Son Dakika
19 .yüzyılda Çarlık Rusyası ile İngilitere arasında rekabet ve çekişimelere sahne olan Orta Asya’da oynanan “Büyük Oyun” günümüzde de aynı şekilde ve aktörleri değişerek sürdürülüyor. 21.yüzyılda bu büyük oyunun oyuncularından İngiltere’nin yerini günümüzde liberal ve kapitalist ekonomi sistemini katı Çin komünizmi kuralları ile uygulamaya çalışan ve kendi kabuğundan taşmak için fırsatlar kollayan, kendini dünya’ya kızıl ve parlak gösteremeye çalışan sarı emperyalizmin yeni temsilcisi Çin almış bulunmaktadır.
Hamit Göktürk / Uygur haber ve Araştırma Merkezi (UYHAM)
Rusya,Çin, Hindistan ve İran’ın arasında sıkışan Türkistan coğrafyası son yıllarda yakın ve uzaktan komşuları Türkiye,ABD.AB. ve bazı İslam ülkeleri arasında bu coğrafya bir etki ve nüfuz mücadelesine sahne olmaktadır.
Bu ülkelereden sadece Türkiye,tarihi,dini ve milli ortak birliktelik ve değerler noktasından bu ülkelere arka planı olmayan ve yalın bir şekilde ve kardeşlik bağlamında yaklaşan ve bakan yegane ve tek ağabey ve Kardeş ülke olarak öne çıkmakatadır. Türnkiye’miz Merhum Liderimiz İsa Yusuf Alptekin’in sürekli dillendirdiği “Türkiye Türk İslam Aleminin Yegane İstinatgahı ve Hamisi ve Koruyucudur.” tarihi sözüne uygun şekilde Türk dünyasına siyasi.ekonomik,kültürel ve insanı olarak yardım eden ve etmekte olan tek ülke olarak desteğini sürdürmektedir.Bu nedenle bütün Türk İslam dünyasında yaşayan Kerdeşlerimizin özellikle Doğu Türkistanlı Uygurların minnettar ve şükran hisleri ile dolu olduklarını biliyorum.
Türkiye’mizi korumak ve kollamak ; Bütün Türklerin ve Müslümanların İvedi ve öncelikli görevi olduğunu düşünüyorum.
Bu coğrafya ile ilgilenen diğer ülkelerin ise, her birinin bir birlerine yakın ve hepsinin de birer arka planı ve belirli bir amacı olan ileriye dönük hedefleri vardır.
19,yüzyılda “ dünya siyasetinde “Büyük Oyun ” olarak adlandırılan empereyalıst politikaların yürütülmesinde günümüz Türkistan coğrafyası çok önemli bir konumda olmuş ve gizli, Açık şekilde ancak o kadar de kanlı çekişmelere sahne olmuştur.
Günümüzde bu coğrafya’da uynanan bu oyunun 19,yüzyıldaki en büyük oyuncusu Güneş Batmayan İmparatorluk olarak kendini lanse eden Büyük Britanya İmparatorluğu kendi kabuğuna çekilmiş ve bu büyük oyunun aktörü olma rölünü çoktan kaybetmıştır.Günümüzde ise, İngiltere’nin bu rölünü Libernal ve Pazar ekonomisi ile kapitalıst sisteme geçen Çin’in biraz çekingen ancak,çok sinsi yöntemlerle kendisini her zaman öne çıkaran baskıncı rölüne şahit olmaktayız. Çin,son yıllarda 21.Yüzyılda Eski İpek Yolunun yeniden canlandırılması projesini ortaya atmış bulunmakatadır. Bu Çin tipi ipek yolunun ana güzergahları ; Pekin’den başlayan Doğu Türkistan,Türkistan Coğrafyası,Kafkasya,İran ve Türkiye üzerinden AB.ülkelerini de katederek Londra’da son bulmaktadır.
İkinci bir diğer güzergahı ise,tam Çin’in kontrol ve gözetiminde olan ibir projedir. Kaşgar’ı Pakistan’ın Arap denizi kıyısındaki Gwadar Limanına bağlayacak yaklaşık 2,5 bin km.’yi bulan hızlı demir yolu, Suratlı ve yüksek vasıfli uluslar arası standartları dahi aşacağı iddia edilen kara yolu ile Petrol ve doğalgaz naklinde kullanılacak boru taşıma hatları olarak açıklanmıştır.Çin devlet başkanı Şi geçen Nisan ayında İslamabat’ta bu projenini temellerini atmış ve onlarca anlaşma imzalamıştır.Çin bu proje için Pakistan’a 46 milyar $ yatırım yapacağını açıklamıştır.
