1949’da Çin Komünist Ordusu tarafından işgal edilen Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman Türklere yönelik Çin işgal rejiminin baskı zulüm ve soykırım cinayetlerini kayıtsızca sürdürmeye devam ediyor. Önceki yıllarda Orucu zorla bozduran Ramazan ibadetlerini yasaklayan ÇKP işgal yönetimi 2024 yılı Ramazanında “Ramazan ve Oruç” adlarının dillendirilmesini de yasaklayarak soykırım cinayetlerinde yeni bir aşamaya geçmiiş bulunuyor. Bu yılın kutsal ramazan ayında Doğu Türkistan’da Ramazan yok, Ezanlar susturulmuş, Kurani kerim okumak terör suçu. İftar ve sahur tamamen yasak.Yıkımdan arta kalan Camilerin kapıları kilitli ve İmamlar ve din adamları Toplama kampları veya Çin Zindanlarında Hapiste. Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da kutsal Ramazan Ayı Müslüman Türkler için bir rahmet ve mutluluk ayı değil, aksine, dert, istırap ve göz yaşları ile dolu bir baskı ve zulüm ayı olmuştur.
Tursunali Devletbek : Açık Cami ve Namaz İçin Giden Kimseye Rastlamadım
Geçtiğimiz Şubat ayında Doğu Türkistan’ın Gulca kentindeki yakınlarını ziyaret için giden Kazakistan Vatandaşı Tursunali Devletbek Özgür Asya radyosuna gördüklerini şöyle anlattı : ” Doğu Türkistan’da toplam 29 gün kaldım. Gulca’da açık olan bir camiye rastladım Önünden belki onlarca kez geçmeme rağmen Camiye giren veya çıkan bir kişiye rastlamadım. Bunun sebebini yoldan geçenlere sordum ancak, açık olan bir camiye rastlamadım. Nilka başta Gulca’nın 9 ilçe ve bölgesini ziyaret ettim Açık olan tek camı görmedim. Onlar Çin’in baskısından ve tutuklanacağı endişesi ile sorularıma cevap vermeye cesaret edemediler.” şeklinde konuştu.
Ahali Komitesi Başkanı : Teravih’in Ne Olduğunu Bilmiyorum.
Özgür Asya radyosu muhabirlerinin Gulca şehrine bağlı bir yerleşim Merkezi’nin Ahali Komitesi Müdürü olan(Yerleşim Yerinin Alt Düzey ÇKP Sorumlusu) bir yetkiliye telefon ile ulaşarak Ramazan ayı Oruç ve Teravih Namazı hakkında sorular sordu ve aldığı cevaplar ise şöyle : ” Sorumluluk bölgemde cami bulunmamaktadır. Teravih namazı hakkında bir şey bilmiyorum. Aslında Teravihin ne olduğunu de bilmiyorum.” şeklinde konuştuğu bildirildi.
Gulca kentinin başka bir bölgesindeki Yerleşim Yeri Müdürü ise sorulara açık cevap vermedi Ancak ” Gulca ve çevresinde hiçbir dini liderin(din Adamının) kalmadığını bunların Toplama Kampları ve Cezaevlerinde cezalarını çekmekte olduğunu ima yolu ile da olsa itiraf ettiğini bildirdi.
Kaşgar’ın Yenişehir İlçesinde yaşayan bir Eski polis Memuru da bölgelerindeki cami sayısının çok az ve kapalı olduğunu, oruç tutmanın ve ibadet etmenin de yasak olduğunu, Uygurların Ramazan’ı her hangi bir şekilde kutlaması ve yaşamasının imkansız hale getirildiğini bildirdi.
Camiler Kilitli, İmamlar Toplama Kampında veya Hapishanede
Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da İslam dinini temel esaslarından biri olan Oruç tutulmasının yıllar önce yasaklanmış ve Ramazan ayına özel ibadet ve dini ritüeller “Aşırıcı ve Terörcü” suçu kapsamına alınmıştı. Çin işgal rejimi 2024 yılı ramazan ayında bir adım daha ileri giderek yıkımdan ve dini soykırımından kurtulan az sayıdaki Camilerin kapısına bu yıl kilit vurduğu ve Camilerin imamları ise tutuklanarak Toplama kamplarına veya Çin zindanlarına atarak cezalandırdığı bildirildi.
