Son Dakika
Uygur Türkü Araştırmacı- Yazar Asiye Abdulahat Uygur Çin’in Tien Jin kentindeki Nankey Ünversitesi tarafından hazırlanan “Uygur Bölgesinin İhtiyaç fazlası İşçi Gücünün Zorunlu Olarak Merkezi Çin’e Nakledilmesi ,Köle/İşçilik ve Mecburi Göç Ettirilmesi” başlıklı raporu hakkında bir haber analiz kaleme alarak yayınladı. Yazar makalesinde Nankey Raporunda yer alan şu çarpıcı cümlelere dikkat çekerek : ” Uygurları kendi Vatanlarında çeşitli yöntemlerle asimile ile yok etmek çok uzun süreli bir iş olup pek mümkün görülmüyor. Uygurların asimile edilmelerinin bir an önce tamamlanabilmesi için onları ” İşsizlik ve Fakirlikten kurtulma – Yaşam Seviyesinin Yükseltilme ve ihtiyaç fazlası İşçi olduklarını ” öne sürerek Çin’in iç bölgelerine mecburi göç ettirilmesi, dağıtılması ve Ülkelerinden uzaklaştırarak etnik kimliklerinden koparılması ile ancak, mümkün olacaktır.” dediğin yazdı.
Asiye Abdulahat UYGUR( Araştırmacı Yazar ve Aktivist- Hollanda)
Son yıllarda Çin hükümeti, sözde ” Uygurların Fakirlik ve Yoksulluktan Kurtarılması” adı altında Uygurların çoğunlukta olduğu Kaşgar, Hotan, Yarkent Artış/Kızılsu ve Aksu bölgelerinde (3 il ve bir sözde özerk ilçe) yaşayan yaşayan ve tarımla uğraşan çok sayıda çiftçinin ” Meslek Değiştirerek İşsizlik ve Fakirlikten Kurtulmalarını ” propangalar ile yeni bir teşvik kampanyası başlattığı görülmektedir. Özellikle Uygu bölgesinin Güney bölgelerinden çok sayıda Uygur işçilerin planlı bir şekilde merkezi Çin’deki Fabrika ve işletmelerde işçi olarak yerleştirildiklerine dair çeşitli haber ve görüştüler ÇKP.medyasında sıkça yer alıdğına ve bu yer değiştirmelerin son aylarda daha sık görüldüğüne tanık oluyoruz.
Güney bölgelerinden tarımla uğraşan ve Çin’e zorla göç ettirilen bu Uygurların Çin’in iç bölgelerindeki üretim tesisleri ile fabrikalarında çalıştıklarına dair renkli görüntüler ve propagandalar giderek daha popüler hale gelmekte olup, bu durum ve uluslararası toplumun da dikkatini çekmektedir.
Sonuç olarak, Uygurların zorla merkezi Çin’e göç ettirilerek toplu olarak yeni işlerine yerleştirildiği, ve çok sıkı gözetim altında zorla çalıştırıldığına dair haberler medyada yer almaya başlamıştır.
Dr.Zenz’in Raporu : Uygurların İş gücü fazlası olarak Çin’e Göç ve Zorla Çalıştırılması
Doğu Türkistan ve Uygur Türkleri konusunda uzman olarak bilinen ve özellik Doğu Türkistan’daki Çin tipi Toplama Kampları ile ilgili araştırma ve çalışmaları ile tanınan Alman Teolog Dr. Adrian Zenz Çin yönetiminin bu son uygulamalarını konu alan ” Uygurların İşçi Göçü Fazlası Çerçevesinde Yerlerinin değiştirilmesi Çin’e götürülerek Zorla Çalıştırılması ” başlıklı bir raporu Aralık 2020’de yayınladı. Dr.Zenz’in Raporundaki bilgiler, Çin hükümetinin bir dizi resmi verilerinden oluşmaktadır. Nankey Raporu olarak bilinen bu rapor, Çin’in Tianjin kentindeki Nankey Üniversitesi tarafından Çin İstihbaratı için hazırlanan bu araştırma 2018’de hazırlanmıştır.
Adrian Zenz’in raporu, Uygurların zorla yerlerinin değiştirilmesi ve Çin’e göç ettirilerek Fabrika ve üretim tesislerinde Köle/İşçi olarak mecburi çalıştırılması konusunu iki kategori halinde gözler önüne seriyor:
Çin hükümetinin sözde ” İhtiyaç fazlası Üretim Emekçileri/ Emekçi Fazlası/Artıkları ” olarak adlandırdığı bu nüfus, esas olarak, istikrarlı bir işi olmayan bu illerde yerleşik yoksul köylü Uygur gençlerinden oluşuyor. Çin hükümetinin onları ” İşçi Olarak Kabul etme- Ücretsiz Eğitimle Yetiştirme ve İşe Yerleştirdiklerini iddia etmektedir. Bu işsiz ve fakir Uygur gençlerin işe yerleştirilmelerinin esas amacı onları zorla yerlerinden etme baskı ile Çin’in iç bölgelerine götürerek Köle/İşçi olarak çalıştırarak onların merkezi Çin’de kendi memleketlerinden koparılarak uzaklarda yaşamaya mecbur ederek zamanla onları kalabalık Çin toplumu içinde eriterek asimile etmek olarak açıklanmaktadır.