Çin Şanghay İşbirliği örgütünün şemsiyesi altına aldığı Türkistan Cumhuriyetlerini kendisinin arka bahçesi yapmıştır. Bu ülkelerin idarecileri Çin’in her dediğine kayıtsız şartsız evet diyen ve peşin olarak kafa sallayan bir duruma getirilmiştir.Bu örgüt’ün Güvenlik birimi(Securite Department) Bişkek’te kurulmuş olup, ve bu ve diğer Cumuhuriyetlerde Çin polis ve ajanları yapılan anlaşmalardan elde ettiği imtiyazalardan yararlanarak serbestçe icraatlarını dilediğince yapabilmektedir.
Diğer komşu İran’in ise,bu ve diğer İslam ülkelerindeki Müslümanların aleyhine olan durumu kendisini hiç erterese etmemektedir.İran için,Pers yayılmacalığının bir aracı olan Şii mezhebi ve öğretisinin serbest olması kendisi için yeterli görülmektedir.
Müslüman Uygur Türklerini uyguladıkları çeşitli yok etme yöntemleri ile toptan imha ederek ortadan kaldırmak ve Doğu Türkistan’i tek başına yutmak isteyen Çin, Türkistan’ın batısına da göz dikmiştir.İstila ve işgal planlarını çok akıllıca ve sinsice yürütmeye çalışmaktadır. Çin’in kültürel olarak bu ülkeleri etkisi altına ve teslim almak için Kungzi(Konfüçyüs) Enstitüleri açmıştır. Ekonomik olarak İpek yolu projesini ve siyasi ve güvenlik alanlarında ise.,ŞİÖ’nü kurmuştur. Bu ülke halklarına yardım ve destek amaçlı kurdukları bu sistemleri her konuda ve sahada sinsice ve ustaca kullandığı ap açık görülmektedir.
Putin Rusyasının askeri,siyasi ve ekonomik olarak ve tarihten gelen avantaji ve Sovyetlerden kalan yerleşik sistem ve düzeni kullanarak bu ülkelerde çok etkin olduğu açıktır.
ABD.ve müttefikleri olan Ülkelerin 11. Eylul saldırılarından sonra bu ülkelerde yükselen siyasi ve askeri gücü ve etkisi güçlü olarak uygulanan Rus ve Çin baskısı ve bu ülkelerin bu Cumhuriyetlerde yürüttüğü cahilce, bilinçsiz uygulamalar ve uzağı görmeyen politikalar neticesinde günümüzde yok denecek kadar azalmıştır.
BÜYÜK OYUNUN YENİ VE ATILGAN AKTÖRÜ : HİNDİSTAN
Büyük oyun’un çok aktif ve son oyuncusu olarak bu kez Hindistan ortaya çıkmıştır ve bu oyunda etkin rol almak istemektedir. Ayrıca, ABD’nın bölgede son yıllarda en iyi müttefiki haline gelen bu ülke ABD’nin bölgedeki tek paratneri ve destekçisi olarak bir anda kendisinden söz ettirmeyi başarmıştır.
Hindistan kurulduğu tarihten beri sürekli bir şekilde Çin ile türlü yıldızı barışmayan ülkelerin başında gelmektedir.Çin’in 1959’da Budist Dünyasının Manevi başkenti Lasa’(Tibet’i) işgal etmesi ve bu dinin küresel Dini önderi Dalay Lama’yı sürgüne zorlaması bu ihtilafın başlıca nedenlerinden başında gelmektedir. Çin’in Tibet’i güç kullanarak işgalinden sonra her iki ülke arasındaki anlaşmazlıklar daha sonra 1962 yılında düşük ve sınırlı bir sınır savaşına dönüşmüştür. Bir bölümü Keşmir’de diğer kısmı ise,Doğu Türkistan toprakları içerisinde kalan Aksay bölgesini Çin bir gecede baskın yaparak işgal etmiştir.Hindistan ise,bu savaşlarda çok kötü bir şekilde hezimete uğramıştır. İki ülke arasındaki bu savaş halı, Ateşkese rağmen bölge’de halen resmen sürmektedir.
