logo

trugen jacn
16 Nisan 2017

ÇİN, NEDEN DOĞU TÜRKİSTAN’DA KORKU VE PANİK İÇİNDE?

Mehmet Emin HAZRET

Çin işgal ve Sömürge yönetimi, 2016 yıl  sonu itibari ile Doğu Türkistan’da 120 milyon metreküp doğalgaz üretmiş ve bu doğal gazın   % 90’ne nakil  boru hatları ile Çin’e taşımıştır. Ondan başka Çinin “Çinghua” enerji şirketi tek başına Doğu Türkistan kömüründen elde ettiği 6 milyar metreküp gazı yine boru hatları ile Çine göndermektedir. Doğu Türkistan’daki günlük doğalgaz üretimi, Türkiye’nin günlük ortalama doğalgaz tüketiminin toplamına eşittir. Çin,toplam  enerji ihtiyacının % 40’ni  Doğu Türkistan’dan sağlanmaktadır. Ayrıca,  Batı Türkistan Cumhuriyetlerinden  satın aldığı  yıllık 40 milyar metreküp doğalgaz ve 20 milyon ton ham petrolü de yine  nakil   hatları ile Doğu Türkistan üzerinde Çin’e göndermektedir. Ancak,Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı sömürge siyaseti nedeniyle Uygur Türklerini kendi topraklarından çıkan bu zenginliklerden mahrum  bırakmakta ve   işsizlik ve  yoksulluğa mahkum etmiştir.  Dini ve Milli duyguları bastırılmış,ekonomik  yönden  etnik ayırımcılık ve dışlamaya uğramış  baskı altındaki Doğu Türkistan  halkı, her zaman patlamaya hazır bir nükleer bomba gibi Çin’e  korku salmaya devam etmektedir.

Çin ordusu 27 şubat 2017 tarihinde Doğu Türkistan’ın Urumç, Aksu, Kaşgar, Hoten gibi Uygur nüfusunun  çoğunluğu  oluşturduğu   büyük şehirler başta olmak üzere tüm bölgede askeri manevralar ve  geçit törenleri gerçekleştirmiştir. Çin  İşgal ordusunun Doğu Türkistan’daki bu korku salama ve  güç gösterisine katılan asker ve  polis sayısı 300 bin olarak açıklanmıştır.

Resmi rakamlara göre, 5 Temmuz 2009 Urumçi katliamından sonra Çin’in Doğu Türkistan’da işe aldığı  polis sayısı 90 bin civarındadır.  Doğu Türkistan’ın değişik bölgelerinde “Halka kolaylık İçin  polis Noktası = Seyyar Karakolu” adında yeniden tesis edilen karakol  sayısının bin 200 den fazla olduğu belirtiliyor.  Son 5 sene içerisinde Pekin, Doğu Türkistan’daki güvenlik bütçesini % 365  oranında artırmıştır. Doğu Türkistan’daki Çin  işgal yönetiminin tek yetkilisi olarak yanı  ÇKP genel sekreterliğine  Chen Çhuanggou ‘yu 29 ağustos 2016  günü tayin etmiştir.Bu yeni Çinli ÇKP.genel Sekreteri Urumçi’de İşgal yönetiminin tahtına oturduktan günümüze kadar geçen yaklaşık  7 ay içerisinde yine 30 bin  İşgal polisini merkezi Çin’den Doğu Türkistan’a takviye olarak getirtmiştir. Bu Polislerin çok az bir kısmı ise  Uygur bölgesinden istihdam edilmiştir. Çin’in resmi medyası   5 Nisan 2017 tarihinde  Aktu kasabasında 600 yeni polisin göreve başlatıldığını   duyurmuştur. Doğu Türkistan genelinde bütün yerleşim birimleri ile yönetim merkezlerinde    yeni polis alımları için kadro verilmektedir.

Dengşiaopeng 1997 de Hongkong’u İngilizlerden teslim alırken “ Bir ülke, iki sistem.” demişti. Şu an  Çin’de  yanı aynı  ülkede 3  ayrı sistem  mevcuttur. Bunlar ;

  1. Hong Kong’ta İngilizler tarafından kurulan kapitalist sistem.
  2. Çin Komünist Partisi’nin mutlak egemenliğindeki Çin ana karesinde  Liberal  bir ekonomik sistem.
  3. Doğu Türkistan’da  ise,tam sömürgeci,Kolonyalist, Çin ırkçılığına dayalı faşizm temelli  Polis devleti sistemidir.  Mao döneminden kalma katı etnik ve dini ayırımcı,dışlayıcı azınlık politikasını ısrarla ve  daha  da baskıcı hale getirerek uygulamaktadır.

