Son Dakika
Mehmet Emin HAZRET
Çin’in Ekim 2016 tarihi itibariyle kadar toplam yurt dışı Yatırımı tutarı 1.13 trilyon dolardır. Çin’in Ankara Büyükelçisi Yu Hongyang yaptığı bir açıklamada ” Çin’in 2014 yılının Haziran ayının sonuna kadar Türkiye’de yaptığı yatırım miktarının 846 milyon dolara ulaşmıştır.” ifadesini kullandı. (Dünya gazetesi 7 ekim 2014) Açıklanan bu rakama göre Çin’in toplam yurt dışı yatırım miktarına göre Çin’in Türkiye’deki yatırımı denizdeki bir damla su kadar bile değildir.
Ancak, Türkiye- Çin ticaretinin en zirveye ulaştığı 2013’de iki ülke arasındaki ticaret hacmi 28.3 milyar dolar olup, Türkiye’nin ihracatı, 3,6 milyar Dolar, Türkiye’nin Çin’den yaptığı ithalat miktarı 24,7 milyar Dolar seviyesinde olup, Türkiye aleyhinde gelişen 21,1 milyar Dolar ticaret açığı bulunmaktadır.
8 Ekim 2010 Tarihinde dönemin başbakanı Recep Tayip Erdoğan ilen Çin başbakanı Wenjiabao Ankara’da iki ülke arasındaki stratejik ortaklık çerçevesinde 8 antlaşmaya imza atmıştır. Çin, Türkiye hızlı tren projesi için gerekli olan 45 milyar dolar tutarındaki toplam yatırım miktarının 28 milyar dolarlık bölümünü üstlendiğini açıklamıştı. Aradan 6 yıl geçti. Ancak,imzalanan bu anlaşmalar gereği aktarılması gereken bu yatırımla ilgili bir sent para Türkiye’ye geldiği yok.
Mart 2016 de Türkiye Tabii Kaynaklar ve Enerji Bakanı Berat Albayrak Pekinde temaslarda bulunurken, Çin, başta enerji yatırımları olmak üzere Türkiye’ye toplam 15 milyar dolar yatırım teklifinde bulundu. Çin’in Rüzgar enerji türbinleri ile güneş enerji panelleri üretiminde aşırı stok fazlası bulunmaktadır. Ancak Çin, yurt dışındaki yatırımlarını kısma ve hatta bir kısmını geri alma konusunda gizli bir karar almış bulunuyor. Çin’in, dünya’ya cömertlik rolü oynayarak kasa ile para dağıtma süreci son ermiştir. Çinin, Türkiye’ye vaat ettiği yatırımın gerçekleşme şansının düşük olduğunu anlamak için aşağıdaki tabloyu incelemek gerekiyor;
Çin’in Yurt Dışı Politik Yatırımları ve Batan Sermayesi
Boston Üniversitesi (GEGI ) Küresel Ekonomik Yönetim Girişimi direktörü Prof.Kevin Gallagher ve Dr. Rohini Kamal ile Çin Sosyal Bilimler Akademisinden Dr. Vangyongzhong (王永中) ile birlikte “Fueling Growth and Financing Risk:The benefits and risks of China’s development finance in the global energy sector” (Hızlı Büyüyen Çin ve Finansman Riski: Küresel enerji sektöründeki finansal kalkınmada Çin’in Yararları ve Riskleri) başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda, Çin Kalkınma Bankası ile Çin ithalat – ihracat Bankası’nın dünyaya dağıttığı paralarla ilk sıralarda yer almaktadır. Bu iki bankanın 2007 – 2014 yılları arasında yurt dışı enerji yatırımı için aktardığı para miktarı 118 milyar dolardır. Ancak, Dünya bankası, Asya kalkınma bankası, Inter-Amerikan Kalkınma Bankası, Afrika Kalkınma Bankası gibi uluslararası 4 bankanın enerjiye aktardığı toplam yatırım miktarı 119 milyar dolardır. Raporda Çin’in ÇKP.yönetiminin emrinde ve Çin’in siyasi ve politik uygulamaları paralelinde faaliyet gösteren bu iki Çin Bankasının , yabancı ülkelerdeki toplam 45 enerji santrali için verdiği kredi miktarının toplamı ise, 28 milyar doları bulmuştur.