1947’deki yapılan anlaşamalara rağmen,referandum yapılmadan Keşmir’in Hindistan tarafından işgal edilmesi ile başlayan fiili durum, 1965 ve 1971 yıllarında Hindistan _ Pakistan arasında topyekün bir savaşa yol açmıştır.Pakistan rakibi Hindistan karşısında Çin’e yönelmiştir. Bölgede islam akidesine bağlılığı ile anılan adı de Pakistan İslam Cumhuriyeti olan bu ülke, İslamın azılı düşmanı ve Ateist Çin’in en sadık müttefiki ve her dediğini kabul etmekten çekinmeyen bir dostu haline gelmiştir.
Hindisitan, Çin ile hemen hemen aynı sayıda olan nüfusu,son yıllarda elde ettiği ekonomik başarılar, uluslar arası ekonomik ve politik başarıları(BRİC Kurucu üyesiolma Vb. durumlar ) askeri yönden güçlenmesi, ve yüksek kalkınma trendi ve özellikle bilgi ve elektronik alt yapısı ve haberleşme teknolojisinde yakaladığı öncü ve başarılı rolü, ve bu konularda uluslar arası arenada söz sahibi olabilen ülkelerden biri haline gelmesi ve diğer kazanımları ile kendini Çin’in karşısına dikilimeye ve ona rakip olabilme beceserisini ortaya koymasına yol açmıştır.
Hindistan’in bu konudaki ilk diplomatik atılımı ise geçtiğimiz Nisan ayında olmuşutur. Nisan ayında imzalanan Pakistan-Çin işbirliği anlaşmalarına karşı sesini yükseltmiş ve kendisini dışlayan bu anlaşmaya karşı tepki göstermiştir. Çin ve Pakistan Büyükelçilerini Dış işlerine bakanlığına davet ederek nota vermiş ve yapılan bu anlaşmalar hakkında bilgi talep etmiştir.
Hindistan’ın Çin’e karşı en önemli ve dikkat çekici ikinci çıkışını ise, Hindistan Başbakanı Modi geçtiğimiz Haziran ayının sonralarında Kazakistan’a yaptığı resmi ziyareti esnasında yapmıştır. Başkent Astane’deki Nursultan Nazarbayev Üniversitesinde Kazakistan’in Uygur asıllı Başbakanı Karim Masumov, Kazakistanlı bakanlar ve önemli devlet ve hükümet adamaları ile önder gelen bilim insanları ve kalabalık öğrencilerin katıldığı bir konferans’ta Doğu Türkistanlı Şain,Yazar ve düşünce adamı ve Milliyetçi -Türkçü Üç Efendiler Hareketinin önemli aktörlerinden Abdurrahim Tileşv Ötkür’ün Çin’e karşı verilen özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin sembolü haline gelen “İZ” şiirini dilendirerek vermiştir. Hindistan başbakanı Türkistan Coğrafyasının parlayan yıldızı ve en önemli ülkelerinden Kazakistan’ın başkenti Astane’de Uygur Türklerinin İz şiirini okuyarak Çin’e açık ve net bir mesaj göndermiştir.Kendisini bölge’de tek ve rakipsiz zanneden ve öyle gören, merhum strateji bilgini ve Siyaset adamı eski Parlamenter Muzaffer Özdağ’ın deyimi ile “Taşmak isteyen Sarı Tehlike”ye, Uygur Türkleri üzerinden stratejik bir çıkış yaparak çok açık ve net bir mesaj vermek istemiştir. Hindistan,Çin’e “Dur, Sen daha Orta Asya ve Türkistan’da bilinmezken, benim Orta Asya ve Türkistan halkları ile uzak bir geçmişe dayanan ve yüz yıllarca süren ortaklığımız ve birlikteliğimiz vardır.Bundan sonra da bu birlikteliğimiz devam edecektir. Hindistan olarak biz bunu sürdürmeye kararlıyız.”demiştir. ”
BÖLGE’DE ÇİN VE HİNDİSTAN’İN DURUMU
Konu Hakkında Özgür Asya Radyosuna görüşlerini açıklayan G.Washington Üniversitesi Misafir öğretim Üyesi ve Ekonomi Doktora öğrencisi Uygur Aydını Ferhat Bilgin bu durum ve gelişmeleri şöyle ifade ediyor ;
