Son Dakika
A. FEDAİ
12-13 Şubat 2019 tarihlerinde Kazakistan’ın Almatı Şehrinde insan hakları aktivisti Serikcan Bileşoğu adındaki genç bir Kazak aydını mahkemeye çıkarıldı ve yargılama sonucunda 700 dolar para cezasına çarptırıldı. Bu haber batı ve Rus medyasına bomba gibi düştü. Serikcan Bileşoğlu yene bir defa dünya medyasının odağında yer aldı ve gündeme geldi.
Bu Serikcan Bileşoğlu Kimdir?
3 Milyon Doğu Türkistanlı Müslüman’ın Çin toplama kamplarında fiziksel ve psikolojik işkenceler altında tutulmakta olduğunu günümüzde artık tüm uygar dünya bilmektedir. Çin’in bu Toplama kamplarında tutulan tutsakların içinde Uygurlardan başka 500 bin Kazak, 50 bin Kırgız ve 20 bine yakın Özek Türkü vardır. Çin’in etnik soykırım suçunu ilk dünyaya duyuranların başında gelen ismi ATAJURT FEDAİLERİ (Anayurt Gönüllüleri) olan bir Sivil Toplum Kuruluşu öne çıkmaktadır. Bu sivil toplum kuruluşunun kurucusu ve başkanı ise Serikcan Bileşoğludur. Serikcan Doğu Türkistan’da doğup büyümüş ve daha sonra Doğu Türkistan’dan Kazakistan’a göç eden ve Kazakistan vatandaşlığı alan genç bir Kazak aydınıdır. O, Kazak ve Uygur lehçelerine tam ve mükemmel hakim olmakla beraber, Çince ve İngilizceyi de ( okuma, yazma, konuşmada) çok mükemmel ve süper seviyede bilmektedir. Serikcan son 1-2 yıl içinde ” Atajurt” ofisine başvuran Kazakların Doğu Türkistan’da toplama kamplarında manevi ve fiziki işkenceye maruz kalan akrabalarından 10 binden fazla insanın bilgi ve belgelerini Kazakistan devletine sunmakla beraber dünya medyasını deliller ve kanıtlar ile katkı sundu. Almatı’daki Çin Konsolosluğu önünde onlarca kez gösteriler düzenledi. Her gün Çin’in Nazı kampları hakkında elde ettiği görsel kanıtların dünya medyasında yayınlanmasını temin etti.Basın toplantıları,Seminerler,konferanslar başta bir çok kültürel etkinlikler gerçekleştirdi. Çin Nazi Kamplvarından kurtulan Kazak,Uygur,Özbek ve Kırgizlar başta olmak üzere bütün Türklere kucak açtı ve onların seslerinin duyurulmasını sağladı.
Büyük Türkistanı’mızın Cesur ve kahraman Hürriyet Savaşçısı Serikcan Bileşoğlu ve onun kurduğu ” Atajurt Fedaileri ” Teşkilatının küresl düzeyde ve uluslararası platformlarda daha fazla tanınmasına sebep olan hadise Çin’in Nazi Kamplarında öğretmen iken,bur yolunu bularak Kazakistan’a iltica eden Doğu Türkistan asıllı Kazak Türkü Sayragül Savutbaykızı olayı oldu. Doğu Türkistan’ın Kazakistan ile sınırdaş olan İli vilayetine bağlı Muggulköre ilçesindeki bir toplama kampında zorla Çince öğretmenlik yaptırılan Sayragül Savutbaykızı görevli bulunduğu Çin toplama kampında Müslüman Türklere yanı kendi soydaşlarına yapılan insanlık dışı baskı,zulüm ve işkenceleri uygulamalarını seyretmeye vicdanı razı olmadı ve dayanamayıp 22 Nisan 2017 tarihinde sınırı geçerek Kazakistan’a sığındı. Bunun üzerine Çin yönetimi kendisinin Çin’e iadesini resmen Kazakistan’dan talep etti. Bunun üzerine Kazakistan yönetimi kendisini sınırı kaçak yollardan geçmek ve sınır ihlali suçu işlemek iddiası ile Sayragül Savutbaykızı’nı tutuklayarak hapsetti ve hakkında dava açtı. 9 temmuz 2018 günü Kazakistan’ın Doğu Türkistan sınırındaki Yarkent İlçesi mahkemesi önünde binlerce kişiyi organize ederek büyük bir gösteri düzenleyen yine Serikcan Bileşoğlu idi. Serikcan Bileşoğlu Kazakistan ve Dünya medyasını yargılamanın yapılacağı Yarkent İlçesi Mahkemenin önüne davet etti. Bunun üzerine onlarca Batılı büyük medya temsilcileri bu davayı takip etmek için Mahkeme önüne geldi. Sanık olarak Mahkeme’de konuşan Sayragül Savutbaykızı şunları açıkladı ; ” Benim öğretmen olarak görevli bulunduğum Monggulküre’deki o toplama kampında 2 bin 500 Kazak işkence görüyor. Ben Çin yönetiminin bu Kardeşlerime yaptıkları baskı,zulüm ve işkenceleri görmeye dayamayarak kaçtım.”
