Son Dakika
Mehmet TOHTİ ( DUK. Yürütme Kurulu Üyesi-Kanada)
2013 yılında Çinli profesör Ai Yuejin , Nankai Üniversitesi’nde askeri öğrencilerle verdiği bir konferansta şunları şöylemiştir ;
“Milletimizin (Etnik Han Çinlilerin) güçlenmesinin temeli nedir biliyor musunuz? Bu bizim ulusal savunmamız değil, eğitim ise hiç değil, asıl olan ekonomi çıkarlarımızdır. Bu bizim Çin devleti olarak sahip olduğumuz geniş bölgedeki temel hedefimizdir. Son 200 yıl boyunca Çin’in çevresindeki tüm etnik azınlık grupların tamamını kendi ırkımıza benzettik. Bizim Çin Kültürünün doğası diğer ulusları asimile etmektir. İyi ırkları bunu kolayca kabul ediyorlar ve Çin toplumuna adapte olarak dönüşüyorlar ve birer Çinli oluyorlar. Kötü ırktan olanlara ve buna direnenleri ise baskı zulüm ve işkence ile asimile ediyoruz. Hiç kabul etmeyenleri ise Tümden ortadan kaldırarak yok ediyoruz.”
Çinli Prof.Dr.Ai Yuejin yukarıdaki konuşması ile Çin’in Doğu TÜrkistan,Tibet ve diğer Çinli olmayan bölgeleri ilhak etmek için yabancı kültürleri (barbarlar) nasıl yok ettiklerini Çin’in uzun tarihinde ve ve modern çağlarda özellikle günümüzdeki yayılmacalığı ile baskı ve zulüm uygulamalarını açık bir şekilde özetlemektedir.
Tarihsel açıdan bakıldığında, Çin yönetimileri bugünün Çin’i için Hua (華 ) ve barbarlar olarak tanımladıkları Çinli olmayanlar için ise Yi (夷 yi) adını kullanmaktadır. Tarihsel olarak bakıldığında Çin’in “Barbarlar ile Mücadelesi” bir bakıma tarihten beri kendilerine miras bırakılan bir hedeftir. Çin’in bu milli hedefi “Barbarların ortadan kaldırılması – Göklerin altında Büyük Birlik”’e ulaşmanın yegane hedefi anahtarı olmuştur.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin günümüzdeki resmi adı Zhong Hua Ren Min Gong He Guo (中华人民共和国 ) olup, bu tanımlama Çin’in tarihten beri kendilerine intikal eden Milli mirasın devamını yansıtır.
Çin’de hakim olan Çin Halk Cumhuriyeti adı verilen yönetimin tüm devlet güçlerini tam olarak kullanarak tüm “yabancı dinleri nasıl sistemli olarak ortadan kaldırılmasına tanık oldum.
Bunlardan ilki, 1966-1976 yılları arasındaki kültürel devrimi döneminde, erken çocukluğumda canlı hatıralarla yaşadığım bir dönemdi. “Din afyondur ve afyon zehirdir” ve “Dört Yaşlıları Parçala (eski fikirler, eski kültürler, eski gelenekler ve eski alışkanlıklar) proletarya diktatörlüğünün çekicisiyle” dine düşmanca saldıran aşırı ve sıradışı açıklamalar duvarları kaplamıştı. Bu dönem ise, Başkan Mao dönemiydi.
Günümüzde ise ayni eski oyun kitapları, Xi Jinping tarafından eşi görülmemiş düzeyde vahşetle yeniden açıldığına şahit olmaktayız.
New York Times , Uluslararası Araştırmacı Gazetecilik Konsorsiyumu tarafından yayınlanan 403 sayfalı Gizli Uygur Soykırım Belgeleri ile geçtiğimiz ay sızdırılan gizli Karakaş Belgeleri( Listeleri ) bunun son örnekleridir. Bu sızdırılan ÇKP Üst Yönetiminin gizli belgeleri Çin’in aileleri ve mahalleleri yok ederek ortadan kaldırıcaklarını ve Uygur toplumunun sosyal, kültürel ve dini dokusunu parçalayarak, Uygurları ve dini kimliğini nasıl hedeflediğini gösteren acımasız ve insanlık dışı niyetleri ile uygulanacak baskı- zulümler hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir.
Xi Jinping, 2016”de bir Din Konferansı’nda yaptığı konuşmasında “Komünist Parti kadroları inatçı Marksistler ve dini olmayan ateistler olmalıdır. Markist kadrolar dini çevrelere ve onların takipçilerine rehberlik etmeli ve onları eğitmelidirler.” demiştir.
Xi Jinping’in bu “rehberlik ve eğitim” in sofistike yüksek teknoloji gözetim uygulaması ile sonuçlandığına şahit olduk. Tüm Uygur nüfusunun dijital ve fiziksel(insani) olarak kontrolü Eğitim adı altında milyonlarca stajyerin Toplama kamplarına kapatılması, ailelerin parçalanması ve onların çocuklarından ayrılması; zorla aşılama ve sosyal mühendislik bunların başlıcalarındır. Ayrıca, kutsal dini mekanların , dini öğretilerin ve görenek ve geleneklerin yasaklanması ve dinin zihinsel bozukluklara sebep olduğu ve bu değerlerin tamamen yok edilmesi de diğer uygulamalardır.