İhtiyaç Fazlası Uygurların Merkezi Çin’de İşe Yerleştirilmesi Fakirlikten Kurtarmak(!)
Çin hükümeti için hazırlanan Nankai Raporu”nda Uygur bölgesinde yaşayan Uygur gençlerinin Çin’e zorla nakledilerek Köle/İşçi olarak çalıştırılması uygulamasını Onların “İşsizlik ve Fakirlikten Kurtarılması” olarak açıklamaktadır. Çin yönetiminin bu uygulamasının esas amacı “Ekonomik İyileştirme olmadığı” aksine Uygurların kendi gelenek ve örflerini yaşayarak toplu olarak birlikte geleneksel aileler şeklinde yaşama kültürlerini yok ederek onları merkezi Çin’de dağılmalarını ve zamanla kendi başlarına homojen Çin toplumu içende eriyerek yok olmaları sonucunu elde etmektir. Nankey Raporu, Uygur gençlerini onlar için yabancı bir ülke olarak bilinen Çin’de fabrikalarda ve işletmelerde çalıştırmek için zorla göç ettirme, Uygurların nüfus yapısını dağıtarak değiştirmeye, onların beyinlerini tamamen yıkayarak , zihinlerini, dünya görüşlerini ve düşünce biçimlerini değiştirmeye yönlendirerek Çin toplumu içinde sinmelerini ve Uygur etnik kimliğinden tamamen kopmalarını sağlamak içindir.
Uygurlar Özellikle Çin’in Sahil Bölgelerine Göç Ettirilerek İşi Yerleştirilmeli
Nankai raporu, Uygurların Çin eyaletlerine yerleşmelerinde bir diğer önemli konu da onların güneydeki etnik Han Çinlilerinin çok kalabalık olarak yaşadıkları denize kıyısı olan sahil bölgelerine işe yerleştirilerek onların daha kolay ve hızlı bir şekilde asimilasyon ile dönüştürülmesinin amaçlandığını açıkça ortaya koymaktadır.
Dr. Adrian Zinz, Nankey Raporu üzerinde yaptığı bir çalışmasında, “Bu yöntem Köylü işsiz Uygur gençliğine başka bir seçenek bırakılmadığı göstermektedir. Uygurlar Çin yönetiminin yoksulluğu azaltma ve yeniden işe yerleştirme politikalarına karşı çıkarsa, üç farklı iftıra ve suçlamadan dolayı Toplama kamplarına atılacak veya uzun süreli hapis cezalarına çarptırılacakları kesindir.
Çin’in bu asimilasyon amaçlı bu uygulamaları aslında Uluslararası Çalışma Örgütü(İLO)’nun hükümlerine göre zorunlu çalışma şartlarını tanımlayan hususlara tam olarak uymaktadır. Çin hükümetinin teşvik ettiği yoksulluğu azaltma/İşsizliğe çare projeleri arasında kırsal kesimde tarımla uğraşan Uygur çiftçilerin yerlerinden zorla göç ettirelerek Çin’deki üretim bölgelerinde işçi olarak yerleştirilmelerine dair tüm uygulamalarının tamamı Uygur toplumunu yurtlarından ebedi olarak ayırmak ve dağıtmak,aile bireylerini bir birlerinden zorla kopararak aile birliği üzerinden Uygur toplumunu yok etmeye yönelik en yıkıcı politikalarının başında gelmektedir. Bu projeler ile yerlerinden edilen ve merkezi Çin’e işe yerleştirme iddiası ile göç ettirilen Uygurların toplam sayısının 1,6 – 1,8 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Nankey Raporu Önce Açıklandı, Daha Sonra Yayından Kaldırıldı
Nankey Raporu hazırlandıktan sonra Nankey Üniversitenin Kurumsal Sitesinde (Bilgi Ambarında) ilan edildikten 6 ay sonra yayından kaldırıldığı ,yerine ise bu raporun daha özet bir nüshasının konulduğu açıklandı. Ayrıca rapordaki ” Uygurların merkezi Çin’de Çin nüfusunun çok kalabalık olduğu sahil bölgelerine zorla yerleştirilerek Çinli halkın içinde sindirilerek yok edilmesi “ cümleleri silinerek ortadan kaldırıldığı bildirildi.
