Son Dakika
Bedrettin KELEŞTİMUR
“Bizim Coğrafyamız” “Gönül Coğrafyamız!”
1990’lardan sonra kullanılmaya başlandı ve sonra zamanla, ‘unutuldu’
Niye unutuldu?
Gönüllerinizi ısıtan o kutlu sözü sizlere yüksek bir kültürle hafızalara taşımalıydık..
Elbette, o sözde billur damlaları var!
O kutlu sözü, 1990’lardan sonra telaffuz etmeye başlayan siyasilerimiz;
Bu milletin yaşadığı yüksek bir kültürle birlikte milletin hafızasına o sözleri taşımalıydı!..
O sözün ikliminde isterseniz adım adım Doğudan Batıya doğru yürüyelim
Bugünkü Moğolistan’da, Kültiğin ve Bilge Kağan’ın ‘taşa kazıdıkları’
Ve bu milletin hafızalarına yazdığı, tarihi şerh düşülen ibret dolu ifade sağanağı altında yürüyoruz.. Orta Asya dendi mi, Piri Türkistan’ı olarak bildiğimiz;
Bir Allah dostu Ahmet Yesevi Ocağı’ndan bütün Türk Dünyası ‘manevi gıdasını’ almıştır.
Herat, tarihi ve kültürüyle bildiğimiz bir Türk diyarı
Ve bu diyarın söz mimarı, Ali Şir Neva’i..Türkçe’nin tarihi müdafaasını yapmıştır!..
Hindistan’da, Aprinçir Tigin ile Babür Şah isimleri şirin ve sanatın hükümranlığına bizleri götürür.
Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrinde Türk’ün divanıyla ve Hikmetli sözleriyle;
Mahmut Kaşgari, Yusuf Has Hacip’le gönlünüz huzur bulur.
Kırgız’da, Türk’ün Destanı, Manas bir Ulu Çınar gibi ruh ikliminizde sizleri ısıtır.
Ve şiirin özde ve sözde var olduğu Türk diyarı Azerbaycan’da, Nesimi ve Sabir mısraları bir ferman gibi kullanır!
Ah! Bağdat’ım nasıl bir yangına düşar kalmışsın.
Bağdat dendi mi, Fuzuli akla gelir.
Ahmet Haşim’in ‘hüzün dolu mısraları’ akşam vaktinin siyah rüzgarları olarak titretir sizleri Geziyoruz, özge coğrafyamızı.. “Kırım’dan gelirim, adım da Sinan’dır..” haykırışında tatlı hülyalarla gezinti yapacağınız, Aşık Ömer diyarını gezersiniz..
Rumeli, Evlad-ı Fatihan Yurdudur Tarihiyle, Kültürüyle, Musikisiyle dimdik ayakta!
Rumeli denince ilk akla gelen isimler, Necati ve Hayali gelir
Şair, ‘Kâinat Şiiristan’ sözünü bu coğrafyanın tabii zenginliğini görerek söylemiş olacak
Üsküp’te, “Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik” diyerek gönlümüzün bahtında taht kuran şairimiz, Yahya Kemal akla gelir..
‘Vatan ve Silistre’ isimli eseriyle, ‘Misak-ı Milli..’ ruhunu ilmek ilmek işleyen vatan şairimiz, Namık Kemal hafızalarınızda yer alır..
Mısır ile birlikte, ‘sürgün’ akla gelir!..
Mısır ile birlikte, bir kıtanın kilit noktası aklınıza gelir..
Ve, Evliya Çelebi.. İsmi ile müsemma,
Türk’ün coğrafyasını en iyi şekilde gezerek ve görerek yorumlayan bir deha isim.
Mısır’dan, Cezayir’e uzanıyorsunuz..
Oğuz Ali, Çırpanlı Kul Çulha edebiyat dünyamızın zengin isimleri arasında yer alır..
Ve, Anadolu; Erzurum’da Nefi, Ruhi.. Sivas’da Veysel.
Orta Anadolu’da Hacı Bayram..
Adana’da Karacaoğlan.. Konya’da Mevlana. Eskişehir’de Yunus Emre,
İstanbul’da Kâtip Çelebi, Nedim, Baki isimleri…
Ve daha nice isimler; Adriyatik’den Çin Hindine uzanan bir büyük coğrafyada,
Gönül meşaleleri olarak ufkumuzu aydınlatmaktadır..
Sözümüzü, Nebi Hazri’nin bir dörtlüğü ile noktalayalım;
“Fuzuli kalbinde bin bir dilek var
Çelenk dokumağa gül var, çiçek var
Ne kadar dünyada seven yürek var
Benim yüreğimdir, benim yüreğimdir..”
GELECEĞE DUA ETMEK
Ayet, “Orada Zekeriyyâ Rabbine duâ etti.
Dedi ki: “Rabbim! Bana, tarafından temiz bir zürriyet ihsan eyle!
Şüphesiz ki sen duâyı hakkıyla işitensin.” (Âl-i İmran, 38)
Allah’ın Resulü (asv) buyuruyorlar; “Ben, dedem İbrahim’in duası,
Kardeşim İsa’nın müjdesi ve anamın rüyasıyım.”
Dua… Dua… Dua…
En içli çağrı…
Niyet… Amel ve istikamet…
“Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl.
Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl…” (Bakara, 128)
“Geleceğe dua etmek!”
“Hayırlı bir nesil…” istemek!
“Sağlık ve esenlik…” dilemek!
Geleceğimiz, bizlerin elbette, “yarınlarıdır!”
Yarınlar, “ufkumuzdur!”
Bizlerin, “soyumuzdan yürüyen…” nesilleridir.
Ne diyoruz?
“Yarabbi! Ailemizi ve neslimizi cehennem azabından koru!”
“Yarabbi! Neslimizden hayırlı bir ümmet kıl!”
“Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, size icabet edeyim
(Duanıza cevap vereyim) Şüphesiz benim ibadetimden(Yüz çevirip) kibirlenenler,
Yakında zelil olan kimseler olarak cehenneme gireceklerdir!” (Mü’min, 60)
Kibir, haset, öfke bunların her biri ateştedir.
Büyüklenme, “şeytani…” bir sıfattır!
Dua, bir bakıma “arınma…” bedenen ve ruhen temizlenmedir.
Etiketler: Dünya » Edebiyat » Genel » Görüş Yorum » kÖŞE YAZARLARI » Kültür Sanat » Makale Analiz » Orta AsyaBENZER HABERLER