logo

trugen jacn
01 Nisan 2025

ÇİN İŞGALİNDEKİ DOĞU TÜRKİSTAN İLE GAZZE VE FİLİSTİN’DE BAYRAM !

 Av. Ali Haydar Dereli

Av.Ali  Haydar DERELİ 
Müslüman ülkeler Ramazan Bayramını ifa ederken, Filistin’de bayram, devam eden İsrail Katliamı ve insani kriz nedeniyle ne yazık ki buruk ve hüzünlü bir atmosferde geçti. Gazze Şeridi’nde, İsrail’in bayramın ilk gününde düzenlediği saldırılarda, aralarında kadın ve çocuklarında olduğu en az 65 kişi hayatını kaybederken, onlarca kişide yaralandı. Saldırılar nedeniyle Gazze sokaklarında bayram sevinci yerine sessizlik ve hüzün hâkim oldu, bayramın neşesi çocuk sesleri yerine ağıtlar yaşandı, geleneksel bayram kutlamaları da ne yazık ki yapılamadı.Ayrıca, İsrail hapishanelerinde yaklaşık 9.500 Filistinli tutuklu bulunmakta olup, bunların arasında çocuklar ve kadınlar da yer almaktadır. Bu koşullar altında, Filistinliler bayramı sevinç yerine sabır ve direnişle karşıladı. Bayram, Filistin’de neşeden çok hüzün ve dayanışma duygularıyla geçti. Filistinli anne ve babalar için bayram, ailesini sabaha canlı çıkarmak oldu. Filistinli çocuklar için bayram ise, yiyebileceği bir tas yemek bulmak ve bomba sesleri duymadan uyumak oldu.70 yıldır Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin bayramlaşma özgürlüğü de yok denecek kadar azdır. Kominist Çin hükümetinin bölgede uyguladığı ağır baskıcı politikalar kapsamında, dini bayramlar ve ibadetler göstermelik hale getirilmiş olup, ibadet ve milli kimlik özgürlüğü yok sayılmaktadır.

Özellikle Ramazan ve Kurban Bayramı gibi İslam’ın önemli günlerinde toplu kutlamalar, camilerde toplanmalar ve geleneksel bayramlaşmalar yasaklanmış ya da devlet kontrolü altında göstermelik hale getirilmiştir. Ramazan ayında Uygur Türkleri için oruç tutma ve bayram namazı kılma gibi ibadetler yasaklanmış olup, sadece müslüman Çinlilere serbest bırakılmıştır. Bunlardan da devlet memurları, öğrenciler ve kamu çalışanlarına oruç ve bayram ibadetleri yasaklanmıştır. Sadece kırsal kesimlerde köylerde gizli oruç tutulabilmektedir. Uygur Türklerinin Ramazan ayında öğlen yemeği yemeleri zorunludur. Böylece oruç tutmaları engellenmektedir.

Evlerinden zorla alınıp Çinlileştirilmeye çalışılan Uygur Türkü çocukların ve Çinlilerle zorla evlendirilen Türk kızların aileleri ile görüşmeleri yasak olduğundan, asimilasyon çalışmaları ne yazık ki son hızla devam etmektedir. Zulüm ve işkence konusunda Nazi kamplarını aratmayan Çin Toplama kamplarında, iki milyondan fazla Uygur Türkünün esir tutulduğu, yine bir milyondan fazlasından haber alınamadığı gerçeği karşısında, uygulanan zulmün büyüklüğü ortaya çıkmaktadır.

Milletimizin gönlünde ağır bir yara olan bu iki mazlum coğrafyanın, bir gün kurtulacağına dair ümitlerimiz ve dualarımız artarak devam etmektedir. Dünyanın en güçlü ordusu olan ABD, İsrail’in emrinde olduğundan, ne yazık ki, Filistin’deki katliam engellenemediği gibi, dünyadaki 2. Büyük ordu olan Çin’e de sözümüz geçmemektedir. Zalimler ne kadar güçlü olursa olsun, zulmün ilelebet devam etmeyeceğine olan inancımızı korurken, güçlü devlet olmanın önemi de karşımıza net olarak çıkmaktadır. Çünkü güçlü olmayan ülkelerin, tarihte olduğu gibi günümüzde de, ne yazık ki yaşama şansı olmamaktadır.

Ülkemizde son günlerde yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, devletimizin güçlü olmasını engellemek için, milletimiz yine bir oyun içine çekilmeye ve adeta kamplaştırılmaya çalışılmaktadır. Bizden olanlar ve diğerleri algısı oluşturulmakta, ötekileştirdiklerine boykot ve saldırı çağrısına varan tehlikeli eylemlere girişilmekte, devletimiz yabancı ülkelere şikayet edilmektedir. Sosyal medya ise bu tehlikeli oyunu, troller vasıtasıyla daha da kaşımakta ve kızıştırmaktadır. Bu durum ise başta İsrail ve ABD olmak üzere tüm Türkiye düşmanlarını sevindirmektedir.

Yargı tarafından yapılan bir operasyona karşı, eğer haklı olduğunuza inanıyorsanız, yargı dışı eylemler ve devletin güvenlik güçleriyle çatışmak doğru bir yol değildir. Buna karşı yapılması gereken, haklı olduğuna inananların bunu yargı içerisinde delillerle ispatlamaya çalışmaktır. Yoksa her haksız olduğunu düşündüğü kararla karşılaşan, bunu kendi kanun dışı gücünü kullanarak çözmeye çalışırsa, ortaya orman kanunu çıkar. Güçlü bir devlet ise orman kanununa asla izin veremez. Daha önceki yıllarda içte yaşanan bir olayda, devletimize telkin ve tavsiye verildiğini defalarca görmüştük. Bugün ise Türkiye’nin özellikle savunma sanayindeki gücünü görenler, “bu olay Türkiye’nin iç meselesidir” demekle yetinmektedirler. Evet bu bizim içimizdeki yargısal bir meseledir. Adalet er ya da geç tecelli edecek, masumlar kurtulacak, suçlular ise cezalandırılacaktır. Yatılı okullarda öğrendiğimiz duamızla bitirelim:
Allahımıza hamdolsun,
Devletimiz varolsun ,
Milletimiz Sağolsun,
Bayramımız kutlu olsun…

KAYNAK : https://www.gumuskoza.com.tr/makale/24438334/av-ali-haydar-dereli/filistin-ve-dogu-turkistanda-bayram 

Share
197 Kez Görüntülendi.