Uluslararası İklim Politikaları Merkezi (CPI) Çin’in Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Rusya ve Vietnam gibi ülkeler ile 350 milyar – 720 milyar dolar arasında bir kredi tutarında, bu ülkeler ile çeşitli yatırım korularındaki antlaşmaların imza aşamasında olduğunu açıkladı. Çin’in bu yatırım tutarlarının adı geçen ülkelerde inşa edecekleri kömür ile çalışan termik santrallerin yapımında kullanılacağı açıklandı. Ancak, Dünya Bankası, Çin’in tamamen kendi politik stratejileri doğrultusunda yapacağı bu yatırımlarının büyük riskler taşıdığını yayınladığı bir raporda rakamsal verilerle ortaya koymuştur. Çin, komşu ülkeleri elinde tutabilmek için yaptığı ve yapacağı enerji yatırımların riskini üstlenebilir. Ancak, kendisine çok uzakta bulunan Türkiye’de Uygur Türkleri meselesi ve Doğu Türkistan sorunu konusunda Çin’in talepleri doğrultusunda ve bu talepleri kabul etmek şartı ile böyle büyük bir taahhüt altına girerse, ancak bu yatırımların bir bölümü o zaman gerçekleşebileceği düşünülebilir.
Çinli ekonomist ve Akademisyenlerinin açıkladığı verilere göre, Çin’in yurt dışında çeşitli madenler, doğal gaz ve petrol gibi doğal kaynakları için yaptığı yatırımların içinde ekonomik olarak başarısızlık oranının %95 mertebesinde olduğunu tahmin edilmektedir. Londra merkezli Oxford Economics ‘in analize göre, Çin’in doğal kaynaklar için yapacağı Venezuela, Irak, Moğolistan, Angola, Zambiya, Nijerya, Gabon, Cezayir ve Azerbaycan gibi ülkeler dışa bağımlılığı azaltmak, Kamu maliyesini yeniden dengelemek konusunda reform sürecine girdiği için, Çin’in bu ülkelerdeki yatırımlarının farklı boyutlarda risk altına girmiş olabileceğini teyit etmektedir.
Venezuela petrol yatırımları için, 2007 yılından bu yana Çin’den toplam 65 milyar dolar kredi almıştır. Bir Varil petrolün 1 dolar daha ucuza satılması Venezuela için 700 milyon dolar kayıp anlamına gelmektedir. Bir Varil Petrol’un fiyatı günümüzde 50 dolar civarında seyretmektedir. Venezuela ekonomisinin % 96’ni petrol ihracatı oluşturmaktadır. Şu an bu ülkedeki enflasyon oranı % 800′ e kadar yükselmiş durumdadır. Ülke ekonomik olarak tamamen iflas etmiştir. Venezuela devleti , Mayıs 2016’da Çin’e ödemesi gereken 20-24 Milyar arasındaki kredi borcunu ve faizini ödeyemeyeceğini açıkladı ve daha sonra da bu borcunu ödememiştir. Çin bu nedenle Venezeula’nın ödemediği bu borcu için derin bir endişe içinde beklemektedir.
Çin, Venezuela’daki Tinaco-Anaco hızlı demir yolu projesi için 800 milyon dolar yatırımla bu demir yolunun inşaatına başlamıştı. Mütefveffa sosyalist devlet başkanı Hugo Chavez’in deyimi ile bu proje ” Demir yol üzerindeki sosyalist kardeşliği” dünyaya örnek olacaktı. Ancak, Çin büyük ve şafşatalı vaatlerle 2009 da başladığı bu hızlı tren inşaatını inşaat halinde dondurmuş durumdadır .Çin.Verezuela’dan sonra da 20 kadar çeşitli yabancı ülke ile hızlı tren yolu projesi antlaşması yapmıştır. Ancak ,bu projelerden tek gerçekleştirdiği ise, Türkiye’de Ankara- İstanbul hızlı tren projesi olmuştur. Diğer projeleri ise, sadece kağıt üzerinde kalmıştır.
Çin’in Erimekte olan Döviz Rezervleri
Dünyada ve özellikle Türkiye’de “ Çin’in Muazzam Bir Nakit Para Cenneti olduğu ve her isteyene de para verdiği ” algısı hakim durumdadır. Çin’de nakit para olduğu bir gerçektir. Döviz rezervi bakımından Çin hala dünya birincisi olarak gözükmektedir. Çin’deki döviz rezervi 30 haziran 2014 te en zirveye ulaştığında 3.99 trilyon dolar mertebesine kadar yükselmiştir. Bu rakam, Eylül 2016 ‘de geldiğinde 3,17 trilyon dolara gerilemiştir. Ancak yine de dünya birinciliğini elinde tutmaktadır. Çin’in bu nakit rezervinin 1 trilyonu doları ABD hazine bonosunun karşılığı olarak ABD.’dedir. Günümüzde Çin siyasi,sosyal ve ve ekonomik çalkantılar ve istikrarsızlık içinde çalkalanıyor. Çin toplumu sosyal patlamanın eşiğindedir. Çin’den dövizin ülke dışına kaçırılması alınan tüm caydırıcı tedbirler ve ağır cezalara rağmen durdurulamamaktadır. Belki döviz daha çok ve şiddetli bir artışla yurt dışına akmaktadır. Buna karşılık,ülke’ye yatırımlar ve döviz girişi sürekli azalıyor. Elde mevcut nakit rezervler ise, dış yatırımlarda sarf edildiği için, Çin’in devlet hazinesi boşalmış durumdadır. Çin’in ekonomik durumu hiç parlak ve bilindiği gibi asla parlak değildir.
