Son Dakika
Çin Komünist yönetimi 1949’da işgal ettiği Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere baskı, zulüm, insanlık ve soykırım suçu uygulamakla yetinmiyor, bu suçlarını Türkiye başta dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Doğu Türkistan Türklerine de devam ettiriyor.
Milli istihbarat Teşkilatı(MİT) ile İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı Birimlerin ortaklaşa düzenlediği bir operasyonda Çin yönetimine Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlılar ve onların kurudukları STK.larının faaliyetleri hakkında topladığı bilgileri Çin İstihbaratına aktaran 7 kişi Çin’e casusluk yaptığı iddiası ile tutuklandı. Çin Casusu şüphelilerinin evlerinde yapılan aramalarda külliyetli miktarda çeşitli ülke paraları ile Tabanca ve fişekler ele geçirildi.
28 Şubat tarihinde Türk basınında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheliler hakkında düzenlenen tutanakların bir kısmı yayınlandı. Bu olay diaspora Uygurları arasında büyük şoka sebep oldu. Ayrıca, öteden beri Çin’in Türkiye’deki sınır ötesi baskı ve zulümleri hakkındaki endişeleri kanıtlanmış ve Çin’in bu sınır ötesi baskı ve zulmünün boyutu konusunda ciddi gelişmelere yol açtı.
Çin Casuslarına Operasyon Yapılıyor
7 kişiden oluşan Çin casusluk şüphelilerine 20 Şubat 2024’te operasyon düzenlenmesi ve yakalanması olayı Türkiye’de Çin’in Casusluk faaliyetlerine karşı yapılan ilk olay olarak kayıtlara geçmiş ve casusluk faaliyetlerine ait bilgiler Emniyet raporları ile kısmen de olsa medyaya yansımıştır. Devletimiz bu operasyonla Çin yönetimine çok önemli bir uyarı ve mesaj göndermiş olmaktadır. Çin Casuslarının yıllardan beri Türkiye’de casusluk faaliyetlerini yürüttüğü ve Uygurların bu durumdan çok rahatsız ve endişe içinde oldukları zaman zaman gündeme getirilmekteydi.Bu Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlıların korku ve endişelerinin giderilmesi için büyük bir etken olmuştur.
Çin İstihbaratına bağlı Çin Ajanlarının eylemleri şöyle ;
Türk Avukatların Son Operasyonla İlgili Yorumları
Güvenlik Kuvvetlerimizin Türkiye’de faaliyet gösteren Çin casuslarına yönelik operasyonları ile ilgili olarak Özgür Asya(rfa.org/Uyghur) radyosuna konuşan Türk Avukatları Çin Casuslarına yönelik bu operasyonu şu sözlerle yorumladılar :
Prof.Dr.İlyas Doğan – Ankara HBV.Ün.Öğretim Üyesi
Ankara Hacı Bayram Veli(ABV) Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve Türkiye’deki Uygur mültecilerin yasal işleriyle yakından ilgilenen Avukat Prof.Dr.İlyas Doğan şunları söyledi : ” Bu son operasyonun Çin’in Türkiye’deki Casusluk Faaliyetleri için açık bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Bu operasyon basit bir gözaltı olayı değildir. Emniyet güçleri İnsanları devlete karşı açıkça suç işlediklerinde ve suç ihtimali olduğunda ancak göz altına alır ve sorgular. Suç işleyen kim olursa olsun, İster Türk vatandaşı olsun, ister yabancı olsun bir sebebi olmadan tutuklanmaz. İnsanlar suç işledikleri için göz altına alınır. Ancak her göz altına alınan suçlu değildir ve kişi şöphe üzerine tutuklanır. Suçu sabit ise yargılanır ve suçluluğuna yargı karar verecektir. Göz altına alınan bir kişi şüpheli olarak elde edilen kanıt ve belgeler çerçevesinde sorgulanır. Göz altına alınan şüphelinin kısa süre sonra serbest bırakılması da mümkündür. Çünkü, mahkemenin tutuklu ile ilgili delillerin onların yargılanması için yeterli olup olmadığına bakacaktır. Gözaltı süresi değişebilir. Bu süre gün hafta ve hatta aylar sürebilir. Yani tutuklu Türkiye’ye karşı bir suç işlemiş ise, daha uzun süre tutabilirler. Kesin bir şey söylemek için davanın ayrıntılı olarak incelenmesi gerekir. Şu anda ayrıntıları henüz bilinmeyen ve dava açılma aşamasında olan bir dava hakkında yorum yapmak uygun ve yasal değildir. Tutuklanan kişinin suçlanabilmesi için belirli nedenlere dayanmaları gerekir.” şeklinde konuştu.
