logo

trugen jacn
17 Aralık 2019

ÇİN, KAMPLARDAKİ TÜRK TUTUKLULARA İŞKENCE YAPIYOR,ZEHİRLİYOR VE ÖLDÜRÜYOR

Epoch Times’a konuşan eski bir Çin Toplama kampı tutuklusu Gülbahar Celilova, Çin’in “Mesleki eğitim kampları”nda zorla alıkoyduğu Uygur kadınlarına her türlü psikolojik ve fiziksel işkenceler yaptığını çeşitli yöntemlerle ve zorla bilmedikleri çeşitli ilaçlarla onları zehirlediğini ve hatta onları öldürdüklerini açıkladı.

Doğu Türkistan'da yaşadığı zulmü gözyaşlarıyla anlattı 

http://www.haberiniz.com.tr/dunya/dogu-turkistanda-yasadigi-zulmu-gozyaslariyla-anlatti-462791h.html …

@DoguTurkistan @DoguTurkistanTR @UygurHaber @UygurTurkleri @UygurTurklugu #Kazakistan #Gülbahar #Celilova #Çin #mezalim

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Uygur ve Kazakstan vatandaşı Gülbahar Cellova (54), eylül 2018’e kadar 15 ay boyunca Doğu Türkstan’nn başkent Ürümç’de bulunan br kadın kampında tutuluyor. Doğu Türkstan Toplama Kamplarında, Tutuklular İşkenceye Uğruyor, İlaçla Zehirleniyor ve Öldürülüyorlar. 15 ay boyunca Doğu Türkistan’in başkent Ürümçi’de bulunan bir kadın kampında tutuklu kaldı. Celilova, İstanbul’dan telefonla verdiği röportajda tanık olduğu vahşet anlattı: “Odamda, parmaklarına çiviler çakıldığı için kanlar içinde kalan kızlar ve yediği dayaklar yüzünden ölenler vardı.”

Çin'in baskı ve zulüm resimleri ile ilgili görsel sonucu

Kendisinin Nur adlı bir şirkete 17.000 dolar göndermekle suçlanarak Mayıs 2017’de tutuklanan bir iş kadını olan Gülbahar, suçsuz bulunduktan sonra serbest bırakıldı. Gülbahar’ın tutukluluğu sırasında Hürriyet isimil bir mahkûm arkadaşı ilaçla uyutularak öldürüldü. Gülbahar bu olay hakkında şunları söyledi: “Vücuduna bir şey enjekte edilmişti ama bedeni hala sıcaktı ve diğer kızlar onu yıkamakla görevlendirildi. Öylece gözlerimin önünde ölüverdi.” Doğu Türkstan’dak otortenin Ekim ayındaki tutuklamaları meşru kılma çabalarına rağmen endişe verici raporlar yayınlandı. Çin Komünist Partsi’nin “üç şeytan güç” şeklinde nitelendirdiği aşırıcılık, ayrılıkçılık ve terörzim açısından risk oluşturan kişilerin “eğitim ve dönüşüm”ünü buralarda gerçekleştirdikleri iddia edildi.

Uygurlar, Tibetliler gibi etnik azınlıklar ile yeril Hiristiyanlar ve Falun Gonglar dâhil devlet kontrolü dışında kalan dindarlar uzun zamandır Çin Komünist Partsi’nin “yeniden eğitim ” programının hedefinde. 29 Kasım’da Çin’den gelen haberler üzerine ABD’de Çin hakkında toplanan komisyonda konuşan senatör Marco Rubio, çoğu gözlemcinin Çin’de şu an devam eden baskı dalgasının kültürel devrimden beri yaşananların en şiddetlisi olduğunu inandığını söylüyor. Ancak Pekin, ekim ayına kadar gizli tutulan toplu tutuklama merkezlernin aslında dikiş ve pişrime gibi alanlarda her düzey “meslek beceri” eğitimler için kurulan tesisler olduğu iddiasında ısrarcı. Gülbahar Celilova dâhil pek çok eski tutuklunun tanıklığının aksine bir iddia. Çin’n ABD büyükelçisi Cu Tanka’dan geldi. Büyükelçi Cu, geçen ay Reuters’a verdiği röportajda Çin Komünst Partisi’nin Uygurları “hayata dönebilecek normal insanlara dönüştürmek” için “yeniden eğitmeye” çalıştığını söyledi.

