Son Dakika
Mete KORKMAZ
Devlet şiddeti kurbanları ya da dehşetine tanık olanlar için, nasıl yardım edileceğini ve ileriye giden bir yolu nasıl hayal edeceğini bilmek en acil görev olabilir. Bunu göz önünde bulundurarak, Doğu Türkistan’da Çin Hükümeti yönetimi tarafından inşa edilen ve yönetilen mevcut devlet şiddeti ve toplama kamplarını eleştirmek için Camp Album’un yaratıcısı olan Yi Şiaosuo, görüşlerini aktardı.
Özellikle, sanat ve kültürün neden baskı ve şiddete karşı itici araçlar olabileceğinden bahsediyoruz. Yi, “ Çok uzun zamandır özgürlükleri ellerinden alınmış azınlık nüfusları için, sanat kendilerini ifade ve temsil etmenin bir yoldur.” diyor.“En zorlu koşullarda bile, sanatın insanların zorluklarla başa çıkmasına yardımcı olmak ve azaltmak gibi bir etkisi bulunuyor. Ayrıca gücü ve otoriteyi azaltmak ve baskılara karşı direnmek içinde kuvvetli bir silahtır.”
Yi Şiaosuo: Doğu Türkistan’daki Türk etnik azınlık gruplarından birine mensubum. Doğu Türkistan’daki durum 2016-2017’den sonra kötüleştiğinde Kuzey Amerika’da okuldaydım ve o zamandan beri asla eve dönmedim. Yi Şiaosuo, ismim olarak kimliğime yazılmış, “küçük grup” anlamına gelmektedir. Çin Komünist Partisi sık sık bu terimi muhalifleri aşağılamak için şiddetli bir şekilde ezilmeyi hak eden bir “azınlık” olduklarını belirtmek için yeni doğan çocuklara bu ismi verdirtiyor. Şimdi bu ismi azınlıkların seslerini yükseltmek için geri alıyorum.
Bu koşullar altında kendiliğinden sürgün edildim, önce çizim ve yazma yoluyla stres ve endişe ile başa çıktım. Sonunda yalnız olmadığımı fark ettim, bu yüzden topluluğumun sıkıntılarla başa çıkması için kolektif deneyimini belgelemeye karar verdim. Umarım bu proje daha fazla insana ulaşabilir ve Doğu Türkistan’daki insan hakları krizi ve kültürel soykırım konusunda farkındalık yaratabilir.
Doğu Türkistan’daki Uygur halkına yönelik ırkçılık ve şiddet konusunda (kişisel olarak veya arkadaşlarınızla) deneyiminiz neydi? Bu şiddet ve ırkçılık neye benziyor?
Doğu Türkistan’da kişinin etnik kökeni, cinsiyeti, hane halkı kaydı, Çin’in, ona nasıl davranılacağının belirlenmesinde rol oynar. Son yıllarda Çin kültürü ve demografisi Doğu Türkistan’da daha baskın hale geldiğinden, Uygur ve Kazak gibi etnik azınlıklara karşı artan Çin ırkçılığı her geçen gün şiddetlendi; örneğin, istihdam ayrımcılığı, eşitsiz ekonomik kalkınma, pasaport başvurusu ve yenileme güçlükleri, ayrıca etnik turizm ve kültürel uyumun toplumsal uyum biçiminde ayrımcılık aracına dönüşmesi vb.
Şahsen, birçok arkadaşıma ve bana, Çin’in iç bölgelerinde bir işe başvurmamam gerektiği söylendi. Mazeret olarak helal yiyecek sağlanmayacağı söylendi. Pasaport ve evrak işlerinde veya herhangi bir devlet dairesine işimiz düştüğünde dilimizden, dinimizden, görünüşümüzden ve etnik kimliğimizden ötürü ayrımcılığı her şekilde hissettik, hissettirildik.
Doğu Türkistan’da yaşayan Çinliler size uygulanan şiddet ve baskıya nasıl tepki verdiler? Çin’in şiddet ve gözetim politikasına karşı konuşmanın ne gibi sonuçları var?
Çinliler çok farklı grupları içlerinde barındırıyorlar. Bu yüzden genelleme yapmayacağım. Fakat birçoğu Uygurlara yapılan baskı ve şiddete karşı kayıtsızlar. Yapılan zulmün terörle mücadele için yapıldığına inanıyorlar. Hükümetin anlatılarına inanıyorlar çünkü Çin’de çok az alternatif bilgi kaynağı var. Kamplar yaygınlaşmaya başlamadan önce birçok Çinli, azınlıkların medeniyet olarak geride olduğuna, eğitime ihtiyaç duyduklarına ve kampların kaliteyi yükselteceğine inanıyordu. Çin Hükümeti kamplarla ilgili şeffaf bilgi sağlayan tüm gazetecileri cezalandırdı. Son zamanlarda ise Çin Komünist Partisi içinden bilgiler sızdırılmaya başladı.
Konuştuğunuz Uygurlar, Çin Halkıyla veya Çin Komünist Partisiyle mücadele halinde olduklarını düşünüyorlar mı?
Geçtiğimiz on yıllar boyunca yapılan kalkınma projeleri ile Uygurların ve Kazakların geçim kaynakları dönüştürülmek istendi. Fakat bu sırada devlet ile olan gerilim etnik gruplar arasında yaşanmaya başladı. Kültürel gelenekler, tabular ve dini uygulamalar gibi sosyal farklılıklar toplulukların kimliklerini pekiştirmek için sınır haline geldi. Başka bir deyişle, Uygurlar ve Kazakların güçlü kültürel ve dini kimlikleri bir ölçüde farklılıklarını güçlendiren adaletsiz sosyal politikaların bir ürünüdür. (1.bölümün sonu- Devamı var)
KAYNAK https://www.tamgaturk.com/kulturel-soykirimin-ortasinda-dogu-turkistan1/
BENZER HABERLER