Nankey Raporunda ilan edilen istitastiki bilgilerde sözü edilen ve Çin’in iç bölgelerine” İşsizlik ve Fakirliği yenmek” adı altında göç ettirilen yaklaşık 2 milyon Uygur gençleri çalışma yeteneğine sahip olan genç Uygur nüfusunu kapsamaktadır. Bunun dışında Çin’in iç bölgelerine göç ettirilmesine şartları uygun olmayan yaşlılar, kadınlar, çocuklar ve engelliler bu sayının dışındadır.
Doğu Türkistan’in güneyindeki yerleşimlerde, ana geçim kaynağı tarım olan bölgelerdeki genç Uygur nüfusunun zorla göç ettirilmesinden sonra tarım faaliyetlerini kimler üstlenecek veya toprakları kim ekip biçecek ? Bu sorular cevaplandırılması çok önemli can alıcı sorulardır.
Aslında Çin hükümeti yıllar önce Uygur çiftçilerinin topraklarını kimin ekeceği konusunda ciddi planlar yapmış ve bu konuda bir dizi politikaları uygulamaya koymuştur. Bu uygulamalar yine diğer hususlarda olduğu gibi Çin’in sözde “Uygurları İşsizlikten ve Fakirlikiten Kurtarma” siyaseti ile çok yakından ilgilidir.
Uygulamadan Amaç, Güneydeki Baskın Uygur Nüfusunu Çinililer Lehine Azaltmak
Bu proje ilk kez 1990’larda uygulamaya konulmuştur. Bu uygulama ile Uygur nüfusunun çoğunluğu oluşuturduğu güney Vilayetleri ” Ayrıcaklı ve Özel Fakir Bölge ” olarak ilan edilerek bu verimli topraklar ÇKP yönetiminde “Devlet İçin7e Devlet” olan özel ve ayrıcalıklı yasalarla Çin sömürgeciliğinin bir sarı ejderhasına dönüştürülen sözde Üretim ve İnşaat Ordusu(Bing Tuen)’na talan ettirilmiştir. Özel bir askeri bölge ilan edilen güney bölgelerinde Bing Tuen’in el koyduğu ve işgal ettiği bu topraklardan Uygur nüfusu zorla göç ettirilmiş ve bölge tamamen “Uygursuz/Uygurların yaşamadığı ” bir bölge haline getirilmiştir. Çin işgal yönetimi bu yöntemler ile Güney vilayetlerdeki Uygur nüfusunu dizginlemek suretiyle kontrol altında tutmak ve demorafik olarak nüfus yapısını etnik Çinli nüfus lehine değiştirmeyi ana hedef olarak belirlemiştir.
Uygurlara Ait Toprakları Kiralama adı Altında Etnik Çinililere Tahsis Edilmesi
Çin işgal yönetiminin bu politikaları sonucunda Uygurların elinde bulunan tarım arazilerinin ” Ekilebilir(Tırılgu yerlerin) toprakların Devlete Kiralanması” uygulaması sonucunda Çin işgal yönetimine teslim edilmesine zorlandığı görülmüştür.
Doğu Türkistan’da 1996 yılında başlatılan sözde ” Uygur Bölgesinin Kalkınması Yardım Edilecek Pilot Bölge” uygulaması ile daaha önce Çin işgal yönetimine kiralanmış tarım arazıleri Sömürgeci sözde Üretim ve İnşaat Kolordusuna devredilmiştir. Bu sözde İnşaat Ordusu , Uygur çiftçilerin devlete kiraladığı bu büyük ölçekli tarım arazilerine de dahil olmak üzere tarım arazilerini bakır toprakları islah ederek tarım arazilerine katmış ve ekibilir tarım alanlarını daha genişletmiştir. ÇKP’nin su sömürge Ordusu ülke topraklarını işleyerek ( tesviye ederek) ıslah etmek adına bu toprakları pamuk başta hububat, yağlı bitkiler, meyva ve sebze ekim ve üretim üssü haline getirmişlerdir.
Ayrıca bütün bunlara ek olarak Uygurlardan “Zorla Kiralanan Bu topraklar sahiplerinin tamamı etnik Çinlilerden oluşan ve Çin anakarasından Uygur bölgesine taşınan üretim hatları fabrikalar inşaat elemanları üreten tesisiler, sanayi bölgeler inşaatı ve diğer işletme ve şirketlerin inşa edilerek yerleşmeleri için tahsis edilmiştir. atları için tahsis edilmiştir.