Çin,  dünyanın ikinci büyük ekonomisi  olarak  yükselen ve nükleer silahı olan, denizde, karada, havada büyük bir askeri güce sahip  bir ülkedir. Çin  günümüzdeki  bu  muazzam gücüne Doğu Türkistan’ın  sömürerek ve  gasp ederek   elde ettiği maddi kaynakları kullanarak  erişmiştir. Ancak Pekin,  buna rağmen, Doğu Türkistan’da tarihte hiç görülmediği bir  şekilde büyük bir korku ve  panik içindedir. Çünkü Çin, Doğu Türkistanlılar karşısında kredisini ve güvenini  sıfırlamıştır.  Pekin yönetimi   yarım asırdan fazla bir zamandır, Uygur toplumuna söyleyebilecek tüm  yalanlarını ve içi boş vaatlerini söyleye söyleye  tüketmiştir. Mao’un Generali Vangjen Ekim 1949 da ordusu ile Doğu Türkistan topraklarını işgal ettiği tarihten itibaren  gittiği her yerde duvarlara “ Biz Çin Halk Cumhuriyeti yönetimi ve Çin Halk Kurtuluş Ordusu olarak  sizlere 10  yıl  süre ile yardımcı olmaya geldik. 10 sene sonra ülkenizi  size teslim ederek  geldiğimiz Çin’e  geri döneceğiz.” afişleri ile donatmıştı. Buna aldanan  ve  onlarca yıldan beri  Çin ve Rus  baskı,zulüm ve katliamlarından bunalan  Uygur Türkleri    yurt büyüklerinin  önderliğinde   toplandılar ve  ellerinde çiçeklerle  sözde Çin Halk Kurtuluş Ordusunu şarkılar söyleyerek, danslar ederek  sevinçle karşılamışlardı. Çin Ordusunu  bu şekilde karşılayan  Kanaat önderleri ve  yurt büyükleri  çok kısa bir süre sonra   bu   Çekiç gözlü Kurtarıcı  melekler ( ! ) Ordunun kurşunları ile can verdiler .Hapse atılanlar ise, cezaevlerinde  aç bırakılıp ağır işlerde çalıştırılarak ve işkenceler altında katledildiler.

Doğu Türkistan’da  ilki, 1951 ‘de başlayan siyasi  içerikli kampanyalar ve devrimler bugüne kadar bir gün bile ara verilmeden  devam ettirilmektedir.   1951  yılında Doğu Türkistan’da Uygur siyasi tutuklu sayısı  yaklaşık 2 bin  civarında idi. Bu sayı 2010 da 200 bini  geçmiştir. Doğu Türkistan’da Uygur toplumuna yönelik en büyük gayrimenkul yatırımı  cezaevleri inşa edilerek  yapılmıştır. Çin’in acımasız etnik ve milli zulüm politikası,  Uygur Türklerinin  tekrar kendi ruhunu bulması için büyük bir tetikleyici ve  itici rol oynamıştır. Bugün Uygurlar toplum olarak Çin’den kurtulmak için gönül ve fikir birliği noktasında ortak hedefte birleşmişlerdir. Sadece zulüm güren, zulme şahit olan Uygurlar değil, ömür boyu Çin işgal yönetimine hizmet eden ve bunun karşılığı olarak kendi Millitine hiyanet  eden  kişisel manfaatı için  kendi halkına büyük zarar veren  Milli hainler bile yaptıklarından  büyük bir nedamet ve pişmanlık duymaktadırlar. Bu işbirlikçiler Çin’e   artık eskisi gibi sadakat ile hizmet etmedikleri  için Çinli işgalcıler tarafından cezalandırılmaktadır.

Bugün Doğu Türkistan’da gerçek  anlamda korkuya kapılan Uygurlar değil, ÇKP.nin mutlak ikitidarındaki Çin devletidir. Çin, Doğu Türkistan’ın   bütün her yerine  en ince ayrınıtılarına kadar girmeyi başarmıştır. Ancak, Doğu Türkistanlıların kalbine girmeyi  ve onların güvenini ve sevgisini kazanmayı başaramamıştır. Çin’in en büyük mağlubiyeti Uygur toplumunun kalp duvarını yıkamaması olmuştur. Devletin halka söyleyeceği sözü bittiği yerde,o devlet dağılma sürecine girer. Dağılma sürecine giren devlet kendi halkına karşı  şiddet ve kaba kuvvete başvurur. Çin, kendi vatandaşlarım dediği Uygur toplumuna karşı kaba kuvvet kullanmaktan çekinmemektedir. Çünkü, Çin’in dağılma sürecinin Doğu Türkistan’dan başlayacağı korkusu gün geçtikçe büyümektedir.

Bir  Devlet kendi  halkına karşı silaha sarıldığı an, özgürlük arzusunun güce dönüşmeye başladığı andır. Pekin, Uygurların  tek  kutsal varlığı ve  yegane dayanağı  olan ve onların elindeki Kur’an-i  – Kerimi çekip alırsak iş tamamdır. şeklinde düşünmektedir.  Çin, Doğu Türkistan’daki tüm Kur’ani –Kerimi  Uygurların evlerinden teker, teker toplamaya  ve bu Allah Kelamı kutsal kitabı meydanlarda  yakarak yok etmeye çalışıyor ve Çin’in gücü ancak buna yetiyor. Ancak, Çin’in Uygur toplumunun kalbindeki imanı söküp almaya gücü  asla yetmeyecektir.  Ekonomik gücü ile batı kapitalizmini, Kara Afrika’yı, Orta Doğu’nu  Müslüman  dünyasını, Orta Asya Türk cumhuriyetlerini  satın almayı başaran, Askeri gücü ile doğu, güney doğu Pasifik, güney Asya’yı tir, tir titreten Çin’in, kendi toprakları olarak saydığı Doğu Türkistan’da uğradığı başarısızlık Pekin için gerçekten hazmedilecek bir durum değildir.  Uygurlarda “Korkan önce el kaldırır.” diye bir ata sözü vardır. Çin korku ve öfkeden  çıldırmış durumdadır. Korkunun ecele bir faydası yoktur.  Çin’in çıldırması artık Doğu Türkistan’da hiçbir şeyi değiştirmez ve değiştiremez.

İşgalci Çin için geriye  tek bir seçenek  kalmıştır. O da  Sadece Doğu Türkistan’dan  bir an önce defolup gitmektir !

Etiketler: » » » » » » » » » » » » »
Share
1485 Kez Görüntülendi.