“ Orta Asya ve Türkistan bölgesinde 19.yüzyılın son yarısında Çarlık Rusyası ile Büyük Britanaya arasında meydana gelen bu büyük Oyun’un günümüzde Hindistan ile Çin arasındaki versiyonunda mahiyet itibariyle büyük farklılıklar vardır.19.yüzyıoldaki bu oyunda Rusya ve İngiltere’nin yayılmacılık ve askeri rekabet ve üstünlük mücadelesi tarzında sürdürüldü. Günümüzde ise, bu bölge’de oynayan Rusya,Çin ve Hindistan arasında mücadele ve rekabet, ekonomiyi kullanarak kendilerinin bu ülkelerdeki etkisini arttırmak şeklindedir. Hindistan ile Çin arasında mevcut stratejiler de çok farklıdır. Jeostratejik ve jeopolitik yönden ele alındığında Orta Asya ve Türkistan ülkelerinin doğal komşusu Çin değil.,aksine Hindistan’dır. Uygurların ana vatanı Doğu Türkistan ile Çin arasında insan yaşamına uygun olmayan ıssız ve susuz çöller ve 500 km.’yı bulan uzak mesafeler vardır.Bu durum ulaşımın gelişmediği çağlarda Çin ile Türkistana arasında doğal engeller idi. Halbuki Orta Asya ile Hindistan arasında dünyanın en yüksek dağları mevcuttur. Bu yüksek ve bitmek tükenmez dağlar arasında güzel vadiler, ve bu vadilarda şırıl şırıl akan tatlı ve şifalı sular ve bulaklar mevcuttur.Bu durumdan dolayı Muhammed Zahiruddin Baburşah bu dağlardan geçerek ve bu güzel vadilerde kalabalık Ordusunu besleyerek Hindistan’ı çok kısa sürede işgal etmiş ve Babur İmparatorluğunu kurmaya mavuffak olmuştur.
Bir diğer en önemli farklılık ise şudur ; Çin,kendinden olmayan bütün halkları,kültür ve madeneyetleri sürekli ayırımcılık yaparak dışlar. Çin’in tarihine bakıtığımızda şu açık gerçeği çok kolay görebiliriz ; Çin kendisinden olmayan ötekini assimile ederek kendine benzetir. Bunu başaramadığı takdirde ise, onları ülkesinde ve bünyesinde barındırmaz. tamamen dışlayarak atar. Aynen günümüzde Uygur Türklerine yaptıkları gibi. Ayrıca,Çin’in tarihi komşularına karşı düşmanlıklar,saldırılar ve işgal savaşları ile doludur. Çin, Emperyal ve yayılma ve taşma temelli devlet ideolojisine sahiptir.
Hint kültür ve medeniyeti ise bunun tam tersidir.Hindistan çok dilli,dinli ve etnik kimlikli bir ülkedir. Bu değişik etnik kökenli halklar ve Milletler tarihten beri bir birlerine saygılı davranarak,bir birlerini tamamlamışlardır. Yıllar boyunca birlikte ve barış içinde yaşama kültürü oluşturmuşlardır. Bu kültür ve medeniyet değerlerine sahip olan Hindisitan’da ise,samimiyet,iyi komşuluk ve birlikte ve bir arada yaşama kültürü mevcuttur.Geçmişte ve günümüzde bu ülke’de yayılmacı veya emperyalist düşünceler yoktur.
Türkistan coğrafyası ile Hindistan arasındaki stratejik işbirliği ve dayanışma bağlamındaki ilişikilerin Çin ile bu coğrafya arasındaki geçici ilişkiler ile karşılaştırıldığında,parlak bir geleceğe sahip olabileceğini tahmin ediyorum.” şeklinde konuşmuştur.
Gözlemciler Hindistan Başbakanı’nın Hindukuş dağlarının ötesindeki kadim komşularına yaptığı bu tarihi ziyareti,Hindistn’ın Orta Asya ve Türkistan Coğrafyasında söz sahibi olma mücadelesinde yeni bir çıkış ve bu büyük oyun’un yeni versiyonunun atılgan bir aktörünün ağzından açıklanan bir sinyalı olduğunu belirtiyorlar.
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » Makale Analiz » SiyasetBENZER HABERLER