Radyo’nun bölgeden telefonla ulaştığı haberlere göre ; son yıllardaki yıkımdan sağ kurtulan az sayıdaki caminin kapatıldığı, din adamlarının çoğunun ise halen cezaevinde olduğu bilgisine ulaştıklarını açıkladı. Ayrıca, Ramazan ibadetleri ve oruç tutmanın yasaklanarak çok sıkı şekilde kontrol edildiği belirtildi.
Bazı Camiler Uluslararası Baskı Nedeniyle Göstermelik de olsa Açıldı
İşgalci Çin Yönetimi geçtiğimiz 2015 ve 2016’da “Camilerin Sayısını Optimize etmek/Azaltmak” kisvesi altında Uygur bölgesindeki camilerin büyük çoğunluğunu yıkarak ortadan kaldırmış bu yıkımdan geriye kalanları ise 2017’deki toplu Gözaltı ve Çin tipi Toplama Kampları uygulamasından sonra hepsi ibadete kapatmıştı.
2020 yılından sonra ise, uluslararası kamuoyunun baskısıyla her ilçede göz boyamak ve gösterme amacı ile bazı camileri açmak zorunda kalmıştı. ÇKP’nin bu Cami ve Mescitlere atadığı imamlar dışında hiç kimse bu camilere adım atmaya ve giderek ibadet etmeye cesaret edemediği ortaya çıkmıştı.
ÇKP İşgal Yönetimi Yalanlarını Sürdürmeye Devam Ediyor
Çin işgal yönetimi Müslüman Uygurlara yönelik bu baskı,zulüm dini ve kültürel soykırım uygulamalarını sürdürürken uluslararası toplumun tepkisini azaltmak amacı ile İşgalindeki ” Doğu Türkistan’da En Şanslı Müslümanların Yaşadığı ” yalanının propagandasını devam ettiriyor.
Çin işgal rejimi İslam dünyasından özellikle Pakistan,Körfez Ülkeleri başta bazı Arap islam ülkelerinden devşirdiği sözde Dini Cemaat ve Kanaat Önderleri ile Sözde adı büyük ama kendileri çok küçük/Cüce islam adını taşıyan STK. Başkanlarını Doğu Türkistan’a davet ederek önceden hazırladığı Çin Kukla Tiyatrosunu seyrettirerek bu vicdanını Çin’e kiralamış gafillere Çin’in dini yasaklamaların olmadığı yalanlarını terennüm ettiriyor.
Ayrıca, Türkiye’den devşirdiği kara vicdanlı(Karaköngül) bazı düşük profilli sözde İşadamları Çetesi üyeleri işbirlikçilerinin ağız ve burunlarını yağlayarak iğfal ettiği bu işbirlikçi Çindaşlarını yıllardan beri Doğu Türkistan’a götürüp misafir ettikleri ve Kara vicdanlı bu İşbirlikçilere Çin’in yalan propagandasını yaptırdıkları bilinmektedir. Bilindiği üzere geçtiğimiz 20 Şubatta bu İşbirlikçi bazı Urguyların de içinde bulunduğu toplam 7 Çin casusu MİT ve Polisimizin işbirliği ile yapılan bir operasyonda göz altına alınarak tutuklanmıştı.
Türkiye’den ise kaşarlanmış Çindaşı ve Soykırım cinayetlerinin uzatmalı ortağı papağan misali tekrarladığı sözlerinin hiç bir inandırıcılığı kalmayan Çinci ve ÇKP’cı Perinçek başta gazeteci Guller ve diğerlerine bu şekilde kendisine zulüm ve soykırım ortaklığı yaptırmayı sürdürüyor.