Benim Anlatmak İstediklerim,
Ben Doğu Türkistan’da doğmuş ve 40 yaşına kadar bu ülke’de yaşamış T.C.vatandaşlığı onuruna kavuşmuş, Türkiye Cumhuriyeti devletini, ana vatanım Doğu Türkistan kadar çok seven bir Uygur Türkü aydınım. Ben yüksek öğrenimimi merkezi Çin’de yaptım.Yıllarca bu ülke’de kaldım. Çalışmam nedeniyle Çin’i ve Çin yönetimini ve Çin toplumunu çok iyi tanıdığımı düşünüyorum. Çin ile ilgili değerlendirme ve görüşlerimi gerçek bilgilere dayalı, doğru ve rasyonel şekilde ortaya koymaya çalışırım. Ben analiz,tahmin ve düşüncelerimi duygusallığa değil, gerçeklere ve akademik verilere dayanarak yapıyorum. Elbette Türkiye’mizin yararı bizim de menfaatimizdir. Güçlü,başı dik ve sorunsuz bir Türkiye Kardeşlerine,dindaşlarına ve soydaşlarına sahip çıkabilir ve yardım edebilir. Bunun bilincini ben ve tüm Doğu Türkistanlılar çok iyi bilmektedir.Bunun özellikle bilinmesini istiyorum.
Çin “ Bir kuşak- bir yol” projesi çerçevesinde Urumçi’den Berlin’ ve oradan da Londra’ya kadar uzanacak yeni hızlı demir yolu projesini hayata geçirmek için bu yolun güzergahındeki 17 ülke ile antlaşmalar yapmıştır. Türkiye ise, bu 17 ülkenin içinde demir yolunun sadece bir halkasıdır. Çin’in bu Demir yolu projesi, Çin’in en yakın komşusu ve ŞİÖ.den müttefiki Kazakistan’da bile gerçekleşmemişken, Türkiye’ye sıranın ne zaman geleceği belli değildir. Diğer yandan Çin kendi reklamını yapmak için mi bu projeyi ortaya atıyor ? yoksa gerçekten böyle bir projesi var mıdır ? Bu durum hala bir muamma ve şüphelidir. Çin ülkedeki endüstri üretim çarkını döndürmek ve Çinli Vatandaşlarını işsiz bırakmamak için fazladan üretim yaparak stokladığı ve halen depolarında teknik ömrünü doldurma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan ve çürümeye yüz tutan üretim fazlası rüzgar enerji türbinleri ile güneş enerjisi üretim panellerini pekala Türkiye’ye verebilir. Hatta Çin’de iflas edip kapanan rüzgar ve güneş enerji fabrikalarını de Türkiye’ye çok ucuza satabilir. Bu durum ise. hiç bir zaman Çin’in Türkiye’yi düşündüğü anlamına gelmemelidir.
Türkiye’de Çin ekonomisine odaklı araştırmacılar ve uzmanlar var mıdır ? Bu konuda yeterince bilgi sahibi olabilmiş değilim.Çünkü, Çin ekonomisi konusunda gerçek veri ve bilgilere dayanan ciddi ve bilimsel analizler ve raporlara ülkemde çokça rastlayabilmiş değilim.Veya ben bilmiyorum ve rastlamadım. . Ben bir ekonomist değilim. Ancak, Çin’i, Çin kaynaklarından incelemeye özen gösteren bir araştırmacıyım.
Ancak, şu bir gerçektir ki ; Türkiye’ye Çin’den bir ekonomik yatırım veya buna bağlı olarak gelmesi muhtemel para kokusu , Türkiye’de yaşayan benim de içinde bulunduğum Doğu Türkistanlılar ve Özellikle ülkelerindeki baskı ve zulümden kaçarak Aziz Türkiye’mize sığınmak zorunda kalan Uygur Türkü mültecileri derin bir endişeye sevk etmektedir. Uygur Türkleri şimdiye kadar hiç rastlamadıkları bir baskıyı derinden hissetmektedir. Çin’in yaydığı bu şom haberlerin yarattığı olumsuz dedikodular ve Çin’in kirlettiği kasvetli,endişeli ve dumanlı havayı solumakla karşı karşıya kalmaktadır.
