Son Dakika
Cemalettin TAŞKIRAN
Doğu Türkistan Çin için jeopolitik ve stratejik açıdan son derece hayati bir bölgedir. Çin’in Orta Asya’ya, Türk dünyasına, İslam dünyasına ve oradan Avrupa’ya açılışının kapısıdır. 1949’da işgal edilerek Çin idaresine girmiştir. Çin, o yıllardan itibaren bölgedeki Türk – Müslüman nüfusu azınlığa düşürerek asimile etmek politikasını uygulamaya başlamıştır. Bu politikanın da ilk ve en önemli adımı bölgenin Çinlileştirilmesidir.
Oysa Doğu Türkistan Uygur Türklerinin ana yurdudur, ata yurdudur. Bölgede. Doğu Türkistan’da Türk nüfusu 20 milyon civarındadır. 1949 yılında Doğu Türkistan’daki nüfusun ancak %3’ünü oluşturan Çinliler, bugün bölge nüfusunun yaklaşık %55-60’ını oluşturur duruma gelmişlerdir. Bölgede 50 yıldır kitleler halinde Çinli göçü yaşanmaktadır. Türk Köylülerin toprakları ellerinden alınmış, Türklerin evleri, mağazaları, arazileri Çinlilere verilmiştir.
Çinliler bölgede çoğalır çoğalmaz Türklerin kültürel kimliklerini ve milli-dini bilinçlerini zayıflatma çalışmalarına başlamışlar ve Türklere karşı çok şiddetli baskılar uygulamışlardır. Bu baskı giderek dayanılmaz boyutlara ulaşmış; baskılara karşı çıkanlar akla gelmeyecek zulüm ve işkencelere maruz kalmışlardır. Aralarından sayıları on binlerle ifade edilebilecek Doğu Türkistanlı, Çin dışına kaçmak zorunda kalmıştır.
Çinli yöneticiler işgal yıllarından itibaren Sincan Özerk Bölgesi adını verdikleri Doğu Türkistan’da Türk kadınlarına zorlayıcı bir aile planlaması dayatmaktadırlar. Bu zorlama sonunda bölgedeki Türk kadınları şuurlu bir şekilde kısırlaştırılmaktadır. Doğu Türkistanlıların açıklamalarına göre, bölgedeki Türk kadınlarının %25’e yakını yeniden doğum yapamayacak hale getirilmiştir.
Günümüzde Doğu Türkistan’da bir mücadele sürdürülmektedir. Kendi inancına, kendi kimliğine, kendi kültürüne, kendi insanına ve kendi toprağına sahip çıkan Doğu Türkistanlılar, takibata uğramakta, tutuklanmakta, işkence görmekte hatta öldürülmektedir. Bu faaliyetlere katılan Türkler “terörist” ilan edilmekte ve böylece onlara karşı daha rahat şiddet uygulanabilmektedir.
Uluslararası Af Örgütünün yayınladığı raporlar Çin’in Doğu Türkistan’da yaptıklarını belgelerle ortaya koyan raporlardır. Raporlarda Çin’in yaptıkları özetle şöyle açıklanmaktadır:
“… Terörle mücadele bahanesiyle Doğu Türkistan Türklerinin haklarını baskı altında tutmaktadır. Çok sayıda Uygur Türkü zulüm ve işkenceden komşu ülkelere kaçmaktadır. Anti – terör bahanesiyle on binlerce Türk gözaltına alınmıştır. Türklerin dini hayatı büyük ölçüde kısıtlanmıştır. “Dini Fanatik” veya “Ayrılıkçı Terörist” olarak nitelenen mücadeleci Türkler, yıllarca süren ve adil olmayan yargılamalarla mahkum edilmekte, işkence görmekte ve ölümle cezalandırılmaktadır. Çin’in uyguladığı baskı yüzünden Doğu Türkistanlıların kültürel ve dini kimliklerini serbestçe ifade etme hakkı ve alanı daralmaktadır. Doğu Türkistanlıların çoğu Kırgızistan, Kazakistan, Nepal, Pakistan gibi komşu ülkelere kaçmak mecburiyetinde kalmaktadırlar. Çinlilerin bölgeye kitleler halinde yerleşmesi devam etmektedir. Bu durumda da Türkler arasında işsizlik artmaktadır. Çinliler Türkleri topraklarını terk etmeye zorlamaktadır. Uygur Türkçesiyle yazılan on binlerce kitap yasaklanmış ve yakılmıştır. Bölgenin de coğrafi adı olan Sincan Üniversitesindeki bölümlerin çoğunda Uygur Türkçesinin eğitim – öğretim dili olması yasaklanmıştır…”
Yapılması gereken ilk iş, hem fert olarak hem devlet olarak Doğu Türkistan ve Doğu Türkistanlılarla ilgilenmektir. İlgilenirsek düşünür, ilgilenirsek tartışır, ilgilenirsek çözüm arar ve buluruz. Doğu Türkistanlı kardeşlerimize ilgi göstermek bir kardeşlik, bir dindaşlık ve bir insanlık borcudur.
Kaynak: https://anayurtgazetesi.com/makale/13857942/cemalettin-taskiran/dogu-turkistanda-musluman-turklerin-feryadi
BENZER HABERLER