UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)
Doğu Türkistanlı Uygur Türkü Hukukçu ve insan hakları Savunucusu Dr. Reyhan Esat :”BM. üyesi Ülkelerin ve özgür dünyanın Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar başta diğer Türk halklarına karşı yıllardan beri sürdürdüğü etnik Soykırım suçlarını görmemeleri ve bu insanlık suçlarına karşı suskun kalmaları asla kabul edilemezi .” açıklamasında bulunduğu bildirildi.
Uygur Türkü Aktivist ve hukukçu Dr. Reyhan Esat bu açıklamasını 30 Eylül 2024’de BM.İnsan Hakları Yüksek Könyesinin Cenvere’deki merkezinde Çin’in işgalindeki Uygur bölgesindeki insan hakları ihlallerinin 57.dönem değerlendirme toplantısının yandaş faaliyetleri kapsamında düzenlenen bir diğer toplantıda dile getirdiği bildirildi.
Atlantık Konseyi, İnsan Hakları Gözlem evi (HRW) ile Yale Ün.ne bağlı ” Etnik Soykırım Suçlarını Araştırma Enstitüsü başta bir çok hukuk ve insan hakları kuruluşlarının ortaklaşa düzenlediği Çin’in Uygur soykırımının ana tema olarak belirlediği Sempozyumda dile getirdiği açıklandı.
Dr. Reyhan Esat, Çin zindanlarında tutuklu Uygur Bilim insanı ve şair yazar Prof.Dr.Abdulkadir Celaleddin’in ” Yanarım Yok= Dönüşüm Yok” şiirini okuyarak başladığı konuşmasında şunları söyledi : ” BM. insan hakları Yüksek Komiserliği 31 Ağustos 2022’de yayınladığı raporda Çin’in Uygur bölgesindeki insan hakları ihlallerinin durumuna ilişkin bir değerlendirme raporu yayınladı ve Çin’in Uygur bölgesinde işlediği insan hakları ihlallerinin ve yaşananların insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini” açıkladı. İşgalci Çin bu rapora ” Uygur bölgesinde insan hakları en iyi şekilde korunuyor. Bu rapor tamamen asılsız ifadelerden oluşmaktadır.” karşılığını verdi.
Çin,Uygur Bölgesindeki İnsanlık ve Etnik Soykırım Uygulamalarını Sürdürüyor
Çin’in bu asılsız açıklamalarına rağmen, raporun yayınlanmasının üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçtikten sonra dahi Doğu Türkistan’daki İnsan hakları ihlalleri katlanarak devam ediyor. Çin,Uygur Bölgesindeki İnsanlık ve Etnik Soykırım Uygulamalarının şiddetini daha da arttırarak Sürdürüyor Uygurlar başta bölgede yaşayan Türk halklarının tutuklanması, gizlice kaçırılması, Çin tipi toplama kamplarına hukuksuz olarak hapsedilmesi ve Uygurların toptan bastırılması uygulamaları farklı bilgi kaynakları tarafından kanıtları ile açıklanmaya devam ediyor. Çin yönetiminin Uygur Bölgesindeki uygulamaları ve mevcut siyasi durum Çin’in her zaman bölgede “polis devleti”nin uygulamalarının mevcut olduğunu ve bunun tüm dünyanın bildiği kamuya açık bir göstergesi olmuştur. Uygur esirlerin durumu Prof.Dr.Celeleddin’in Çin zindanlarında yazdığı “Yanarım Yok !” başlıklı şiirde olduğu gibi hiç değişmemiştir.
Abdulkadir Celaleddin’in kamp gerçekleri ve Uygurların gerçek durumu hakkında dillendirdiği şiirde olduğu gibi Çin hükümetinin Uygur Bölgesindeki kötü ve insanlık dışı uygulamalarının hiç değişmediğini gösteriyor.