Av. Abdulhalim Yılmaz İstanbul Barosu Üyesi Kayıtlı Avukat
Ustanbul’da yaşayan Uygur Türklerinin hukuki sorunları ile yollardan beri yakından ilgilenen Avukat Abdülhalim Yılmaz’ın değerlendirmesi ise şöyle ;
” Çin Casusu oldukları şüphesi ile 21 Şubat’ta göz altına alınan bu kişiler aslında Çin’in baskı ve zulmüne uğradıkları için özgür ve huzurlu yaşamak için Ülkemize gelip yerleşen kişilerdir. Bir kaç gündür bununla ilgili haberler var. Ancak olayın detaylarına dair hiçbir bilgi ortada yok. O an bunun farkında bile olmayabiliriz. Ancak davranışlarının ve/veya kendilerine söylenenlerin şüpheli olduğu açıkça söylenebilir. Bunun üzerine polis harekete geçti, ardından savcılık da bu kişiler hakkında yasal işlem yaptı, mahkemeye sundu, mahkeme de göz altı kararı vermiş olabilir. Bu kişilerin Çin istihbaratıyla bağlantılı oldukları için tutuklandıkları açık ve net.
Çin Casuslarına Operasyon Bir ilk Eylem Değil
Abdülhalim Yılmaz, bu gözaltı olayının Çin’in Türkiye’deki istihbarat faaliyetleriyle ilgili ilk eylemi olmadığını belirterek : ” Geçtiğimiz yıl bazı Uygurlara yönelik komplo şüphesiyle çok sayıda kişi tutuklanmışti. Ancak, Çin’in Türkiye’de güçlü bir casusluk faaliyetinin bulunduğunu söyleyebilirim. Açık olan şu ki, Çin istihbaratı Türkiye’de uzun süredir aşırı faaliyetler yürütüyor. Uygurlar Türklerinin hukuki sorunlarını halletmet ve yardımcı olmak için 25 yıldır çalışıyorum. Şunu yakinen gördüm ; Doğu Türkistanlılar ülkelerinden rahat yaşayabilmek için Ülkemize sağındılar. Ancak burada da Kendi içlerinde bile rahat değiller. Çünkü, çeşitli sebeplerle başkalarından şüphelenebiliyorlar. Geçen yıl Çin istihbaratıyla ilgili bir operasyon yapılmış ve çok sayıda kişi tutuklanmıştı. Yani bazı Uygurlar komplo şüphesiyle kaçırıldı. Bunların arasında Türk vatandaşı olanlar da vardı.
Çin’in Sınır Ötesi Baskıları ile son Operasyon İnsan Hakları Örgütlerinin Gündeminde
Çin çasusluğu şüphesi ile göz altına alınanlar ile Çin’in Türkiye’deki sınır ötesi baskıları insan hakları gruplarının dikkatini çekiyor ve Uygur mültecilerin korunması yönünde çağrıların artmasına yol açıyor.
İspanyol “Savunma Savunucuları Örgütü” tarafından 2023 yılının ağustos ayında yayınlanan bir raporda Çin’in Türkiye’de yaşayan Uygurlara birlikte yaşadıkları Uygurlar hakkında bilgi vermeleri için nasıl baskılar yaptığını ortaya çıkaran bir rapor yayınladı. Raporda, Çin polisinin Türkiye’deki sınır ötesi operasyonlarında Uygur bölgesindeki halk komitelerini, Türkiye’deki Çin diplomatik kurumlarını ve casuslarını kullandığı belirtildi.
Yalkun Uluyol İnsan Hakları Savunucuları Örgütü (Defenders of Defense) işbirliğiyle yapılan raporun hazırlayıcısı ve araştırmacılardan biri. rfa.Org’a yaptığı açıklamada Şüphelilerin Çinli yetkililere verdikleri küçük bir bilginin bile “casusluk başlatıcısı” olabileceğini söyledi.
BENZER HABERLER