Çin yönetiminin toplama 
kamplarında onlarca kişi 21 
metrekarelik odalarda kalıyor.

The Epoch Times’a konuşan Gülbahar ise alıkonulduğu süre boyunca hiçbir sınıf veya eğitim görmediğini ve eğtim iddalarının tamamıyla yalan olduğunu söyledi. ABD’nn Çin üzerine çalışan Kongre-Yönetici Komisyonu’nun Birleşmş Milletlere sunduğu rakamlara göre, çoğunluğu Uygur olan 1 milyondan fazla insanın kitlesel olarak gözaltı kamplarında tutulduğu düşünülüyor. Kampların Aşırı Kalabalık, Pis ve kötü Koşullarda olduğunu söylüyor. Gülbahar, para transferi hakkındaki saatler süren sorgusu sonrasında, kelepçelenimş ve sarı bir ünforma giydirilmiş şeklide Urumçi’deki Sankan’a götürüldü. Gülbahar’ın söyledğne göre Sankan o gitmeden bir hafta önce tamamen kadınların bulunduğu bir kampa çevrilmişti. Gülbahar “Aşırı kalabalıktı ve şartlar çok kötüydü” diyor ve ekliyor: “Odamda 14 yaşlarında okul çağındaki genç kızlar da 80 yaşlarında yaşlı kadınlar da vardı.” Derilerini kesen 5 klogramlık kelepçeler yüzünden kolları kanayan kadınlar her gece nöbetleşe uyuyorlardı, çünkü herkesin uzanableceği kadar geniş alan(yatak) yoktu. “Küçücük bir odada 40 kadar kişi uzanıyor ve 15 kişi ayakta kalıyordu.” diyor Gülbahar. Kamptaki yemekleri ise “bir insanın asla yememesi gereken şeyler” olarak tanımlıyor. Taş kadar sert ekmek, su ve mısır unundan yapılan çorbayı kastederek “Ancak yemekler bizleri hayatta tutacak kadardı.” diye belirtiyor. Gülbahar ve oda arkadaşları her sabah 5.30’da uyandırılıyor ve saat 8’e kadar tek sıra halende dizilerek bir duvara bakmaya zorlanıyorlardı. “Konuşmak yok, etrafa bakınmak yok; yoksa cezalandırılırsınız.” “Yürüyemeyelim diye kelepçeler ayak bileğimzdeki zincirlere bağlıyorlardı. Uygur kadınları tüm gün odalarına hapsediliyordu. “Kapı sadece sizi cezalandırmak için açılır, hepsi bu.” diye ekliyor.

Gülbahar Fiziksel ve Psikolojk İşkence, İlaçlar ve Zehir Kamptak tutuklular günlük olarak ne olduğu belli olmayan bir ilaç yutmaya zorlanıyorlardı ve ayda bir “duyguları uyuşturan” bir iğne yapılıyordu. “İğne hafızanız yokmuş gib hissettriyor. Aileni özlemiyorsun veya dışarı çıkmak istyor gibi hissetmiyorsun. Hiçbir şey hissetmiyorsun –bu çok garp bir his.” diye açıklıyor Gülbahar.

Uygur İnsan Hakları Projes Dış İşler Direktörü Lousa Greve, The Epoch Tmes’a bu ilacın “zihinleri kişisel ikmliklerinden arındırdığını ve zorunlu olarak sürekli tekrarlanan iÇn Komünist Partsi’ne bağlılık beyanıyla doldurulduğunu” söyledi.

