Son Dakika
Prof.Dr.Salih AYNURAL
Türkiye’nin iki kat büyüklüğünde, 20 milyondan fazla Müslüman Türk’ün yaşadığı; 1759 yılından bu yana (1863, 1933 ve 1944 yıllarında ilan edilen kısa süreli bağımsızlıklar hariç) Çin işgali altında olan talihsiz vatan Doğu Türkistan. Doğu Türkistan halkı 1759 yılından itibaren çok büyük mezalimler yaşadı ancak son dört yıldır yaşadığı mezalimler gibisini görmedi, hem de 21. Yüzyılda teknolojinin zirvede olduğu dönemde, bütün dünyanın gözü önünde bir millet Çinliler tarafından yok edilmeye çalışılıyor. Batılı ülkelerin bir kısmı basında ve hükümet sözcüleri vasıtasıyla bu olayları eleştirirken, dünyanın geri kalanı sessiz. Hele İslâm ve Türk Dünyası körler ve sağırları oynuyor.
Türkiye’de Filistin için yıllardır mücadele edenler, İsrail’e meydan okuyanlar, Arakan Müslümanlarının gördüğü zulmü her dakika gündeme getirenler; kendi canından, kendi kanından öz be öz kardeşleri kültürel soykırıma uğrarken, namaz kılmaları, oruç tutmaları, Kuran okumaları, Kuran öğrenme ve öğretmeleri yasaklanırken, İslâmi inançları yok edilirken, açıkça Çinlileştirilirken neden seslerini çıkarmıyor? Doğu Türkistan’da iki milyondan fazla Müslüman Türk, insanlık dışı kamplarda fiziki ve manevi işkence görürken, sabah akşam Çince öğretilmeye, beyinlerine komünist ideoloji sokulmaya çalışılırken, Doğu Türkistan adeta açık cezaevine çevrilirken, neden devlet büyüklerimiz Çin’i eleştirmiyor? Bugüne kadar Türkiye, Doğu Türkistanlıların maruz kaldığı zulme, sadece Dışişleri Bakanı ve Sözcüsünün bir iki eleştirisinin dışında hiç tepki göstermedi.
Hükümetin bu tavrından dolayı maalesef birkaç sivil toplum kuruluşu dışında Çin’i protesto eden, Doğu Türkistan meselesini gündeme getiren kurum ve kuruluşta olmadı. (Burada İHH’nın gösterdiği tepkiyi takdir etmek isterim.) Hani biz mazlumların yanındaydık, hani biz hakkın, haklının yanındaydık? Dört yıldır Çin Doğu Türkistan’da; Eğitim kampları adı altında Çinlileştirme ve beyin yıkama kampları oluştururken, bu kamplara önceden tespit ettikleri İslam inancı yüksek, öz kültürüne sahip insanlar sudan sebeplerle tıkılmaya başlanırken, her gün işkence kamplarına gönderilenlerin sayısı artarken; buna rağmen Çin ve Türkiye’de Çin yanlısı azınlık güruh, bu toplama ve işkence kamplarını hala Eğitim Kampları olarak savunuyor.
Sorarım size; etrafı dikenli tellerle çevrilmiş, pencereleri demir parmaklıklarla örülmüş, silahlı askerlerin korumasında olan kamplar eğitim kampı olabilir mi? Eğitim kampına insanlar silah zoruyla gönderilir mi? Eğitim kampının süresi belirsiz olur mu? Eğitim kampında on kişilik yatakhanelere otuz kişi konulur mu? Eğitim kamplarında Türkçe konuşmak yasaklanır mı? İnsanlar aileleri ile görüştürülmez mi? Yıllarca çocuğundan, çoluğundan ve ailesinden insanlar uzak tutulur mu? Kamplarda işkencelere dayanamayıp vefat edenler, cenaze namazının kılınmasına bile izin verilmeden gece yarısı gömülür mü? Eğitim kamplarında birkaç kişinin bir araya gelip sohbet etmesi yasaklanır mı? Banyolarına kadar kameralarla izlenilir mi? Eğitim kamplarına yüksek eğitim almış insanlar gönderilir mi? En önemlisi eğitim kamplarında insanlara işkence edilir mi? Kadınlar istismara uğrar mı? Gelin Doğu Türkistan’daki zulme dur diyelim. Sesimizi yükseltelim. Nasıl ki; Filistinlilere, Arakanlılara, Suriyelilere, Libyalılara sahip çıkıyorsak kardeşlerimize de sahip çıkalım.
KAYNAK : https://www.enpolitik.com/kose-yazisi/4076/dogu-turkistanda-insanlik-disi-toplama-kamplari
Etiketler: Çin » Dünya » Eğitim » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » Gündem » Haber » insan hakları » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » SoykırımBENZER HABERLER