Ai Yuejin’in anlatımına göre, binlerce yıl süren Çin tarihi, farklı ırkların, kültürlerin veya dinlerin bir arada var olması için hiçbir zaman yumuşak bir zemin asla olmamıştır. Çünkü, Çin’in Orta Krallık döneminden beri bu farklılıkların her zaman hayatta kalması düşmanca görülmüştür. Biz Çin’in bu tarihsel perspektifine göz önünde bulundurmadan , sadece yüzeysel semptomlarına odaklandığımızda gerçekler asla ortaya konulamaz ve çıkamaz ve Çin’in Orta Krallık döneminden beri süregelen gizli niyetini göremezyiz.
Çin kültürlerinden olmayan herhangi bir şey “yabancı kültür” dür ve Çinli olmayan herkes “barbar” dır ve bu nedenle tamamen asimile olmadıkça ortadan kaldırılması gerekir. Çin yönetiminin günümüzde Uygurların din ve etnik karakterin temel kimliğini hedef alan soykırım politikası asla tesadüfi değildir.
Bu Kuşak – Yol haritası Xi Jinping’in Uygurların atalarından kendilerine miras kalan ana vatanları olan Doğu Türkistan’ı kullanarak ve bu topraklar üzerinden Orta Asya, Avrasya ve Avrupa’ya karadan ulaşmasını sağlayan Çin’in 21. yüzyıl Marshall Planı için bir düğüm noktası ve vazgeçilemez güzergahını gösteriyor.
Hiç kuşkunuz olmasın, Kemer ve Yol Girişimi (BRI), küresel bağlantıları geliştirmek için bir altyapı yatırımı olarak ilan edilen, Çin’in Orta Krallık döneminden beri milli bir hedefi olan mevcut dünya düzeninin yerini alan küresel patron Olma hayalini gerçekleştirmesi için verilen üstü örtülmüş bir kisvedir. Uygurların bir ulus olarak ortadan kaldırılması, bu görevdeki önemli bir engelin kaldırılması için bir ilk adımdır.
Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi adını verdiği Doğu Türkistan, Çin’in vassal devletler olarak egemenliğini genişletmek istediği sekiz bağımsız devletle kara sınırlarını paylaşıyor.
Uygurların bağımsız devletlerini yeniden kurma arzusu ve farklı etnik ve dini kimlikleriyle Çin’in asimilasyonuna karşı gösterdikleri olağanüstü direnç, Orta Krallığın(Çin’in) sınırlarından ötesine taşma ve kara yoluyla sınırlarını genişletme hedefi için büyük bir engeldir.
Xi Jinping’in Çin’ini anlamak, konuyu ele almak ve çözüm aramak için Bir anahtardır.
Mevcut sorunların belirli semptomlarını ele almak için farklı politika ayarlamaları nihai bir çözüm için yetersiz kalmaktadır. Sorunun derinliği, geçmişteki cehaletimizi gerçekten anlamamız gerektiğini ortaya koymaktadır. Kendimiz ve bir çok dostlarımız tarafından itiraf edildiği gibi uzak görüşten yoksun oluşumuz ve saflığımız bugünkü dramatik sonucumuzu hazırlamıştır. Bu durumu ortadan kaldırmak ve asıl hadefimize ulaşabilmemiz için uzun vadeli, temkinli ve tutarlı bir strateji oluşturmamız ve bunu uygulamaya koymamızı gerektirir.
Çin yönetiminin başka dinlere ve inançlara yönelik devlet baskısı ve sistematik zulmü başta biz Doğu Türkistanlılar olmak üzere komşu ve kardeş devletlerin demokrasi ve din özgürlüğünün korunması ve tüm inançların kayıtsız serbest olmasna inanan ve bu değerledi hedefleyen ülkelerin devlet bazında uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri, günümüzde Çin’in mevcut dini ve kültürel zumünün şiddetini azaltmak, bu baskı ve zulmü caydırmak, içermek ve nihayetinde değiştirmek için halihazırda ortaya çıkan yegane bir güç konumunda gözükmektedir. Çin’in baskı ve zulüm ve soykırım uygulamalarına yönelik olarak duyulan haklı endişelerin sözlü ifadesi bu baskı ve zulmün ortadan kaldırılması için yeterli oolmamaktadır. Diğer yandan , dini azınlıklara, pazarımızın terk edilmiş Çin mallarına ve yüksek teknolojili ÇKP destekli şirketlere servetimizi hasat etmeye hala açıkken maruz kaldığı zulümün boyutunu ve kapsamını ele almak için yeterli olmayacaktır. Emeklilik fonlarımız ve yatırımlarımız, kurumsal aç gözlülüğün bir sonucu olarak Çin’e taşınıyor ve her doların Çin’in gücü olarak bize karşı döneceği gerçeği göz ardı ediliyor.
Söz konusu olan sadece çeşitli etnik grupların dini özgürlüğü değil, yüzyıllık kurbanlarla inşa ettiğimiz mevcut dünya düzeni, değer sistemi ve küresel kurumlardır. Bizi biz yapan temel değerlere dayanmalıyız.
Şimdiye kadar uyguladığımız başarısız politikalarımıza devam edersek ya da Çin’in aldatmaca üzerine kurulu Orta Krallık’tan beri sürdürdüğü yalanları ile uğraşmaya devam edersek. bu geri dönüşün olmazsa olmaz kavşağından dönmemiz asla mümkün olmayacaktır.
Etiketler: Çin » Din » Dünya » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » Gündem » insan hakları » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » SoykırımBENZER HABERLER