Çin, Bölgedeki Uygulamaları için Gerçekdışı Propagandalarını Sürdürüyor
Çin’in Doğu Türkistan’daki İnsan Hakları İhlalleri ve diğer insanlık dışı baskı ve zulüm uygulamalarının uluslararası medya sürekli yar alması ve toplumda karşılık bulmasından sonra Çin yönetimi bu insanlık ve soykırım suçlarının üzerini örterek gizlemek için uluslararası alanda yeni bir gerçekdışı propaganda kampanyası başlatmış bulunuyor. Çin işgal rejimi, Özellikle önceden hazırlanmış “Tiyatro sahneleri ile Bölgedeki iyi toplumsal Hayat ” sahnelerini göstermek için Uygurların yaşadığı ülkelerden kendisine yakın yabancı ziyaret grupları organize ediyor ve onlara hazırlanan bu Tiyatro sahnelerini seyrettiriyor. Uygurların kendi ana vatanlarında ” Mutlu ve neşe içinde şarkı söyleyip dans etmeleri- Her yerin güllük ve gülistanlık olduğu – İnsanların normal hayat şartlarında mutlu yaşadıkları ” yolunda gerçekdışı yalan propaganda kampanyaları Çin hakkında yeterli bilgisi olmayan bazılarının kafasını karıştırıyor ve bu konudaki haberlere ve anlatılara şüpheyle yaklaşmalarına neden oluyor.
Uygurlar, Günümüzde de Çin’in Her Türlü İşkencelerine Uğramaktadır
Çin işgal rejiminin Doğu Türkistan’daki acımasız etnik soykırım uygulamaları ile bu soykırımın kurbanları olan Uygurlar hâlâ zihinsel ve fiziksel işkencelerine uğramaya devam ediyor. Bu acı gerçekler karşısında, BM İnsan Hakları Konseyi’nin iki yıl önce yayınladığı raporda yer alan bölgedeki durumun iyileştirilmesine yönelik tavsiyelerinin pratik tedbirlerle hayata geçirilmesi gerekirken; Çin yönetimi bunun tam tersini uygulamaya devam ediyor. Çin işgal rejiminin dünyaya meydana okuyan bu uygulamaları karşısında BM’ye üye ülkelerin üyelik yükümlülüklerinin yerine getirmeleri hususu çözüm için önemli bir tedbir olacaktır.
Uygur siyasi mağdurlarının ” Etnik Soykırımın durdurulduğu ve Mağduriyetlerinin Sona erdiği” yolundaki gerçeklere aykırı değerlendirmelerin öne sürüldüğü mevcut durumda, Etnik Soykırımın Çin’in bir siyasi ve yasal uygulaması olarak 2017 yılı önceki uygulamaların hâlâ kurtulabilmiş değiller. Daha da önemlisi, yıllar sonra BM’nin “Keyfi Gözaltı-Gizli Kaçırma Soruşturma Ekibi”, Uygurların soykırım amaçlı bu uygulamalarının hukuki açıdan hiçbir hukuki dayanağı olmadığı sonucuna varmıştır.
Çin’in Uygur Bölgesindeki Soykırım Uygulamaları Ana Başlıkları İle Şunlardır ;
- Özellikle uzun hapis cezasına çarptırılanların tutuklanma ve kaçırılma sebepleri hukuki açıdan bir kişinin tutuklanmasına esas olamayacağı belirtilmiştir.
- “Akıl” denilen şeyin, insana özgü olan aklî hakların içeriğini oluşturduğu ve insanların Aklını Kullanmalarının hiç bir surette suç teşkil etmeyecektir.
- Bu ve benzer “sebepler” “suç” olarak tanımlandığında kişinin bu sebeplerden dolayı suçlu haline geldiğinde yargılamada hiçbir hukuki prosedür izlenmesi mümkün değildir.
- Uygurların toplu tutuklanması ve gizlice kaçırılması olayında Uygurların hedef alınması Çin’in uyguladığı “Ana Akımı politikasıdır.
- Kişinin “Uygur, Müslüman ve dindar olmak” gibi çok bariz ayrımcı içerikler onların üzerlerine bir “duvar” olarak zorla basılmıştı.
- Uygurları kendi vatanlarında yalnızca hapsedilmekle sınırlı kalmıyor. Onlar hiç işlemedikleri “terörizm ve aşırıcılık ” adı ile suçlanıyor.