Çin, Türkiye’ye vaat ettiği Yatırımları Gerçekleştirebilecek mi?
Daha sonunun ne olacağı henüz kestirilemeyen ve neticesi belli olmayan ekonomik ilişkiler, sürekli şekilde ve büyük oranda ülkemiz aleyhine işleyen ve bütün vaatlere rağmen bir türlü dengelenmeyen karşılıklı ticaret için, Çin’in talepleri ve baskıları nasıl sonuçlanacaktır ? Ayni Çin, 2000 yılında Ukrayna’dan satın aldığı Varyag gemisini, İstanbul boğazından geçirebilmek için, gemiyi savaş amaçlı uçak gemisi değil, yüzen eğlence parkı-gemisi yapacağını da vaat ederek boğazlarımızdan geçirmişti. Bu geminin boğazdan geçirilmesi karşılığında her sene Türkiye’ye 2 milyon turist göndereceğini vaat etmişti. Bu 2 milyon turist gönderme vaadını şimdiye kadar yerine getirmeyen ve turist göndermekten vaaz geçen, Varyag’i Eğlence gemisi yerine Çin’in ilk Uçak gemisi yaparak Çin deniz kuvvetlerine teslim eden aynı Çin değil midir?
Çin’in köklü ve büyük devlet olduğu bir gerçektir. Ancak şark kurnazlığı, halkına ve dünyaya sürekli yalan söylemekten sıkılmaması, toplumları ve ülkeleri kandırması, bütün Çin rejimlerinin izlediği politikaların temelini teşkil etmektedir. Bu Çin milli devlet geleneği özellikle ÇKP iktidarında zirve yapmıştır. Yalancılık,sahtekarlık ve kandırmacılık esasen Çin komünist partinin yapısında mevcuttur. Doğruluk ve dürüstlüğü Türk Devlet geleneğinin temeli olarak kabul eden ve bu devlet ahlakını erdem olarak bilen Türkiye devlet adamlarının, Çin’in bu durumundan yeterince haberdar olamamasının bir çok tarihi hatalara yol açabileceğinden endişeliyim. Pekin yönetimi, devletlere değil, devlet büyüklerinin şahsına ve onların gönlünü almaya özellikle özen gösterir. Çin, bu konuda tarihi örf,adet ve geleneklere sahiptir ve her devirde bu tarihi geleneklerini önemle uygulamaya çalışır. ABD ve Avrupa başkentlerinde Çin’in yaptığı fazla saygı ve özeni göremeyen devlet ve hükumet yetkilileri, Pekin’de olağanüstü bir şekilde ve krallar gibi karşılanıp ağırlanmaktadır. Çin yönetimi saygıda kusursuz, hediyeleri ise şaşırtıcı ve cezbedicidir. Siz emekli bir devlet yetkilisi olup olmadığınız onlar için hiç fark etmez. Çin’in Güler yüzlü bu “Misafırperver” liğin arkasında gizlenmiş sinsi amaçları vardır. Çin, her zaman sizi ülkeniz aleyhine veya zararına, veya en azından kendi yararına kullanmak isteyecektir.
Bugün Uygur toplumu çok güçsüzdür. Güçsüz olmak zekasının düşük olduğu anlamına gelmez. Biz Çinliler ile iç içe yaşadığımız için, Çinlilerin Aile Hekimi konumundayız. Onların artı ve eksileri ile her türlü hastalıklarını iyi biliriz.
Birde şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum; Türkiye Cumhuriyeti devletimiz ile Hükumetimizin Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlı mülteci Kardeşlerinin endişelerini dikkate alarak ve mevcut durumu değerlendirerek ülkemizin ve Devletimizin tarihi misyonuna uygun ve daha rasyonel düşüneceğini umuyor ve ak yolluk haberlerin bir an önce titreyen yüreklerimizi sakinleştirmesini beklediğimi özellikle ifade etmek istiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti, Çinin uzattığı dostluk elini sıkarken, O, Çin tarafından ezilen ve bir gözünden yaş, bir gözünden kan akmakta olan Müslüman Uygur kardeşlerini unutmayacağına Çok şükür güveniyoruz ve bu konuda da Elhamdülillah eminiz.
Kaynaklar:
BENZER HABERLER