Sayragül Savutbaykızı’nın bu çarpıcı açıklamaları bir anda bütün batı ve dünya medyasının manşetini oluşturdu. Sayragülün 11.kez Mahkemesi 15 şubat günü oldu. Serikcan Bileşoğlu ve onun başkanı olduğu Atajurt Fedaileri derneği ve bu derneğin gün geçtikçe çoğalan üye ve taraftarları sayesinde Sayragül’ün Çin’e iadesi önlenebildi. Mahkeme Çin’in Sayragül Savutbaykızı’ni kendilerine iade talebi konusunda son kararı verilmemiş değil. Tehlike hala geçmiş değildir.
Sayragül Savutbaykızı
Serikcan Bileşoğlu’nun Doğu Türkistan’daki Çin’in Nazi kamaplarındaki insanlık dışı uygulamaları hakkında Kazakistan halkını bilgilendirmesi Kazakistan’da Çin toplama kampları hakkında etkin şekilde yaptığı çalışmaları sayesinde bu ülkede büyük bir milli uyanış meydana geldi. Onun mücadelesi sayesinde 1000’den fazla Kazak , 20 Uygur, 10 kusur Kırgız 2 Tatar Türkü ile bir kaç Özbek Türkü Çin’in toplama kamplarından kurtarıldı. Az bir kısmı Kazakistan’a gelme şansını elde etmiş olsa da, büyük bir kısmı hala Çin tarafından ev hapiste tutuluyor. Serikcan Bileşoğlu Çin’in yurt dışındaki en büyük kabusuna dönüştü. Bunun üzerine Çin derhal harekete geçti. Doğu Türkistan’dan Kazakistan’a göçmen olarak gelip bu ülke vatandaşlığını alan 30 civarındaki Kazak Türklerinin kurduğu ” Çin Muhacirler Derneği”‘ni devreye soktu. Bu Çin yanlısı Dernek üyesi adına 17 kişinin imzası ile Serikcan Bileşoğlu aleyhine dava açıldı. Hakkında açılan davanın iddianamesinde Dava dosyasında Serikcan Bileşoğlu için Yasa dışı teşkilat kurma- Halklar arasında kin ve nefreti teşvik ve Kazakistan -Çin dostluğunu bozmaya yönelik faaliyetlerde bulunma gibi uydurmalar, yalanlar iftiralar ile Kazakistan’da yaşayan Uygur bölücüleri sahiplenmek ve benzeri suçlamalar yer almaktadır.
Bu iddianamenin İnsanı düşündürücü yanı şudur ki, Çin tarafından hazırlandığı tam ve kesin olarak belli olan bu şikayet dilekçesinin Kazakistan Savcılığı ve Mahkemelerince kabul edilip Serikcan Bileşoğlu’nun yargılanması olmuştur. Yapılan yargılamalar sonucu Serikcan Bileşoğlu 700 dolar para cezasına çarptırılmıştır. Serikcan Bileşoğlu’nun açıklamasına göre, o sadece 2018 de 3 kez Atajurt Derneği’nin kayıt altına alınması için kayıta için mahkemeye başvurmuş, ancak her seferinde bu talebi reddedilmiştir. O, zulüm gören Kazak Kardeşleri için mücadele ediyor. Ancak Kazakistan resmi makamlarınca onun yolu kesiliyor ve engelleniyor.