- Bunun yanında tutuklanarak esir edilen Uygurlar “Ana dillerini Çince yapmak/ Zorla Çince öğrenmek- İslam’ı “Çinleştirmeye zorlamak -Hatta İslam’ın kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in “zehirli” olduğunu açıkça ilan etmeye zorlamak – Zorla etnik Kimlik değiştirmek vebenzeri uygulamalar etnik soykırım uygulamalarının diğer uygulamalarıdır.
- Çin’in Uygur bölgesindeki etnik ve kültürel soykırım uygulamalarının bir diğer uygulaması Uygurca olan kadim köy adlarının değiştirilmesidir. .
Çin , Esir Tuttuğu Uygurları Toplamda 4,4 Milyon Hapis Cezasına Çarptırmıştır.
Av. Rayhan Esat konuşmasında Çin’in Uygurlara karşı işlediği insanlık ve soykırım suçları ile ilgili bazı çarpıcı ayrıntılar verdi. Yale Üniversitesi’nin Uygurlara ilişkin hazırladığı raporda, hapis cezasına çarptırılan Uygur rehinelerin toplam sayısının 4,4 milyon yılı aştığını de ifade etti. Çin hükümetinin sözde kendine özgü hukuk sistemi tarafından açıklanan verilere göre, Uygurların hapis cezasına çarptırılma ihtimalinin etnik Han Çinlisi Çin vatandaşlarına göre 47 kat daha fazla olduğunu gösterdiğini de bildirdi.
BM. : Uygur Esirlerin Sayısı Biliyoruz, Nerede Tutulduklarını Bilmiyoruz
Toplantıda konuşan BM Tutuklama ve Gizlice Kaçırma Soruşturma Ekibi başkan yardımcısı Priya Gopalan şu çarpıcı açıklamalarda bulundu : ” BM. Soruşturma Ekibi olarak ulaştığımız en belirgin ve önemli durum şudur : ” Uygur bölgesinde bu kadar çok kişinin toptan gözaltına alındığını ve gizlice kaçırıldığını biliyoruz. Ancak bu tutuklu ve esir Uygurların hâlâ nerede tutulduklarını bilmiyoruz. Tüm bu tutuklu ve esir Uygurların aileleri başta dış dünyayla hiçbir bağlantıları bulunmamaktadır. Bunların Uygur bölgesi ve merkezi Çin’deki toplama kamplarında hapiste veya esir olarak tutulduklarını tahmin edebiliyoruz.” şeklinde konuştu.
BM.Uygur Raporunun Uygulanmasına Neden Bir Adım Atılmıyor ?
Seminer’de Konuşan İnsan Haklarını İzleme Örgütü Temsilcisi John Fisher Uygur bölgesindeki mevcut insanı durum hakkında detaylı bilgiler verdi ve BM. ve ilgili kurum ve ülkelere şu soruyu yöneltti ” Uygur Bölgesindeki insan hakları ihlalleri hakkında benim ve BM.İnsan Hakları Konseyi’nin açıkladığı rapordaki gerçekler bunlar ve gerçeklerin tamamı kanıt ve birinci elden belgelere dayanmaktadır. Bunlar tamamen BM’nin Uygurlara ilişkin raporuyla örtüşüyor. Şimdi aradan iki yıl geçmesine rağmen neden bu konuda ciddi bir adım atılmıyor?” şeklinde konuştu.
İngiltere Temsilcisi : BM.Uygur Raporundaki Tvsiyeler Hayata Geçirilmeli !
Seminerde söz alan İngiltere’nin uluslararası insan hakları elçisi Eleanor Sanders, Seminerde Uygur bölgesindeki insan hakları iihlalleri ile ilgili olarak konuşan katılımcılara ve seçkin konuklara teşekkür ederek başladığı konuşmasında : ” Bu seminer ve ortaya çıkan sonuçlar ve raporlar BM İnsan Hakları Konseyi’nin 57. oturumuna doğrudan bir mesaj olduğu açıktır. Hiç şüphe yok ki BM’nin Uygurlara ilişkin raporunda yer alan tavsiyelerin bir an önce hayata geçirilmelidir.” dedi.