41 yaşında bir restoran sahibinin yemek yerken düşmesine tanık olan Gülbahar, kamp görevlilerinin tutukluların yemeklerine zehir koyduğunu söylüyor. “Zehirlenmşçesine ağzından köpükler ve kabarcıklar çıkıyordu kadının. Felç olmuştu.” Gülbahar kadının odadan dışarıya sürüklendiğini ve asla ger dönmediğini söylüyor. Mağfiret adında genç bir tutuklu hemşire, kadının yardımına koştuğu için kamp görevlileri tarafından hemen cezalandırılmıştı. “Birlik sopalarla geldiler ve onu dövmeye başladılar, odanın dışına sürükleyp orada dövmeye devam ettiler.” Gülbahar’ın hemşirenin ona anlattıklarından hatırladığı kadarıyla, Mağfiret daha sonra “karadelik odası”na -bir çeşit izolasyon hücresi- alındı ve işkence sandalyesine zincirlenmiş şeklide orada on gün bekletlidi. Yemek ve uyku yoksunluğuna sebep olması için odaya fareler de konmuştu. “Mabret çok korkmuştu ve fareler vücudundan uzak tutmak için mücadele etmek zorundaydı. Uyuyamıyordu çünkü canlı canlı yenmek istemiyordu.” Gülbahar, Mabret’n ancak Çin Komünist Partisi için daha çok mücadele etme sözü verdiği ve bir özür mektubundan sonra serbest bırakıldığını söylüyor. Ama işkenceden sonra bir daha asla aynı kişi olmadı. “Delirmişe benziyordu- normal davranmıyordu. Bakışından davranışına kadar her şey sanki bir sorunu varmış gibiydi.

Çin'in baskı ve zulüm resimleri ile ilgili görsel sonucu

Uygur Kültürü Ve Gelenekler Üzerinde Baskı

Gülbahar, namaz hazırlığına benzediği için tutukluların yüzlerini yıkarken başlarına dokunmalarının yasak olduğunu anlatıyor. “İslamda, bir erkek veya bir kadın abdest alırken, hakiki bir şekilde temizlenmş olmak için başlarını mesh ederler. Kamp görevlileri insanların böyle namaza hazır bir şekilde olmasını istemyordu.” Çoğunluğu Sünni Müslüman olan Uygur geleneklerine bu baskı diğer tutukluların tanıklıklarında da ifade edilmiş. Bunlardan bir olan Omir Bekali, Ekim ayında The Epoch Tmes’a Çin Komünist Partsi’ni övmeye ve inancını inkâr etmeye zorlandığını anlatmıştı.

Gülbahar, kadınların gün boyunca Çin Komünsit Partsi’ne metheden beş şarkıyı ezberlemeye zorlandıklarını söylüyor. “Her pazartesi bize zorla söylettirilen Çin Ulusal Marşı’nı öğrenmeye zorlandım.” diyor.

Lousa Greve, zorlamayla yapılan Çin Komünist Partsi’ne bağlılık gösterisinin, gözaltına alınanları bir daha devlete karşı tehdit olarak algılanabilecek bir kimliği devam ettirmemeler adına dönüştürmek için olduğunu söyledi. Greeve, “Bu, onların düşünceleirini değiştirmek için bir teşebbüstü. Böylece bir daha dinlerine inanmaya cesaret edemeyip ‘normal’ olana inanacaklardı. ‘Normal’ ise partiye kesin bağlılık idealine uygun olmak demekti.” dedi.

“Çin Komünst Partisi, kontrolü elde tutabilmek için cemaat grupları veya Uygurların kendi aralarında yapabilecekleri topluluk aktiviteler, ibadetler gibi bağımsız dayanışma kaynaklarının varlığına izin vermemek gerektiğine inanıyor.” diye belirtti.

Kaynak: Stand wth Uyghurs medum sayfası (https://medum.com/@standwthUyghur/do%C4%9Fu-t%C3%BCrkstandak- toplama-kamplar%C4%B1nda-tutuklular-

Etiketler:
Share
712 Kez Görüntülendi.