Tarımla geçimini sağlayan Uygur çiftçilere ise : 1-) kişi başına daha az ekilebilir arazi 2-) Daha az ve eksik tarımsal bir alt yapı 3-) Tarım için çok yetersiz su kaynakları bırakılmış ve bu suretle Uygur Çiftçileri kendi topraklarında ” Aşsızlık ve Yoksulluğa” mahkum edilmişlerdir.
Uygur Çiftçiler Açlığa Mahkum Edilerek Merkezi Cin’e Göçe Zorlanmaktadır
Çin işgal yönetimi bölgede Uygur Çiftçilere yönelik uyguladığı bu sinsi ve yok edici politikaları ile geleneksel tarımla geçinen Uygur çiftçileri tarım yapamayacak ve kendisini beslemeyecek bir hale getirerek özellik onların tarım yapmaktan vaz geçmeye zorlamıştır.
Çin yönetimi bunun yanında Uygurların merkezi Çin’e göçmeleri ve işe yerleşmeleri halinde Fakirlikten Kurtulacaklarını hayat standartlarını iyileşeceğine dair propagandalarına hız vermiş ve geçmişteki Kollektif ssosyal ve ekonomik Sistemini tekrar uygulamaya başlamış ve Uygur Çiftçiler açlık, yoksulluk ve çaresizlikten kurtulmak için kurdukları bu Devlet Kooperatiflerine üye olmaya zorlamıştır.
Uygur Çiftçiler bütün bunlardan sonra ellerindeki mevcut “Tarım arazilerini gönüllü olarak hükümete devretmek” gibi hatalarının ne kadar yanlış olduğunu anlamış ancak, geri dönüşü olmayan bu yoldan vaz geçmeleri ve topraklarına tekrar sahip olma arzularını ebediyen yitirdiklerini geç de olsa farkına varmışlardır.
İşgalci Çin’in Uygurlara”Meslek Değiştirme ” adındaki bu Uygulaması Bir Soykırım
Çin hükümeti tarafından 2020 yılının başlarında açıklanan verilere göre, Uygur Bölgesi’ndeki ekilebilir arazilerin toplam miktarının Çin birimi ile 28.732 milyon Mo (Yaklaşın 21 milyon Hektar ) daha artarak Uygur bölgesindeki toplam ekilebilir arazi alanını 106 milyon Mo( 70 milyon Hektar’a) seviyesine yükseldiğini bu miktarın ise, Çin genelinde beşinci sırada yer aldığını bildirmiştir.
Çin işgal yönetimi çalışabilir Uygur üretim gücünü Merkezi Çin’e zorla göç ettirerek onları yabancı ülkeler için üretim yapan Fabrikalarda Köle/İşçi olarak köleliştirirken, onları geride kalan bakıma muhtaç yaşlı ebeveyinlerini Çin’e ait sözde Bakımevlerine yerleştiriyor. Onların çocuklarını ise yaşadıkları yerlerde açtıkları Uygurca/Çince iki dilli yatılı okullarda(sadece Çince) Çinli öğretmenlere teslim ederek onları etnik birer Çinliye dönüştürüyor. Onların ecdatlarından miras kalan verimli tarım arazilerini Kiralama adı altında ellerinden alıyor ve topraklarına ebedi olarak el koyuyor.
Geride kalanları ise açtıkları sözde tarım kooperatiflerinde taşeron işçi olarak çalıştırarak onların işgücünü kendi ülkelerinde istismara ve sömürmeye hiç bir kayıt olmadan insafsızca devam ediyor.
Çin genelinde toplam ekilebilir arazi açısından bu kadar büyük arazi ve su kaynaklarına sahip ülkenin ç asıl sahipleri olan Uygur çiftçileri bu imkanlarından mahrum ederek ” Meslek Değiştirme” adı altında onları “İşsizlik ve Fakirlikten Kurtarmak” adı altında merkezi Çin’e göç etmeye ve üretim tesislerinde Köle/ işçi olmaya zorlamasının temelindeki asıl amaç onları “Fakirlikten Kurtarma” sinsi aldatmacası ile onları köklerinden kopararak yok etmektir.
SONUÇ OLARAK : ÇİN YÖNETİMİNİN UYGURLARA YÖNELİK BU PLANLI, ÖNCEDEN PROJELENDİRİLMİŞ KÖTÜ NİYETLE BU UYGULAMALARI TAM ANLAMI İLE BİR “ETNİK SOYKIRIM- İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ BİR CİNAYET ” OLDUĞU AÇIKTIR.
NOT : Sayın yazarın Özgür Asya radyosunda yayınlanan bu yazısı tarafımdan Anadolu Türkçesine aktarılmış ve okuyucularımızın bilgisine sunulmuştur. Kendilerine teşekkürler ederiz(HG)
Kaynak : https://www.rfa.org/uyghur/mulahize/kesp-ozgertish-04112022133950.html?
BENZER HABERLER