Serikcan Bileşoğlu’nun Uygurlar hakkındaki düşüncelerinin ve açıklamalarının yer aldığı videosunu ben izledim. O bir salonda konuşurken karşısında ellerinde Çin toplama kamplarındaki aile üyelerinin fotoğraflarını tutan kalabalık mağdur Kardeşlerine şu çarpıcı sözlerle şöyle hitap ediyordu ;
” Çin komünist Hakimiyeti Uygurları tutuklarken, cezaevleri ile toplama kamplarına doldururken, biz Kazaklar, ” Uygurlar Çin’e baş kaldırmasa idi, bağımsızlık isteklerini açığa çıkarmasa idi. Onların başına bu günler gelmezdi. Suç Uygurların kendisinde ! dedik mi, demedik mi? Bu soruya salondakiler hep bir ağızdan yüksek sesle şöyle cevaplandırdılar ; ” EVET,MEALESEF BÖYLE DEDİK !” Şimdi Tutuklanacak Uygur kalmadığı için Çinliler biz Kazakları tutuklamaya yöneldi. Şimdi Çin cezaevleri ve toplama kamplarında 500 bin Kazak tutsak. Bu kazaklar suçlu mu? ” Bu soruya salondan “HAYIR;SUÇLU DEĞİLLER !” sesler yükseliyor.
Bunun üzerine Bileşoğlu sözlerini şöyle sürdürüyor ; Ha, öyle ise Uygurlar da aynı Kazaklar gibi öyle suçsuzdu. Çinliler, Uygur, Kazak, Özbek, kırgız ve diğer Karadeşlerimizi hiç ayırt etmeden ve ayırmadan yok etmeye çalışıyor. Neden? Çünkü ; Biz hepimiz kardeşiz . Hepimizin Soyumuz Türktür.”
Bileşoğlu konuşmasında ayrıca Çinlilerin Türk halklarını bir birine kırdırma oyununa gelmemeye çağırdı.
Çin güdümlü Çin Muhacirler Cemiyeti Üyeleri onun bu sözlerini suç delili olarak mahkemeye vermiştir. Ne yazık ki, Kazakistan’da diğer Türk Cumhuriyetleri gibi Çin’in eli Kazakistan’ın en üst yönetimlerine kadar sızmış gibi gözüküyor.
Serikcan Bileşoğlu bir video konuşmasında, Çin toplama kamplarındaki Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Tacik, Tatar… ların haklarını koruduğum için kendi Ülkem Kazakistan’da suikast ile öldürülebilirim. Ben inançlı bir Müslümanım. Zulüm görmekte olan soydaşlarımın haklarını koruma mücadelesi yolunda şehit edilirsem Allah Taala’nın beni kendi cenneti ile ödüllendireceğine inanıyorum.” sözleri ile tamamladı.
Bu sözleri salonda bulunanları duygulandırmış ve hep birden ağlamalarına sebep olmuştur.
*********************
Ben Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlı bir Uygur Türkü’yüm. Serikcan Bileşoğlu ise Kazakistan’da yaşayan bir Kazak Türkü Soydaşımdır. Kendisi ile şimdiye kadar iç karşılaşmadık ve tanışmıyoruz da. Ancak her ikimiz de Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin acısını yüreklerimizde hissediyor ve paylaşıyoruz. Türkiye’de Doğu Türkistan’da cereyan eden toplama kampları hakkındaki bilgi, belge ve kanıtları ortaya koymanın ve açıklanmasının önünde hiç bir hukuki engel bulunmamaktadır. Kazakistan’da ise bu mücadeleyi vermenin bedelinin ağır olduğunu hissettikçe, Ruslardan bağımsızlığını alan Kazakistan’ın bu kez Çin’in boyunduruğu altına bu kadar girdiğini öğrendikçe Kardeşim Serikcan Bileşoğlu’nun ne kadar kararlı, azimli, yılmaz,cesur ve kahraman bir özgürlük savaşçısı olduğuna hayran olmamak mümkün değildir.
Ey, Büyük Türkistan’ın cesur ve büyük kahramanı Serikcan Bileşoğlu ;
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Edebiyat » Ekonomi » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » Siyaset
BENZER HABERLER