yolu girişimi için stratejik bir ortak. Geçmişte, Kazak makamları Uygur sığınmacılarını Çin’e geri göndermişti. Ek olarak Kazak hükümetinin zayıf insan hakları karnesi gösteriyor ki hükûmetin kendi vatandaşlarına karşı olumsuz tavır geliştirmekte çok az çekincesi mevcut. Ancak Sauytbay’ın davası ve Doğu Türkistan’daki Kazakların ahvali, kamuoyunu kendi taraflarına kaydırdı ve Kazak hükümeti bu durumun neticesi olarak bazı Kazakların kamplardan serbest bırakılmasını sağlamak için Çin’le perde arkası müzakerelerine başladı.
Bu diplomatik faaliyet, Doğu Türkistan’da akrabaları olan aileler için cesaret verici olmakla birlikte, Kazak makamlarının, gözaltına alınan Kazaklar için yurtiçindeki güçlü desteğin açığa çıkmasından dolayı sinirlendiğine dair işaretler var. Atajurt Eriktileri’nin başkanı Serikzhan Bilash, daha önce yaptığı tescile geçirme girişimlerinin devlet tarafından reddedilmesine rağmen kayıtsız bir örgüt işlettiği için şubat ayında bir Almatı mahkemesi tarafından para cezasına çarptırıldı. Bilash, Kazak makamlarının örgütünün çalışmalarını engellemek için daha fazla girişimde bulunacağını beklediğini söyledi. Sauytbay ise davasının kilit anlarında ulaşılamaz hale gelen ve onu sessiz kalmaya teşvik eden avukatını kovduğunu aktardı.
Kazak hükümeti; Çin, Doğu Türkistan’daki Müslümanların kimliklerini silmeye çalışırken karşısına dikilmeyeceğini açıkça belli etti. Ancak yanı başlarındaki kamplar Kazaklar, Uygurlar ve diğer gruplarla dolup taşarken, Doğu Türkistan hakkındaki hakikat göz ardı edilemeyecek kadar büyüyebilir.

Kaynak : www.uygurhaber.com/cinin-islama-karsi-buyuyen-savasi-simdi-de-kazaklar-icin-geliyorlar?fk: Stand with Uyghur Medium sayfası









Etiketler: » » » » » » » » » » » »
Share
1390 Kez Görüntülendi.